İsrail ve müttefikleri 300'den fazla füze ve İHA'ya nasıl vurdu?

İsrail ve müttefik savunma sistemleri 300'den fazla İran füzesi ve insansız hava aracını nasıl ele geçirdi?

 İsrailli ve Amerikalı yetkililere göre, İran'ın cumartesi günü geç saatlerde İsrail'e benzeri görülmemiş bir saldırıyla fırlattığı balistik füzelerin ve insansız hava araçlarının neredeyse tamamı durduruldu ve hedeflerine ulaşamadı. Bu durum, iki müttefik ortak tarafından konuşlandırılan müthiş ve çok katmanlı füze savunmasına işaret ediyor…

Çoğunluğunun beş saatlik bir saldırı sırasında İran topraklarından fırlatıldığına inanılan 300'den fazla İran mühimmatının çoğu, fırlatılmalarından 1.100 mil (1.770 kilometre) uzakta, İsrail'e ulaşmadan önce ele geçirildi. 

İsrail ordusu Pazar günü yaptığı açıklamada, İran tarafından ateşlenen mermilerin "%99"unun İsrail ve ortakları tarafından durdurulduğunu, yalnızca "az sayıda" balistik füzenin İsrail'e ulaştığını söyledi.

Ordu, İran tarafından Cumartesi gecesi toplamda yaklaşık 170 insansız hava aracı, 30'dan fazla seyir füzesi ve 120'den fazla balistik füzenin İsrail'e fırlatıldığını söyledi.

Üst düzey bir ABD yönetiminden yetkili CNN'e, ABD Başkanı Joe Biden'ın Pazar günü yaptığı telefon görüşmesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya "değerli" hiçbir şeyin vurulmaması nedeniyle İsrail için bir kazanç teşkil ettiğini söylediğini söyledi.

ABD'li yetkililer, 70'ten fazla insansız hava aracının ve üç balistik füzenin ABD Donanması gemileri ve askeri uçakları tarafından ele geçirildiğini söyledi ancak mermileri düşürmek için tam olarak hangi savunma sistemlerinin kullanıldığına dair ayrıntı vermedi.

Pentagon'da CNN'den Oren Liebermann'a konuşan yetkililer, ABD Donanması'nın Doğu Akdeniz'deki iki güdümlü füze destroyerindeki Aegis füze savunma sistemini kullanarak en az üç balistik füzeyi düşürdüğünü söyledi.

Liebermann, ABD savaş uçaklarının da İran mühimmatını düşürdüğünü bildirdi. ABD jetlerinin nereden faaliyet gösterdiği açıklanmasa da, bölgenin menzili içerisinde ABD Donanması uçak gemileri ve karada konuşlu uçaklar var.

Biden yaptığı açıklamada ABD'nin İsrail'i İran saldırısına karşı savunmaya yardım etmeye iyi hazırlandığını söyledi.

ABD başkanı yaptığı açıklamada, "ABD ordusu, İsrail'in savunmasını desteklemek için geçen hafta boyunca bölgeye uçak ve balistik füze savunma destroyerlerini gönderdi" dedi.

Biden, "Bu konuşlandırmalar ve askerlerimizin olağanüstü becerileri sayesinde İsrail'in gelen insansız hava araçlarının ve füzelerin neredeyse tamamını düşürmesine yardımcı olduk" dedi.

İngiltere de bölgede bulunan Kraliyet Hava Kuvvetleri uçaklarını kullanarak müdahale etmeye hazır olduğunu söyledi.

Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Bu Birleşik Krallık jetleri, gerektiğinde mevcut görevlerimizin menzili içindeki her türlü hava saldırısını engelleyecektir" denildi.

İsrail askeri sözcüsü de Fransa'nın İran saldırılarını engellemede rol oynadığını söyledi.

“Bu gece harekete geçen ABD, İngiltere ve Fransa ile yakın çalışıyoruz. Bu ortaklık her zaman yakındı ancak bu gece alışılmadık bir şekilde kendini gösterdi" dedi.

Bu arada İsrail, kendilerini atmosferin üstüne çıkaran yörüngelere sahip balistik füzelerden alçaktan uçan seyir füzeleri ve roketlere kadar her türden saldırıyı engellemek için bir dizi sistem kullanıyor.

İsrail'in Demir Kubbe sistemi, İsrail'in bölgedeki mevcut düşmanlıkları ateşleyen 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail içindeki saldırılarına tepki olarak Gazze'ye askeri saldırı başlatmasından bu yana sık sık manşetlerde yer alıyor.

Ülkenin Füze Savunma Örgütü'ne (IMDO) göre Demir Kubbe, İsrail'in füze savunmasının en alt katmanıdır.

İsrail'de en az 10 adet Demir Kubbe bataryası bulunuyor; bunların her biri, roketleri algılayan ve  daha sonra  gelen bir merminin tehdit oluşturup oluşturmadığını veya nüfusun bulunmadığı bir bölgeye çarpma ihtimalinin olup olmadığını hızlı bir şekilde hesaplayan bir komuta ve kontrol sistemi kullanan bir radarla donatılmıştır. Roket bir tehdit oluşturursa, Demir Kubbe yerden füzeler ateşleyerek onu havada yok eder.

IMDO'ya göre füze savunma merdiveninin bir sonraki basamağı, kısa ve orta menzilli tehditlere karşı koruma sağlayan David's Sling'dir.

İsrail'in Rafael Gelişmiş Savunma Sistemi ve ABD savunma devi Raytheon'un ortak projesi olan David's Sling, Merkezi'ndeki Füze Tehdidi projesine göre, 300 kilometre uzaktaki hedefleri yok etmek için Stunner ve SkyCeptor kinetik vur-öldürücü önleyicilerini kullanıyor. Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar (CSIS).

David's Sling'in üzerinde İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklaşa geliştirilen Arrow 2 ve Arrow 3 sistemleri bulunmaktadır.

CSIS'e göre Arrow 2, üst atmosferde üst atmosferde gelen balistik füzeleri son aşamasında (hedeflerine doğru dalarken) yok etmek için parçalanma savaş başlıkları kullanıyor. Arrow 2'yi, İsrail'in bir zamanlar bu rolde kullandığı ABD Patriot füze savunmasının bir yükseltmesi olarak nitelendiren Füze Savunma Savunuculuk İttifakı'na göre, Arrow 2'nin 56 mil menzili ve maksimum 32 mil yüksekliği var.

Bu arada Arrow 3, uzayda gelen balistik füzeleri, hedeflere doğru giderken atmosfere yeniden girmeden önce engellemek için vur-öldür teknolojisini kullanıyor.

Haberlere göre İsrail ayrıca, daha önce insansız hava araçlarını ve seyir füzelerini düşürmek için kullandığı F-35I hayalet jetleri de dahil olmak üzere son teknolojiye sahip savaş uçaklarına da sahip.

İsrail askeri sözcüsü, İsrail'e ulaşan balistik füzelerin güney İsrail'deki Netavim Hava Üssü'ne düştüğünü belirterek, bunların yalnızca hafif yapısal hasara yol açtığını söyledi. Saldırının ardından üssün çalıştığını ve operasyonlarını sürdürdüğünü, uçakların üssü kullanmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.

İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Pazar günü erken saatlerde yayınlanan fotoğraflar, F-35 ve F-15 savaş uçaklarının, başarılı "müdahale" ve "hava savunma misyonları" olarak adlandırılan operasyonların ardından İsrail'deki üslerine geri döndüğünü gösteriyordu.

Sözcü, İsrail'e fırlatılan silahların bir kısmının Irak ve Yemen'den atıldığını da sözlerine ekledi.

Bu rapora CNN'den MJ Lee, Irene Nasser, Eugenia Yosef ve Benjamin Brown katkıda bulundu.