HINCAL ULUÇ, FATİH ALTAYLI'NIN ERKEN BUNADIĞINI İDDİA ETTİ!
HINCAL ULUÇ/ SABAH
Hıncal Ağbi burda da, Fatih Kardes nerede?
Sevgili kardeşim Fatih Altaylı bir hafta içinde ikidir, zekamla ilgili değindirmeler yapıyor. Geri zekalı olduğumu söylemiyor da, söyler gibi yapıyor..
Bak sevgili kardeşim, benim zekamda gerileme başladı ise, bu doğal.. Yaşımıza bakarak ''Artık buna erken denemez.. Bizimki zamanında'' diye kaç kez yazdım da..
Ama senin yaşında insan eğer okuduklarını anlamamakta ısrarla direniyorsa durum karışık demektir. Ola ki ''Erken'' durumlar vardır.
Seninle ilgili yazdığım yazılar meydanda.. Hepsinde, ama hepsinde seni ve yazı yazma özgürlüğünü savundum..
''Fatih'e tetikçi diyenler yanılıyor. O inançları uğruna savaşan bir silahşördür. Emirle yazı yazdıramazsınız'' dedim.
Sen önce ''Ben tetikçiyim'' diye bir yazı yazdın. Ben tetikçi ile silahşörün farkını anlattım. Bu defa ''Başkalarının maksatlarına alet olma'' diye yazdın.
Sabah'a ve onun sahiplerine hemen her Allahın günü saldıran bir adamı hem de Sabah sütunlarında savunmam nasıl oluyor da ''Başkalarının maksatlarına alet olmak'' oluyor, benim zamanında bunamış zekam kavrayamıyor.. Kimsenin (Sen dahil) kimseyi susturma hakkı olmadığını yazıyorum. Yazarken senin mantığından hareket ediyorum üstelik.. ''Susturmaya çalışma'' diyorsun. Demek yazdıklarımın tam tersini anlayabiliyorsun.
Yazdıklarımı bir daha ve dikkatle oku Fatih.. Gene bu manaları çıkarırsan, sana tavsiyem acele bir doktora görün..
****
Beni hiç girmek istemediğim konulara çekmek için çırpınıyor gibisin.. Hayır.. Ben bu ülkede gazete imajını yok eden, gazete tirajlarının toplam 2.5 milyonda kilitlenmesine sebeb olan (ki bu rakam dünya gazete okuma sıralamasında utanç verici bir yüz karasıdır) bu çirkin, bu zararlı savaşın içine hiç girmemek için sonuna dek direniyorum.
Bir defalık, sadece bir defalık yanıt vermek isterim..
Dinç Bilgin için ısrarla ''Hortumcu'' diyorsun.
Yanıt 1. Hortumcunun müthiş bir kişisel serveti olmalı değil mi?. Dinç Bilgin durmadan iddia ettiğin gibi Etibank'ı hortumladı ise, nerede bu servet.. ''Yurtdışında'' dediler.. Yok.. Yurtiçinde her şeyini kaybetti. Evindeki televizyonu bile götürdüler. Bu nasıl hortumcudur ki, bugün hiçbir şeyi yoktur.
Yanıt 2. Etibank'tan kredi kullanıldı. Nerede?.. Sabah ve atv'de.. Sabah ve atv, bugün tam 4 bin Türk ailesini geçindiriyor. Dört bin, Fatih.. Dört bin.. Doğru, yanlış.. Krediler binlerce aileye iş ve geçim imkanı veren kurum ve tesisleri için kullanıldı. Hortumcu dediğin bu 4 bin aile mi yoksa?.
Yanıt 3. Dinç Bilgin hakkında açılan dava devam ederken, sen iki günde bir Dinç Bilgin hakkında karar veriyor açıklıyorsun. Hakkında tek mahkumiyet kararı olmayan biri hakkında karar verme hakkını sana veya başkalarına kim veriyor? Suçüstü yakalanan sapık katillerin bile adını yazmayıp, baş harfi ve nokta ile geçiren gazetende Dinç Bilgin nasıl oluyor da, hergün suçlu ilan ediliyor?. Bu basın etiğine ve gazetenin ilkelerine ne kadar uyar, onu sormuyorum bile..
Ama şunu söylüyorum.. Devam etmekte olan bir mahkemeyi açıkça etkileyecek bu suçlamalarınla asıl sen suç işliyor ve Türk Ceza Kanunu'nu bu tür her yazınla ihlal ediyor ve hiçe sayıyorsun. Gazetenizin hukuk danışmanı ortak dostumuz Süheyl Hoca'ya bir sor bakalım, ithamlarının yasal durumu hakkında ne diyecek?.
Yanıt 4. Bab-ı Ali Magazin dergisinin kapağını çevirir çevirmez, Hürriyet logosu çıkıyor karşımıza, temmuz sayısında.. Ne diyor Hürriyet okudun mu hiç?.
''Dr. Jekyll, Mr. Hyde
53 yıl boyunca her hikayenin iki yüzü olduğuna inandık.''
Eğer sadece Mr. Hyde değil de, ayni zamanda Dr. Jekyll de isen gerçekten Fatih ve gazetenin duyurduğu bu ilkelere bağlı isen, gelip bir kere, hergün, hem de suç işleme pahasına, hem de devam eden mahkemeyi etkileyerek, hakkında alınmış tek mahkumiyet kararı olmayan birini hergün ''Hortumcu'' ilan ederken, bir kere, ama bir kere ''Hikayenin öbür yüzünü dinleme gereği'' duydun mu?.
Sevgili Fatih,
Söylenmesi gereken her şeyi söylediğimi sanıyorum. Bu konuyu da burada kapıyorum. Sen bildiğin yolda devam et..
İŞTE, FATİH ALTAYLI'NIN ÖNCEKİ YAZISI:
''Nerede benim Hıncal Abim?''
''AH Hıncal Abi, ah... Nerede senin o keskin zekán. Nerede o müthiş mantığın. Nerede.
Dün yazında bana cevaplar yazmışsın. Ellerine sağlık, okudum.
Reklam eleştirmenlerinin, bu sektörde danışmanlık yapanların yazdığı yazıların inandırıcı olmadığını söylememden yola çıkmış, ‘‘Sen de basın sektöründesin. Basının bir başka kuruluşunu eleştiriyorsun. Sen de inandırıcı olamazsın’’ diyorsun.
Ah, Hıncal Abi ah. Ben eleştirmiyorum ki, ben bir vaka yazıyorum. Diyorum ki, senin patronun Dinç Bilgin sahibi olduğu bankayı hortumladı.
Bu eleştiri mi?
Yoksa Dinç Bilgin de senin gibi, ‘‘Benim gazetem var. Başka gazeteler benim rezilliklerimi yazarsa inandırıcı olmaz’’ diye mi düşündü.
Üstelik ben bu gazeteye gizliden mi yazıyorum. Herkes benim bu gazetede yazdığımı biliyor. Oysa senin örnek verdiğin reklam eleştirmenlerinin kime danışmanlık yaptıklarını hiçbirimiz bilmiyoruz.
İşin daha vahimi sen bir sonraki paragrafında reklam eleştirmenlerinin reklam eleştirmesinin ‘‘bir hak’’ olduğunu kabul ediyorsun ama benim senin patronun hakkındaki gerçekleri yazmamı ‘‘hata’’ olarak görüyorsun.
Olmuyor Hıncal Abi.
Benim yıllardır yazdıklarımı okuyanlar bilir.
Ben senin Dinç Bilgin'in yaptıklarını yıllardır yazdım. Dinç Bilgin'in, Aydın Doğan'la kartel oluşturduğu yolundaki iddialar varken, Dinç Bilgin'in yaptıklarını yazdım. Onu bunu bırak Hıncal Abi. Bana yanıt vereceksen de ki, Etibank'ı Dinç Bilgin hortumlamadı.
Bir dönem Sabah'ın yazar ve yöneticileri bu bankadan gelen trilyonlarla kral gibi yaşamadılar, de.
Diyebiliyor musun?
O zaman sus Hıncal Abi, susturmaya çalışma.
Ben hep doğruları yazdım Hıncal Abi.
Senin hakkındaki yalan yanlış ya da maksatlı söylentileri ise burada hiç yazmadım. Sen de başkalarının maksatlarına alet olma.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:20