Bilim
  • 25.7.2012 12:45

Genetik duayeni Türk'ün ABD'de heykeli dikildi

HABER/ ANKARA - Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özçelik, aralarında ABD büyükelçisinin eşi Maria Riccardione TÜBİTAK-TWAS Bilim Ödülü sahibi Mehmet Öztürk, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibi Aytemiz Gürgey ve Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Özden Uzunalimoğlu ile birlikte 1998'de çocuklarda lösemiye neden olan ailesel kaynaklı genlerden ilkinin bulunması konusundaki çalışmasıyla genetiğin önemli keşiflerinden birine de imza attı.
      Kırk genin insan ve fare kromozomlarındaki lokuslarını belirleyen ve Türkiye'nin ilk babalık testini yapan Özçelik'in en son ve henüz yayımlanmayan araştırması, Adana'daki Üner Tan Sendromlu aileyi hasta eden geni tayin etmek oldu.
     
     -TÜBİTAK araştırmalarını 20 yıldır destekliyor-
    
     TÜBİTAK'ın dün açıkladığı Türkiye'deki bilim alanındaki en prestijli ödüllerden biri olan sağlık alanı Bilim Ödülü'nün sahibi Özçelik, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
      Ödüle layık görülmesinin kendisi için çok büyük bir onur olduğunu ifade eden Özçelik, TÜBİTAK'ın araştırmalarına 20 yıldır aralıksız destek verdiğini, bu sefer de bu çalışmaları ödüllendirmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
      ABD'de çalıştığı yıllarda danışmanı Prof. Dr. Uta Francke ile birlikte yaklaşık kırk genin insan ve fare kromozomlarındaki lokuslarını belirlediğini ifade eden Özçelik, bu araştırmaların sonucunda Prader-Willi sendromu, Charcot-Marie-Tooth tip 1A ve tip VIII glikojen depo hastalıkları ile ilişkili genleri tanımladıklarını bildirdi.
      Bu çalışmaları sebebiyle bu yılın Mayıs ayında Stanford Üniversitesi'nde kampüs girişine 22 bilim insanının tıp tarihine geçen çalışmalarını anlatan granit heykel strüktürler yapıldığını belirten Özçelik, onlardan bir tanesinin de danışmanı Francke ile kendisinin bu alandaki çalışmalarıyla ilgili yapıldığını söyledi.
     
     -2 yılda 3 bin babalık raporu verdi-
    
     ABD'deki çalışmalarının ardından 1992'de Türkiye'ye döndüğünü ve İstanbul Tıp Fakültesi'nde çalışmalarını yürüttüğünü anlatan Özçelik, burada Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik Anabilim Dalı'nın kurucu başkanlığını yaptığını söyledi.
      Bu laboratuvarın Dünya Sağlık Örgütü'nün desteğiyle kurulduğunu ve Türkiye'nin tıp fakültesi bünyesindeki ilk DNA incelemesine dayanan genetik laboratuvarı olduğunu dile getiren Özçelik, bu laboratuvarda Türkiye'nin ilk kimliklendirme ve babalık testlerini yapan ekibin başında olduğunu belirtti. Bu testlerin o yıllarda DNA keşfedilmediği dönemde kan grupları üzerinden yürütüldüğünü kaydeden Özçelik, bunlar için Türk toplumunun referans genlerini Adalet Bakanlığı ile yürüttükleri ortak çalışmalarla belirlediklerini ifade etti.
      Özçelik, ''Türkiye'deki babalık tayinlerini, DNA analizlerini ilk kez gerçekleştirdik. 1992-1994 yılları arasında yaklaşık 3 bin hastaya rapor verdik. Bu aslında Avrupa çapında da büyük rakamlar demek. Bu 9 bin kişinin genotiplenmesi anlamına geliyor'' dedi.
     
     -Dünya genetik tarihinin en önemli keşiflerinden biri-
    

     Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nün 1995'de kurduğunu dile getiren Özçelik, böylece ABD'deki gibi gen haritalama araştırmalarına döndüğünü söyledi.
      Burada öncelikle çocuklarda lösemiye neden olan ailesel kaynaklı genlerden ilkinin bulunması üzerine yoğunlaştıklarını ifade eden Özçelik, daha sonra da Üner Tan Sendromu (el-ayak üzerinde yürüme) olarak bilinen hastalık genleri üzerine çalıştıklarını kaydetti.
      Bu çalışmalarında hem Çanakkale hem de Gaziantep'teki ailelerin genlerini bulduklarını anımsatan Özçelik, son olarak da Adanalı ailenin hastalık genini bulduklarını, ancak bu bilimsel çalışmanın henüz yayımlanmadığını bildirdi.
      Özçelik, halen doğumsal ayna hareketleri, obezite, polikistik over sendromu genlerinin bulunması üzerine Hacettepe Üniversitesi klinik araştırma grupları ile birlikte araştırmalarını sürdürdüğünü belirtti.
      Özçelik, başarısının sırrını ise ''Sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Bu herhalde en önemlisi. Daha sonra eşim bana çok büyük yardımda bulundu. Bunun ardından en önemlisi sanırım 'hoca bellemek'. Benim hep iyi hocalarım oldu'' şeklinde özetledi.
      Bilim adamı olmak isteyen gençlere önerilerini ise Özçelik, şöyle sıraladı:
      ''Bir kere kalplerinin sesini dinlemelerini öneririm. Neyi seviyorlarsa o hayalin peşinden koşsunlar. Eğer başarılı olurlarsa yaptıkları alanda, diğer şeyler geliyor. Üniversite seçim dönemindeyiz. Seçimlerini yaparken hep ana konular üzerinde karar versinler, tali konular üzerinde değil. Yani ileride nerede iş bulacağım, nerede çalışacağım üzerine olmasın. Tabii anlıyorum, bunlar hayatın çok önemli konuları. Ama bakın moleküler biyoloji ve genetikte bugüne kadar 295 mezun verdik. Bunlardan yüzde 90'ı ki bu oran dünyada yok akademisyen olarak başta ABD olmak üzere dünyanın en iyi üniversitelerinde. Doğru bildikleri yolda dosdoğru gitsinler. Benim hocam da bana böyle söylemişti. Ben de onlara bunu tavsiye ediyorum''

 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 16:29

İLGİLİ HABERLER