Medya
  • 25.3.2004 10:00

ERTUĞRUL ÖZKÖK, ÇANKAYA'DA OYUNU KİME VERECEĞİNİ YAZDI

İşte Özkök'ün bugünkü yazısı: Çankaya'da oyumu kime vereceğim KİMSEYE. Çünkü ben İstanbul'da oy kullanacağım. Ama Çankaya'da verilecek oyla yakından ilgiliyim. Neden mi? Bakın anlatayım. KARLI BİR GÜN Geçenlerde, karlı günlerinden birinde Ankara'daydım. Bürodaki arkadaşlardan biri şunu söyledi: ‘‘Gecekondu bölgelerinde yollar açık, ama bizim burada Çankaya'da yollarımız kapalı.’’ Bizim büro Cinnah Caddesi'nin başında. Yani Ankara'nın en varlıklı bölgelerinden birinde. Oradaki hizmetleri Çankaya Belediyesi sağlıyor. Demek ki belediye iyi çalışmamış. Şimdi bazı yazarların köşelerinde Çankaya seçimleri ile ilgili görüşler okuyorum. Çankaya, Cumhuriyet'in kalbiymiş. Orada AKP'ye karşı seçimi kaybetmek Cumhuriyet'i kaybetmek anlamına gelirmiş. Böyle saçma bir fikir olabilir mi? AKP bütün Türkiye'yi silip süpürecek, ama Çankaya'da seçimi kazanırsan, ‘‘bayrağın orada dalgalanacak.’’ Gelin şimdi serinkanlı bir durum muhakemesi yapalım. CHP'li başkan beş yıl boyunca Çankaya'ya hizmet götürememiş. Kar yağdığı zaman yolları bile açamamış. Kendisine oy vermiş CHP'lileri bile kızdırmış. O yüzden partisi adayı değiştirmek zorunda kalmış. İDEOLOJİK MEVZİ Ama CHP yarışı ‘‘hizmet’’ alanında sürdüremediği için, ideolojik platforma çekmeye çalışıyor. Diyor ki: ‘‘Evet biz belediyecilikte başarılı olamadık. Çöp toplayamadık. Yolları açamadık. Ama biz laikiz. Bize oy vermezseniz Cumhuriyet elden gider.’’ Artık bu durum üzerinde durma zamanı geldi. Kendi siyasi hafızamı şöyle bir yokladım. Bugün 57 yaşıma geldim. İlk defa 1969 seçimlerinde oy kullandım. O yıl Türkiye İşçi Partisi'ne oy verdim. İktidarda AP ve Süleyman Demirel vardı. Ama içimde ‘‘Rejim elden gidiyor’’ diye bir korku yoktu. Genç heyecanlarıma en uygun partiye oyumu iç rahatlığıyla attım. 1974'te yurtdışında öğrenciydim, o nedenle oy kullanmadım. Ama ondan sonraki yıllarıma baktığım zaman içim burkuldu. Çünkü neredeyse bütün seçimlerde iç rahatlığı ile değil, endişelerle oy kullanmışım. 1977'de ‘‘Aman ülkücüler ve Milliyetçi Cephe gelmesin’’ diye sandığa gitmişim. 1983'te kafam karmakarışıkmış. Bir yandan hayatım kurtuldu diye 12 Eylül'e medyun-ı şükran olmuşum. Bir yandan da ‘‘demokratiğim’’ diye tepki duymuşum. YETER ARTIK Son yıllarda çevremdeki insanlara bakıyorum. Neredeyse hepsi büyük endişelerle oy kullanıyorlar. Ya ‘‘Tansu Çiller gelmesin’’ diye ya da ‘‘Erbakan gelmesin’’ diye endişeyle oy kullanmışlar. İşte o yüzden geçen yılki seçimde ilk defa kendi kendime isyan ettim ve ‘‘İç rahatlığı ile oy kullan. Gönlün nereye oy vermek istiyorsa oraya ver’’ diyerek kendimi özgür kıldım. Arkadaşlar, unutmayalım. Pazar günü belediye seçimleri için oy kullanacağız. Yani bize daha iyi hizmet getirecek, sokağımızı daha iyi temizleyecek, parklarımıza daha iyi bakacak, kültür mekánları açacak, otobüsleri, metroyu daha iyi işletecek insanlara oy vereceğiz. Cumhuriyet'i korumakla halka hizmet arasında tercih yapmayacağız. KURTARIN BİZİ Yıllardır içimize yerleşen bu duyguya bakıp, siyasi partilere kızıyorum. Yani bizim içimizde, ‘‘Aman komünistler geliyor’’ veya ‘‘Aman faşistler geliyor’’ duygusunu yaratan partilere. Yani içimize ‘‘Aman irtica geliyor’’ korkusu salan partilere. Bunlara ve yöneticilerine içerliyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi coğrafyası bellidir. Türk halkı ‘‘merkezi’’ sevmektedir. Bu merkeze yerleşen partilerin de artık içimizden bu korkuları silip atma görevleri vardır. Ne olur kurtarın artık bizi bu paranoyalardan, korkulardan... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:53

İLGİLİ HABERLER