Gündem
  • 2.9.2003 12:35

MÜTHİŞ İDDİA!... SİNCAN'DA TANKLARI ERTUĞRUL ÖZKÖK YÜRÜTTÜ!..

1997'deki olaylı Kudüs Gecesi'nden sonra tanklar sabah erkenden Sincan caddelerindeydi. Ancak öğleden sonra bir kez daha tank sesleri duyuldu. Star gazetesi yakın tarihteki bu olayın sırrını açıkladı.. TARİH: 4 Şubat 1997 Saat: 08.55... Yer: Olaylı 'Kudüs Gecesi'nin yaşandığı Ankara'nın Sincan ilçesinin Atatürk Caddesi... Cuma akşamı İran Büyükelçisi Bagheri'nin 'şeriat' çağrısı yaptığı ve Refah Partili Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın organize ettiği Kudüs Gecesi'nden bir gün sonra... Star TV muhabiri Işıl Gürel'in Mescid-i Aksa'nın maketini yaptıkları parkta röportaj yaparken Sincan Belediyesi'nin park bekçisi eski sabıkalı Recep Gülmez'in yumruklu saldırısına uğramasından sonra Sincan ilçesi bir anda ülkenin birinci gündemine oturdu. Ulusal medya da gelişmeleri yakından izlemek için Sincan'da adeta 'üs' kurdu. İlçe ablukaya alındı Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı çok sayıda polis, ilçeyi ablukaya aldı. Tüm polisler, onlarca eve baskın düzenleyerek hem şeriatçı gruplarının gövde gösterisi yaptığı 'Kudüs Gecesi'nin organizatörü Refahlı Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı hem de Işıl Gürel'i döven Recep Gülmez'i arıyordu. Sincan'da bütün bu operasyonlar yaşanırken, halk akşam erkenden evlerine kapandı. İlçe bir anda 'ölü şehir' görünümüne büründü. Ramazan ayının dondurucu soğunda, gazeteciler ilerleyen saatlerde 'artık birşey olmaz' diyerek ilçeden ayrılmaya başlamıştı. İki muhabir nöbette O saatlerde ben Kamil Elibol ve Cemal Doğan, dondurucu soğukta gazetenin aracı içinde nöbete devam ediyorduk. İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde saat 02.00'den sonra bizden başka hiçbir gazeteci kalmamıştı. Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polisler dahi sahura hazırlanıyordu. O ana kadar yapılan tüm baskınlarda bir sonuç alınamamıştı. Ne Bekir Yıldız, ne de saldırgan Recep Gülmez ele geçirilebilmişti. Biz ise araç içinde beklemeye devam ediyorduk. Gün ağardığında sokaklarda işine gidenler vardı. Araçta nöbetleşe uyuyorduk. Ve tanklar geliyor Gün ağardığında yarı uykulu halimiz duyduğumuz palet sesleri ile dağıldı. İçinde nöbet tuttuğumuz aracın altı sallanmaya başladı. Birbirimize dönüp, 'deprem mi oluyor' diye sorduk. Uzaktan tankların bize doğru geldiğini gördüğümüzde ise gözlerimize inanamamıştık. Sincan'ın en işlek yeri olan Atatürk Caddesi, bir anda mahşeri andıran kalabalığa dönüşmüştü. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'na bağlı 20 tank ile 15 kariyer, başlarında elinde telsizli bir Albay'ın emriyle 'gövde gösterisi' yapıyordu. Herkes tankların Sincan'ın orta yerinden geçmesine bir anlam veremiyordu. Kaleşnikof logolu Sabır kafetaryasının önünde tank konvoyu kısa bir mola verdi. Tanklara komuta eden Albay'a, 'Komutanım hayırdır, ne oluyor' diye sormuştuk. Heyecanlı görünen komutan, 'Birşey yok, sadece eğitim çalışması yapıyoruz. Akın Üssü'ne bozuk tankları tamir için götürüyoruz' demişti. Biz de kendisine, 'Tanklar ilk kez İstanbul yolu yerine Sincan'dan geçiyor. Bu konuda bir emir mi aldınız' dediğimizde ise, aynı yanıtı almıştık. Bizler 'tarihi ana' tanık olduğumuz fotoğrafları büyük bir heyecanla haber merkezine yetiştirdik. Filmin başına birşey gelmesin diye idare amiri, filmi uçakla kendisi İstanbul'a götürmüştü. Sincan'dan geçen tanklar gündeme damgasını vurmuştu. Olayı görüntüleyemeyen tüm gazete ve tv'lerin yöneticileri Genelkurmay'ın telefonlarını kilitlemişti. Sadece bir gazetenin iki muhabirince görüntülenen bu olay, diğer medya kuruluşlarında büyük kriz yaşatmıştı. Bunun üzerine o tarihte Ertuğrul Özkök, Derya Sazak gibi üst düzey gazete yöneticilerinin, Genelkurmay'a tankların ikinci kez geçirilmesi için ricada bulundukları konuşulmaya başlandı. İkinci kez Sincan'a gittiğimizde bu kez saatler 16.00'yı gösteriyordu. Tanklar tekrar aynı istikametten Sincan'dan geçirildi. Aynı Albay'la tekrar karşılaştık. 'Tanklar ikinci kez neden geçiriliyor' sorumuza, 'Bize gelen emre göre hareket ediyoruz' diyerek ayrıldı. STAR GAZETESİ Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:37

İLGİLİ HABERLER