Gündem
  • 8.11.2006 09:14

İŞTE İNANILMAZ DEPREM GERÇEĞİ!..

İstanbul'u depreme hazırlamak için düzenlenen üç günlük "Arama Kurtarma Tatbikatı" dün başladı. 7.2 büyüklüğünde 45 saniye süren deprem senaryosuna uygun tatbikatta 5 bin 644 personel görev aldı. Enkaza, yanan gemiye, devrilen trene müdahale edildiği, okulların boşaltıldığı tatbikat genellikle olumlu geçti. Ancak acil yardım yolları boşaltılamadı.

Hastaneler 190, yurtlar 55, okullar 33 yıl sonra depreme hazır olabilecek. 1999 depreminin üstünden tam 7 yıl geçti. Büyük sarsıntıyı bekleyen İstanbul'daki kamu binaları bu hızla giderse yüzyıl sonra güçlendirilebilecek.

Deprem hazırlıklarının ne kadar yavaş ilerlediği yapılan bir çalışmada çok çarpıcı biçimde ortaya konuyor. Buna göre son 7 yılda güçlendirilmesi gereken 308 hastane binasından 11'i, 24 öğrenci yurdundan 5'i, 1783 okuldan 326'sı güçlendirilebildi. Bu hesaba göre hastaneler 190 yıl, yurtlar 55 yıl ve okullar da 33 yıl sonra tümüyle depreme karşı güçlenmiş olacak. Üstelik İstanbul Milli Eğitim İl Müdürlüğü deprem sonrası okullarda ortaya çıkan vahim durumu düzeltmek için en büyük desteği devletten değil bağışçılardan alıyor. Güçlendirilen bir çok okula güçlendiren kişilerin adı veriliyor. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkileri ise bürokrasi yüzünden deprem projelerinin gerçekleştirilmesinin güç ve zor olduğundan yakınıyor.

Devlet 17 Ağustos 1999 depreminin ardından meydana gelen zararı karşılamak amacıyla ilk olarak cep telefonundan bankacılık işlemleri ve vergi beyannamelerine, Spor Toto kuponlarından Milli Piyango biletlerine, uçak biletlerinden gümrük ve pasaport işlemlerine kadar birçok alanda özel işlem ve özel iletişim adında yeni vergiler yürürlüğe soktu. "Deprem vergileri" olarak adlandırılan bu vergilerle ilk yıl yaklaşık 1.5 milyar YTL toplandı. İlk başta geçici olarak düşünülen vergiler sonraları kalıcı hale getirildi ve 2006'ya gelene kadar bu yolla yaklaşık 6.5 milyar YTL toplandı. Devlet gelirlerinin yanı sıra organize edilen ulusal ve uluslararası çaptaki yardımları belli bir düzene sokmak amacıyla bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun son raporunda hesapta 161 milyon YTL biriktiği ve bunun 156 milyon YTL'sinin kullanıldığı belirtildi. Yine yapılan resmi açıklamalarda da IMF ve Dünya Bankası'nın 17 Ağustos depreminden sonra yaklaşık 752 milyon dolar gönderdiği, bu paranın 2000 yılı bütçesine kaydırılarak bütçe açıklarının kapatılmasında kullanıldığı ortaya çıktı.

KALICI KONUTLAR VE DASK
Bir başka sorun ise afetzedeler için yaptırılan kalıcı konutlarda ortaya çıktı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 99 metrekarelik konutları 20 bin dolara malederken Başbakanlık Proje Uygulama Birimi'in 80 metrekarelik binaları 14 bin dolara maletmesi uzun süren tartışmalara neden oldu. Böylece afetzedelere farklı tip büyüklük ve maliyette konutlar yapılmış ve eşit olmayan seçenekler sunulmuş oldu. Deprem sonrası yapılan çalışmalardan fiyaskoyla sonuçlanan bir başkası zorunlu deprem sigortası oldu. Özellikle Dünya Bankası'nın istediği zorunlu deprem sigortası 27 Eylül 2000 tarihinde uygulamaya alındı. Deprem bölgesindeki illeri kapsamına alan sigortanın uygulanması için bir de Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) oluşturuldu. Ancak geçen 6 yıllık süre sonunda Türkiye'deki 12.9 milyon adet konutun sadece yüzde 20'si (2.5 milyon konut) sigortası poliçesine sahip. DASK'ta bugüne kadar 668 milyon YTL toplanırken fondan bu tarihten sonraki 137 deprem için 17.4 milyon YTL tazminat ödendi. Bu durum vatandaşın "Zorunlu Deprem Sigortası"nı inandırıcı bulmadığını ortaya koyarken DASK'ın ulusal kaynakların yurt dışına transferinden başka bir kalıcı sonuç yaratmadığı eleştirilerine neden oldu.

YAPI DENETİMİ
Deprem sonrası atılan başarısız adımlardan bir diğeri de özel şirketler eliyle yapılan yapı denetimi. 2001 yılında 19 ilde uygulanmaya başlanan "4708 Sayılı Yapı Denetim Kanunu" denetim şirketlerinin kendi ifadeleriyle "hedeflenen amacından saptı." Afet hizmetlerini koordine edecek yeni bir yapılanmanın oluşturulması da başarısız girişimlerden biri oldu. Bu amaçla kurulan "Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı" daha sonra "Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü"ne dönüştürüldü. Ancak bu kurumun kurulması ile birlikte zaten çok parçalı bir yapıya sahip olduğu için eleştirilen afet yönetim sistemi daha da parçalandı ve koordinasyon ihtiyacı arttı. Kurumun koordinasyonunda yürütülen İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlığı (İSMEP) Projesi, başta Deprem Konseyi olmak üzere birçok kurum ve araştırmacı tarafından "bilimsel kuşkuyla" karşılandı. Bu kuruma ek olarak Başbakanlık Proje Uygulama Birimi (PUB), Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü (TAY) gibi yeni kurumlarla yapı iyice parçalı hale getirildi. SABAH

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 01:28

İLGİLİ HABERLER