
'HAKEMLER BÖYLE OLACAKSA FENER'E HEP 3 PUAN VERİLSİN'
Yazarlar müthiş maç için ne dedi?
Uğur Meleke- Maç uyarılarla bitti
Üç kelimeyle özetlemek gerekirse, “kan, ter ve gözyaşı” nın sözcük anlamlarının toplamıydı Kadıköy’deki kapışma... Mücadele ve fizik performans açısından üst düzey bir Premier Lig maçını aratmayan bu müsabakada kaliteyi çok fazla konuşamıyor olmamızın ise iki nedeni vardı: Birincisi, kıtanın neredeyse en kötü niyetli oyuncularının maalesef bu topraklarda toplanması. İkincisi de, hakemlerin kötü niyeti iyi niyetten ayırt eden hızlı kararlarla maçı kurtarmayı becerememesi...
Gaziantep ikinci devredeki görüntüsünün aksine Kadıköy’de kontr atak hüviyetiyle oynadı; aslında Olcan Gökhan’a, oynadığı dönemde de Popov Santos’a karşı savunma sınavlarını gayet iyi verdiler. Ama müsabakanın hemen hemen tamamına hükmeden Fenerbahçe’nin arzusu, Antep’in çıkarken kritik toplar kaptırmasına, son yarım saatte de tamamen geriye yaslanmasına neden oldu. Son 5 maçta 5 farklı sol açık kullanan Kocaman’ın, bu müsabakayı kazandıran golü de sol açık/sol bek işbirliğinden bulması herhalde kaderin ona armağanıydı. Bu armağan da zaten son 5 haftadaki fikstürü hiç fena olmayan Fenerbahçe’yi 82 puan hedefine götürmeye yetebilir.
* * *
Muhtemelen bütün hafta boyunca bu maçın hakemleri konuşulacak, ama ben hakemle ilgili değil, hakemlikle ilgili bir şikayetimi dile getireceğim. Göçek’in kararları doğrudur/yanlıştır, ona uzmanlar karar verecek; ama neredeyse bir müsabakanın yarısının duran toplarda “gözüm üstünüzde” uyarısıyla geçmesinden son derece rahatsızım. Zaten 5-10 yıl içinde futbol kural koyucusu IFAB’ın bu uyarıyı kitaptan tamamen çıkaracağını, hakemin ivedilikle atışı kullandırıp (faul kimin lehineyse) düdüğü çalacağını düşünüyorum. Lâkin kuralın bugünkü haliyle de Göçek’in hemen hemen bütün duran topları birer dakika geç kullandırmasının bir anlamı yok. Hele hele sürekli aynı iki oyuncu yüzünden maçın duraksıyor olması küçük bir futbol katliamı... Birinci kornerde iki futbolcuyu uyarması doğal, ama artık ondan sonraki kornerleri attırıp faul kimin lehineyse kararını vermesi gerekirdi Göçek’in. Bu güzel maçtan izleyicinin aklımda neredeyse yalnızca duran top boğuşması ve “gözüm üstünüzde uyarısı” kalması herhalde sadece seyredenin kabahati olmamalı...
Erman Toroğlu Hurriyet
F.BAHÇE’yi anlamak mümkün değil. Bu kadar gerginliğin bir anlamı yok. Gergin olunca maçı kazanman daha zor. Sen kalite olarak iyi bir takımsın. Niye geriliyorsun? Bırak rakiplerin gerilsin.
Alex bile gergin. Halbuki maçı döndürecek adamların başında Alex geliyor. Maçın altına Lugano hep odun atıyor. Hakemin zaten gücü yok. Hakem, adalet sağlayayım diye uğraşıyor ama bu yükü kaldıracak kapasitede değil. Düşünün, Lugano bu maçı bitiriyor. Murat Ceylan bitiremiyor. Aslında hakem açısından maçın özeti bu.
Sarı lacivertliler eskiye göre daha diriler. Ama Gaziantepspor da çok mücadeleci bir takım. Zaten Beşiktaş’la oynadıkları kupa maçında bu gözüktü. Bakmayın o maçı 3-0 kaybettiklerine. Biraz şanssızlık, biraz beceriksizlik oldu. 3-0 kazanabilecekleri bir karşılaşmayı kaybettiler.
Niang’ın sakatlığı tam bir şanssızlık. Fenerbahçe son maçlarda rakibin defans anlayışını ve oyununu kolaylaştırıyor. Çünkü hiç kenara inmeden, göbekten gidiyorlar. Hiçbir zaman özel silahlarını kullanamıyorlar. Haliyle de maç kilitleniyor.
Mağlubiyetin resmi
Son sözüm Tolunay Kafkas’a... Sevgili Tolunay, senin gibi kişilikli, yalnız işini yapan adamların Türk futbolunda yeri yok. Komisyonculuk yapmıyorsun. Futbolcu alıp, satımına girmiyorsun. Sadece takımını çalıştırıyorsun. Futbolculara ahlak dersleri veriyorsun. Sonuç da böyle oluyor. Sevgili Tolunay, Türkiye’de bu iş bazı takımlar tarafından böyle oynanıyor. Ya yiyeceksin, ya gargara yapıp yutacaksın.
Bu maç bir takımın hakem tarafından, seyirci tarafından ve rakip futbolcular tarafından neler yapılarak zorla mağlup edildiğinin resmidir. Dün gece Türk futbolu adına kötü bir gece yaşadık. Bir takımın aslanlar gibi mücadele etmesinin karşılığı bu mu olmalıydı? Yazıklar olsun bu geceyi yaşatanlara...
Bundan sonraki maçlarda Kadıköy’de böyle hakemler olacaksa, o zaman maç başlamadan Fenerbahçe’ye 3 puan verilsin.
Ahmet Çakar Sabah
Bu hakemlerle bu lig bitmez diyorduk dün gece de bu ligde hakemlerin sonuçları nasıl belirleyebildiklerini çok net gördük! Ta ki uzatmada Fenerbahçeli Santos'un golüne kadar! Dün gece Gazinantepspor'un akılalmaz mücadelesine, gurur duyulacak futboluna saygı duymakla birlikte, uzatma dakikalarında Santos'un golü olmasa; maçın sonucunu hakem tayin etti diyebiliriz.
ALEX&NİANG'A PENALTI
Maçın daha ilk dakikası: Niang'ın omuzundan seken top, Alex tarafından dürtülüp oynanıyor. Gaziantepli savunmacının müdahalesi ise Alex'e oluyor. Karar penaltı olmalıydı. Göçek "Devam" dedi.
20. dakikada Niang, ceza alanına giriyor. Arkadan yine Gaziantepsporlu savunma oyuncusu geliyor. İstemese de Niang'ın ayağına müdahale ediyor. Niang'ın dengesi bozulup düşüyor ama hakeme göre bu bir aldatmaca. Penaltı yerine Niang'a sarı kart veriyor.
GÜREŞENLER ATILMALIYDI
Lugano ile Emre Güngör'ün duran toplarda ceza sahasındaki her mücadelesi adeta bir pankreas güreşi gibi... Duran top kullanılırken sürekli birbirilerine faul yaptılar. Ya penaltı olması gerekir; ya da faul... Aslında Lugano'nun ve Emre Güngör'ün sahada kalması hakemlik adına utanç verici... Gösterdiği kartlar yanlış...
Diego Lugano'nun zıplayıp yerde yatan Wagner'in bileğine basması yine utanç verici ve oyundan atılmaması tamamen bir hakemlik skandalı...
SEMİH'İN GOLÜ NİZAMİYDİ!
Maçın 49. dakikasında Semih'in attığı golde, faul kararı da yanlış. Kaleci Karcemarskas, topu tam kontrol etmemişken; Semih omuzuyla topa vuruyor ve golü atıyor... Hüseyin Göçek'in golü iptal etmesi de yanlış...
Gaziantesporlu Murat Ceylan da boşu boşuna oyundan atıldı. Atıldığı pozisyonda ikinci sarı kartını düdükten sonra topa vurdu diye gördü. Oysa ki o pozisyonda hem faul yanlış; hem de kart abartılı...
Hakem Hüseyin Göçek'in tek doğru kararı belki de Fenerbahçe'nin uzatmalarda attığı gol. Gaziantepliler gole "Ofsayt" diye itiraz etmiş olsalar da Santos topa vurulduğunda Gaziantep defansının gerisinde. Sonuca bakarsak; dün gece Türk hakemliğinin iflas ettiği belki de Fenerbahçe'nin son saniyede hayata döndüğü bir 90 dakikayı izledik...
Şansal Büyüka - Akşam
Akşam Gazetesi'nde yıllardır yazıyorum... Kritiklerimde hakemi ya birkaç satır görürsünüz ya da hiç göremezsiniz... Ama Hüseyin Göçek gibi Türk hakemliğine 'kara bir gün' yaşatan hakem varsa, oynanan maçı yazıp yorumlasanız ne olur, yorumlamasanız ne olur?
Ne kadar iyimser olursanız olun, ne kadar Türk hakemliğinin yanında olursanız olun... İsterseniz Futbol Federasyonu olun... Dahası MHK Başkanı Oğuz Sarvan olun... Bu hakemi savunamazsınız. Bu hakemi, hakem diye sahaya süremezsiniz...
Hüseyin Göçek deplasman takımını ezdirmesin tamam... Ama ev sahibine de dayak yedirmesin... Düşünün ilk yirmi dakikada önce Alex'e sonra Niang'a mutlak iki penaltı... Niye ilk yirmi dakika diyorum ki, ilk 45 saniyede mutlak penaltı... Niye vermezsin, niye görmezsin kardeşim... Ayrıca hakemin 'görmedi' mazeretine de hiç katılmam... Hakem zaten görmek için sahada değil mi? Eğer bunları göremiyorsa hakeme ne gerek var... Yoldan geçen birini çevirin, maçı yönetsin...
Kötü yönetim elbette verilmeyen iki penaltı ile sınırlı değil... Patlayan kafalar, hastanelik olan oyuncular, kendini 'Kırkpınar er meydanında' sananlar... Her kornerde, her duran topta kafakollar, dirsekler, formalardan çekmeler, itmeler... Hangisini anlatayım, hangisini söyleyeyim... O Emre Güngör, 44. dakikaya kadar nasıl olur da sarı kart yemeden, hatta kırmızı görmeden sahada kalır... Nasıl olur da ilk yarının son dakikasında Lugano 'kırmızının babası' olan bir pozisyonu sarı kartla atlatabilir...
MEZARIN İÇİNE DÜŞTÜ
Vicdanlı olalım, tarafsız olalım, dürüst olalım... Böyle bir hakem rezaleti gördünüz mü? Unutmayın bu Hüseyin Göçek geçen yıl da, Fenerbahçe-Beşiktaş maçında, Beşiktaş'ın penaltısından önce Bilica'nın penaltı noktasında 'mezar kazmasına' göz yuman hakem... Rastlantı bu ya, Göçek kazılmasına göz yumduğu o mezarın içine düştü...
Maç diyorsanız... İlk yarıda 'Çanakkale geçilmez' yapan ve sille-tokat oynayan Gaziantepspor ikinci yarıda futbolu hatırladı... Olcan'ın füzesi üst direkte patladı, sonrasında da önemli pozisyonları kullanamadı... Fenerbahçe maça iyi asıldı... Çok istedi... Zaten ikinci yarının iştah olarak, futbol olarak en iyi takımı Fenerbahçe...
Ancak ligin ilk yarısında o kadar kötü maçlar oynadı, o kadar hovardaca puanlar kaybetti ki, ikinci yarıda 'tam gaz' gitmesine rağmen, ilk yarının faturası öde öde bir türlü kapanmıyor... Ancak bu maç için şunu söylemeliyim... Fenerbahçe, Gaziantepspor'u da, hakem Hüseyin Göçek'i de yendi...
Böylesine kritik haftalardaki hakem hatalarının ligin kaderini ve şampiyonun adını dahi değiştirebileceğinin farkında mıydı acaba sayın Hüseyin Göçek ?
Daha dakika dolmadan Alex’in ceza sahası içindeki indirilişi penaltı değilse eğer, siz hangi katliam anlarında bu cezayı cesaretle verebilirsiniz sayın Göçek..? Maçın başındaki bu olayın dışında, maça bitiş düdüğüne kadar asılan Fenerbahçe’nin sayısız hücum organizasyonları vardı müthiş gecede... Ancak Gaziantep’in de mükemmel bir kapanış düzeniyle oyuna kendi alanında kilitlenip, Fenerbahçe’nin pas düzenini dar alanlara sıkıştırıp boğması kendine özgü taktik anlayışıydı Saracoğlu’nda.
Ancak Murat Ceylan’ın ve Hürriyet’in hatta Antep savunmasının korkutucu faul darbeleri, Emre Güngör’ün Lugano ile giriştiği ayıplı dalaşmalar oyuna renk katmak yerine yarışmaya sarı yağmuru yaratmaktan başka ne işe yaramaktaydı ki? Bu arada üstad Alex’in etrafındaki markajcı kalabalık Fenerbahçe’nin bu sezonki gol ve pas prensine adeta nefes aldırmıyorlar ve maçta sayı bulmak umutları özellikle de Fenerbahçe adına karambollerden çıkacak şanslara kalıyordu müsabakada... Tabii Antep’in aralıklı da olsa yaptığı kontratak çıkışları önemli tehlikeler yaratıyor ve iki tarafından da sinirli tavırlarına rağmen kıyasıya bir puan kavgası yaşanıyordu Kadıköy’de.
* * *
Heyecan yüklü yarışmanın ikinci yarısı sinirli itişip kakışmalardan arınmış bir üslupta ve iki takım adına da futbola dönük düşüncelerin kaynaştığı bir mantık üslubu içinde oynanmaktaydı uzun süre. Fenerbahçe, ısrarlı gol arayışlarını kanatlardan, göbekten ve yakalayabildiği her hücuma çıkışlardan yaratmak için tüm gücüyle çalışmaktaydı.
Evet, iki takımın da varını yoğunu ortaya koyarak yarattıkları müthiş mücadelenin uzatma dakikalarına kadar devam ettiriyorlar, ancak Fenerbahçe maçın son zamanlarında yarattığı olağanüstü temponun getirisini elde ediyor ve beklediği belki de tarihi gol sayısı kabul edilebilecek altın vuruşa ve üç puan sayısına Santos’la ulaşıyordu.