Gündem
  • 30.10.2024 19:26

Hizbullah'ın yeni lideri Kasım İsrail'e meydan okudu.. Sonuna kadar savaşacağız

Hizbullah'ın yeni lideri Kasım'dan ilk açıklama geldi! 11 günde toparlandık..

Hizbullah'ın yeni lideri Naim Kasım, canlı yayında ilk kez konuştu. Hizbullah'ın planını üç aşamada anlatan Kasım, ilk aşamanın Gazze, ikinci aşamanın Lübnan olduğunu aktardı. Üçüncü başlık olarak ise yapılması gerekenleri aktardı. Kasım, "Darbe aldık, sarsıldık ama 11 günde toparladık" dedi. Kasım'ın konuşması şöyle: 

"Burada şunu söylüyorum, Hizbullah'ın kadrosunun ve yüksek şurasının ki hepsi mücahitlerden oluşuyorlar, ben kendilerine teşekkür ediyorum beni bu ağır göreve seçtikleri için. Allah'tan istiyorum ki bu yolun hizmetçisi olarak Allah beni muvaffak etsin. Bu yol, mücahitlerin, şehitlerin yoludur. Bu bir emanettir. Seyid Abbas Musevi bu büyük lider Hasan Nasrallah'ın bana söylediği sözü hatırlatıyorum. Onlar, Hizbullah Genel Sekreteri öldürerek bizdeki cihat ruhunu öldürmek istediler ama onun kanı bizim damarlarımızda kaynayacak ve bu yolda daha hızlı yürümemizi sağlayacak.

Doğal olarak soru şudur, Hasan Nasrallah'ın siyasi cihat sahasında, toplumsal olarak, kültürel olarak, savaşın gereklerini yerine getirecek planı uygulanacaktır. Buradan yeni duruşumuzu şimdi açıklamaya başlıyorum.

Birincisi Gazze'ye desteğe devam edeceğiz, İsrail tehlikesiyle bütün bölgede çarpışmaya devam edeceğiz. Bu savaşın kapısı Gazze'dir ve Gazze'nin bizim üzerimizde hakkı var. Biz onlara yardım etmek zorundayız. İnsanlık olarak ve İslami olarak. Neden Gazze'ye yardım ediyorsunuz deme hakkı yok kimsenin. Neden? diye sorulmasın, çünkü bizim direnişimiz işgalcilere karşı çarpışmakla başladı. Onlar topraklarını genişletmek istiyorlar.

İsrail'in yaptıklarını unutabilir miyiz? 75 yıldır Filistinlileri öldürüyorlar, kutsal değerlerimize saldırıyorlar, katliamlar ve soykırımlar yapıyorlar. Lübnan'da Hizbullah var olmadan önce İsrail 1978'de girdi topraklarımıza ve uluslararası kararlara rağmen Lübnan'ı işgalinden vazgeçmedi. Filistin direnişimizi ve milli direnişimizi kırmak için yaptılar bunu neden çünkü sınırda bir güvenlik hattı oluşturup yerleşkeleri çoğaltmak istediler.

Tam olarak istedikleri zamanda savaşı başlattılar. Ama Allah'a hamdolsun bizler önce Gazze'ye destek savaşıyla başladık ve siyonistlerin Lübnan'ı işgal projelerini hezimete uğrattık. Direniş, İsrail'in bu uğursuz projelerini boşa çıkardı ve biz İsrailliler'in eline bahane vermemek adına elimizden geleni yaptık. Diyorlar ki 'israil'e bahane vermeyin.' İsrail bahane dinlemiyor ki zaten. Direniş hem savunma yapıyor hem saldırıyor."

"NASRALLAH'IN İZİNDEYİZ"

Nasrallah'ın izinde olduğunu söyleyen Kasım şöyle devam etti: "Her halükarda biz kendimizi hem savunmadayız ve aynı zamanda işgal edilen topraklarımızı da özgürleştiriyoruz. Bugün Gazze'de, Lübnan'da ve bölgede büyük bir projenin karşısındayız. Bu İsrail'in sadece Gazze'ye savaşı değil. Dünyanın bütün savaş imkanlarını İsrail'e sundular, sırf bölgedeki direnişi kırmak için. Bu Amerika tarafından yönetilen bir oyundur. Bütün vahşilikleri yapıyorlar, soykırım işliyorlar. 43 bin şehit verildi Gazze'de, 100 bin yaralı var ve dünyanın umurunda değil. Bu hiç kimseyi uyandırmıyor mu? Oyun oynayan çocukların nasıl öldürüldüğünü görmüyor musunuz? Bu dünyayı uyandırmıyor mu? Vahşice kan döküyorlar ve suç işliyorlar ve biz bunların karşısında durmayalım mı? Bizim bunların karşısında durmamız farzdır.

Gelecek nesillerin inşasını bu direniş yapacaktır. Bizler şu anda Lübnan'a savaş aşamasındayız. Bu savaş çağrı cihazlarıyla başladı 17 Eylül'de ve defalarca kez söyledik 'biz savaş istemiyoruz'. Gazze'ye ilk destekten itibaren şehidimiz Hasan Nasrallah da savaş istemediğimizi söylüyordu. Ama bize zorla savaş açılırsa kendi kararlarıyla kendi topraklarını savunmak için savaşacağız.

Kimsenin projesinden yana değiliz. Kendi toprağımızı özgürleştirmek için savaşıyoruz. Bizim projemiz bu. Kendi ülkemizin özgür olması için savaşıyoruz ve İsrail ve Amerika bizi yönetmesin diye savaşıyoruz. Biz evet bedel ödüyoruz ve fedakarlıklar yapıyoruz ama özgürlük, onur ve vatanımızı özgürleştirmek, Filistin'i özgürleştirmek için savaşıyoruz.

İran İslam Devleti bizi destekliyor, bizden bir şey istemeden bizi destekliyor. İran'ı değil Lübnan'ı özgürleştirmeye çalışıyoruz. İsrailliler bizim gençlerimizle savaştığında biz kendi sınırlarımızda savaşıyoruz. İran'ın bizim savaşımıza ihtiyacı da yok ama bizim kanaatimiz neyse İran'ın kanaaati de odur."

"11 GÜNDE TOPARLADIK"

"Biz, hangi devlet İslam devleti ve Arap devleti olsun bize destek olursa, biz onu kabul ederiz. Arap ülkelerinden hangisi destek oldu da biz kabul etmedik. biz silah istiyoruz, destek istiyoruz. Burada, bu yüce şahsiyete (Humeyni'yi kastediyor) ve hedefi İsral'in yok edilmesiydi. Biz bu hedefi aynen sürdüreceğiz. Bu, toprağın sahibi olan Filistinliler için. İsrail'in işkencelerine tahammül eden Filistinliler için istiyoruz. Şu anda Ayetullah Hamaney bayrağı taşıyor ve sürekli bizi yönlendiriyor. Bütnü maddi ve manevi desteğini esirgemiyor. İran'ı ve devrim muhafızlarını bize destek için teşvik ediyor. Çünkü bu toprakların sahibi Filistinliler ve Lübnanlılarındır ve biliniz ki İran Filistin'e destek için büyük bedel ödüyor. 'Bize ne Filistin'den' demiyor kimi ülkeler gibi. Bilin ki şu şerefli duruş bazı sıkıntılar getiriyor ama İran İslam Cumhuriyeti dünyadaki direnişlerin bayrağıdır. Direniş ekseninin mimarı Şehid Kasım Süleymani bütün çabalarını sundu ve İran ile Lübnan arasında gidip gelerek direnişi güçlendirdi. Filistin direnişine kimsenin vermediği desteği Şehid Kasım Süleymani verdi. Neden onu öldürdüler? Amerika'nın ve İsrail'in bölgedeki hedeflerini boşa çıkardığı için onu öldürdüler.

Biz bütün direnişe destek veren Yemen'e ve Irak'a destek oluyoruz. Kimseden bir beklentileri de yok. Görüntü nettir, kendi topraklarımızda savaşıyoruz. İşgal edilen topraklarımızı özgürleştiriyoruz, kimse bizi bir şeye zorlamıyor.

Üçüncü olarak, planımız savaş meydanı ve yapılması gerekenleri içeriyor; 17 Eylül'de çağrı cihazı olaylarıyla karşılaştık ve 18 Eylül'de de telsizler patladı. 4 bin mücahit erkek ve kadın, siviller, sağlık çalışanları etkiledi. Bu çağrı cihazları sivillere de dağıtılmıştı. Bu savaş, anormal bir şekilde sürüyor. Eğer telsizler ve çağrı cihazları patlaması bir ordunun başına gelse ordu yıkılır, devletin başına gelse devlet yıkılırdı. Dünyada hangi grup bunu yaşasaydı çok acı bir durumla karşılaşırdı. Hemen arkasından büyük şehit rehberimiz Hasan Nasrallah şehit edildi. Doğal olarak bu kadar çok sayı kaybettik. Doğal olarak sarsıldık. Bilin ki acı çektik, ağır bir darbe yedik ama 17 Eylül'den 28 Eylül'e kadar 11 gün bu Hizbullah tekrar boşlukları doldurdu ve alternatifler hemen yerlerine geçtiler. Savaş meydanı zaten bunu ispatlıyor."

Güncellenme Tarihi : 30.10.2024 19:41

İLGİLİ HABERLER