"FİLMDEKİ EROTİK SAHNE İÇİN YERİME LALE'Yİ OYNATTILAR"
“Arkadaş” şarkısıyla gönüllere taht kuran Melike Demirağ, 11 yıllık suskunluğunu küresel ısınmaya karşı mesajlar içeren “Geri Dönüşüm” albümüyle bozdu.
“Arkadaş” şarkısıyla gönüllere taht kuran Melike Demirağ, 11 yıllık suskunluğunu küresel ısınmaya karşı mesajlarla dolu “Geri Dönüşüm” albümüyle bozdu. Yeni albümü ve sinema üzerine sohbet ettiğimiz sanatçı, bir de itirafta bulundu: “Nihavend Mucize’de ben oynayacaktım ama Atıf Yılmaz arayıp filmin senaryosuna erotizm kattıklarını söyleyince benim oynamamın imkanı olmadı. Benim yerime Lale Mansur oynadı.”
11 yıl sonra müzik dünyasına geri döndünüz. Bu kadar süre ara verdikten sonra dönmek size kendinizi nasıl hissettiriyor?
- Bu arenadan hiç çıkmamıştım ama albüm yapmıyordum. Müzik piyasasından eksilenleri herkes söylüyor, ben artanları söyleyeyim; müzik dünyasındaki teknoloji çok ilerlemiş. şimdi piyasada çok güzel şarkı söyleyen insanlar var. Bana hep “Bu piyasada herkes şarkı söylemeye başladı” diyorlar. Ne zararı var? O da söylesin... Küçümsemekle elimize ne geçer ki?
Yeni albümünüz için neden “Geri Dönüşüm” ismini seçtiniz?
- 20 yaşında çok yakışıklı bir oğlum var. Yabancı bir albüm bulmuştum, geri dönüşüm temalı bir albümdü. Greenpeace ile “Duyun Beni” şarkısını da yapınca plastik kapaklı bir şeyler yapmak istemedik. Oğlum Can’a “Geri dönüşümlü bir kapak yapalım” deyince, “ısmi neden bu olmuyor, çift anlamlı” dedi. Fikir tamamen ona ait.
Albümün ilk video klibi “Duyun Beni” şarkısına çekildi ve klip için Greenpeace ile birlikte çalıştınız. Nasıl ortaya çıktı bu proje?
- “Duyun Beni” dünya için yazılmış bir şarkı. Dünya uzun zamandır bize bindiğimiz dalı nasıl kestiğimizi söylüyor. Kasırgalar, seller, kuraklık... Tüm bu felaketlerin söylediği şey; duyun beni! Bu benim hep yapmak istediğim bir şeydi. ınsanın torunu, çocukları olunca onlar için bir şey yapma gereği duyuyor. Ne yapalım derken, National Geographic bize çok güzel fotoğraflar verdi, sonra Greenpeace’e yönlendirdi. Bize hareketli görüntüleri onlar sağladı. Klibi seyredenler benim gerçekten o yerlere gittiğimi düşünüyorlar. Benim bile izlerken tüylerim diken diken oldu. Klip için Filiz Kaynak 20 kişilik bir ekip kurdu ve herkes ücret almadan çalıştı. Sadece montajı üç gün sürdü. Bu şarkı benim için bir görevdi. Çorbada bir tuzumun da torunum Duru için olmasını istedim. Biz görevimizi başardık.
“Arkadaş” şarkısını yeni albümünüz için yeniden yorumlamışsınız...
- Daha “Arkadaş” şarkısına klip çekemedim inanır mısınız? Ki bu şarkı 30 küsur senedir dillere destan! ılerleyen günlerde onun için de bir şeyler düşünüyorum. Bu bölümde ayrıca annem Rüçhan Çamay ile “Rüzgarlı Bir Akşamüstü” şarkısını birlikte yorumladık.
Annenizle birlikte stüdyoya girmeden ama...
- 1960’ların ortalarına doğru Fecri Ebcioğlu’nun yanında bu şarkının söz ve müziğini okurken ben de stüdyonun dışından onu izliyordum. Annemin 1965 yılındaki sesiyle benim bugünkü sesim dijital ortamda bir araya geldi. Annemin son ana kadar bundan haberi yoktu. Albümü bitirip anneme şarkıyı dinlettiğimde inanamadı ve çok mutlu oldu.
Albümde eski eşiniz şanar Yurdatapan’ın da sözü ve bestesi var değil mi?
- Evet, albümün ön sözünde de ona teşekkür ettim. Okuduysanız, “ilk yol arkadaşım” yazar. Onunla tanıştığımda genç bir kızdım, şanar benden 15 yaş büyüktü. “Arkadaş” filminin şarkısını yapmıştı ve onunla orada tanışmıştık. Bana o zamanlar şarkı yapmaya başlamıştı. Ben de diskoteklerden çıkmayan mutlu azınlıktan bir genç kızdım. Ama kendi hayatımdan farklı hayatların da olduğunu hissediyordum. Zaten “Arkadaş” filmi bana bu hayatları tanıma imkanını verdi. 18 yıl evli kaldık.
Türk sinemasının yükselişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben filmlerin arasında en iyilerinin içerisindeydim, “Arkadaş” ve “Sürü”deydim. Sonra “Gönderilmemiş Mektuplar”da Türkan şoray ve Kadir ınanır ile ufak bir rol paylaştım. 11 yıllık sürgün hayatımdan döndükten sonra da birçok film teklifi aldım.
ATIF YILMAZ ‘NAZARIN DEĞDİ’ DEDİ
‘Benimseyeceğiniz’ senaryo nasıl olabilir mesela?
- “Sürü”den yıllar sonra, 1990-1993 arasıydı, ıpek Çalışlar beni bulup senaryosunu anlattı. 1960’larda ölmüş ve 90’larda tekrar canlanmış bir kadının hayat hikâyesiydi. Okudum, çok beğendim. Senaryo Atıf Yılmaz’a gitti. Aradan uzun bir süre geçti ama ses seda çıkmadı. Atıf Abi beni arayıp “Filmi biraz değiştirdik, içine erotizm kattık” dedi. Atıf Abi’ye “Böyle bir ihtiyacı yoktu ki senaryonun” dedim. Bu sahneler araya girince benim oynamamın imkanı olmadı. Bu film sonra “Nihavend Mucize” adıyla çekildi. Benim yerime de Lale Mansur oynadı. Bir gün Atıf Yılmaz, “Melike nazarın değdi” dedi. Ona söylemiştim, “Bu kadar benimsediğim bir senaryoyu benden aldın ya, sen de her vizörden bakışında beni hatırla” demiştim, unutmamış. “Bak olmadı, filmin tanıtımını yapamadım, iş yapmadı” dedi.