MURAT YÜKSEL
ANTALYA - Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu 3. Ülke Programı Savunuculuk-Tanıtım Alt Programı çerçevesinde Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Gazeteciler Federasyonu tarafından ortaklaşa düzenlenen '5. Yerel Medya Semineri' Antalya'da başladı.
Falez Otel'de gerçekleştirilen seminerin açılışında konuşan Devlet Bakanı Güldal Akşit, basının Türkiye'de çok önemli bir görev üstlendiğini söyledi. Basının kamuoyunu bilgilendirmesinin önemli olduğunu belirten Bakan Akşit, ''Kim olursa olsun, dünyadan haber almak için televizyonun önüne koşuyoruz, gazeteyi elimize alıyoruz. Bu basının görevinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır'' dedi.
Türkiye'de kadın, çocuk ve gençlerin yoksulluktan en çok nasibini alan kesimler olduğunu ifade eden Güldal Akşit, ''Nüfusumuzun yarısının kadın olduğunu düşünürseniz ve bu yarım nüfusun eğitimden, sağlıktan yeterince nasibini alamadığını hesap ederseniz, çok da iyi bir noktada olduğumuzu söyleyemeyiz'' diye konuştu. Hükümetin öncelikli hedefleri arasında, kız çocuklarında ve kadınlarda okullaşma oranını yüzde 100'e taşımak olduğunu vurgulayan Bakan Akşit, ''Çünkü eğitimin olmadığı noktada hiçbir şeyde istediğiniz neticeyi elde edemezsiniz'' dedi.
Türkiye'de önlenebilir anne ve çocuk ölümleri yaşandığını da belirten Bakan Güldal Akşit, bu konuda toplumun bilincini geliştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Bakan Akşit, Türkiye'nin genç nüfusuyla büyük bir şansa sahip olduğunu belirterek, ''Bizim istediğimiz eğitimli genç, dinamik bir nüfusa sahip olmaktır'' diye konuştu.
''HEDEFİMİZ KADININ İŞE YARADIĞINI ONA HİSSETTİRMEK''
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün özellikle kadın istihdamının geliştirilmesi ve kadının eğitiminin artırılması konusunda projeler ürettiğini belirten Bakan Güldal Akşit şöyle devam etti:
''Hedefimiz kadında 'Ben de bir işe yarıyorum, ben de üretebiliyorum, bu toplumun bir ferdiyim ve kendi ev, ülke ekonomime katkıda bulunabilirim' bilincini yerleştirmek. Bakanlığımız bünyesinde bu konu üzerine projeler oluşturuldu. Çok yakında bunları yavaş yavaş açıklayacağız. 9 yıldır çıkmayan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Teşkilat Yasası ve Araştırma Kurulu Teşkilat Yasası geçen dönem yetişemedi. Ama önümüzdeki günlerde ilk inecek yasalardan ikisi bunlar olacaktır.''
Bakanlık olarak Engelliler Yasa Tasarısı'nın çalışmalarına da başladıklarını belirten Bakan Akşit şunları söyledi:
''Şu anda sivil toplum kuruluşlarından görüş alarak tasarıyı yasa haline getirmeye çalışıyoruz. Ardından da sesli olarak tartışacağız. Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve bu kesimden katılmak isteyen herkesin birlikte tartışacağı bir toplantı organize edeceğiz. İstiyoruz ki ayakları yere basan bir yasa çıkaralım. Çıkarmış olmak için değil, engelli vatandaşlarımıza hizmet verecek, onların ihtiyaçlarını karşılayacak, onlarla ilgili gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağı bir yasa olsun istiyoruz.''
Bakan Güldal Akşit, sokakta yaşayan ve sokakta çalışan, madde bağımlısı olan çocuklara yönelik çalışmaların ise il valilikleri ile yapılan ortak çalışmalarla sürdüğünü, bu tip çocuklar için de kadınlar için yürütülen projelere benzer projeler üretildiğini söyledi.
''BEBEK VE ÇOCUKLARI EN ÇOK ÖLEN ÜLKE TÜRKİYE''
Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Mahfuz Güler, Türkiye'nin kendi gelir grubundaki ülkeler içinde sağlığa en düşük kaynak ayıran ülke olduğunu söyledi. Türkiye ile aynı gelir düzeyine sahip 15 ülkenin tümünde sağlığa ayrılan payın yüzde 3'ün çok üzerinde olduğunu vurgulayan Güler şöyle devam etti:
''Ulusal gelirleri Türkiye'den çok daha düşük olduğu halde sağlık için daha fazla hükümet kaynağı ayırabilen ülkeler vardır. Örneğin Angola'da kişi başına yıllık gelir 220 dolar iken sağlığa ayrılan payı yüzde 6'dır. Arnavutluk'ta 870 dolar, sağlık payı yüzde 4, Burkina Faso'da gelir 240 dolar iken ayrılan sağlık payı yüzde 7'dir. Kısacası ulusal gelirin düşüklüğü sağlık harcamasındaki yetersizliğin gerekçesi olamaz.''
Avrupa ülkeleri içinde çocuk ve bebek ölümleri en çok olan ülkenin Türkiye olduğunu bildiren Mahfuz Güler, 2001 yılında Türkiye'de bebek ölüm hızının binde 48, anne ölüm hızının ise yüz binde 49 olarak gerçekleştiğini söyledi.
''SENDİKAL HAKKIMIZI İSTİYORUZ''
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin ise yaptığı konuşmada, basında eşitlik ilkesinin mutlaka uygulanması gerektiğine değinerek, ''İkitelli'de medya plaza kurmak isteyene ne haklar veriliyorsa; kurşun kokan bodrumlarda gazete çıkarmak isteyene de aynı hakların verilmesini istiyoruz. Sendikal hakkımızı istiyoruz, editoryal bağımsızlığımızı istiyoruz'' dedi.
''Ulusal basın'' kelimesinin arkasında sağlam durulması gerektiğini de ifade eden Bilgin, ''Ulusal'' kelimesinin Kurtuluş Savaşı yıllarındaki anlamını yitirdiğini belirterek, ''Eğer bir sanatçının ayrılığı veya birlikteliği, çöplükte ekmek arayanların önüne geçiyorsa, o basına 'ulusal' deme hakkını kendimizde bulmamamız gerekir'' diye konuştu.
Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erdoğan Kahya ise, Türkiye genelinde şu anda bin 700 yerel gazete yayınlandığını belirterek, geçmişi 70-80 yıl gerilere dayanan yerel basının ulusal basın karşısında güç kaybettiğini söyledi. Kahya, ''Kötü ve fotoğrafsız baskı yapan yerel gazeteler, bol kadın fotoğraflı rengarenk ulusal gazeteler karşısında güç kaybetmiştir'' dedi.
İki oturum halinde gerçekleştirilecek seminerde, Tanıtım-Savunuculuk Alt Programı, Üreme Sağlığı ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Medya ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği gibi konular ele alınacak.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:47