Medya
  • 21.11.2024 21:00

FETÖ’nün cemaatlerdeki guguk kuşları

Guguk kuşu, kuşlar arasında en alçak ve hain olanıdır.
Bu kuşlar asla zahmete girmez, başka kuşların saflığından yararlanır.
Bir kuş, yumurtalarının üzerine kuluçkaya yattığında, guguk kuşu gelir yanındaki dala konar.
Sabırla anne kuşun yuvadan ayrılmasını bekler.
Anne kuş yuvadan ayrıldığında, guguk kuşu yuvaya konar ve yumurtasını oraya bırakır.
Yuvasına dönen anne kuş, daha iri olan guguk kuşu yumurtasını ayırt etmeden kuluçkayı sürdürür.
Guguk kuşu yavrusu yuvanın esas yavrularından daha da iridir.
Tek başına beslenebilmek için, annenin gerçek yavrularını teker teker yuvadan atıp, öldürür.
Zavallı anne kuş bütün gününü kendinin olmayan bu iri guguk kuşu yavrusunun karnını doyurmakla geçirir.
Türk milletinin en alçak ve hani olan FETÖ’de, kendisine guguk kuşlarını rol model aldı.
FETÖ, sızmak istediği bütün cemaatlere birkaç guguk kuşu yumurtası bıraktı.
O cemaatlerin özellikle yurtlarına yerleştirilen bu guguk kuşları, zamanla yumurtadan çıktı. 
Büyüdüler, bulundukları cemaat içerisinde farklı farklı görevler aldılar…
Kimisi o cemaatin başına geçti, kimisi cemaatlerin idare heyeti içerisinde yer aldı.
FETÖ büyük bir sabırla 20 sene, 30 sene bu guguk kuşlarının cemaatleri ele geçirmesini organize etti.
Şöyle bir etrafınıza bakın…
Türkiye’de iç harp çıkmayan, birbirine girmeyen cemaat var mı?
Hepsinde fitne kol geziyor…
Fitneyi çıkaran bu guguk kuşları.
Onların vazifesi; cemaatleri içeriden birbirine düşürüp parçalamak ve yok etmek.
Menzilden Süleymancılara, İsmailağadan muhalif Nurculara kavga çıkan bütün cemaatlerde FETÖ operasyonu var.
Bize sızamadılar” demeyin…
Belki de en çok bize sızdılar.
Çünkü en büyük düşmanları ve önlerindeki engel bizdik…
Şimdi sizi 18 Nisan 2007’ye götüreyim.
Malatya'daki Zirve Yayınevi'ne yapılan baskında, biri Alman ikisi Türk üç Hristiyan'ın boğazları kesilerek öldürüldü.
Hıristiyanları koyun keser gibi boğazlayan 4 genç, kitapevinde yakalandı.
Kitapevinde bulunan Emre Günaydın isimli beşinci genç, vahşetin etkisine daha fazla dayanmayıp kendini balkondan attı.
Bu beş öğrenci İhlas Vakfı Erkek Öğrenci Yurdu'nda kalıyorlardı.
Ertesi gün Zaman Gazetesi, “İhlas Yurdu’nda kalan 5 öğrenci papazları boğazladı” manşetiyle çıktı.
Sonradan anlaşıldı ki, bu canilerin İHLAS’la hiçbir alakası yoktu…
İşte bu 5 kişi, FETÖ tarafından İhlas yurduna yerleştirilen guguk kuşlarıydı.
FETÖ bu kuşları, vahşi bir katliamda kullandı.
Niyetleri bir taşla iki kuş vurmaktı.
Birinci vurmak istedikleri nokta; İhlas camiasıydı.
İHLAS yurtlarında cani ve katillerin barındırıldığını fikrini hem içeride hem dışarıda yaymaktı.
Böylece İHLAS’ı bütün dünyada radikal bir örgüt kapsamına aldırmaktı.
O tarihte Enver Abi’nin gayretleriyle bu hain plan bozuldu.
İkinci vurmak istedikleri nokta; Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetiydi.
AK Parti hükümetini, Hıristiyanları ve papazları boğazlatan radikal dinci bir hükümet gibi tanıtmak istediler…
Bu 5 caninin FETÖ ile bağları ortaya çıkmaya başlayınca, örgüt korkunç bir kumpas kurdu.
Sahte ihbar mektuplarıyla, vahşeti TSK’ya yıkmak istediler.
FETÖ’cü savcılar; o dönem emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Malatya eski İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger, Malatya eski İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Yarbay Haydar Yeşil, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ruhi Abat, astsubay ve uzman çavuşlar olmak üzere toplam 13 kişiyi vahşetin azmettiricisi olarak suçladı.
Gerçek ortaya çıkınca olayın azmettiricisi örgüt elemanları ile ihbar mektuplarını yazan FETÖ’nün mahrem imamları tutuklandı ve mahkûm oldu.
Tarihe dikkatinizi çekeyim.
FETÖ bütün bu alçak organizasyonu 2007 yılında tezgâhladı.
O tarihte AK Parti ile flört halindeydi.
FETÖ flört evresinde bile AK Parti’yi aldatmaya kalktı.
Karşımızda böyle namussuz bir örgüt var.
Herkesin sandığı gibi FETÖ’yü AK Parti palazlandırmış değil.
FETÖ, AK Parti kurulmadan çok önce zaten palazlanmıştı.
İsmet İnönü ve Kasım Gülek’ten sonra Gülen’in öz geçmişindeki önemli mason isimlerden birisi de dönemin Edirne Müftüsü Yaşar Tunagür’dü.
Tunagür, Gülen’i hep koruyup kolladı. 
15 Mart 1967’de 429050 numaralı makbuz ile CHP İzmir teşkilatına 5 bin lira bağışta bulunan Gülen, ne tesadüftür ki aynı gün Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği İzmir Üçgen Locasına kabul edildi. 
Masonlar tarafından 1955’te başlatılıp yürütülemeyen Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü Projesi ile 1963’teki “İbrahimi Dinler Projesi” daha sonra Gülen’e devredildi.
Masonların dinlerarası diyalog projesinin Türkiye ayağı olan Fetullah Gülen, 1971 senesinde önemli bir adım attı.
O sene iş adamı Vehbi Koç’un evinde bir toplantı yapıldı.
Toplantı için Vehbi Koç’un evinin seçilmesi tesadüf değildi. 
Koç’un evi en korunaklı evdi.
Dışarıdan birisinin içeride ne olduğunu görmesi ve bilmesi imkânsızdı.
MİT’in kayıtlarında o toplantıyla ilgili şöyle deniliyor; 
 kayıtlarında o toplantıyla ilgili şöyle yazılmış;
- 1971 yılında Vehbi Koç’un evinde bir toplantı düzenlendiği ve bu toplantıya Fetullah Gülen, Vehbi Koç, dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür ve aralarında TSK mensubu olan önemli isimlerin katıldı…
Toplantı sonunda masonlar tarafından desteklenen, Amerika tarafından onaylanan FETÖ kuruldu.
FETÖ’yü AK Parti kurdu diyenlere notum; FETÖ kurulduğunda Erdoğan henüz 17 yaşındaydı.
Bir hain olarak yaşayan Fetullah Gülen, Hıristiyan adetleriyle bir KARDİNAL gibi gömüldü.
Allah bu haine, bir tekbiri bile nasip etmedi. 
Tekbir’i nasip etmediği gibi Fatiha bile okunmadı. Helallik alınmadı.
Bunlar bile Fetullah’ın ahiret hayatında ne yaşayacağının açık ispatı.
Örgüt; Münker ve Nekir sorguya geldiğinde onlara sohbet etsin diye gömerken sırtına yastık bile koydular.
Sonuç itibarıyla Fetullah; kafir memleketinde, kafir adetlerine göre kafir toprağında öldü gitti.
O öldü ama onun yetiştirmesi guguk kuşları hala aramızda yaşıyor.
Bunlardan bazıları maalesef aramızda dolaşıyor.
Onu da yeni yazımda anlatayım.. 

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

 

Güncellenme Tarihi : 22.11.2024 22:02

İLGİLİ HABERLER