Nur-u Muhammedi -21... Hazret-i İbrahim Oğlu İsmail'in boşanmasını neden istedi?
NUR-U MUHAMMEDİ ( 21)
Hâcer'in oğlu İsmâîl yiğitlik ve gençlik çağına girdi.
Cürhümlüler‘den Arapça öğrendi. Artık İsmâîl gençlik çağında Cürhümlüler arasında en sevimli sima olmuştu.
Onun necâbeti, güzelliği Cürhümlüler’i hayret içinde bırakmıştı. Bu sebeple İsmâîl bulûğ devresine erişince Cürhümlüler onu kendilerinden bir kızla evlendirdiler.
Hayâtın bu mes'ûd safhası devam ederken günün birinde İsmail'in anası Hâcer Hatun öldü. (Hâcer Hatun’un doksan yaşına girdiği ve Kâbe’nin bitişiğindeki Hicr denilen yere gömüldüğü söylenir.)
İsmâîl Aleyhisselam evlendikten sonra Hazret-i İbrâhîm bırakıp gittiği oğlunu ve kadını Hacer’i görmeye geldi. Oğlu İsmâîl o sırada evde yoktu, Hazret-i İsmail’i karısına sordu.
O da:
— Rızkımızı tedârik etmek üzere çıktı gitti, diye cevâb verdi.
Sonra Hazret-i İbrâhîm:
— Maişetiniz, hâliniz nasıldır? Diye sordu.
İsmail'in kadını:
— Şiddetli darlık içindeyiz, fena bir hâldeyiz! Diye şikâyet etti.
Hazret-i İbrâhîm:
— Kocan geldiğinde benden selâm söyle ve ona de ki: Kapısının eşiğinin basamağını
değiştirsin! Dedi.
İsmâîl Aleyhisselam eve geldiğinde babasının gelip gittiğini sezer gibi oldu da karısına:
— Evimize gelen oldu mu? diye sordu. O da:
— Evet, şöyle şöyle şekilde yaşlı bir kişi geldi. Bana seni sordu. Sonra da maişetimizi sordu. Ben de şiddetli darlık içinde bulunduğumuzu söyledim! Dedi.
Bunun üzerine Hazret-i İsmâîl:
— Sana bir şey vasiyet ve bir söz emânet etti mi? dedi. O da:
— Evet, sana selâm söylememi ve ‘kapının basamağını değiştir’ dememi tembîh etti. dedi.
Sonra İsmâîl Aleyhisselam kadınına:
— O gelen ihtiyar, babamdır. Bana senden ayrılmamı emretmiştir. Artık sen kendi
ailenizin evine gidebilirsin! Dedi.
Ve ondan ayrılarak Cürhümlüler ‘den Hale isimli bir hanımla nikâhlandı.
İbrâhîm Aleyhisselam, Allah'ın dilediği bir zaman daha uzaklaştı da sonra geldi.
Yine evde oğlu İsmail’i bulamadı. Bu kez yeni karısının yanına girdi. Ona da oğlu İsmail'i sordu. O da:
— Maişetimizi tedârik etmeye gitti, dedi. İbrâhîm Aleyhisselam:
— Nasılsınız; maişetiniz, hâliniz iyi midir? Diye sordu. İsmâîl ‘in karısı:
— Biz hayır, saadet ve bolluk içindeyiz! Diye Allah'a hamd ve sena etti.
İbrâhîm Aleyhisselam:
— Ne yiyip içiyorsunuz? Diye sordu. Kadın:
— Et yiyoruz, su içiyoruz, dedi. İbrâhîm Peygamber:
— Yâ Allah! Bunların etlerini ve sularını mübarek kıl, hayır ve bereket ihsan eyle! Diye
dua etti.
Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
- "Hazret-i İbrahim zamanında Mekke civarında hububat yoktu. Ahali av etiyle gıdalanıyorlardı. Eğer o târihlerde ve oralarda hububat olsaydı, İbrahim hububat hakkında dua ederdi",
İbn Abbâs dedi ki: Hazret-i İbrahim bu duası bereketiyledir ki, et ile su Mekke'den başka yerlerde (o sıcak muhitte) Mekke'deki kadar hiçbir kimsenin sıhhatine uygun düşmez.
Sonra îbrâhîm Aleyhisselam yine bir müddet daha oğlundan ve ailesinden uzakta yaşadı. Ondan sonra
Mekke'ye geldi. O sırada İsmâîl Aleyhisselam Zemzem kuyusunun yakınında büyük bir ağacın altında...
Okunu yontup düzeltmekte idi.
İsmâîl Aleyhisselam babasını görünce hemen kalkıp babasına karşı vardı. Ve bir babanın oğluna, bir oğulun da babasına karşı yapageldikleri sarılmalarla, el, yüz, göz öpmelerinde bulundular.
Sonra İbrâhîm Aleyhisselam oğluna:
— Yâ İsmâîl! Allah bana büyük bir iş emretti, dedi. İsmâîl Aleyhisselam da:
— (Babacığım) Yüce Hak ne emretti ise onu yerine getir, dedi. Hazret-i İbrâhîm:
— Fakat bu işte sen bana yardım edeceksin, dedi. İsmâîl Aleyhisselam:
— Ben sana her türlü yardımı yaparım, dedi. İbrâhîm Aleyhisselam:
— Allah burada bir Beyt yapmamı emretti, diye etrafından yüksekçe bir tepeye işaret
etti.
İbn Abbâs (Radıyallahü anh) dedi ki: Hazret-i İbrahim’le İsmâîl, işte orada Kâbe’nin esâsını kurup duvarlarını yükselttiler. İsmâîl taş getirirdi, İbrâhîm de bina ederdi. Nihayet Beyti’in binası ilerleyip duvarları yükseldiğinde İsmâîl (bugün ziyaret edilen ma'lûm) taşı getirdi. îbrâhîm de onu ayağının altına (iskele olarak) koydu, üzerinde inşâata devam etti.
Hazret-i İbrâhîm, yapar, İsmâîl de taş sunardı.
Nihayet inşâat tamam olduktan sonra, baba oğul Beyt'in etrafında dolaşıyorlar ve şöyle duâ ediyorlardı:
"Ey Rabb 'imiz, bizden (şu hizmeti) kabul et, şüphesiz hakkıyla işiten, kemâliyle bilen Sen'sin Sen." ( Bakara. 127)
Alem’de Kâbe’den daha şerefli bir bina yoktur. Çünkü onun inşasını emreden Âlemlerin Rabbı olan Allah'tır.
Bu emri tebliğ ve mühendislik vazifesini öğreten Cibril'dir (Cebrail Aleyhisselam).
Yapıcısı İbrâhîm, yardımcısı İsmâîl Peygamberlerdir, denilmiştir.
İbrâhîm Aleyhisselam, Kâbe’nin inşasını bitirince Cibrîl gelmiş ve hac farizasının nasıl yapılacağını bütün şekilleriyle kendisine öğretmiştir.
Sonra İbrâhîm:
- Ey insanlar, Rabbinizin Beyti’ni ziyarete davetlisiniz, icabet ediniz!
diye ilan etmiş ve oğlu İsmâîl ile birlikte bütün hac duraklarında durarak hac menseklerini (İbadetlerini usule uygun olarak yapmak) îfâ etmiş, sonra dönüp Sâre Hatunun yanına gitmiştir.
Bir hac mevsiminde de Sâre Hatun ile birlikte Beytu'l-Makdis'ten gelerek hac etmişler ve sonra Şam'a gidip orada vefat etmişlerdir.
Hazret-i İsmail, babası Hazret-i İbrahim’in vefatından sonra, Yemen’den gelip Mekke’ye yerleşmiş olan Cürhüm Kabilesine peygamber olarak gönderildi.
Kendisine başka kitap ve din verilmeyip, babası İbrahim aleyhisselamın dinini insanlara tebliğ etti. İnsanları elli yıl îmâna dâvet etti, ancak pek az kimse îmânla şereflendi.
Filistin’e giderek hazret-i İbrahim’in kabrini ziyâret etti. Sonra Şam’a gidip kardeşi İshak aleyhisselam ile görüştü.
Hazret-i İsmail’in 12 oğlu ve pek çok torunu oldu. Onun dini İslâmiyet gönderilinceye kadar doğru olarak devam etti.
Muhammed aleyhisselamın bütün dedeleri hazret-i İsmail’in soyundan ve onun dinindendi. Vefatına yakın kardeşi İshak’ı aleyhisselam yanına dâvet edip, kızını oğlu Iys’a nikâhladı ve bâzı vasiyetlerde bulundu.
Mekke’de 133 veya 137 yaşlarındayken vefat etti.
Mescid-i Haramda Kâbe-i muazzamının kuzey duvarı önünde bulunan ve annesi Hacer’in de kabrinin bulunduğu Hatim denilen yere defnedildi.
İsmail aleyhisselamın mucizeleri:
1. Dikenli bir arazide yaşayan müşriklerin teklifi üzerine dua edip, dikenli ağaçlarda çeşitli meyveler bitmiştir.
2. Cürhümîleri îmâna dâvet ettiği zaman, onlar kısır koyundan süt çıkarmasını istediler. O da elini koyunun sırtına koyarak; “Beni peygamber olarak gönderen Allahü teâlânın ismi ile...” dediği anda koyunun memelerinden süt akmaya başladı.
3. İsmail aleyhisselamın duası bereketiyle koyunların yünleri ipek oldu ve sayıları çoğaldı.
4. Kendisine misâfir gelen iki yüz Yemenliye ikrâm edecek bir şey bulamayınca mahcub oldu. O anda dua etti ve yanındaki kumlar un oldu. Bunu gören misafirlerin hepsi îmâna geldiler.
Kur’ân-ı kerîm’in, Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, En’âm, İbrahim, Meryem, Enbiyâ ve Sa’d sûrelerinde İsmail aleyhisselamla ilgili haberler verilmiştir.
DEVAM EDECEK
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ