ERTUĞRUL ÖZKÖK, VUSLAT DOĞAN SABANCI'YI ANLATTI: "HEYETTEKİ PATRON YÖNETİCİ..."
Ertuğrul ÖZKÖK'ün Hürriyet'teki yazısı:
Heyetteki patron yönetici
BUNDAN üç hafta önce Crown Plaza Oteli’nde gazetecilik mesleği açısından önemli bir toplantı yapıldı.
Türkiye’nin önde gelen bütün gazetelerinin sahiplerine ve genel yayın yönetmenlerine davetiye gönderildi.
Konu hepimiz açısından hayati derecede önem taşıyan basınla ilgili kanunlardı.
Hani hepimizi 5-10 yıl hapislere gönderme riski yaratan şu meşhur kanun.
O toplantıya gazete sahibi aile üyesi olarak katılan tek kişi, Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’ydı.
Üstelik ben bile erkenden ayrıldığım halde, o toplantının sonuna kadar kalıp izledi.
O toplantıda tanınmış bir gazeteci, gazete sahiplerinin bu kanuna ilgi göstermemesinden şikáyet ediyordu.
* * *
Sadece deli saçması internet sitelerinde olsaydı, güler geçerdim.
Ama önceki gün Başbakanlık kapısında bazı muhabirlerin Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’ye sorduğu soruyu görünce bu konuyu tartışmamız gerektiğini anladım.
Muhabir soruyor.
‘Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın Başbakan’a giden heyette ne işi vardı?’
Açıkça söyleyeyim ben bu soruları hayretle karşılıyorum.
Gazete sahiplerinin mesleki hak ve hürriyetler konusuna sahip çıkmasının kime zararı olabilir?
Genç bir gazete sahibinin hepimizi hapislere gönderme riski olan bu yasalara karşı mücadele etmesi bizleri neden rahatsız etsin?
* * *
Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet Gazetesi’nin İcra Kurulu Başkanı.
Yaşı 34.
Bu görev için genç gibi görünebilir.
Uzun yıllar kendisinin yöneticiliğini yaptığım için onun mesleki sicilini en iyi bilen insanlardan biriyim.
1996 yılında New York’ta Columbia Üniversitesi’nden gazetecilik dalında master diploması aldı.
Stajını dünyanın en büyük gazetelerinden The New York Times ve Wall Street Journal’da yaptı.
Sonra Türkiye’ye döndü ve Hürriyet’te çalışmaya başladı.
İlk görevi Hürriyet’in ekonomi servisinde oldu. O günlerde ekonomi bölümünün başında Enis Berberoğlu vardı. Gazetede ilk patronu o oldu.
Sonra Ankara bürosuna geçti. Orada da Sedat Ergin’in yanında çalıştı.
Ankara’dan sonraki görevi Hürriyet’in reklam servisi oldu.
Onu öteki idari ve mali görevler izledi.
Sonunda İcra Kurulu Başkanlığı’na getirildi.
Ama bütün bunlar üç gün içinde olmadı. Bu göreve gelmek için tam 9 yıl gazetenin bütün bölümlerinde çalıştı.
* * *
Hürriyet’te İcra Kurulu Başkanlığı’na geldikten sonra kısa süre içinde büyük yeniliklere imza attı.
Bugün Hürriyet’in bütün duvarlarında büyük tabelalar asılıdır.
Bunlarda Doğan Yayın Konseyi’nin ilkeleri yazılıdır.
‘Hürriyet Gazeteciliği’ adlı kitap onun fikridir.
Muhabirliğin geliştirilmesi için başlatılan yeni projenin fikir sahibi de odur.
Genç muhabirlere yatırım yapan, onların gelişmesi için çok çaba harcayan bir yöneticidir.
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Yönetim Kurulu üyesidir. Yönetim Kurulu’nun geçtiğimiz aylar İstanbul’da yapılan toplantısında Basın Yasası’nın getirdiği sınırlamalara ve ağır cezalara karşı uyarı görevini başlatan iki üç insandan biridir.
Ayrıca IPI ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi’nde genç muhabirler için eğitim kursları düzenlenmesine öncülük etmiştir.
Yani gazeteciliğin direkt olarak içinde olan bir insandır.
* * *
Şimdi bazı insanlar o niye heyetteydi diye soruyorlar.
Asıl sormaları gereken soru şu olmalıydı:
‘Bizim patronumuz veya onun çocukları niye Crown Plaza’daki toplantıda ve bu heyette yoktu. Bizim patronlarımız basın özgürlüklerine daha mı az önem veriyor?’
Basın özgürlükleri sadece gazetecilerin değil, gazete sahiplerinin de kıskançlıkla koruması gereken haklardır.
Keşke öteki gazete sahibi ailelerin üyeleri de gazetecilik meslek kuruluşlarında çalışsa ve mesleki özgürlüklere sahip çıksa.
Basın Konseyi Başkanı ve başyazarımız Oktay Ekşi onu işte bu nedenle Başbakan’a giden heyete davet etti.
Çok da iyi yaptı.
Türkiye’nin en büyük gazetesinin sahibi olan ailenin yönetici üyesi, bir gazetecinin başkanlığındaki heyette, iki gazetenin genel yayın yönetmeni ile birlikte basın cezaları için Başbakan’la görüşüyor.
Ne patronluk hiyerarşisi var, ne bir mülkiyet protokolü.
Bu güzel bir fotoğraf değil mi?