HIRSIZ-POLİS DİZİSİ SAÇMALAMAKLA KALMAYIP TEPKİ DE ÇEKTİ
Öncelikle dizide o kadar çok iyi karekter oyuncusu var ki, sanıyorum yönetmen hepsini aynı bölümde göstereceğim diye zorlanıyor ve konudan konuya atlıyor.. Yani geçişler çok kötü oluyor. Son zamanlarda kadınların gözdesi olan Timuçin Esen’e yoğunlaşırken, Uğur Yücel’i atlamamaya çalışıyor, bence yılın en iyi oyuncusu olan Erol Günaydın’a bir parça takılıyor, Mavi’ye geçiyor, tabii bu arada bazı oyuncular bile unutuluyor..
Ama benim “Hırsız-Polis”te dün akşam taktığım konu o değil.. Mavi ve kardeşlerinin rehin alınmasında yapılan operasyona taktım.. Gelelim operasyona; Bir operasyon bu kadar hatalı, bu kadar saçma-sapan olabilir mi? Televizyon dizilerinin eğitici ve öğretici yanı, mesaj verme unsuru nerede kaldı? Susturuculu tabancayla akvaryuma ateş edilip balıkların yerde kıvranması ve sonrasında üzerlerine basılıp ezilme sahnesi çok çirkin ve üzücüydü. Bakalım hayvanseverler buna ne diyecek?
Ayrıca elinde susturuculu silahlı 3 kişinin rehin aldığı bir operasyon öncesi önce olay mahalli güvenlik çemberine alınmaz mı?
Bizde alınmaz.. Bizde çoluk-çocuk oturup film izler gibi kapının önünde, uzun namlulu silahların gölgesinde operasyonu izlerler.. Böyle bir operasyonda önce üst kattaki insanlar ile çocuklarda olay yerinden uzaklaştırılması gerekirdi. Oysa bizde, polis hanım “aman kapınızı kapatın, sakın dışarı çıkmayın” diyor!
“Hırsız-Polis” gibi çok sevilen bir dizinin senaryo danışmanı olmaz mı? Böyle bir operasyon uzmanlara sorulmaz mı?
Operasyon öncesi her türlü tertibat alınır, ambulans önceden gelir.. Ama bizde her zaman olduğu gibi ambulans sonradan geldi!
Gelelim, operasyon anına; Özel tim içeri girmiş, silahlar ateşlenmiş, saldırganlar etkisiz hale getirilmiş, bir saldırgan göğsünden yaralanmış ama ne kelepçe takılıyor, ne de kurtarılan rehineler dışarı çıkartılıyor! Çınar, yaralı saldırgandan bilgi almaya çalışırken şok yaşamış, ölümle burun buruna gelmiş rehineler hala içeride ve olayı izliyorlar! Bu komedi.. Hani başka bir dizide olsa içim yanmayacak ama “Hırsız-Polis”te olunca hoşuma gitmedi..
Devam ediyoruz..
Çınar, yaralı rehineyi konuşturup olayı kimin organize ettiğini hemen öğreniyor ama adamın nerede kaldığını sormayı akıl edemiyor!
Devam ediyoruz..
Böylesine büyük bir operasyon bitmiş, olay inceleme ekipleri evi inceleme altına alıp araştırma yapması gerekirken üst komşu, kan-revan içindeki evi temizlemeye başlıyor!
Devam ediyoruz...
Böylesine büyük bir operasyon yapılıyor ama başkomiser ortada yok! Telsiz dinlemiyor, haberi olmuyor!
Devam ediyoruz...
Rehin alınınca büyük bir şok yaşayan Mavi’ye sevgilisi Çınar ikinci bir şoku hemen oracıkta söyleyiveriyor;”Babanı tutuklayacağız Mavi”.. İkinci şok.. Mavi de babasına haber veriyor ama suça yardımcılıktan yine bir şey olmuyor.. Sanki Çınar efendi, Emniyet Genel Müdürü! Kaldı ki Emniyet Genel Müdürü’nün bile kanunlar karşısında böyle bir yetkisi yok.
Ama komiser Çınar, aşkı uğruna hırsızı kolluyor, suçlarını sürekli örtbas ediyor.. En büyük Çınar, başka büyük yok..
Dün akşam soğudum “Hırsız-Polis”ten.. Dizi çabuk kan kaybetmeye başladı! Böyle bir dizinin tamamıyla uzman danışmanlarla çalışması ve hiç hata yapmaması lazım..
Tabii tüm bu eleştirilere karşı yönetmenin vereceği cevabı da çok iyi biliyorum.. “Kenan Bey zamanla yarışıyoruz, her hafta bir dizi yetiştirmek kolay değil”
Doğru ama verilen mesajları da düşünmek lazım ya da reyting uğruna bu tip saçma-sapan operasyonlara girmemek lazım!
* * *
O BİR HANIMEFENDİ!
İki gündür yazacağım yazacağım ama bir türlü fırsat bulamadım..
Türk televizyonalrında yeni ve sıradışı bir program daha başlıyor.. Bu televizyoncular artık ne yapacaklarını şaşırdılar.. Yurt dışında ne kadar abuk-subuk programlar varsa Türk televizyonlarınında içine doldurdular.. Son örnek de, erkeklerin kadın kılığına girdiği “O bir hanımefendi” adlı program..
Bu konuyla ilgili görüşlerimi daha sonra uzunca yazacağım ama sadece tek bir şey söylemek istiyorum. Yarışmaya katılan gençlerden birisi “Babam beni bu şekilde görürse öldürür” demiş.. Bu haberi yayınlayan gazetede bu cümleyi “babam beni böyle görürse öldürür, diye şaka yaptı” diye açıklamış..
Vallahi yakında şaka mı olur kaka mı olur, hiç belli olmaz.. Çünkü bu işlerin şakası olmaz.. Doğudan, taşradan bir çok erkek, ailelerinden kaçıp İstanbul’a gelip travesti-transseksüel oluyorlar.. Bunların sayıları o kadar fazla ki.. O çocukların travesti veya trenasseksüel olduğunu anne-babaları bilmiyor.. Ama şimdi bu çocuklar, televizyona çıkma adına, şan-şöhret, para ve hava atma uğruna televizyona çıkacaklar.. O ana-babalar ne der, ne yapar bilemem!