Gündem
  • 1.6.2021 12:18

FETÖ'cülerle Aleviler birbirine girdi

Alevi olmasaydı intiharı... Firari FETÖ’cü Tuncay Opçin, FETÖ kumpası soruşturmasında hakkında ikinci kez tutuklama kararı verildikten sonra onur intiharı yapan Yarbay Ali Tatar’ı hedef aldı.

Firari FETÖ’cü Tuncay Opçin, FETÖ kumpası soruşturmasında hakkında ikinci kez tutuklama kararı verildikten sonra onur intiharı yapan Yarbay Ali Tatar’ı hedef aldı.

FETÖ’cü Tuncay Opçin, “Ali Tatar, intihar etti. Ölümünde herhangi bir şüpheli durum mu var? Gözaltında kötü muamele mi gördü? İşkence mi yaptılar? Tatar’ın ölümü hiç şüphesiz, ailesi için telafisi mümkün olmayan bir kayıp. Ancak o kadar, ne artısı ne de eksisi var. Ölüm istismarı en büyük ayıptır       “ mesajını paylaştı.

Opçin daha sonra ise “Ali Tatar Alevi olmasaydı, intiharı bu kadar gündemde kalır mıydı?Tatar’dan iki ay sonra, YAŞ’ta amirallik sırasındaki, Kurmay Albay Berk Erden intihar etti. Peki, Erden niye gündeme getirilmiyor? Çünkü istismar edebilecekleri bir kimliği, kışkırtılacak kitlesi yok” diye yazdı.

İşte o mesajlar:

Tuncay Opçin mesajlarının adından sosyal medyadan tepkiler geldi.

Yazar Haluk Hepkon, “Haluk Hepkon “Utanmaz herif... Fetullahçı çetenin ne kadar adileşebileceğini, fırsat bulduğunda nasıl kötülükler yapabileceğini, demokrasinin bu ülkeye yerleşmesi için bu türden gerici alçaklarla yan yana değil cephe cepheye gelmek gerektiğini unutanlar için güzel bir hatırlatma olmuş” ifadelerini kullandı.

İşte o mesaj:

Yarbay Ali Tatar nasıl ölüme sürüklendi? Gelin o karanlık günleri bir hatırlayalım.

İstanbul Emniyeti Elektronik Şube Müdürlüğü’ne, 15 Temmuz 2009 günü gönderilen isimsiz ihbar e-postasında bir muhbir, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Deniz Harp Okulu’nda örgütlenmiş bir “karanlık organizasyonu” ihbar ediyordu. O günlerde FETÖ’nün bütün tertipleri bu tür uydurma bir ihbarla başlıyordu.

Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in önüne bir dosya konulduğunda tarihler Ağustos 2009’u gösteriyordu. Dosyada “amirallere suikast” yapılacağı iddia ediliyordu.

Soruşturma sonunda bazı deniz teğmenleri tutuklandı. “Uyuşturucu ve fuhuş çetesi” diye başlayan operasyon önce “Amirallere suikast”a, daha sonra da başka dosyalarla birleştirilerek “Poyrazköy Davası”na dönüştü.

Tarihler 5 Aralık 2009’u gösteriyordu. Ali Tatar, “Beşiktaş Terör Örgütü”nün özel yetkili savcıları tarafından gözaltına alındı. Tatar’ın hedef seçilmesinin en önemli nedeni Alevi olmasıydı. Bu yolla ordu içinde görev yapan Alevi kökenli Atatürkçü subayların tasfiyesi amaçlanmıştı.

TATAR’IN KATİLLERİ

Soruşturmanın başındaki savcı daha sonra Yargıtay üyesi yapılarak ödüllendirilen, şimdi FETÖ’den hükümlü Süleyman Pehlivan’dı.

Süleyman Pehlivan, "Amirallere Suikast" ve "Balyoz" kumpaslarının savcısıydı. Pehlivan, bu tertiplerdeki “başarılarından” dolayı FETÖ’nün talimatıyla 2011 yılında Yargıtay üyeliğine seçilmişti.

Süleyman Pehlivan, İstanbul'da özel yetkili savcı olarak görev yaptığı 2009 yılında "Amirallere Suikast” soruşturmasını yürüttüğü sırada, Yarbay Ali Tatar'ın gözaltına alınmasına neden olan kişiydi.

Yarbay Tatar, savcıya ifade vermesinin ardından mahkemece tutuklanmış, üst mahkemeye başvurması üzerine 9 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Tahliyeden sonra savcı Pehlivan'ın itirazıyla hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Tatar, kaldığı askeri lojmanda hayatına son vermişti.

Ali Tatar’ın kanı, Pehlivan’ın eline bulaşmıştı.

Pehlivan, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin oy birliğiyle aldığı kararla FETÖ üyeliğinden 13 yıl 6 ay hapis cezası aldı, şimdi tutuklu.

Yarbay Tatar’ın cenaze törenine katılan dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit, “Amirallere suikast” yalanına hiçbir zaman inanmadığını söyleyecekti. Tatar’ın cenaze töreninde savcı Pehlivan’a beddua edilecekti.

KİMDİ BU YURT ATAYÜN

Soruşturmanın polis ayağını ise şu anda Silivri’de tutuklu olan İstanbul TEM Şube Müdürü Yurt Atayün yürütüyordu.

Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün görevdeyken Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının temellerini atan kişiydi. Wikileaks belgelerine göre, Emniyet yetkilileri 2008 yılında 21 Kasım günü Amerikan Büyükelçiliği’nde Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bir brifing vermişti. Brifing ekibinin başında Yurt Atayün bulunuyordu. Odatv, brifingin Emniyet Genel Müdürlüğü’nden izin alınmadan yapıldığını yazmıştı.

Atayün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Tatar’la ilgili yazdığı 3 sayfalık Tespit Tutanağında şöyle diyordu:

“Yapılan çalışmalarda 29 Haziran 2009 tarihli ihbar mektubunda ‘Ali Tatar Deniz Lisesi ve Harp okullarındaki Alevi ve DHKP-C yapılanmasından sorumludur. Bu faaliyetleri ÇYDD görünümü altında yürütüyorlar. Ali Tatar Hava Kuvvetlerinde ÇYDD faaliyetleri amacıyla Dz. Yzb. Muhammed Cihat Yardımcı’nın kardeşi Hv. Yzb. Cüneyt Kutsal Yardımcı ile birlikte çalışmaktadır. Her nedense Ali Tatar dayısı Hüseyin Tatar’ın DHKP-C nedeniyle tutuklandığını ve amcası oğlu Süleyman’ın Tunceli kırsalında kanlı terör örgütünün eli kanlı silahlı militanı olarak faaliyet gösterirken yakalanıp hapse girdiğini gururla anlatmaktadır’ şeklinde ibarelerine yer almaktadır. İş bu tespit tutanağı tarafımızdan tanzimle birlikte imza altına alınmıştır.” Atayün’ün savcılığa gönderdiği bu tutanaktan sonra Tatar hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılmıştı.

HAKİM METİN ÖZÇELİK

Ali Tatar tahliye edildikten sonra savcının yeni hiçbir delil sunmadan yaptığı tutuklama kararını kabul eden hakimlerden biri de Metin Özçelik’ti. Özçelik’in bir başka marifeti de "Paralel Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesine karar vermesiydi.

Odatv.com

 

Güncellenme Tarihi : 2.6.2021 00:40

İLGİLİ HABERLER