Gündem
  • 2.6.2021 10:42

FETÖ'nün yeni KAOS planı tuğgeneralin çekmecesinden çıktı!..

Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener'den bütün Türkiye'ye uyarı : FETÖ aleviler üzerinden ayaklanma çıkartacak..

Kaos planı devrede
NEDİM ŞENER

‘Şeytanın en büyük hilesi tüm dünyayı aslında var olmadığına inandırmakmış...” 1995 yılı yapımı ‘Olağan Şüpheliler’ filminde geçen bir replik, başrol oyuncusu Kevin Spacey’nin canlandırdığı kılıktan kılığa giren Keyser Söze isimli karaktere ait.

Bu cümle en iyi Fetullahçı Terör Örgütü’nün elemanlarını tarif ediyor.

FETÖ elebaşı yıllar önce örgüt elemanlarına şu direktifi vermişti: “Devletin kılcal damarlarına kadar sızacaksınız, farkına vardıklarında yapacak şeyleri olmayacak ve çok geç olacak. Her yerde olacaksınız çünkü her yerde değilseniz hiçbir yerde değilsinizdir. Hava gibi olacaksınız, sizin varlığınızı bilecekler ama elleriyle yakalayamayacaklar.”

YALAN, İFTİRA, İNKÂR

FETÖ üyeleri her suçun içindedirler ama suçüstü ele geçseler bile inkâr ederler. Her yalanı söyler, her iftirayı atar, her kumpası kurar, her türlü cinayeti işler, üzerini örterler ama en “dürüst” onlardır.

Sedat Peker’in videolarıyla yeniden piyasaya çıktılar. Aylar öncesinden kendilerinin yaydıkları uyuşturucu iddialarının Peker tarafından tekrarlanması, Suriye’ye gönderdiği yardımların arasına SADAT tarafından silah sokulması gibi iddiaları ortaya atması ile yeni bir algı operasyonuna başladılar.

Örgütün en önemli isimleri, 2014’te MİT tırlarının durdurulması olayını gündeme getirerek, iddia ettikleri gibi Türkiye’nin Suriye’de teröristlere silah gönderen bir ülke olduğunu, kendilerinin haklı çıktığını dolayısıyla operasyonu yapan FETÖ’cü polis ve savcılara sahip çıkılması hatta toplumun özür dilemesi gerektiğini içeren mesajlar paylaştılar. FETÖ elebaşının “Cennetlik” dediği, örgütün finans yapılanmasının başında olan FETÖ mensubu Akın İpek, “Artık biliyorsunuz hakikati gençler” diyerek örgütü aklamaya çalışan paylaşımlarda bulundu. Firari Akın İpek’ten Emrullah Uslu’ya, Adem Yavuz Arslan’dan Tuncay Opçin’e, hepsi birden örgütü işlediği suçlardan temize çıkarmaya çalışıyor, hatta FETÖ isimli bir örgüt olmadığına yönelik kampanyalarda başı çekiyorlar.FETÖ’nün farklı kimliğe bürünmüş sosyal medya yapılanması, örgütün adı geçen her olayda “Artık bırakın her şeye FETÖ demeyi” şeklinde mesajlar atarak kendilerini gizlemeye hatta suçlarından aklamaya çalışıyor. Anlaşılması için Zaman isimli FETÖ paçavrasını yöneten Ekrem Dumanlı’nın, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında “Bu darbe değil kendi kendine darbe, ‘self coup’” demesi gibi. Ya da FETÖ elebaşının, “tiyatro” ifadesi gibi.

ALEVİLERİ KIŞKIRTMAK AMAÇLANIYOR

İkiyüzlülükleri, şeytani zekâya sahip film karakteri Keyser Söze’nin “Şeytanın en büyük hilesi tüm dünyayı aslında var olmadığına inandırmakmış...” sözüne taş çıkartacak cinsten.

Dün bunun bir örneğini daha gördük. Tarihi camilerden çaldığı eski hat eserlerini satmasıyla tanınan ve örgütte “Zeyd” kod adıyla bilinen FETÖ’cü Tuncay Opçin, 2009’da intihar eden Yarbay Ali Tatar ile ilgili bir tweet attı.

Öylesine provokatif ve operasyonel ki; Ali Tatar’a sahip çıkılmasını “Alevi” olmasına şöyle bağladı: “Ali Tatar alevi olmasaydı, intiharı bu kadar gündemde kalır mıydı? Tatar’dan iki ay sonra YAŞ’ta amirallik sırasındaki Kurmay Albay Berk Erden intihar etti. Peki, Erden niye gündeme getirilmiyor? Çünkü istismar edebilecekleri bir kimliği, kışkırtılacak bir kitlesi yok.”

Her ikisi de üyesi olduğu ve bizzat rol oynadığı kumpas davaları ile intihar etmiş iki insan üzerinden yaptığı bu kışkırtıcı tweet’i, mafya elebaşı Peker’in, “Devamlı Alevilik konusuna değinmemin sebebi derin Mehmet’in adamlarının, geçmişte Gaziosmanpaşa’da kahve saldırısından çok daha büyük eylem yapıp, ülkede kaos çıkarma planlarını boşa çıkarabilmek içindir. Planları cemevine saldırıdır” şeklindeki mesajıyla birleşince aklıma 2018’de darbeci eski Tuğamiral Sinan Sürer’in çekmecesinde bulunan kaos planı geldi.

DARBECİNİN ÇEKMECESİNDEN ÇIKAN KAOS PLANI

Sürer’in çekmecesinde bulunduktan sonra 22 Aralık 2018’de 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen plan, yabancılar tarafından hazırlandığı anlaşılan belgeler ile Türkiye’ye yönelik kaos çıkarma planlarını içeriyor.

Özellikle, Alevileri kışkırtacak provokatif eylemlerden bahsedilirken, belgede, Alevilerin yaşadığı semtler numaralandırılmış hatta gittikleri kahvehaneler isim isim belirtilmiş.

Belgeyi hazırlayanlar şunları yazmış: “Alevileri destekleme konusunun üzerine çok çalışılmalı ve imkânların yüksek olması gerekmektedir. Aleviler, içlerinde bir ya da iki grup hariç olmak üzere silahlı mücadeleye yöneltilmemelidir. Aleviler, vandalizm şeklindeki eylemler ve uzun süreli eylemlerde çok faydalıdırlar.”

Bir adım daha ileri giderek, İstanbul’da kaos çıkarmak için numaralandırılmış ilçeler, Okmeydanı, Küçük Armutlu, Maltepe, Yenibosna, Demirkapı, Küçükçekmece, Pendik, Gebze, Gazi Mahallesi, Esenler, Sultanbeyli, Fikirtepe, Tuzla gibi yerleşim yerlerinde kaos ve çatışma çıkartılacak noktalar bile tespit edilmiş.

Bu planın Türkiye’deki işbirlikçileriyle 2015 seçim sürecinde hazırlandığı açık. Alevileri hedef göstermeye ve evlerini işaretlemeye varan kışkırtmaya yönelik bazı eylemler olmadı değil. O günlerde bu plan tam olarak uygulanmadı ama hazırlayanların amacından vazgeçmediği açık.

FETÖ’cülerle konuşmalarında ve paylaşımlarında Alevilere yönelik kışkırtma peşinde olan Sedat Peker de bu kaos planını hazırlayanların piyonu olmuş durumda. Herkesin dikkatli olması gerekli.Amerika’da 1974 yılında kitle iletişimi dalında “doktora” derecesi alarak Türkiye’de bir ilk gerçekleştiren Prof. Dr. Haluk Şahin, Twitter hesabından “Bir ‘muhalif gazeteci’ lafı gidiyor, öyle bir şey yoktur, gazeteci vardır.” diye yazdı ve bu yaşından sonra sosyal medyanın çok bilmişlerinden “dersini aldı”...

Yıllarca gazetecilik, televizyonculuk yaptıktan ve üniversitelerde ders verdikten sonra sosyal medyanın bilgisiz ukalalarından, trollerinden, çok bilmişlerinden, saplantılılarından “ders almak” Haluk Şahin’i tatlı tatlı gülümsetmiştir herhalde.

Söylediği gazetecinin “objektif” olma yükümlülüğüdür aslında.

OLGU MU, ALGI MI?

Geniş anlamda ise; ister hükümet, muhalefet, ister işadamları, meslek kuruluşları, ister sivil ya da askeri bürokratlar, avukatlar, yargı mensupları, diplomatlar, ister STK temsilcileri, spor kulüpleri, ister tarikat gibi güç odakları veya organize suç örgütleri ve hatta terör örgütleri ile görüşen gazetecinin bu güç odaklarının sözcüsü olmaması gerektiğine işaret eder.

Haluk Şahin derslerinde ve kitaplarında hep “olguların aktarılmasına” dikkat çeker. Ona göre “olguların” yani hakikatin aktarılması yeterlidir, gazetecinin işi de bununla sınırlıdır. Olgular da kimin aktardığına göre değişmeyeceği için, gazetecinin önüne “muhalif” sıfatını takmasına gerek kalmaz. Gazeteci için “olguları aktarmak” yeter, geriye kalanların işi ise, sıfatı ne olursa olsun, algıdır, algı yaratmaktır.

Haluk Hoca’nın sözleri aslında önemli bir uyarıyı barındırıyor; kendine “muhalif gazeteci” sıfatını uygun gören kişi aslında “yanlı” olduğunu tarif etmiş oluyor. Gazeteci kelimesinin önüne sıfat takmak en çok dile getirilen olguya yani hakikate zarar verir.

Dolayısıyla gazetecinin mesleğinin önüne herhangi bir sıfat takmadan söylediğine ya da yazdığına bakılarak değerlendirme yapılmalı. Hakikati yani bir bütün halinde olguları mı anlatıyor yoksa eksiltip çarpıtarak yalan mı söylüyor. Sadece halka bilgi aktarmakla mı yetiniyor yoksa, siyasetten, iş dünyasına, bürokrasiden yeraltı dünyasına kadar güç odaklarının sözcülüğünü mü yapıyor, ona bakılmalı.

TERÖRİST VE MAFYA İLE ŞİPŞAK FOTO

“FETÖ sıfırdan başlıyor” başlıklı son yazımda, örgütün taban oluşturmak için yeniden yapılandığını anlatmıştım. Devletin içinde, bürokraside, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, devletin medya kuruluşlarında, yargıda, açık-gizli hâlâ varlığını koruyan Fetullahçı Terör Örgütü, tabandaki varlığını kaybetmemek ve genişletmek için de çalışmalarını sürdürüyor.

Ana hedeflerden birisi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan ve tutuklanan 130 bin dolayındaki örgüt üyesini bir arada tutmak.

Bunun için yeni sözde “Mağdur Aileler yapılanması”, “Finansal yapılanma” ve “Talebe yapılanması” şeklinde Ankara, İzmir ve İstanbul merkezli yeni örgütlenmelere gitti.

YENİ YAPILANMAYA İLK OPERASYON

Hapisteki FETÖ’cülerin dışarıdaki aile üyelerine maddi yardım yapılırken, özellikle bu ailelerin çocuklarını da örgüte kazandırmak için “Talebe yapılanması” kurdular.

Böylece babalarını, annelerini örgütün amaçları için kullanan FETÖ, şimdi de çocuklara el atmış oldu. Nitekim, FETÖ’nün bu yapılanmasına yönelik cuma günü Çanakkale Başsavcılığı’nın koordinesinde Milli İstihbarat Teşkilatı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı (KOM) desteği ile Çanakkale Emniyet KOM ve İstihbarat Şubeleri tarafından yürütülen operasyonda, örgütün bu ildeki yeni yapılanması çökertildi.

Elbette bu FETÖ’nün vazgeçeceği anlamına gelmiyor ama şu an için Çanakkale’deki yapılanma deşifre edildi. Diğer illerde de devamı gelecek.

Çanakkale merkezli 14 ilde 84 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartılan operasyonda, örgütün öğrenci yapılanması, esnaf yapılanması, aile yapılanması, mahrem il yapılanması ve finans ağı ortaya çıkarıldı. Gözaltına alınanlar arasında, örgütün il imamı, bölge sorumlusu, ilçe imamları, öğrenci sorumluları olduğu gibi örgüt içinde üst kademede mahrem konumda yer alan kişiler de var. Örgütün bir yandan finansal yapılanma üzerinden ailelere yardım ettiği belirlenirken, diğer yandan örgüt üyelerinin yurtdışına firarlarını da organize ettiği ortaya çıktı.

 

Güncellenme Tarihi : 2.6.2021 10:59

İLGİLİ HABERLER