Gündem
  • 26.2.2005 04:30

JOYCE VE SCHILLER ÖYLE ANILIYOR, NECİP FAZIL BÖYLE...

ALİ ÇOLAK'ın Zaman'daki yazısı:
 
Joyce ve Schiller öyle anılıyor, Necip Fazıl böyle

Şu sıralar, İspanya başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde Don Kişot’un 400. yılı kutlanıyor.


Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da da romanın mekanlarını konu alan bir fotoğraf sergisi açıldı. Bu vesileyle eserin yazarı Cervantes, bütün dünyada hatırlanacak, yeniden okunacak. Daha şimdiden ‘Don Kişotluk’ kavramı ve onun günümüzde taşıdığı anlamlar üstüne kayda değer tartışmalar yapılmaya başlandı. Don Kişot’un 400. yaşı dolayısıyla bütün dünyada 50 ayrı dil ve ülkede, 2000’den fazla etkinlik yapılacak. İspanyol hükümeti, 400. yıl onuruna ülkedeki ve İspanyolca konuşulan diğer ülkelerdeki 2000 kadar ortaöğretim kurumuna, eserin eleştirel basımlarını göndermiş. Ne görkemli bir anma değil mi?

Kitaplık dergisinin Şubat sayısında Hakkı Kurtuluş, “Ren’in iki yakasından” başlığı altında, 2005’in Schiller ve Don Kişot yılı olmasından yola çıkarak “Yazı’yı anmak, yazın’ı anmak” konusunda kayda değer şeyler söylüyor. “Artık büyük edebiyat adamlarını çeşitli yıldönümlerini vesile ederek anmak, klasik kültüre ve özelde edebiyata yapılan vurgunun önemli birer parçası haline geldi.” diyor, Kurtuluş. Edebiyatı gündelik hayatın bir parçası haline getiren Batılı toplumlar, özellikle Almanlar, doğum ve ölüm yıldönümlerini vesile kılarak yazarlarının hatırasını sürekli canlı tutuyor. Şimdi yeniden okumalarla ‘tazelenme’ sırası, ünlü şair ve oyun yazarı, Schiller’de. Bu yıl, 1805’te ölen Schiller’in 200. ölüm yıldönümü. 2005 yılı boyunca, dünyadaki tüm Almanca kütüphanelerinde şair ön plana çıkarılacak ve bu, Schiller’in yeniden okumalarına kapı açacak. Etkinlikler, iki yılda bir Weimar’da düzenlenen Goethe Vakfı ana oturumuna da yansıyacak. Bu seneki buluşmada, üç gün boyunca “Goethe’nin Schiller’i, Schiller’in Goethe”si başlığı altında birbirinin dostluğunu kazanmış iki büyük ustanın eserlerine doğru yolculuklara çıkılacak.

Bunlara bakınca, bizim yazar ve şairlerimiz için yapılan anma-kutlama etkinliklerinin ne kadar sönük ve cılız kaldığını fark ediyorsunuz. Adına anma ya da kutlama yılı düzenlenen edebiyatçılar, Kültür Bakanlığı’nca yürütülen programlarla gündeme geliyor; sadece bürokrat, aydın, yazar-çizer grubunun katıldığı sınırlı sayıdaki etkinlikte konuşmalar yapılıyor ve asıl olması gerekenlerin hiçbiri yapılamadan sıra savılmış oluyor. Hayır, bunun suçlusunu arıyor değiliz. Biz ne yazık ki ecnebiler gibi edebiyatı gündelik yaşamın bir parçası haline getiremedik. Yazarlarımızı, doğum-ölüm ve eserlerinin yayınlanış yıllarında bir bayram havasında anma geleneği oluşturamadık. Böyle olunca da yapıp ettiklerimiz âdet yerini bulsundan öte geçmiyor. Bırakın halkı; gençler, liseliler, üniversiteliler, asla böyle etkinliklere dahil edilemiyor. Mesela, bu yıl Necip Fazıl’ın 100. doğum yılı kutlanıyor. Şairin ailesi tarafından bir film yaptırılıp gösterildi, Kültür Bakanlığı bir kitap yayınladı, bir fotoğraf sergisi açtı. Bazı belediyeler de konferans ve toplantılar gerçekleştirdi. Şairin eserinin bizzat gündeme geldiği, Batılılarda olduğu gibi yeniden okumalara kapı açıldığı etkinlikler ise ne yazık ki ortaya çıkmadı. Kentlerin, sokağın, okulun, halkın böyle bir kutlamadan haberi yok. Ya da kimsenin böyle bir derdi yok. Yukarıda da değindiğimiz gibi bu, bir gelenek meselesi; hiçbirimiz böyle ihtiyaçlar duymuyor ve böyle heyecanlar beslemiyoruz.

Hatırlar mısınız, geçen yıl İrlanda’nın başkenti Dublin, tam bir edebiyat bayramına sahne olmuştu. Dublin’de, her yıl James Joyce’un ‘Ulysses’ romanının başladığı 16 Haziran günü düzenlenen ‘Bloomsday’ etkinlikleri, romanın 100. yılı dolayısıyla bambaşka bir coşkuyla yapıldı. ‘Bloomsday’, kitabın kahramanı Leopold Bloom’un 16 Haziran 1904’te, günün ilk ışıklarıyla başlayıp geceye kadar süren Dublin yolculuğundan oluşuyor. Dublinliler, her yıl 16 Haziran’da kitabın sayfalarının izini sürerek, Martello Kulesi’nden başlayan bir gezintiye çıkıyor. Sabah Sandycove’da yapılan kahvaltıdan sonra, Bloom’un kitap boyunca geçtiği sokaklardan geçiliyor. Ayrıca, gün boyu Dublin sokaklarında ‘Ulysses’ten okumalar ve canlandırmalar yapılıyor. 2004’te, Dublin’in yanı sıra Tokyo, Sydney, San Francisco ve Paris gibi dünyanın birçok kentinde de ‘Bloomsday’ etkinlikleri düzenlendi.

İnsan, ecnebi edebiyatçılara, onların hatırasını dipdiri yaşatan halklara, okurlara gıpta ediyor. Bizde, yakın zamanda böyle bayram gibi kutlamalar olur mu dersiniz? Biraz zor… Edebiyatı gündelik hayatımızın içine çekip getirene kadar kuru, âdet yerini bulsun türünden kutlamalarla yetineceğiz…

 

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:10

İLGİLİ HABERLER