Tadına doyum olmaz bir seyirlik olur tabii ki... Ya bu sit-com politik hicivlerle doluysa? Katmerli şov olur... Haluk Bilginer, Kenan Işık, Haldun Dormen ve Ali Sunal... Böyle kadro gördünüz mü daha önce! Bir dönem orijinali TRT'de yayınlanan İngilizler'in ünlü sit-com klasiği ''Yes Minister-Emret Bakanım''ın yerli kadrosu onlar. ''Sayın Bakanım'' adıyla yayınlanacak dizi bu akşamdan itibaren atv'de başlıyor. Saf ve dürüst bakan Kenan Işık ve iş bitirici müsteşarı Haluk Bilginer, Türkiye'deki bürokrasi çarkını acımasızca eleştirip, gündemdeki olayları hicvederek alttan alttan göndermeler yapacaklar. Senaryoyu Türkiye'ye uyarlayan kişi Haluk Özenç... Dizinin iki başrol oyuncusuna göre de adaptasyon çok başarılı. Bir sanat ve siyaset adamı olan Yılmaz Karakoyunlu da danışman olarak bizzat tepelerinde! Kalem aldığı 'Salkım Hanımın Taneleri'ni kim unutabilir... Kenan Işık; ''Karakoyunlu'yu biraz tanırım, müsteşar rolü için çok başarılı ipuçları verecektir'' diyerek ellerini ovuşturuyor. Eminim, bu güçlü kadro sayesinde Türk siyaseti biraz daha renklenecek; apolitik toplum biraz daha siyasete yakınlaşacak... Bizim politikacılarımız eleştiriden pek hazetmediği için epey şenlikli tartışmalar da yaşanacak kuşkusuz! Haluk Bilginer de, Kenan Işık da ''Ah keşke alınsalar'' temennisinde bulunuyor hemen. İstiyorlar ki, politikacılar kendilerine biraz da olsa dışarıdan bakabilsin, biraz olsun değişsin. Hatta umutlular: Belki bizim başbakanımız da, dönemin İngiltere başkanı Thatcher gibi dizide ufak bir rol alır...
Bir dönem TRT'de yayınlanan, İngilizler'in ünlü sit-com'u ''Emret Bakanım'' Türkiye'ye uyarlandı. Haluk Bilginer, Kenan Işık ve Haldun Dormen elele verip Türkiye'deki bürokrasi çarkını acımasızca eleştirecekler Haluk Bilginer ve Kenan Işık senaryonun gündemle mutlaka örtüşeceğini söylüyor. Peki tabu konular? ''Biraz önce Haluk'a söyledim; burada söylediklerimizi 80'lerde söyleseydik hepimiz hapse girerdik'' diyor Kenan Işık '.
* Kenan Işık bakan, Haluk Bilginer de müsteşarı. Bu kadarı malum ama rollerinizi biraz yorumlar mısınız; nasıl kişilikleri oynayacaksınız? Önce Bakan Bey, buyurun...
KENAN IŞIK: Mükemmel denecek düzeyde bir senaryo çünkü İngilizler yazmış. Diğer taraftan bizim senaristimizin bu senaryoyu neredeyse ikiye katlayarak, yani 25 dakikalık süreyi 50 dakikaya çıkararak, hiç de belli etmeden araya yerli sahneler koyarak yazması çok önemli. İngiltere'dekinden daha verimli bir politik-siyasi ortam var Türkiye'de. Bir de İngilizler biraz soğuktur. Bizimkinde daha sıcakkanlı Türk politikacıları, siyaset adamları çıktı ortaya. Her şey doğru gidiyor. Daha iki bölüm çektik, bu bölümlerde de çok gülerek oynadım.
HALUK BİLGİNER: Demin bakanla müsteşar arasında bir sahne çekerken, gülmekten oynayamadım. Hep başka şeyler ima ederek, aslında başka bir şey söyleniyor. Müsteşar, 25 yıllık o bakanlıkta. Aslında bakanlığı idare eden, hangi bakan gelirse gelsin 'nasılsa' bizim dümen suyumuza girer diye düşünen, bakanı manipüle etmeye çalışan bir adam. Komedi de oradan çıkıyor zaten.
K. IŞIK: Artık kemikleşmiş, dogma bir bürokrasi eleştirisi var burada. O eleştirinin asıl temsilcisi de Haluk'un oynadığı o müsteşar. Neticede ben bir devlet işi yapıyorum, gelenekle beslendim, gelenek gereği de bunu böyle böyle yapmam gerekiyor. Çünkü bakanlar gelir ve giderler. Sonunda burada kalan benim diyor müsteşar.
EVRENSEL GÜNDEM VAR
* Çıplak Türkiye gerçekleri yani... Peki siz nasıl bir bakansınız Kenan Bey?
K.IŞIK: Böyle bir bakan bugüne kadar oldu mu olmadı mı bilmiyorum çünkü bu son derece saf! Yani seçim meydanlarında ne vaat etmişse onu canla başla yerine getirmeye çalışan, bürokrasinin o dönmeyen çarkları içerisinde bazı şeyleri değiştirme gayreti içinde olan, saf bir adam. Tabii ki bu manipülasyonla komik durumlar çıkıyor ortaya. Çok geleneksel bir şeydir bu aslında. Sadece İngilizler'e özel midir bilmiyorum ama Pişekar ve Kavuklu'yu aldığınız zaman aşağı yukarı böyle bir sahne çıkar ortaya.
* Dizinin ne kadarı bize uyarlandı?
K.IŞIK: Bence tamamı uyarlanmış.
* Haluk Bey, siz İngiltere'yi tanıyan birisiniz. Senaryoya baktığınızda iki ülkede hiç benzeşen taraflar görüyor musunuz?
H. BİLGİNER: Var tabii. O alttan göndermeler... Yani bir şey söylerken, başka bir şey söyleme hali... O çok İngiliz. Ama yazarımız Haluk Özenç, 25 dakikalık bölümü 50 dakikaya çıkarttı. Üstelik burada, orada olmayan karakterler de var. Sekreterler var, bakanın karısı daha çok görünecek, orijinalinde olmayan odacı var.
* Gündemdeki her şey sizin konunuz olacak mı yoksa 'biz iktidara karışmayız kardeşim' mi diyeceksiniz?
K.IŞIK: Gündemle örtüşmek durumunda. Yani bugün Türkiye'nin karşılaştığı ne kadar siyasi sorun varsa gündeme gelecek.
* AB'yle ilişkiler, zina tartışması, TCK tasarısı... Nasıl bir ayar tutturacaksınız?
H. BİLGİNER: Bizim işimiz asla ders vermek değil. Soru sorduracağız.
K.IŞIK: Sanatın temelde meselesi budur, mevcut durumu eleştirmek, yerleşik anlayışı eleştirmek, o yerleşik anlayışın yerine daha doğrusunu, bugüne daha yakışanını koymak... Bu da tabii ki ders vererek değil, sanatın o incelikli üsluplarını kullanarak mümkün. Bu senaryo böyle bir senaryo. Bu çok farklı ve özenle yazılmış bir senaryo. Bu özen de İngilizler'den peydahlanmış bir şey ama bir kere daha söyleyeceğim; adaptasyon çok başarılı.
* Uyarlama senaryolar Türkiye'de pek başarılı olmuyor ama...
K.IŞIK: Ben de tam bunu söylüyordum. Şahsen ben, burada böyle bir handikap görmüyorum. Tamamen yerli atmosfer hakim.
* Türkiye'de tabu olan çok mevzu var; bunlar dizide de görmezden mi gelinecek?
K.IŞIK: Biraz önce Haluk'a söyledim; burada söylediklerimizi 1980'lerde söylemiş olsaydık mutlaka hepimiz hapse girerdik.
* Biraz ipucu?
H.BİLGİNER: Seyredecekler bu akşam; sürpriz olsun.
* Siz rolünüze iyice alışmışsınız...
H.BİLGİNER: E tabii... 25 yıl oldu.
* Her bölümde gündemle ilgili ayrı bir konu mu işlenecek?
Gündemi özellikle takip etmeyeceğiz. Evrensel bir gündem var; siyasetin gündemi. Bugün olmayabilir de bir yıl önce olmuştur ya da bir ay sonra mutlaka olacaktır. Dün gece haberlerde izlediğimiz değil ama sürekli aklımızda olan bir şey. Yani devletin kemer sıkma politikasıyla ilgili bakan bir girişimde bulunuyorsa, müsteşar da onu önlemeye çalışıyor. Bu her ülkede vardır aslında.
K.IŞIK: Bürokrasi eskidir ve köhnedir; tutucudur. Asla yeniliklere açık değildir. Bu yüzden de yenilik vaadinde bulunan yeni bir siyasi oluşumu da her zaman engeller.
KEŞKE BİRİLERİ ALINSA...
* Bizim politikacılarımız eleştiri karşısında hazımsızdır, alıngandır. Hazırlıklı mısınız saldırılara?
H. BİLGİNER: Keşke alınsalar..
K. IŞIK: Sanatın görevi, geleneksel anlaşıyın yerine yenisini en azından düşündürtmektir. Politikacılar da öyle zannediyorum ki, kendi içinde bulundukları durumun ne kadar komik olduğunun ayırdına varırlar ve kendilerini değiştirirler en azından. Ayrıca bu dizide oynamanın şöyle bir keyfi var benim için: Politikacılar, ekrandan ya da meydanlardan nasıl hitap ediyorlarsa halka, aynı yöntemle biz de seyirciyle buluşacağız. Yani aynı yolla karşılıklı bir çatışma çıkacak. Ama bu çatışma neticesinde bence sanatçılara karşı durmak yerine, onların dediğine biraz kulak kabartmaları gerekiyor.
H.BİLGİNER: Kenan'ın bu söylediği, tam da bu dizi yayınlanırken İngiltere'de oldu! Halk diziyi çok tutunca, siyasiler dizinin karşısında olmak yerine, yanında olmayı tercih ettiler. Dönemin başbakanı Margaret Thatcher geldi, dizinin oyuncularıyla bir sahnede kameraların önünde oynadı.
K. IŞIK: Çok merak ediyorum, o bölüm geldiğinde dönemin başbakanı acaba gelip dizide oynayacak mı diye! '
* İleriki günlerde herhangi bir politikacı dahil olabilir mi diziye diye soracaktım.
H.BİLGİNER: Az önce söylediğim şey vaktiyle oldu. Politikacılar uyanıktır; halk çok tutunca, halkın tuttuğu şeyin karşısında yer almak istemezler, madem halk çok seviyor, ben de çok seviyor görüneyim derler sevmeseler bile. Thatcher'in bu diziyi çok sevdiğine emin değilim ama halk çok sevdiği için yanında yer almayı seçti.
K.IŞIK: Ama ben Tayyip Erdoğan'ın da bu dizinin yanında olacağına inanıyorum. Biraz tanıyorum onu çünkü.
* Yılmaz Karakoyunlu hangi anlarda devreye girecek danışman olarak?
K.IŞIK: Valla ben biraz sivri bir laf edeyim. Yılmaz Karakoyunlu'yu biraz tanırım, müsteşar rolü için çok başarılı ipuçları verebilir gibi geliyor bana!
* Apolitik insanlar olmadığınız için soruyorum; senaryoya katkınız oluyor mu?
K.IŞIK: Karakter yerli olunca, doğal olarak Meclis'e bakıyorsunuz, Bakanlar Kurulu'na bakıyorsunuz. Oradaki prototip bir bakan çıkarmak istiyorsanız hepsinin bıyığı, saçı, sakalı, konuşması ve benzeri gibi gerçeklerle karşılaşıyorsunuz. Onların hepsini bir rolde komprime etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalınca; ben o saf, Anadolulu bakanım. Müsteşarının manipülasyonundan kendini kurtaramayacak kadar da bu işin acemisi bakan karakterini tercih ettim.
* Oyuncu kadrosu tiyatro kökenli; Kenan Işık, Haluk Bilginer, Haldun Dormen, Ali Sunal... Bu kadro, aşk dizileri mezarlığına dönmüş TV ekranında, politik bir diziyi izlemeyi ne kadar kolaylaştırır?
K.IŞIK: Ben de neticede televizyonda bir oyuncuyum. Bu dizilerden ben de teklif alıyorum ama her seferinde insanları üzmeden, kırmadan orada olmamayı tercih ediyorum. Böyle bir senaryo gelince daha doğru gibi geldi bana; kendime daha çok yakıştırdım böyle bir dizide oynamayı. H.BİLGİNER: 5 yıl sonra aynı soruyu sorsanız 'Herkes politik dizi seyrederken niye aşk dizisinde oynadınız' diye soracaktınız belki de. Her şey değişiyor.
Hangi partiye oy verdiniz?
H.BİLGİNER: O bize kalsın çünkü benim oy verdiğim partiye oy veren herkes birbirini tanıyor sanki.
K.IŞIK: Ben Tayyip Erdoğan'la 3 sene çalıştım. O belediye başkanıydı, ben de Şehir Tiyatroları'nda Genel Sanat Yönetmeni. Herkes Tayyip Erdoğan için ileri geri konuşurken ben onun kimliğini fark etmiştim. Oyun yazan, rejisörlüğü olan biri olarak karşınızdaki adamı çözümleme alışkanlığınız oluyor. Sadece Türkiye medyasında değil, bütün dünya tarafından kabul edilmiş Tayyip Erdoğan'ı o zaman görmüşüm ben. Yani oyumu AKP'ye verdim.
H.BİLGİNER: Ben şöyle söyleyeyim; üç büyüklere vermedim; Gençlerbirliği'ne verdim!
* Sizin daha önce bir politikacıyla dostluğunuz oldu mu Haluk Bey?
H.BİLGİNER: Birebir olmadı ama sanatçıyla politikacı arasında şöyle çok temel bir fark var: Politikacının amacı iktidardır, sanatçının amacı muhalefettir. Onun için biz hiçbir zaman uzlaşamayız. Bizim yanında olduğumuz, oy verdiğimiz parti iktidara gelse de biz hep muhalefette kalacağız. İşimiz bu.
* Haluk Bey siz mevcut iktidara ne diyorsunuz?
H.BİLGİNER: Ben katı bir muhalif değilim. Yapılan her şeyi önce gözlerim. Şu ana kadar zina gibi birkaç şey dışında doğru gittiklerini düşünüyorum. diyor.
ŞİRİN SEVER / SABAH
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:00