Asayiş
  • 1.7.2004 16:32

İSTANBULDAKİ BOMBALAMA OLAYININ SANIĞI: ''BENCE TÜRKİYE'DE İSLAM ÇOK RAHAT YAŞANIYOR, YAZ AYLARINDA KURAN KURSLARI AÇILIYOR, BEN 5 VAKİT NAMAZIMI DA CAMİDE KILARIM''

FUNDA KESKİN İSTANBUL - Duruşmada ifade veren tüm sanıklar, Afganistan'daki kamplarda eğitim aldıklarını kabul ederken, El Kaide ile bir ilgilerinin olmadığını belirtti. Kod adı kullanan sanıklar, Arapça isimlerin Afganistan ve Pakistan'da daha kolay telaffuz edildiğini söyledi. İstanbul 2 No'lu DGM'de görülen ve 12 sanığın hazır bulunduğu davanın 4. oturumunda, kimlik tespitinin ardından ilk olarak Kartal Yakacık'taki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'na saldırıyla ilgili tutuklu bulunan Hakan Çalışkan'ın ifadesine başvuruldu. Duruşmada, dil öğrenmek için Afganistan'a gittiğini söyleyen Hakan Çalışkan, kod adının ''Ebu Bera'' olması konusuna açıklık getirdi. Çalışkan, ''Ebu Bera adı bir kod ismi değil. İslamabad'da bir kursa katıldım. Orada Arap hocalar vardı. Müslümanlıkta bir insanın kendi çocuğunun ismi ile anılması sünnettir. Benim oğlumun adı Bera, bu yüzden bana Bera'nın babası anlamına gelen Ebu Bera diyorlar. Sünnet olduğu için bu şekilde ifade ediyorlar. Bu bir kod isim değil. Örgüt üyesi değilim, patlamalarla da ilgim yok'' dedi. Diğer sanıklar da, Çalışkan gibi kod ismi kullanmaları konusunda ilginç açıklamalarda bulundu. Bazı sanıklar oğlunun isminin kullanılmasının sünnet olduğu yönünde birleşirken, bazıları Afganistan ve Pakistan'da Arapça isimlerin telaffuzunun kolay olması nedeniyle Arapça isimler kullandıklarını söyledi. Duruşmada konuşan Tekel Spor Kulübü'nde boksör olan Ahmet Özaydın, ''Olaylarla uzaktan yakından ilgim yok. Yusuf Polat haricinde kimseyi tanımıyorum. Onu da spor kulübünden tanıyorum. O da bir süre boksörlük yaptı. Hiç bir derse katılmadım. Yusuf Polat Umre'ye gitmek için benden kimliğimi istedi. Asker kaçağı olduğunu, eğer kimliğimi verirsem Umre'ye giden bir insan kadar sevap kazanacağımı söyledi. Ben de bir anlık gaflete kapılarak verdim. Benim iyi niyetim Polat tarafından kötüye kullanılmıştır. Ben gönüllü askerlik yaptım. Vatanım için canımı vermeye hazır olan bir kişi olarak niye böyle bir şey yapayım. Suçsuzum tahliyemi talep ediyorum'' şeklinde konuştu. Bir diğer sanık Ahmet Aydoğmuş ise, ''Canlı bomba Ferudun Uğurlu'yu 2000 yılında 'Yasin' adı ile bir kahvede tanıdım. Sanıklardan Hayrettin Basınlı'dan sadece Kur'an okuma dersi aldım. Zaman zaman sohbetlere katıldım. Bence Türkiye'de İslam çok rahat yaşanıyor. Yaz aylarında kuran kursları açılıyor. Ben 5 vakit namazımı da camide kılarım. Usame Bin Ladin'i desteklemiyorum. Onun örgütü ile bir bağlantım yok. El Kaide hakkında bir bilgim yok'' diye konuştu. Ahmet Aydoğmuş, evinde çift horozlu kalem tabanca bulunması konusuna, ''Bu tabancayı bana eniştem verdi. Ben bunu havai fişek sandım'' demesi üzerine, mahkeme başkanı eniştesinin adını sordu. Bunun üzerine Aydoğmuş, önce ''Bilmiyorum'', bir süre düşündükten sonra ''Mahmut'' dedi. Sanıklarla mahalleden tanıdığını söyleyen Bahattin Yıldırım adlı ses sanatçısı da, ''30 yıldır aynı mahallede oturuyorum. Hepsi çocukluk arkadaşım. Sanık Hayrettin Basınlı'dan kuran okumayı ve namaz kılmayı öğrendim. Zaten kendisi benim kapı komşum. 10 yaşından beri sahnelere çıkıyorum. Vahdettin diye bir kod ismi kullanmıyorum. Vahdet benim sahne adım. Daha önce bastırdığım posterlerimde de Vahdet diye geçiyor. Suçum yok tahliyemi istiyorum'' diyerek, 13 yaşında hazırlattığı posterleri mahkeme heyetine delil olarak sundu. ''TÜRKLER AFGANİSTAN'DA EKRAT KAMPI'NDA EĞİTİM ALIYOR'' Masum insanların öldüğü bir patlamayı onaylamadığını, bu yüzden bunları desteklemesinin mümkün olmadığını söyleyen tutuklu sanık Seçkin Mandacı, ''Dinimi öğrenmek için yurt dışına vakıflara sürekli gidiyordum. Türkiye'de üniversiteyi kazanmam zordu. Denememe rağmen kazanamadım. O yüzden Pakistan'daki İslam Üniversitesi'ne misafir öğrenci olarak gittim. Daha sonra geri döndüm. Pakistan'da Ebu Cendel adlı bir kişinin evinde kalıyordum. Afganistan'a kamplara gitmeyi teklif etti. Ben bu teklifi kabul etmedim. Fatih'teki İrfan Vakfı'na gittim. Orada zaman zaman ders aldım. Sonra hocamız hastalandığı için dersler aksadı. Ben de Afganistan'daki Türkler'in bulunduğu Ekrat Kampı'na Pakistan üzerinden gittim. Amacım yeri geldiği zaman ezilen Müslümanlar'ın yanında olmak ve savaş tekniklerini öğrenmekti. Kampa katılmanın suç olduğunu bilmiyordum. 5 ay eğitimden geçtim. Ama eğitim vermedim. Silah kullanmayı öğrendim. Olaylarla bir alakam yok. El Kaide üyesi değilim. Açık Öğretim'de Kamu Yönetimi ikinci sınıfta okuyorum. Afganistan'da aldığım eğitim Afganistan'da kalmıştır. Oradaki aldığım eğitimi Türkiye'de kullanmadım. Ayrıca Ekrat Kampı'ndaki sorumlu Burhan Kuş'tu. Ben adını Hamza olarak biliyordum'' şeklinde konuştu. Kocaeli Üniversitesi Fizik Bölümü'nde okuyan Ümit Bayrak adılı sanık, Afganistan'da Ekrat Kampı'na katıldığını ve orada 6 ay kaldığını belirterek, Çeçenistan'da Ruslar'la savaşabilmek, savaş tekniklerini öğrenmek amacıyla kampa gittiğini, örgüt ile bir alakası olmadığını kaydederek, tahliyesini talep etti. Afganistan'daki kampa katıldığını kabul eden bir diğer sanık Evren Hadıroğlu ise, ''Afganistan'da kampa gittim ama orada başıma bir kaza geldi. Patlayıcı madde dersi görüyordum. Herkes patlayıcı maddelere tek tek bakıyordu. Ben elime aldığım sırada elimde patladı. Sol elimin baş ve orta parmakları koptu. Bu nedenle eğitimimi yarıda kestim. Sadece kalaşnikof kullanmayı öğrendim. Örgüt ile bir ilgim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum'' diye savunma yaptı. Duruşmada söz alan ve suçsuz olduğunu söyleyen El Kaide'nin Türkiye sorumlusu Habib Aktaş'ın yanında çalıştığı patronu Hıdır Elibol, şöyle konuştu: ''2002 tarihinde Beyazıt'ta 7 Kardeşler Center'da kendi şirketimi kurdum. Plastik madde ve tekstil maddelerini ihraç ediyorum. Olaylardan bir sene önce adını Hüseyin Taş olarak bildiğim Habib Aktaş benim yanımda çalışmaya başladı. Onunla 6 aylık sözleşme imzalamıştık. Aktaş, bana ve handa bulunan 8 firmaya da müşteri getirir ve komisyon alırdı. Ferudun Uğurlu ve İlyas Kuncak da benim iş yerimin bulunduğu handa İnterpol Jeans adlı bir kot firmasında çalışıyorlardı. En son Aktaş ile yaptığım işte 65 bin dolar zarar ettim. Bu nedenle aramız açıldı ve ayrıldık. Olayla bir ilgim yok. Sanıkları tanımıyorum, tahliyemi istiyorum.'' Duruşmada, diğer sanıkların dinlenmesine devam ediliyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:29

İLGİLİ HABERLER