Medya
  • 13.9.2003 10:38

MEHMET BARLAS, ERTUĞRUL ÖZKÖK'E DEMOKRASİ DERSİ VERDİ...

MEHMET BARLAS/ SABAH ERTUĞRUL ÖZKÖK, BİR ALMAN DA OLABİLİRDİ! Sosyalistlerin, liberallerin, komünistlerin, sendikacıların ve Yahudiler'in dikenli teller arkasında tutulduğu Naziler'in toplama kamplarında, her duvarda aynı yazı varmış. Hitler imzalı bu yazı, ''Özgürlük'' kavramını şöyle tanımlarmış. - Özgürlüğe giden yolun kilometre taşları, itaat, doğruluk, özveri, gerçekçilik ve anavatana bağlılıktır! Bu cümleye baktığınız zaman, genellikle, rahatsız edici bir söylem bulamayabilirsiniz. İtaatten, yasalara uymak anlaşılabilir. Özveri, toplumun kalkınması için gerekli bir olgudur. Doğruluk, ahlaklı toplumun önşartıdır. Anavatana bağlılık da, zaten her ülke için varlığı aranan bir duygudur. Peki nasıl oluyor da, bu kadar doğru kavram bir araya getiriliyor ve bu bileşke, ırkçılığa, devlet terörüne, tek sesliliğe dayanak olabiliyor? Gizli belgeler Hitler rejimini yaşayan ve her seçimde Naziler'e destek veren Almanlar'a sorarsanız, onlar genellikle şöyle der - Bizim, toplama kamplarından, soykırımdan falan hiç haberimiz yoktu. Biz Hitler'i, Almanya'yı yücelttiği, bize iş sağladığı, oto-bahnları yaptığı için destekledik. Dün ''Hürriyet''te, Ertuğrul Özkök de, 28 Şubat'ı savunurken, buna benzer şeyler söylüyordu. - 28 Şubat'ın yanlışları yok muydu? Vardı elbet. Onları da eleştirebiliriz... 28 Şubat'ı destekledim. Hayatımın sonuna kadar da savunmaya devam ederim. Üç beş aydın kırıntısı aksini düşünüyor diye de, uykum kaçmaz. Özkök'e göre, ''28 Şubat bal gibi bir sivil toplum hareketidir'' ve ''28 Şubat diye bir cürüm, şimdi askerlerin sırtına yıkılmaya çalışılmaktadır.'' Bu mantığa kızmak yerine anlamaya çalışmak, galiba daha yararlı olacaktır. Doğan Grubu'nun diğer gazetesi ''Radikal''de açıklanan ve Derin Devlet'in neler yapabileceğini gösteren ''Gizli Belgeler'', belli ki, Hürriyet'i yöneten Özkök'ü pek etkilememiş. O da, Nazi döneminde Hitler'e selam verip, ''Heil'' diye bağıran masum milyonlarca Alman gibi, Nasyonal Sosyalistler'i, bir ''Sivil toplum hareketi'' olarak görebilir. Neticede ''28 Şubat'', Taksim'e cami yapılmasını engellemiştir. Sincan'da kurulan tahrik çadırı yıkılmıştır, Aczmendi'ler ortadan çekilmiş, Fadime Şahin kurtarılmıştır. Bu arada medya kartelleşmiş ve atanmış iktidar, bankaları ve özelleştirmeleri medya sermayesine peşkeş çekmiştir. DYP böldürülmüş, seçim kazanmamış Mesut Yılmaz'a baskı ile çoğunluk sağlanmış, Avrupa Birliği ile ilişkiler kopma noktasına getirilmiştir. O süreç sonunda, Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizine gömülmüştür. Derin Devlet'in güdümünde, halkı rejimin tehdidi olarak sunan medya, itibarını kaybetmiştir. Ama Hitler de, herkese iş bulmuş, oto-bahnlar yapmıştır. Neticede, Ertuğrul Özkök'ü hem anlamak hem de mazur görmek gerekiyor. Herkes, bir şeyi tutar ve savunabilir. Bazıları da, 11 Eylül'de Amerika'yı hedef alan terörist saldırıyı, bir Amerikan veya Siyonist komplosu olarak görmüyor mu? Neticede Deniz Baykal da, 28 Şubat'ta, ''Silahlı Kuvvetler bir sivil toplum örgütüdür'' dememiş miydi? Aslında Şili'nin Pinochet'si de, Irak'ın Saddam'ı da, Romanya'nın Çavuşesku'su da, birer sivil toplum lideri olmamışlar mıydı sonunda? Anlamadığım, şu ''3-5 sözde aydının rövanş keyfi'' sözüdür Özkök'ün yazısında. Kim kimden rövanş almak ister ki? Başı örtülü hanımların eşleri ya Başbakan ya da Bakan.. Çoğu İmam Hatipli. Aydınların rövanş arayışı falan yok. 3 Kasım'da halk, rövanşı aldı. ŞAKA Çevik İki Ertuğrul Özkök, ''28 Şubat''ı öylesine savunmuş ki, Abdülhamid'in sivil paşalarına taş çıkartacak hale gelmiş. Eğer 1 no.lu 28 Şubatçı Çevik Bir ise, Özkök de ''Çevik İki''dir. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:40

İLGİLİ HABERLER