MÜNEVVER KARABULUT'UN OTOPSİSİNDEKİ KARIŞIKLIĞA DAVA
İSTANBUL - Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Münevver Karabulut'a ait iç çamaşırında kan ile birlikte sperm tespit edilmesi üzerine olaya ilişkin soruşturma yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 16 kişiyi, kan örnekleri alınarak moleküler genetik inceleme yapılabilmesi için Adlı Tıp Kurumuna sevk ettiği anlatıldı.
İddianamede, Biyoloji İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından yazılan 18 Haziran 2009 tarihli müzekkereyle Münevver Karabulut'un iç çamaşırından elde edilen DNA profilinin Karabulut ile aynı gün otopsisi yapılan Nafi Cakcak'ın DNA profilini içerdiği belirtilerek bu konuda Morg İhtisas Dairesi Başkanlığından görüş istendiği belirtildi.
Morg İhtisas Dairesinin de söz konusu spermin otopsisi yapılan diğer olgudan bulaşmış olabileceğini bildirdiği belirtilen iddianamede, bu durumun hizmet kusuru sayılarak kurum içinde bulaşmaya yol açan personel hakkında soruşturma açıldığı kaydedildi.
Karabulut'un otopsisinde uzman doktor Nurettin Nezih Anolay, doktor Yavuz Kabakuş ve otopsi yardımcısı Ahmet Şahin'in görev yaptığı belirtilen iddianamede, Şahin'in bulaşmanın ne zaman gerçekleştiğini hatırlamadığını, bulaşma olduysa bu diğer masadaki otopsi işlemi sırasında teknisyen arkadaşına yardım etmesi sırasında olabileceğini, göreve yeni başlayan bayan teknisyenlerin tek başlarına cesedi çevirmekte zorlanmaları nedeniyle zaman zaman yardım ettiklerini söylediğine yer verildi.
İddianamede, Karabulut'ın iç çamaşırında tespit edilen kanla karışık sperm lekesinin, aynı gün çok sayıda kot kırığı, iç organ ve büyük damar yaralanması bulunan Nafi Cakcak'ın ölü muayene ve otopsi işlemine de yardım ettiği anlaşılan otopsi teknisyeni Ahmet Şahin'in her iki muayene ve otopside aynı eldiveni kullanması nedeniyle ortaya çıktığı sonucuna varıldığı kaydedildi.
Sanıkların eylemlerinin ''görevi ihmal'' suçunu oluşturduğu belirtilen iddianamede, Anolay, Kabakuş ve Şahin'in TCK'nın 257. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 6 ay ile 2'şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istendi.
İddianameye inceleyen Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi, sanıkların eylemlerinin ''görevi kötüye kullanmak'' suçunu düzenleyen ve 1 ile 3 yıl arasında hapis cezası öngören TCK'nın 257. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kaldığını belirterek, söz konusu suçun yargılamasının da Asliye Ceza Mahkemesinde görev alanında bulunduğundan ''görevsizlik kararı'' verdi.
Sanıkların yargılanmalarına önümüzdeki günlerde Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesinde başlanacak.