Gökçek’ten Ekrem İmamoğlu'na 'Makarios' ayarı
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Makarios Hayranı” İmamoğlu’na ünlü tarihçi Murat Bardakçı’nın makalesiyle cevap verdi: “Sadece Makarios’la olmaz, bizi katleden herkesin heykelini dik!”
CHP İstanbul Adayı Ekrem İmamoğlu, Kıbrıslı Türklerin katili Papaz Makarios’un heykelini dikmesinden dolayı büyük tepki almıştı. Bu iğrenç eylem, vatandaş sorusu olarak İmamoğlu’nun karşısına çıktı. İmamoğlu’ndan “Makarios heykeli konusu kapandı.” cevabı geldi.
Melih Gökçek “Makarios heykeli konusu kapandı” diyen İmamoğlu’na sosyal medya hesabından şöyle cevap verdi:
“İmamoğlu Kıbrıs’da Kıbrıs Türklerinin katili Papaz Makarios’un heykelini Beylikdüzü’ne dikmiş, ve çok büyük tepki almıştı. Konuyu vatandaş soru olarak soruyor, İmamoğlu Cevap veriyor: ‘Makarios heykeli konusu kapandı.’ Konu niye kapanmaz, seni Murat Bardakçı cevaplıyor.”
Murat Bardakçı’nın makalesi
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “teşekkür ederek” makalesine işaret ettiği Murat Bardakçı’dan “Sadece Makarios’la olmaz, bizi katleden herkesin heykelini dikmeliyiz!” başlıklı yazısı:
Kemal Kılıçdaroğlu Açtı
"Beylikdüzü Belediyesi’nin diktirdiği Rauf Denktaş heykelininin açılışını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Heykelin yan tarafında Londra Anlaşması’nın imza merasimine de yer verilmiş ve Başpiskopos Makarios beşuş çehresiyle etrafı tarassut edip gelip geçene bakışlarıyla hakaretler yağdırıyor.
Entelektüel kesimmiş!
Bizde 'entellektüel' olduğuna inanan kesimin geçmişte memlekete zarar vermiş olan hemen her hareketi unutup meseleyi alttan almak, yaşanan dertleri hatırlamamak ve her defasında kendi kendimizi suçlu göstermek gibi tuhaf âdetleri vardır.
Örnek mi arıyorsunuz? İstiklâl Harbi senelerindeki Yunan mezalimini olmamış farzedip işi emperyalist güçlerin kışkırtmasına getirir ve Yunanistan’ın Küçük Asya macerasında verdiği kayıplar için gözyaşı dökerler... 1915 hadiseleri öncesinde can vermiş onbinlerce Türk hatırlarına gelmez, her 24 Nisan’da Cihangir barlarından çıkıp Taksim Meydanı’na mum dikmeye gider, 'Ah biz ne kadar eli kanlı milletiz, bir bilseniz!' diye feryâd ederler!”
Makarios huzur içerisinde!
“Entelektüel görünümlü sapkınlığı” bu satırlarla yerden yere vuran Murat Bardakçı Habertürk’teki makalesinde şöyle devam ediyor:
“İşte bu entellektüel, aydın, barışçı, insancıl, vesaire zihniyetin son eseri: Sebep olduğu acılar yüzünden ismi bizde senelerce lânetle anılan, 'Makarios kılıklı deyyus' diye hakaretlerin ve annelerin yaramazlık eden çocuklarına karşı “Uslu dur, yoksa seni Makarios’a veririm” gibisinden korkutmalarının ilhamı olan, 24 Aralık 1963’te Binbaşı Nihat İlhan’ın hanımı ile üç çocuğunun evlerinin banyosundaki küvette katledilmeleri başta olmak üzere daha nice katliamların sorumluluğunu taşıyan eli kanlı bir papazın heykelini dikmek!
Hayatı boyunca gösterdiği tek çaba Kıbrıs’taki Türk varlığını ortadan kaldırmaktan ibaret kalan ve bu yüzden değil Türkiye’yi, İngiltere’yi bile çileden çıkartıp Seyşel Adaları’na kadar sürgün edilen Makarios artık huzur içerisinde ve Beylikdüzü’nde önünden gelip geçenlere “Oh yaaaa, kendimi Türkler’e kabul ettirdim yaaaaa, aha işte ben buradayım”
Rahmetli Denktaş’ın ruhundan yükselen acı terennümleri ise siz tahmin edin!
Heykel önerilerim!..
“Geçmişte yaşadığımız dertlere ve hattâ katliamlara sebep olanları hep nefretle yâdedelim, tarihi başka milletlere karşı bir intikam vasıtası olarak kullanalım yahut düşmanlıkları hep canlı tutalım gibisinden tuhaflıklar içerisinde olduğumu düşünmeyin. Eskiden kanlı-bıçaklı olduğumuz memleketler ile değişen dünyanın ve kendi menfaatlerimizin gerektirdiği şartlar çerçevesinde tabii ki yeni sayfalar açalım ama eskiden olup bitenleri unutmayalım ve meseleleri katliama kadar götürenlerin heykellerini dikmek gibi hayranlık krizlerine girmeyelim, kâfi...
Denktaş’ın heykelinin yanına Kıbrıs ile ilgili bir sembol yerleştirmek ille de şart ise ve Londra Anlaşması yerine Makarios’un yeralmadığı Zürih Anlaşması’ndan istifade etmek hatırlara gelmiyorsa, ilçeleri güzelleştirmek için daha başka semboller de mevcuttur. Meselâ işgal senelerinde Osman Gazi’nin Bursa’daki sandukasını tekmeleyen Yunan subayının yahut İstanbul’a bir Fatih edası ile at üzerinde giren Fransız Generali Franchet d’Esperey’in heykellerini de dikebiliriz...
Ne kadar ucuz sözler ediyorum değil mi? Ama ne yapayım, ben de Beylikdüzü Belediye Başkanı’nın dediği gibi o anıtın barındırdığı kompozisyonu göremeyen güruhtanım; heykel, sanat, vesaire görgüm falan yok ve bu yüzden Makarios’lu şâheseri analize gücüm yetmiyor, kusuruma bakmayın!"
Hasan Üstün Yeniakit.com.tr
Güncellenme Tarihi : 4.6.2019 14:42