Medya
  • 28.1.2005 11:01

KAÇAK SEVGİLİLER SABAH''A DEĞİLDE HÜRRİYET''E TESLİM OLSAYDI NE OLURDU?

Hürriyet, bu işi öldürülen gencin ailesinin, yakınlarının, arkadaşlarının haklı tepkisini öne çıkartarak yapıyor... Hürriyet, ''''kaçak sevgililer''''in ''''medyaya teslimi'''' meselesinde doğru bir iş yapmış: Öldürülen gencin ailesi, yakınları ve arkadaşları ile konuşarak ortada bir cinayetin olduğunu, bu durumda bir ''''Romeo-Juliet'''' öyküsü yazmanın birçok açıdan ''''uygunsuz'''' kaçtığını anlatmaya çalışmış... İsterseniz önce bu tepkilere bir göz atalım; böylece bu tür ''''teslim olma''''ların medya açısından doğurabileceği sakıncalara biraz daha yakından bakmış olacağız. Ardından da Hürriyet''in tavrına ilişkin birkaç sözümüz olacak. Hürriyet, haber için şu başlığı uygun görmüş: ''''ROMEO-JULIET DEĞİL CİNAYET.'''' Alt başlık da şöyle: ''''Bahçeşehir''de öldürülen Evren''in ailesi: ''Olayı Romeo-Juliet hikâyesi gibi anlatıyorlar ama işledikleri bir cinayet.'''' Bu kadardan, öldürülen gencin ailesinin, yakınlarının, arkadaşlarının sadece ''''sevgililer''''i suçladığını sanabilirsiniz. Hayır, aile, özellikle bir televizyonun ve bir gazetenin tutumunu eleştiriyor (hangi televizyon, hangi gazete diye sormayacaksınız herhalde): ''ALET OLUYORLAR'' ''''Açıkgöz''ün yakınları, ''Cinayeti aşk hikayesine çevirerek suçu hafifletmeye çalışıyorlar. Bazı yayın organları da buna alet oluyor'' dediler. Selin Işkın ve Mustafa Baran''ın teslim olduktan sonra verdikleri ifadeler, Açıkgöz Ailesi''ni isyan ettirdi. Bazı gazetelere yansıyan haberlere tepki gösteren baba Mehmet Açıkgöz, ''Olay bir aşk hikayesine döndürülmeye çalışılıyor. Bunlar Romeo-Juliet değil. Hiç âlâkası olmayan gencecik bir insan öldürüldü'' dedi. ''''Mustafa Baran''ın öldürdüğü 25 yaşındaki Evren Açıkgöz''ün dayısı Seyfi Kaya da ''Öyle konuşmuşlar ki, ortaya acıklı bir aşk hikayesi çıkmış. Sanki Evren''i öldürenler başka birileri. Olay başka yönlere kaydırılmaya çalışılıyor. Ama adalete güveniyoruz. Bunlar cezasız kalamaz'' dedi. ''''Selin Işkın ve Mustafa Baran''ın sözlerine isyan eden Evren Açıkgöz''ün arkadaşları ise, ''Adamlar önce televizyon programına katılıyor. Fotoğraflar veriliyor. Daha sonra gidip televizyonculara teslim olarak aşk hikayesi anlatıyorlar. Bazı gazeteler de buna alet oluyor. Her şey ince ince düşünülmüş. Bir hafta boyunca bunu planladılar herhalde. Suçu hafifletmeye çalışıyorlar. Adaletin bu tuzağa düşmemesi lazım'' diye konuştu.'''' Gördüğünüz gibi Hürriyet''çiler önce kafalarında belli bir ''''haber ekseni'''' oluşturmuşlar (yani Sabah''ın tavrının gazetecilik açısından ''''uygunsuz'''' olduğunun işlenmesi), ardından da bu yönde malzeme toplamışlar, demeçler almışlar... Buna hiç itirazımız yok, sonuçta doğru ve haklı bir tepki bu, ama buna rağmen Hürriyet için sona sakladığımız eleştiri hâlâ baki... SABAH''IN HABERİ... Dönüp Sabah''ın önceki günkü haberine bakmak lazım tam burada... Aşağıda haberden bazı parçalar sunuyoruz size, bakalım orta yerde bir cinayet dururken kullanılan bu cümleleri siz de bizim gibi ''''müstehcen'''' bulacak mısınız: ''''Kaçırıldığı sanılan Selin ise sevgilisini savundu: ''Mustafa''yı çok seviyorum. O günden beri yanında olmayı ben istedim. ''Beni kaderime terk et git'' dedi, gitmedim. Hastayken ilacımı cebinde taşıyan bir sevgili o. Kaç yıl yatarsa yatsın beklerim...'''' Bunlar da Savaş Ay''ın izlenimleri: ''''Ve gördüm, konuşup anladım ki; Mustafa Baran olaydan dolayı müthiş derecede üzgün ve pişman. Gözleri dolarak; ''İstemeden oldu. Sen bu iş yerinde çalışan bir kızı dağ başı gibi zorla götüremezsin deyip üzerime hamle yapınca silahla kafasına vurmak istedim ve tetik düştü. Yaralandı sandım. Teslim olmayı düşünüyordum. Öldüğünü öğrenince yıkıldım'' derken zorla kaçırıldığı söylenen Selin sanılanın tam aksi konuştu: ''Mustafa''yı seviyorum. Onu ben bırakmadım. ''Git, ailene dön beni kaderime terk et'' dedi, ben gitmedim. Hayatım boyunca onu beklerim.'''' BİR GÜN SONRA SABAH: ''ÇARPIK SEVDA'' Dün, yani Hürriyet''teki ''''bu ne biçim habercilik'''' mealindeki sürmanşetin çıktığı gün Sabah manşetini gene ''''Sevgililer''''e ayırmıştı. Bize sorarsanız, Sabah''çılar bir gün önce ipin ucunu kaçırdıklarını fark edip büyütmüşler bu haberi... ''''ÇARPIK SEVDA'''' başlıklı haberde yer alan şu satırları birlikte okuyalım: ''''ÇARPIK SEVDA... Bahçeşehir cinayetinin zanlısı Mustafa Baran''ın dayısı anlattı: Adam öldürdükten sonra kızla öpüşüyorlardı... Polisten kaçan dayı Yavuz Baran telefonla Savaş Ay''ı arayıp cinayet sonrasını anlattı: ''Mustafa ile sevgilisi Selin olaydan sonra bana geldiler. Yaraladım galiba diye konuştu. Gel babana gidelim diye ikisini de arabama aldım. Baktım ki sapıtmışlar iyice. Yeğenim olacak kişi adam öldürmüş, bir şey olmamış gibi öpüşüyorlardı arabada. Sarılıp koklaşıyorlardı.'''' Evet, geldik sona... Bir daha net bir şekilde tekrarlayalım: Ölen gencin ailesi, yakınları, arkadaşları ''''bu ne biçim gazetecilik'''' diye feryat ederken yerden göğe haklılar... Hürriyet de onların feryatlarına aracılık ederek doğru bir iş yapmış. Fakat gel de sorma: ''''Kaçak sevgililer'''' Sabah''a değil de Hürriyet''e ''''teslim'''' olmak isteseydi, Hürriyet''çilerin tavrı nice olurdu? Benzer örneklerdeki kemiksiz (hadi ''''yeteri kadar kemikli olmayan'''' diyelim) ''''duruş''''ları göze aldığımızda gözümüzün önünde canlanan tablo hiç umut verici görünmüyor. Bize öyle geliyor ki bu durumda Hürriyet Sabah, Sabah da Hürriyet gibi davranırdı... Yani biz okurlar gene ne haberden mahrum kalırdık ne de o haberin eleştirisinden... (A.G.) Yeni şafak Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:58

İLGİLİ HABERLER