Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nden gelerek tarlalarda tarım işçisi olarak çalışan ve bir çadırda 8-10 kişi ile kalan kadınlar, aile planlaması hakkında bilgileri olmadığı gibi, çocukları ''ırgat olsun'' diye dünyaya getirdiklerini söylüyorlar. Pamuk tarımında, hasadın henüz makineleşmemesi nedeniyle, her yıl özellikle Doğu illerinden binlerce tarım işçisi, elciler (tarım işçisi bulan) tarafından kamyonlara doldurulup tarım diyarı Çukurova'ya getiriliyor.
Sağlıksız koşullarda, 38-40 derece sıcakta bir kilo et parasına çalışıp, bir çadırda 8-10 kişi kalan tarım işçileri, banyo ihtiyaçlarını çadırlarının yanına diktikleri 4 direğin etrafını çuvallarla kapatarak, tuvalet ihtiyacını ise açık arazide gideriyorlar.
Çok yaşlı, doğumu yakın hamile ya da daha 0-6 yaş arasında olan çocuklar hariç herkes sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çalışacakları tarlanın yolunu tutuyor. Evde kalanlar ise bulaşık ve çamaşır yıkayıp yemek pişiriyor.
Elcinin tankerlerle getirdiği suyu içme suyu olarak kullanan tarım işçileri, bulaşıklarını, çamaşırlarını ve banyo yapacakları suyu ise sulama kanalından karşılıyor. Kanal kenarında oynayan küçük çocuklar ise her türlü salgın hastalıkla karşı karşıya kalıyorlar.
Adana'nın Merkez Yüreğim İlçesi'ne bağlı Ova başı, Kesik, Abdi oğlu, Solaklı ve Yüzbaşı köyleri çevresindeki pamuk tarlalarında çalışan tarım işçisi ailelerin her birinin en az 7-8 çocuğu var.
Derme-çatma çadırlarını, su ihtiyaçlarını rahat gidermek için sulama kanallarının kenarına kuran tarım işçileri, aile planlamasını akıllarından bile geçirmiyor. Çünkü, çocuk doğacak, büyüyecek ve Çukurova tabiriyle ''ırgat'' olup çalışacak.
''BAŞKA ÇAREMİZ YOK''
Eşi ve 8 çocuğunu pamuk tarlasına gönderen Halil Tarak (60), AA. muhabirine, geçinebilmek için çocuk yapmaktan başka çarelerinin olmadığını söyledi.
Tarak, ''İlk karım akrabamdı, doğan 10 çocuğumun hepsi de öldü. Ben de onu boşayıp başkasıyla evlendim. Karım ve 8 çocuğum çalışıyor. Her biri günde 9 milyon lira para kazanıyor'' dedi. Cebinden çıkardığı ve elci tarafından kendine verilen ''ayda 2 milyar 430 milyon lira'' yazılı kağıdı gösteren Halil Tarak, şöyle konuştu:
''Önceki aylarda yaptığımız çapalama işinden bu kadar para alacağız. Pamuk toplama ücreti ise kiloya göre değişiyor, onun ücreti daha belli değil. Benim 2 çocuğum olsaydı bu kadar para kazanabilir miydim? Çocuklarımız olmasa aç kalırız.''
KADINLAR DA FARKLI DÜŞÜNMÜYOR
Doğulu kadınlar da erkeklerinden farklı düşünmüyor. Onlar, bir çocuk dünyaya getirmenin zorluklarını birebir yaşamalarına rağmen aile planlamasını ya bilmiyorlar, bilenler ise uygulamak istemiyor.
Fadime Keşkül, Döne Güzel ve Hafice Karlık, ''Neden çok çocuk'' sorusuna, ''Başka çaremiz yok. Bizde 10 çocuktan aşağı çocuğu olanlar ayıplanır. (Irgat olsun) diye çocuk dünyaya getiriyoruz'' cevabını veriyorlar.
Çocuk sayılarını söylerken sadece erkekleri sayan kadınlara göre, kız çocuk, evdeki erkek çocuğun evlenebilmesi için gerekli. Çünkü, kız çocuğundan alınan başlık parası, erkek çocuğa harcanıyor. Bu nedenle kız kardeşi olmayan erkeklere ''talihsiz'' gözüyle bakılıyor.
UZMAN UYARILARI NAFİLE
Adana İl Sağlık Müdürlüğü Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi (AÇSAP) yetkilileri ise zaman zaman çadırlara giderek sağlık taraması yaptıklarını, kadınlara ve erkeklere aile planlamasını anlattıklarını, buna rağmen çocuk sayısında hiçbir değişiklik olmadığını bildirdiler.
Yetkililer, çocuğun bir evlat değil çalıştırılacak ve sırtından para kazanılacak bir değer olarak görüldüğü sürece bu konudaki çalışmaların amacına ulaşamayacağını, buna rağmen AÇSAP olarak görevlerini sürdürdüklerini kaydettiler.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:40