Gündem
  • 14.8.2004 10:04

IRAK'TA REHİN ALINAN ABDURRAHMAN DEMİR NASIL KAÇIRILDIKLARINI ANLATTI

Irak'ta çalışan şoför Murat Yüce öldürüldüğünde, gözler o dönem rehine alınan diğer iki Türk şoföre çevrilmişti. Şoförler Abdurrahman Demir ve Sait Uğurlu'nun görüntüleri tüm televizyonlardaydı. Çalıştıkları firma Irak'tan çekileceğini açıklayınca serbest bırakıldılar. Ailesinin yanına dönen Demir, dört gündür Manisa'da. Durasıllı kasabasında 4 gündür davullu zurnalı kutlamalar yapılıyor. Demir, bütün köylülerin de merakla etrafımızı sardığı evinin bahçesinde ''hayatının macerasını'' Milliyet'e anlattı. Ne işiniz vardı Irak'ta? 9 aydır TIR şoförü olarak Irak'a gidip geliyordum. İş yok, mecburen gidiyorduk. Bizim köyden çok giden var. 100 dolar için tehlike Ne kadar kazanıyordunuz? Ayda 450 milyon lira. Bağdat'a kadar gidince biraz fazla veriyorlar. 100 dolar için kendimizi tehlikeye atıyoruz. Nasıl esir alındınız? Esir alındığımız gün Irak'lı esirlerin kaldığı Ebu Gıreyb Cezaevi'ne yatak götürmüştüm. Aslında ABD konvoyuyla yola çıkmamız gerekiyor ama onlarla 15 günde dönüyoruz, masraf oluyor. Kendimiz 2 günde dönüyoruz. 100 dolar kar kalıyor. Onun için Sait'le konuştuk. Tek başımıza yola çıktık. Düşünün yani, 100 dolar için ölüyorduk. Bağdat'tan çıkalı 350 kilometre olmuştu, bir BMW ve bir Opel arabayla önümüze geçtiler. Hareket halindeyken kapıları açıp silahları üzerimize doğrulttular, durduk. Bizi indirip arabalardan birinin bagajına soktular. Küçücük bagajda Sait'le birlikte 2 saat kadar götürdüler. Ara sıra bayılmışız. Bir yandan da bagajda birbirimizle konuşuyorduk. 'Herhalde öleceğiz' dedik. 'Kesinlikle ABD malı taşıdığımızı söylemeyelim' diye anlaştık. Sonra bizi bir eve götürdüler. Orada bir hafta tuttular. Yerde taşta, ellerimiz bağlı yatıyorduk. Neler geçti aklınızdan o an? Kafa kestiklerini biliyorduk. İnşallah silahla öldürürler diye dua ettik. Eziyet etmeden öldürsünler istedik. Size de bazı esirlere yaptıkları gibi Kuran okutturdular mı? Yok, hayır. Ama ben Sait'e 'Kalk namaz kılalım, Müslüman olduğumuzu görsünler' dedim. Aslında Türkiye'deyken namaz kılan insanlar değiliz. Orada sürekli namaz kılmaya başladık. Namaz kılarken kelepçelerimizi açıyorlardı. Eziyet etmediler. Önümüze yemek koyup 'kafanızı keseceğiz' deyip işaret ediyorlardı. Öyle deyince yiyemiyorduk korkudan. Türkçe kasedi kontrol ettiler Televizyona verdikleri görüntüleri nasıl çektiler? Bizi özel bir yere götürmediler. Bir mutfakta yatıyorduk. Arkaya bütün görüntülerde olan, o yazılı perdeyi gerdiler. Sonra televizyonda izlediğiniz giysileri giydiler. Normalde öyle gezmiyorlar. Bizim gibi normal giyiniyorlar. Kamera için o kıyafetleri giyip yüzlerini örtüyorlar. Bize ne diyeceğimizi anlattılar. Kamera çalışınca Irak propogandası yaptırdılar. Murat Yüce'yi de öyle çekmişler. Ama ben o görüntüleri izlemedim. İzlemek de istemem. Yerinde biz de olabilirdik. Aralarında Türkçe konuşan var mıydı? Nasıl anlaşıyordunuz? Yoktu. Bize ne yapacağımızı Arapça olarak söylüyorlardı. Biraz Arapça anlıyorduk. Ama kasetleri Türkçe bilen birileri izleyip kontrol ediyordu sanırım. Ayrılırken öpüştüler Neler konuşuyorlardı sizinle? Bize Yüce'yi esir aldıklarını, sonra da şirketiyle irtibata geçtiklerini ama şirketin Irak'tan çekilmediğini söylediler. 'Murat'ı onun için öldürdük' dediler. Biz de 'bizim şirketimiz çekilsin' diye dua ettik. İnsaflı çıktılar. Bizim görüntüleri televizyona verince şirketimiz çekileceğini açıklamış, 'Sizi bırakacağız' dediler. Gerçekten de şirketin açıklamasından sonra Bağdat'ın girişine bıraktılar. Hemen konsolosluğa gittik. Ayrılırken de öpüştüler. Onlara samimi görünmek için 'telefonlarınızı alalım, Türkiye'ye geldiğiniz de de görüşelim' dedik. 'Gerekmez' dediler. Bir daha Bağdat'a gitmeyi düşünüyor musunuz? Şu an yine işsizim. İş bulamazsam Irak'a yine gideceğim. Beş çocuğum var. Hırsızlık mı gasp mı yapayım? Irak'ta namusumla ölmek burada namussuzca yaşamaktan iyidir. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:44

İLGİLİ HABERLER