"HERKES BU KALABALIK NE İSTİYOR DİYE DÜŞÜNMELİ"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Ankara’da cumartesi günü düzenlenen mitinge ilişkin, "Bu, ülkemiz adına demokratik bir süreçtir ve herkesin saygıyla karşılayıp ’acaba bu kalabalık ne istiyor’ diye düşünmemiz gereken bir olaydır" dedi.
Bakan Şener, Güneşli’deki Özel Cihangir Okullarınca düzenlenen "1. Kariyer Günleri ve Meslek Tanıtım Günleri"nin açılışına katıldı.
Şener, burada yaptığı konuşmada, geçmişte yaşanan çekişmelerin Türkiye’ye çok şey kaybettirdiğini ifade ederek, "Farklılıklar olabilir. Herkes aynı olamaz. Herkes aynı olsaydı bu ülke hiç gelişmezdi. Herkes aynı şeyi düşünseydi bu ülkede hiçbir düşünce gelişmezdi" dedi.
Düşüncenin gelişmesi için farklı düşüncede, anlayışlarda ve farklı yaşama biçimlerinde olunması gerektiğini anlatan Şener, "Farklı anlayışlardan dolayı da üzülmememiz gerekir. Farklı düşünceler, ülkeyi zenginleştiren bir şeydir. O halde biz farklılıklarımızla birbirimizi sevmeyi öğreneceğiz. Eğer farklılıklarımızla birbirimizi sevmeyi öğrenirsek bileceğiz ki bu ülke yarınlarda daha güçlü olacaktır. Bu ülkenin çocukları yarınlarda daha başarılı olacaktır" şeklinde konuştu.
Şener, enerjinin birleştirilip büyük bir sinerjiye dönüştürülerek Türkiye’yi güçlü kılmak için harcanması gerektiğini ve çatışmacı kültürün ülkeye dış dünyadan geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bizim milli kültürümüzün özünde birlik, beraberlik, sevgi, dostluk, kardeşlik vardır. Bunun en güzel kanıtı 12 ve 13. yüzyıllardır. Bu yüzyıllarda Orta Asya’dan Türk göçleri Anadolu’ya başlamıştır ve o dönemin Anadolu’sunda 73 ayrı millet vardı. Farklı dinlerden, farklı ırklardan, değişik insanların yaşadığı bir Anadolu. O dönemde yaşamış toplum önderlerinin tamamı insanları çatışmaya, kavgaya değil, birbirini sevmeye davet etmişlerdir. ’Birbirinizi sevin, birbirinizi kardeş olarak bilin, birbirinizi kucaklayın’ diye öğütler vermişlerdir." Bakan Şener, tüm toplum önderlerinin insanları sevgiye, dostluğa, kardeşliğe davet ettiği dönemde Anadolu’nun vatan olduğunu belirterek, "Ne zaman çekişme, ayrılık, kavga başlamışsa bu ülke hep güç kaybetmiştir" dedi.
"GERÇEKTEN BÜYÜK BİR MİTİNG"
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Şener, cumartesi günü Ankara’da düzenlenen miting konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Türkiye demokratik bir ülke. Anayasamıza baktığımız zaman Türkiye devletinin bir cumhuriyet olduğunu ifade eder anayasamız ve arkasından ’Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir’ diye devletimizin niteliklerini sayar. Bu niteliklerin içerisinde bu kavramlara vurgu yapar, demokratik bir devlet olduğunu belirler ve böyle bir ülkede insanların kendi düşüncelerini, taleplerini değişik vasıtalarla ifade etmeleri sağlanır. Yani zorba dönemlerdeki gibi insanların kendi düşünceleri üzerindeki baskıyı kimse kuramaz. İnsanların taleplerinin üzerini örtmeye de kimse çaba harcamaz." Bakan Şener, demokratik, laik ve hukuk devleti ilkelerine bağlı bir ülkede insanların hangi düşünceye mensuplarsa, neyi istiyorlarsa ya da istemiyorlarsa bunu özgürce ifade ettiğini dile getirerek, şöyle dedi:
"Mitingler de bunu gösterir. Mitingler, toplantılar, gösteriler ilgililere belli bir kalabalığın, yığınların veya grupların düşüncelerinin ne olduğunu duyurmada etkili bir yöntemdir. Nitekim cumartesi günü Ankara’da büyük bir miting düzenlenmiştir. Bu mitinge Türkiye’nin değişik kentlerinden yüz binlerce insan katılmıştır. Gazetelerimiz bunu cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerinden biri olarak nitelendirmiştir. Gerçekten büyük bir miting. Bu mitingde de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine, özellikle ’laik’ niteliğine vurgu yapılmıştır ve önümüzdeki süreçle ilgili hassasiyetini ilgililere bu mitinge katılan insanlar ifade etmişlerdir. Bu, ülkemiz adına demokratik bir süreçtir ve herkesin saygıyla karşılayıp ’acaba bu kalabalık ne istiyor’ diye düşünmemiz gereken bir olaydır."
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
Şener, bir başka öğrencinin "Bu kadar kalabalık neden ’Cumhuriyet elden gidiyor’ diye gösteri yapıyor?" şeklindeki sorusuna da şu karşılığı verdi:
"Bu tür mitinglerde ve taleplerde zaman zaman sloganlar biraz uç seçilebilir. Olan veya olmakta olan bir şeyi vurgulamak için değil. Sadece dikkat çekmek, neye hassasiyet, neye özen gösterildiğini göstermek için belirlenir.
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı süreci ile ilgili olarak bu katılan kalabalık cumhuriyetin temel niteliklerine vurgu yapmak suretiyle bu sürecin buna uygun olarak yapılması beklentisini ifade etmiştir." Bu sürecin nasıl yapılacağının anayasa tarafından belirlendiğini de anlatan Şener, şöyle devam etti:
"Anayasamızın temel niteliklerine ve hükümlerine uygun bir süreç olarak bu tamamlanacaktır. Ben bireysel olarak Türkiye Cumhuriyeti sadece birilerinin garantisi altında diye düşünmüyorum. Bu ülkede 73 milyon insan, binlerce sivil toplum kuruluşu, pek çok kurum var. Bu kurumlarda, kuruluşlarda görev alanlar dahil bu kurumların kendisi de dahil bu ülkede yaşayan her bir bireyin, vatandaşımızın demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin garantisi olduğuna inanıyorum.
Laik cumhuriyetin garantisi benim. Laik cumhuriyetin garantisi siz çocuklarımızsınız. Laik cumhuriyetin garantisi bu ülkede yaşan 73 milyon insanımızın tamamıdır."
2007 YILININ MEVLANA YILI İLAN EDİLMESİ
Bakan Şener, 2007 yılının UNESCO tarafından "Mevlana Yılı" olarak ilan edildiğini hatırlatan bir öğrencinin bu konudaki düşüncelerini sorması üzerine de, "Mevlana bir Türk düşünürüdür. Çatışmaya değil sevgiye, dostluğa vurgu yapan bir düşünürdür. İşte dünyanın çatışmadan kurtulmasını düşünen uluslararası kuruluşlar bile yılları buna göre ilan etmektedirler. 2007 yılını Mevlana yılı olarak ilan etmişlerdir. Bu gerçekten bizim gurur duyacağımız bir karardır" dedi.
Bu kararla Mevlana’nın bir taraftan dünyaya tanıtılmış olacağını, diğer taraftan da dünyanın barış arayışında Mevlana’nın bir Türk düşünürü olarak, bir simge isim olarak ortaya çıktığını söyleyen Şener, "Bu bizim için son derece önemli bir hadisedir. Biz de ülke olarak ’Mevlana yılını nasıl daha etkili kutlarız, dünyaya bunu nasıl duyururuz’ diye hükümet olarak da sivil toplum kuruluşları olarak da büyük çabalar içindeyiz" şeklinde konuştu.
"AŞK, YÜREKTEN VE ÇOK DERİNDEN SEVMEKTİR"
Abdüllatif Şener, "Sevgi, dürüstlük ve aşkı nasıl tarif ettiğinin" sorulması üzerine de sevginin kendisine göre kuru laf olmadığını ve sevginin emek ve fedakarlık istediğini ifade etti.
Eğer insanın anlattığı sevgi içerisinde fedakarlık, emek yoksa bunu gerçek sevgi olarak saymadığını dile getiren Şener, "(Ben ülkemi seviyorum) diyorsak bu sadece sözcüklerde kalıyorsa bence bu da sevgi değildir. Sevgi olabilmesi için el emeğimizi, bilgi birikimimizi bu ülke için harcamamız lazım" şeklinde konuştu.
Aşkı da "yürekten ve çok derinden sevmek" olarak değerlendiren Şener, doğruluk konusunda da "Bana kalırsa doğruluk dediğiniz şey ilişkide olduğunuz ya da muhatap olduğunuz insanların sizinle hayal kırıklığına uğramayacağınız dürüst bir ilişki içerisinde olabilmesidir" ifadesini kullandı.
Şener’e, etkinliğe katılımından dolayı bir plaket ve çiçek takdim edildi.