Ekonomi
  • 18.7.2012 12:09

''Made In Turkey'' de değişimden nasibini aldı

HABER/ İSTANBUL - Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, daha önce dünya markalarının gözde çok büyütüldüğünü hatta onlar gibi olmak için çabalandığını belirterek, ''Ama bugün onlar gibi olamak değil, onların önünde olabilme konusunda projelerimiz var. Bütün bunlar Türkiye'nin şuan ki imajıyla da çok ilintili. 10 yıl önceki 'Made In Turkey' algısı ile bugünkü arasında çok fark var'' dedi.
      AA muhabirine Türkiye'deki hazır giyim sektöründeki gelişmeleri değerlendiren Orakçıoğlu, yeni koleksiyonlarında kullandıkları akıllı tasarımların 2013 ve 2014'ün trendlerinde yer alacağını vurgulayarak, önemli olanın bu tanımlamanın içini doldurmak ve projelendirmek olduğunu söyledi.
      Orakçıoğlu, Türk insanın bir çok ülke insanından daha iyi giyinmeye başladığını ifade ederek, şöyle konuştu:
      ''Bunda özellikle ekonomik gelişme çok önemli. Bunu sosyal ve kültürel gelişimler takip ediyor. Değişimi ve farklılığı isteyen yeni bir jenerasyon var. Biz herkesi hedef kitlesi olarak almıyoruz. Markalarımızın hedef kitlesini net bir şekilde belirleyip, ona göre üretim yapıyoruz. Grubumuzun en önemli özelliği 3 ayrı markayı çatısı altında barındırmak. Her şeyi bir markanın çatısı altında toplayıp, bir karmaşa ve kargaşa yaratmamak için bunu yaptık. Yani her marka kendi ruhuna ve kimliğine uygun bir koleksiyondan oluşuyor.''
      Orakçıoğlu, hedef kitleyi iyi belirleyip, marka ile hedef kitle arasında duygusal bir bağ kurabilmek gerektiğine dikkati çekerek, ''Herkes ''yurt dışına ve Uzak Doğu'ya mal satalım' diyor. Ancak satalım demekle mal satılmıyor. Satmanın yolu önce içerik oluşturmak ve pazar ne istiyor diye bir araştırma yapmaktan geçiyor'' diye konuştu.
      Avrupa tandanslı olmasına rağmen Uzak Doğu tecrübesi olan bir kreatif direktörle çalışmaya başladıklarını vurgulayan Orakçıoğlu, ''İtalya'nın önde gelen tasarımcılarından Pierangelo D'Agostin, sadece kreatif direktör ya da tasarımcı değil, aynı zamanda bir iplik ve teknoloji uzmanı. Japonların kumaş teknolojisinde yaptıkları bir çok yeniliğin altında imzası var'' dedi.
      Gelecek dönemde hedeflerinin Uzak Doğu ve Çin pazarı olduğunun altını çizen Orakçıoğlu, ''Enerji,performans ve büyüme orada. AB'nin durumu ortada. Bugün bir çok AB ülkesine ürün satıyoruz ama yarının ne olacağı belli değil. Ancak, Uzakdoğu da ülkelerin büyüme performansına bir bakın. Neden bunun dışında kalalım. Bununla ilgili projeleri bugünden oluşturup, hazırlıklı olmamız bize çok fayda kazandıracaktır'' şeklinde konuştu.
     
     -Orka, yeni marka satın alacak-
    
     Orakçıoğlu, uluslararası yatırım şirketi Investcorp ile yaptıkları azınlık anlaşmasına da vurgu yaparak, şöyle konuştu:
      '' 1,5 yıldır yurt dışından yatırım gurupları bizimle ilgileniyordu. Biz de gurubumuz için en uygun teklifi veren uluslararası yatırım şirketi Investcorp ile azınlık yatırımı anlaşması imzaladık. Hisse yüzde 30'u geçmiyor, çoğunluk yüzde 70 ile bizde. Bu stratejik ortaklık, yurt dışı büyüme hedeflerimizi daha da hızlandıracak. Ortağımızın özellikle lüks markalar segmetinde ve perakende sektöründe dünya da çok büyük bir deneyimi var. Bu anlaşmanın finansal yönü kadar stratejik getirisi de çok önemli. Dünya markası olmanın yolunun uluslararası işbirliklerinden geçtiğini biliyoruz, o yüzden bu işbirliğini yaptık.''
      Orakçıoğlu, yurt dışında marka satın almak konusunda her türlü araştırmayı yaptıklarını ifade ederek, ''Yurt dışından bize değer katacak marka satın alma konusunda bir işbirliği yapma düşüncesindeyiz. Marka satın alma hedef planlarımız arasında bulunuyor'' diye konuştu.
     
     -''Yeni Kreatif Direktörümüz İstanbul'u ''su ve ışık'' olarak tarif ediyor''-
     
     Orakçıoğlu, artık yatırım için Avrupa'da ülke seçtiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
      ''Eskiden onlardan talep beklerdik şimdi biz seçiyoruz yatırım yapacağımız ülkeyi. Avrupa'da da göz ardı edilmemesi gereken ülkeler var. Polonya ve Romanya bunların başında geliyor. Her şeye rağmen Londra. Ne kadar kriz var dense de dünyada alışverişin merkezi konumunda. Markaların Londra ve Japonya'daki performansı bir referans teşkil ediyor. Onun dışında Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Kazakistan gibi ülkelerde etkinliklerimizi artıracağız. Hangi pazarda hangi markayla olmamız konusunda da araştırma yapıyoruz.''
      Yeni Kreatif Direktörleri Pierangelo D'Agostin'in İstanbul'u ''su ve ışık'' olarak tarif ettiğini anlatan Orakçıoğlu, ''Bu iki kelime önümüzdeki dönemde gerçekten çok duyulacak. Suyun berraklığı, temizliği ve ışığın da herkese verdiği bir enerji var. Demek ki, Türkiye şuan bunu veriyor. Bence ilerde belki turizmciler de bu tanımı kullanacak. Daha önce dünya markalarını gözümüzde büyütür, onlar gibi olmak için çabalardık. Ama bugün onlar gibi olamak değil, onların önünde olabilme konusunda projelerimiz var. Bütün bunlar Türkiye'nin şuan ki imajıyla da çok ilintili. 10 yıl önceki 'Made In Turkey' algısı ile bugünkü arasında çok fark var. Bunlar çok kolay olmuyor. Dünyada var olmak isteyen farklı sektörlerdeki markalarımızın çalışmaları 'Madein Turkey' algısına olumlu katkı sağlıyor''
      Orakçıoğlu, eskiden Türk mallarına karşı bir ön yargı olduğunu belirterek, ''Bizi taklitçi olarak görüyorlardı. Şimdi bu yargılar yıkıldı hatta ortak iş yapma talepleri onlardan geliyor artık. Biz hangisine bakacağımıza şaşırıyoruz. Turizmle ilgili bakanlıkların, kuruluşların yaptıkları çok önemli ama firmalara da çok önemli sorumluluklar düşüyor. Ülkemizi, markamızı ifade etme konusunda kendimizi geliştirmemiz, ülke imajına en büyük katkıyı sağlıyor'' şeklinde konuştu.
     
     -''Hedef kitlenin isteklerini bilmek firmaları bir adım öteye taşır''-
    
     Orka Group yeni Kreatif Direktörü Pierangelo D'Agostin de ilk kez Türkiye'ye geldiğini Türk dizaynır ve Türk moda dünyası hakkında çok pozitif bir izlenim edindiğini belirterek, genç tasarımcıların sürekli bir şeyler ürettiğini ve denediğini bunun da sektörü canlı tuttuğunu söyledi.
      Bilinen ceket ve gömleklerin yüzyıllardır var olduğunu bunun değiştirilemeyeceğini vurgulayan D'Agostin, artık bugünün şartlarında bazı unsurların da değişmeye başladığını, bunların başında da kumaşın geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
      '' Vücut orantısına uygun kıyafetler üretilmeye başlandı. Erkek modası çok hızlı değişemez bazı şeyler zaman alır. Çünkü erkeklerin klasik bir tarzı vardır. Ben de onların moda kurbanı olmaması için tasarımlarımı bu yönde yapıyorum. Yaptığımız koleksiyonlar yeni sosyal düzene, yaşam tarzına daha uygun kıyafetlerden oluşuyor. Şık ve stil sahibi olmak gibi tanımlamalar benim için sadece birer kelime. Önemli olan kıyafetin kullanışlı, fonksiyonel olmasıdır. Hem spor, hem şık, hem de insanın kendisini içinde rahat hissetmesi önemlidir. Propozisyona dikkat eden, teknolojik kumaşlarla farklı bir konsept oluşturmayı amaçlıyorum.''
      Kıyafette kendisi için en önemli noktanın fonksiyonellik olduğunu kaydeden D'Agostin, ''Firmaların her zaman ileri görüşlü olması gerekiyor. İnsanlar 5 yıl sonra ne isteyecek, nasıl bir trend olacak buna kafa yorulması gerekiyor. Hedef kitlenin isteklerini önceden fark etmek firmaları bir adım öteye taşıyor. Türkiye sektörünün de kendini bu şekilde konumlandırıp, gelişmelere açık olması büyük önem taşıyor. Zaten Türkiye hazır giyim sektöründe önemli bir yere sahip bunun ötesine geçmek için projeler hazırlanmalıdır'' diye konuştu.
      D'Agostin, Türkiye'nin yükselen bir değer olduğuna dikkati çekerek, ''20 yıl önce Japonya 6 yıl evvel de Çin'deydim. Bugün'de Türkiye'de İstanbul'dayım. Şimdi İstanbul'un zamanı'' dedi.

 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 16:39

İLGİLİ HABERLER