* Üniversite yıllarınız tam 1978-82 tarihleri arasına denk geliyor. Sağ-sol çatışmasını hangi tarafta geçirdiniz?
Okul hayatım boyunca çalıştım. Taksi şoförlüğü yaptım, otellerde çalıştım. Birçok iş yaptım. Taksiyi okulun önüne park ediyor, ders bitince yine atlayıp işe çıkıyordum. O yüzden solcular ''emekçi'' olduğum için bir şey demiyorlardı. Sağcılar da ''köylü'' olduğum için diyelim... Sonuçta kimseyle bir sorunum olmadı!
* Peki siz siyasete hiç ilgi duymadınız mı?
Hemen hemen bütün görüşteki gruplarla ilişkilerim oldu. Fakat kısa bir süre sonra bunun bir ezber olduğunu anladım. Başkalarının ezberini yaşadığımı ve aslında ideolojilerin insanın beynini tutsak aldığını fark ettim.
* Yerine ne koydunuz peki?
Sekiz yıllık bir okuma dönemine girdim. Daha çok felsefe okudum. Hint felsefesinden tasavvufa kadar. Ve bu beni başka bir insan yaptı.
Yurtdışında 1.5 ayım kütüphanede geçer
* Nasıl bir insan yaptınız kendinizi?..
Mesela 1992'den beri neredeyse her yılın bir buçuk ayını yurtdışında geçiririm. Bunu da devletten tek kuruş almadan yaparım. İlk gezime de arabamı satıp gitmiştim. Bir sırt çantasıyla gider, ilk iş olarak önce bir bisiklet kiralar, sonra kütüphanenin yerini öğrenir, bir buçuk aylık iznimi o kütüphanede bitiririm.
* Sırt çantasıyla dünyayı dolaşıp, kütüphanelerde tatil yapan bir bilim adamı bürokrasiyi niye kabul etti?
Benim hayat felsefem çan eğrisidir. Yani her şeyin sonuna kadar gitmeyi sevmem. Faydanın tepe noktası neredeyse oraya kadar giderim. Ama ne zaman çan eğrisini fark edersem ''Burada bir sorun var'' deyip optimal seviyeyi korumaya çalışırım.
* ''Zararın neresinden dönersen kârdır'' mı yani?.. Bu çok faydacı bir tutum değil mi?
Yok öyle değil. Bu ''fuzzy'' (fazi diye okunuyor) mantığıyla ilgili... Bulanık mantık yani. Aslında doğanın kendisinde bir esneklik var. Bu esneklik bir şekilde dünyayı anlamak ve yaşamı formatlamak için doğrusallaştırılıyor. ''Lineer'' hale getiriliyor. Hayatı sadece siyah ve beyaz seçeneklerine indirgeyerek kolaylaştırıyor.
* Ama bazen ''gri''lik de fazla karaktersiz değil midir?..
Bir bitki bir yıl boyunca değişir. Rengi değişir, canlılığı değişir, çiçeği değişir. Ama sizin bitkiniz plastikse hiç değişmez. Çok tutarlıdır. Ne dediği bellidir, adam gibi adamdır. Burada önemli olan iki kavram var. Biri ''doğal'' diğeri ''normal'' kavramları. ''Normal'' o çağın gerekliliklerine uygun, o dönemin rengini taşıyandır. ''Doğal'' olan ise ebedidir, zaman ve mekan ötesidir. Bir insanın normal olması değil doğal olması iyi bir şeydir. Altı ayda bütün hücreleri değişen bir insan yapısının düşüncelerini de yenilememesi doğal değildir. Bunu kabul ederseniz, ezberlenmiş, ''normal'' ama ''doğal'' olmayan bir insan olup çıkarsınız.
İmam Hatip konusu siyasilerin işi
* AKP'nin de Türkiye'nin ''lineer'' yapısıyla ilgili sorunları var ve acaba siz ''bağlantısız'' görüntünüz nedeniyle onların ''Fuzzy'' mantığı mı oldunuz?
Ben bunu asla siyasi düzlemde tartışmam. Sayın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bir gün bile ''AKP'nin birtakım hedefleri var, biz bu partinin bir üyesi olarak müfredata şöyle bir şey girmesini istiyoruz'' demedi. Söylenen tek şey şudur: Bu ülke için ne iyiyse, AB vizyonuna ne uyuyorsa lütfen bunu yapalım.
* Mesela konu imam hatip liseleri olduğunda da gerekirse Başbakan'a ''Hayır, yanlış yapıyorsunuz'' diyecek bir ilişki düzeyi tutturdunuz mu?
Konunun ne olduğu önemli değil, ama zaten bunu yaptığım için daha fazla değer kazandığımı düşünüyorum. Sayın Bakan olaya ''Sırtımdaki akrebi bana gösterirsen, teşekkür ederim'' mantığıyla bakıyor. Dolayısıyla ''Bunu yapmasak daha iyi olur'' dediğimde bir sorun yaşamıyorum.
* Siz imam hatip liseleriyle ilgili ''Evrimini tamamladı'' demiştiniz. Bu konuda Başbakan'ı ikna ettiniz mi?
Artık imam hatiplerle ilgili açıklama yapmıyorum.
* Neden, bir uyarı mı geldi?
Hayır, konu çok siyasi. Bu konuda siyasetçiler bir karar almadan ben açıklama yapmayacağım. Teknik değerlendirmemi siyaset makamına sunuyorum. Ama kamuoyuna sunmuyorum. Çok riskli, yanlış algılanan bir konu.
Asker bize hiç müdahale etmedi
* Eğitimdeki düzenlemeyle ilgili olarak askeri kesimi de rahatlatma ihtiyacı duydunuz mu?
Bu konuda baskıları olmadı.
* 8 yıllık zorunlu eğitime MGK'da karar verilmedi mi?
Ama bu MGK'nın yönetmeliğiyle alakalı bir şey. Yasal bir hak.
* Yasal tamam, ama var. Bu kadar köklü değişikliklere kalkıştınız ve asker müdahale etmedi mi?
Asla olmadı. MGK Genel Sekreterliği'nde aylık toplantılar yapılır. Devlet aygıtının kuruluşlarından çeşitli temsilciler gider. MEB adına da çoğunlukla ben gidiyorum. Orada anlatıyorum, çok rahat konuşuyoruz, kendimizi ifade ediyoruz.
* Herhangi bir konuda fikir beyan etmediler mi?
Hiç olmadı. Olsaydı bunu müdahale değil öneri olarak algılarım.
Yeni müfredatta AKP'nin ideolojisi yok
* Yeni müfredatla ''vicdanı hür, fikri hür'' gençler yetişir mi?
Atatürk'ün o sözünü kavramış olsak zaten hiçbir sorun kalmaz. ''Manevi miras olarak hiçbir dogma bırakmadım. Bıraktığım tek miras ilim zihniyetidir'' sözü kadar bu konuyu açıklayan güzel bir söz yok.
* Ama bu açıklamayı şu argümanı ılımlaştırmak için de kullanıyorlar: ''Atatürk iyi adamdı, hoş adamdı fakat artık oraya çok da takılmanın manası yok.'' Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Bu bir evrim meseledir. Bir ülke kurma projesinin nereye gitmesi gerekiyorsa oraya gitmeli, ki bu muasır medeniyet iddiasıdır. Ama bunu oraya götürmek yerine o dönemdeki argümanları statikleştirip, aynı şekilde koruyarak devam ettirmek hatadır.
* O dönemin artık gereği olmayan eğitimle ilgili bir argümanını söyler misiniz?
O tarihte özel okul yoktu diye bugün de olmaması gerekmiyor.
* Peki statik halinin korunması gerektiğine inandığınız ne var?
Bu ülkeye özgü aydmlanmacı bir proje yaratma fikri. Bundan vazgeçilemez.
* Bu ülkede onun adına Kemalizm deniyor.
Ama medyada kullanıldığı anlamda Kemalizm'in bizim bilimsel alanımızın konsepti olması beklenemez. Eğitim sisteminin yapı taşı olamaz.
* ''Medyada kullanıldığı anlam'' ne demek?
Popülerize edilmiş ve günlük siyasetin malzemesi haline getirilmiş bir içerik taşıyor.
* Sizce Kemalizm ne demek?
Yaratıcı, üretken ve dönüştürücü karakteriyle bir Atatürkçülük'ten söz etmeliyiz. Toplumun sadece belirli bir kesiminin felsefesi kalamayacak kadar bütünleyici olmalı.
* Peki bu anlamıyla da olsa Kemalizm'in eğitime ne zararı var?
Çünkü eğitim bilimi bir ideolojinin nesnesi olamaz. Bilime ideolojik yaklaşılamaz.
* Yeni müfredatın ideolojisi yok mu?
Tabii ki bir ideolojisi var. Ama bu eğitimin kendi ideolojisidir.
* Aydınlanma ideolojisi mi?
Kesinlikle. Bir partinin ideolojisi yansıtıldı mı diye soruyorsanız bu büyük bir haksızlık olur. Tüm değişiklikler sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, kamuya açık bir şekilde hazırlandı. Her türlü eleştiriye açık bir ortam sağladık. O yüzden kimsenin ideolojisine mal edilemez
VATAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:59