Öğretmen atamalarında mülakat ve KPSS kalkıyor!
Bakan Tekin Milli Eğitim Akademisi hakkında bilinmeyenleri anlattı
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Milli Eğitim Akademisi hakkında açıklamalarda bulundu.
Öğretmen atamalarında yeni sistem milyonlarca öğretmen adayının en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Akademisi hakkında akıllardaki soruları ilk kez yanıtladı. Peki KPSS kalkıyor mu? Akademi Giriş Sınavı nasıl olacak? Öğretmen adaylarının atama süreci nasıl işleyecek?
Öğretmen atamanlarında bugüne kadar devam eden yüzde 50 KPSS ve yüzde 50 mülakat sistemi sona eriyor. Artık öğretmen adayları Milli Eğitim Akademisi'nde 14 aylık bir eğitim aldıktan sonra başarılı görülürse atanacak.
Milli Eğitim Akademisi ve Akademi Giriş Sınavı hakkında merak edilenleri Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Turkuvaz dijital ortak yayınında açıkladı.
MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ İHTİYACI NEDEN KAYNAKLANDI?
Eğitime erişim arttıkça eğitimin içerisindeki kişilerle ilgili, eğitimle ilgili insan kaynağı açısından kendimizi revize etmemiz gerekiyor. 1800'lü yıllardan itibaren öğretmen yetiştirme süreçlerine hem bizde hem de dünyada baktığımızda, önce işte bugünkü karşılığında lise mezunlarının subyan mekteplerinde, ilkokullarda öğretmen olduğu dönemleri yaşıyoruz. Sonra eğitim düzeyi yükseldikçe, okul sayısı ve hem çeşit olarak hem sayı olarak arttıkça, öğretmen yetiştirme sürecinde de farklılıklar yaşamış. Bu sadece biz dedik ki dünyada incelediğimiz bütün örnekler de böyle olmuş. Ardından lise mezunları sonrasında yüksekokul da yaygınlaşmaya başlıyor. Yüksekokul mezunları öğretmenliğe kayıyorlar. Sonra lisans programlarından mezun olanlar yeterince sayıya ulaşınca lisans mezunlarından öğretmenliğe geçiş süreci başlıyor. 1980'li yılların ortasından itibaren lisans mezunu olmanın yeterli olmadığı öğretmenlik için, yani çocuklarımızı emanet edeceğimiz öğretmenlerimiz için daha üst eğitimlerin arandığı bir süreç başlıyor. Bu Türkiye'de de 1980'li yılların ortasından itibaren tartışılmaya başlanıyor. 1990'lı yıllarda da Milli Eğitim Akademisi çok yoğun tartışıldı. Dünyada bu tartışmaların yapıldığı ülkelerde iki tane seçenek var. Bazı ülkeler ya lisans sonrası, lisansüstü eğitimle öğretmen yetiştirme sürecini yürütüyorlar.
Yahut lisans mezunu olan kişilerden alıp ilgili bakanlıklar, yani Milli Eğitim Bakanlığı bizdeki gibi merkezi otoritenin güçlü olduğu ülkelerde bizim gibi lisans mezuniyetinden sonra öğretmen adayı arkadaşları alıp kendi ihtiyaçları doğrultusunda yetiştiriyor. İki tane farklı örnek var. Biz bu örneklerden, Türkiye'de de uzun yıllardır zaten tartışılıyor, Milli Eğitim Akademisi'ni kurarken böyle bir yaklaşımla yola çıktık ve geldiğimiz noktada da şöyle bir tabloyla karşı karşıya idik.
Tüm bu süreçte hem uluslararası arenada bu anlamdaki öğretmen yetiştirme süreçlerini irdeledik, hem de öğretmenlerimizin öğrencilere verdikleri eğitimdeki başarı oranlarının meslekteki birikimleriyle orantılı olarak nasıl değiştiğini uluslararası raporlardan edindik, gördük.
DÜNYA ÖRNEKLERİNDEN BİRKAÇ TANE VEREBİLİR MİSİNİZ HANGİ ÜLKEDE?
Şimdi şöyle önce bir şey ifade edeyim de. Öğretmen yetiştirme sürecinde bu türden farklı yeni modellere geçen, yani biraz önce söylediğim, modellerin hepsini tercih eden ülkelerde, mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin eğitim öğretim süreçlerindeki başarısı daha kıdemli öğretmenlere göre daha fazla. Bizde ise mesleğe yeni başlayan bir öğretmen, yani bu mevcut haliyle yürüyen öğretmen yetiştirme sürecinde, mesleğe yeni başlayan öğretmenimizin en azından ortalama düzeylere erişmesi için on, on beş yıllık bir süre geçiyor. Bunu biz söylemiyoruz. Bunu uluslararası raporlar ortaya koymuş.
Yani demek ki, mesleğe yeni başlattığımız öğretmen arkadaşlarımızın yetiştirme sürecinde bir sorun var. Hem çağın gereksinimlerini karşılayabilmek için hem de öğretmen yetiştirme sürecimizi daha sağlıklı hale getirebilmek için bunu yaptık. İkinci bir konu şu, bizim biraz önce söylediğim çerçevede yeni modelleri öğretme yetiştirme sürecinde, yeni modelleri uygulamaya başlayan ülkelerde ağırlıklı olarak öğretmeye yetiştirme süreci uygulamaya dürdük. Yani belli bir bilim alanında uzmanlaşmış, işte tarih, matematik yani bizim derslerimiz açısından söylüyorum, o alanda uzmanlaşmış akademik bir lisans diplomasına sahip olan kişileri Milli Eğitim Bakanlığı'nın bünyesindeki okullarda uygulama yoğun bir eğitim sürecini alıp, mesleğe başladığı andan itibaren başarısının en üst düzeyde olması, öğrenciye en üst düzeyde fayda vermesi için modeller geliştirmiş. Bizim de Milli Eğitim Akademisi'nden beklediğimiz fayda bu.
Milli Eğitim Akademisi'ne aldığımız arkadaşlarımızı uygulama yoğun bir yetiştirme sürecine tabi tutacağız. Sonrasında da öğretmen olarak çocuklarımızı emanet edeceğimiz okullara göndereceğiz. Örnekler mesela İtalya'da 500 saatin üzerinde uygulama, Kanada'da, Amerika'da bir sürü ülkede bununla ilgili, yani biraz önce bahsettiğim türde, lisans diplomasından sonra söylediğim iki farklı metodolojiyle öğretmen yetiştirme süreci yürüyor. Biz bunun örneklerini kamuoyuyla da zaten paylaşmıştık.
Şimdi akademideki arkadaşlarımız bunu daha bilimsel metinlerle kamuoyuyla da paylaşma, yani Akademi kurumsallaştıktan sonra artık Akademi yayını olarak bunları farklı ülkelerdeki öğretmen yetiştirme modellerini bir yayına da dönüştürecekler.
MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ ZAMAN BAŞLAYACAK?
Önce Akademi'de ne yapacağımızı konuşalım. Çünkü o biraz daha somut şey kısmı yani takvimde ilgili kısım. Şimdi şöyle bir şey var Mehmet Bey. Bizim yaklaşık olarak 70 bine yakın okulumuz var. Bu okullarımızda taşıma merkezi olarak kullanılan bir mezradaki bir okulumuz da var.
Birleştirilmiş okul uygulaması yapan okullarımız var. Şehir merkezlerinde çok farklı sosyoekonomik tabandan gelen öğrencilerin eğitim aldığı okullarımız var. Yani şöyle baktığımızda bizim okul türleri itibariyle farklılıklarımız var. Yani ilkokullar, ortaokulları, imam hatip ortaokulları, şimdi müzik okulu, spor ortaokulu gibi meslek teknik eğitiminde de yepyeni modellerde de başlayacağız. Şimdi böyle bir okul türleri itibariyle farklılıklarımız var. Bir de okulların bulundukları bölgelerin sosyoekonomik durumuna göre çok farklı kategoride okullarımız var.
Lisansı yeni bitirmiş bir gencimizi öğretmen olarak aldığımızda, bu arkadaşımız şu an üniversitelerdeki formasyon eğitimi, çok sağlıklı olmamakla beraber yaklaşık doksan saat. Doksan saat nereye gidiyor?
Muhtemelen kampüse en yakın okula gidiyor ve bizim okul çeşitliliğimizle ilgili bir bilgisi yok. Biz alıyoruz bu arkadaşımızı. Doğrudan belki ailesinin yanında kalan, ailesinden hiç ayırmamış bir kişiyi doğrudan gönderiyoruz. Bir birleştirmiş sınıfta öğretmenlik yapmaya gönderiyoruz. Şimdi, bizim muradımız şu akademide öğretmen adayı arkadaşlarımıza, okul türlerimiz, okullarımızın bulunduğu sosyoekonomik bölgenin koşulları ve benzer üzerinden uygulama yoğun bir eğitim vermek. Burasını biz çok önemsiyoruz.
TAKVİM SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?
Şimdi sizin sorunuza gelirsek takvimle ilgili, kanun biliyorsunuz Ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla, Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanuna göre 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle Öğretmeni Yetiştirme Genel Müdürlüğümüz kapandı. Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı olarak yeni bir yapı kurmuş olduk. Yani 1 Ocak 2025 itibarıyla Milli Eğitim Akademisi kuruldu. Yine kanuna göre, 1 Eylül 2025 tarihi itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki kanunda tanımlanan bütün eğitim, hem öğretmen, hem yönetici, hem de diğer hizmetçi eğitimlerin hepsinin adresi 1 Eylül 2025'ten itibaren Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı, yani kanun bize yaklaşık 9 aylık akademinin kurumsallaşması için süre tanımış durumda. Şu anda biz yoğun bir biçimde akademinin kurumsallaşma açısından mevzuat çalışmaları, yani ikinci mevzuat, yönetmelik, fiziki mekan bunlarla ilgili tespit ettiğimiz mekanlarımızı hazır hale getirmeye çalışıyoruz. Bir de üniversitelerle yapacağımız bu anlamda görevlendirme ya da iş birliği süreci ile ilgili şu anda arkadaşlarımız yoğun bir biçimde buna odaklanmış durumdalar.
KPSS'DEN FARKI NE?
KPSS genel memur, Türkiye'deki kamu görevlisi istihdamıyla ilgili. Biz KPSS'den farklı olarak kısmen KPSS'ye benzemekle birlikte KPSS'den farklı bir biçimde atamaya esas teşkil eden alanlarımız itibariyle bazı alan soruları soracağız. Bir de daha önemlisi, bizim asıl önemsediğimiz kısım, sınava giren arkadaşlarımızın bakanlığımız bünyesindeki okullarda uygulanmakta olan öğretim programlarıyla ilgili bilgi sahibi olmasını istiyoruz. Ne demek istiyorum? Yani bizim müfredatımızla ilgili bilgi sahibi olmasını istiyoruz. Müfredatımızın okumalarını istiyoruz.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı web sayfasında resmi olarak yayınlanan müfredatlar da ÖSYM tarafından yapılacak Akademi Giriş Sınavı'nda soru başlıklarından bir tanesi olacak.
SINAVIN İÇERİĞİ NASIL OLACAK?
Sınavda uygulamayla ilgili bir konumuz yok. Sınav tamamen sayısal, sözel yetenek. ÖSYM'yle yaptığımız protokol ÖSYM sitesinde zaten sınavın içeriği yayınlandı. Detaylı olarak hangi başlıktan kaç soru soracağımızı, işte mevzuat başlığımızdan, mevzuat başlığımızdan kaç soru soracağız? Toplam işte tarih, coğrafya, sayısal yetenek, sözel yetenek gibi başlıklardan hangi konulardan, kaçar soru soracağımızı da detaylı bir biçimde ÖSYM Başkanlığı'nın yayınladığı duyuruda görebilirler. Çünkü burada vereceğimiz başlıkta sadece konu başlığı olabilir. Ama detayları dediğimiz gibi hangi tarih veya kaç soru konularının cevaplarını ÖSYM Başkanlığı'ndan takip etmeliler.
BÜTÜN TÜRKİYE'YE GELELİM DE İL İL, İL BAZLI MI ÇALIŞMA OLACAK?
Akademi ilk olarak biz şu anda bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren hazır binalarımızı, Milli Eğitim Akademisi olarak düşünüyoruz. Hazır binalarımız derken, bizim hizmet içi eğitim merkezlerimiz var. Hızlıca Milli Eğitim Akademisi'ne dönüştürebileceğimiz yapılarımız. Bunların içerisinden bünyesinde, ildeki üniversiteyle iş birliği yapabileceğimiz, akademik birimlerinin olduğu üniversitelerin, bizim de hizmet içi eğitimlerimizin olduğu illeri tespit ettik. Şu anda arkadaşlarımız bu iller üzerinde odaklanmış durumda. Yani 81 ilin tamamında Milli Eğitim Akademisi olacak diye bir şeyimiz yok.
Şu an halihazırda elimizdeki mevcut bina ve hizmet içi eğitim merkezleri üzerinden, üniversitede yapacağımız iş birbiriyle hazırladığımız mekanlarımız var. Kanunda sayı olarak herhangi bir sayı yok. Biz dediğimiz gibi bizim belirlediğimiz niteliklere uygun binalarımızın olduğu yerlerde, ilişki kurabileceğim de bu anlamda üniversite açısından ilişki kurabileceğim üniversitelerin olduğu yerde Milli Eğitim Akademisi'nin faaliyete geçireceğiz.
ÖĞRETMEN ATAMASI YENİ SİSTEMLE ZORLAŞTI MI?
Peki hocam bu kanunla, yeni kanunla öğretmenlerin kamuya ataması daha zorlaştı mı? Kolaylaştı mı? Nasıl bir öngörümüz var bununla alakalı?
Bir kere önce şunu söyleyeyim. Bizim akademiye giriş sınavımız KPSS ile kıyaslandığında öğretmen arkadaşlarımın daha kendi uzmanlıkları üzerinden daha rahat hazırlanabilecekleri bir sınav. Bir kere bunu söyleyeyim.
İkincisi, daha kompakt bir sınav. Tek oturumda büyük çoğunluğunu çözmüş oluyoruz. Bu açıdan bakıldığında öğretmen arkadaşlarımızın istihdamıyla ilgili süreçte daha kolay diye yorumluyorum ben. Şu anda halihazırda biliyorsunuz KPSS sınavına giren arkadaşlarımız KPSS skorlarına göre akabinde de mülakata giriyorlar. Yani yasal düzenlememiz o şekilde. KPSS'de bizim ihtiyaç duyduğumuz öğretmen adayının üç katı kadar KPSS sonuçlarına göre aday çağırıyoruz. Bu arkadaşlarımız mülakata giriyorlar. Yüzde 50 KPSS, yüzde 50 sözlü mülakat notuyla öğretmenlik mesleğine başlıyorlar.
Şu andaki düzenlememiz bu şekilde. Bunu bir kez daha yapacağız. Yani 2024 yılında uygulanan kamu personeline giriş sınavı, yani KPSS sınavı sonuçlarına göre bir atama daha yapacağız.
Bundan sonra KPSS'i kullanmayacağız artık. Akademi giriş sınavı şöyle işleyecek süreç, Temmuz ayında ÖSYM kendi takvimine göre, yanlış bir rakam söyleyeyim, 13 Temmuz'da akademik giriş sınavı yapılacak.
Akademi giriş sınavı neticesine göre biz Milli Eğitim Akademisi'nde ihtiyaç duyduğumuz branşlarda öğretmen adayı arkadaşlarımızın Milli Eğitim Akademisi'nde öğretmen olarak yetiştirmek üzere eğitime almış olacağız. Atama süreci şöyle, öğretmen adayı arkadaşlarımız açısından da çok daha rahat. Bir de veliler, öğrenciler, öğretmenlerden beklentiler olan insanlar açısından da daha objektif, daha çok geniş katılımlı bir değerlendirmeyle öğretmen aday arkadaşlarımızı seçmiş olacağız. Şöyle kurguluyoruz biz.
Teorik eğitim kısmının dışında pratikte öğretmen aday arkadaşımız birden fazla okulda bugünkü hani moda tabirle staj için okullara gidecek. Yani bir benim öğretmen olarak çalıştığım okuluma gelecek. Benim okulum sosyoekonomik olarak bir köy okulunda öğretmenlik yapıyorum. Bir stajyer arkadaşımız gelecek. Bizim tanımladığımız çerçevede, işte iki hafta benim yanımda staj yapacak. Ben öğretmen adayı arkadaşımızla ilgili bir değerlendirme yapacağım. Bir formatımız var. Öğretmen aday arkadaşımızın öğretmenlik mesleğiyle ilgili iki haftalık ya da üç haftalık şeyler çok farklı.
Gözlemlerimi benim bakanlıkça hazırladığımız formata uygun bir biçimde işaretleyecek öğretmen arkadaşımız. Sonra gelecek sizin yanınıza gelecek öğretmen adayı arkadaşımız. Birkaç hafta da sizin yanınızda staj yapmış olacak. Siz de bir değerlendirme yapacaksınız. Böyle çoklu değerlendirmeyle öğretmene dair arkadaşlarımız alanda, sahada yıllarca öğretmenlik yapmış, yani tırnak içinde duayen öğretmenlerimizin yanında bir süre staj yapmış olacaklar. Onun neticesinde de ortaya çıkan notla öğretmen adayı arkadaşımız atama puanı oluşturmuş olacak ve sahaya göndermiş olacağız. Yaklaşık olarak 14 aylık bir süreçten bahsediyoruz. On dört ayın sonucunda biraz önce başlarken söylediğim bizim bütün okul türlerimiz ve okul türlerimizin bulunduğu sosyoekonomik koşullara uygun atmosferlerde gidecek her bir okulumuzda, her türdeki okulumuzda öğretmen ve arkadaşımız orayı görmüş olacak, orayı tecrübe etmiş olacak ve hem atama süreciyle ilgili olarak çoklu bir değerlendirme mekanizması olmuş olacak, hem de öğretmen adayı arkadaşımız sınıfa gönderdiğimizde daha hazır bir biçimde gitmiş olacak.
Bakanım bununla alakalı hazır konuyu dağıtmadan bir sorum daha var aslında. Şimdi siz 14 ay dediniz. Bu 14 ay içerisinde öğretmen adaylarına herhangi bir ücret ödenecek mi ve başarı kriteri ne olacak? Yani başarı kriteri işte örnek veriyorum şu kadar puandan sonrası başarılı sayılacak diye bir örnek verebilir misiniz bize? Şöyle, burada biz farklı bir tanımlama yaptık ücretle ilgili olarak. Bursiyer ya da aday memur gibi değil, burada aday öğretmen tanımlaması yaptı kanundan ve şu anda her yıl asgari ücrete göre güncellenecek bir rakamdan, en son rakam 23 bin TL olsa gerek öğretmen adayı arkadaşımıza vermiş olacağız bu 14 ay içerisinde. 14 ayın sonunda teorik sınavlardan elde ettiği başarı, uygulamaya gittiği okullarda kendileri verilen notlarla beraber öğretmene dair arkadaşlarımızın, başarılı arkadaşlarımızın bir puan listesi ortaya çıkacak ve bizim ihtiyaç duyduğumuz okul, atama yapacağımız okulların listesini kendileri paylaşacağız. Puan üstünlüğüne göre tercihte bulunacaklar ve okullara yerleşecekler. Süreçte başarısız olan arkadaşlar, yani çok hem teorik sınavlarda, hem bu çoklu değerlendirmede başarısız olan arkadaşımızın da atamasını yapmamış olacağız. O da artık bir dahaki yıl tekrar isterse sınava girip yeniden akademi öğrencisi olabilir.
Bunu vurgulamak adına soracağım Yusuf hocam. KPSS son kez yapılacak dediniz. Şimdi buraya Öğretmenlikle ilgili son kez yapılacak. Yanlış anlaşılmasın. Diğer meslek branşlarıyla ilgili KPSS'e orada bir şey demiyorum. Şimdi mülakat tamamen kalkıyor diyebiliyor muyuz?
Tabii bu yıl son bir kez daha mülakatla öğretmen ataması yapmış olacağız. Ondan sonra dediğim gibi çoklu değerlendirmeyle.
PEKİ İLK SENE KAÇ ADAY KABUL EDİLECEK?
O şöyle, Hazine, yani Bütçe Kanununda Hazine ve Maliye Bakanlığımızda yapacağımız görüşmeler neticesinde bize verilen kadro rakamına göre kamuoyunu paylaşırız. Şu an henüz elimizde öyle bir sayı yok.
Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu tarihten itibaren, yani 2002'den itibaren atama sayılarına baktığımızda şu an sistemdeki bir milyon civarında öğretmenin yüzde 80'i AK Parti iktidar döneminde atanmış durumda. Dolayısıyla her yıl belli bir sayının üzerinde atama zaten oluyor. Yine o sayıların olacağını tahmin ediyoruz.
ADAYLARA AKADEMİ GİRİŞ SINAVI HAKKINDA TAVSİYELERİNİZ NEDİR?
Akademi giriş sınavı ile ilgili arkadaşlarımızın çok endişe etmelerine gerek yok. Zaten halihazırda ki hazırlanma süreçlerine ilave olarak sadece belki bakmalarını istediğimiz şey, bir kere mevzuatla ilgili soruları daha rafine hale getirdik. İhtiyaç duyacağımız mevzuatı kurduk sadece. İkincisi de Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, yani Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın web sayfasında var olan, o müfredatımızla, yani öğretim programlarıyla sınavın bir konusu olacak. Onlara bakarlarsa mevcut hazırlıklarla birlikte yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Başarılar diliyorum hepsine.
Akademi başlamadan önce yapılacak son atamada artış olacak mı?
Şöyle bu konuda da biz şunu yapıyoruz. Önce şunu söyleyeyim. Biz ne kadar öğretmene ihtiyaç duyduğumuzu çok objektif ölçütlere göre belirliyoruz. Yani bütün okullarımız, bütün okullarımızdaki haftalık ders sayısı, öğrenci sayısı, buradan haftalık okutulan ders saati sayısı ortaya çıkıyor. İl bazlı, okul bazlı, ilçe bazlı olarak. Sonra bizim ihtiyaçlarımız toplamda kaç öğretmene ihtiyaç Duyduğumuzu belirliyoruz, tespit ediyoruz. Ardından Merkez Yönetim Bütçe Kanunu'nu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildikten sonra, Bütçe Kanunu'nda kamu kurumlarında istihdam edilecek kamu görevlileriyle ilgili sayı belirlenince Haziran Maliye Bakanlığımız, Cumhurbaşkanı Strateji Başkanlığımızla oturup beraber bu personelin dağılımını yapılıyor. Hangi bakanlığa, hangi kamu kurumuna, ne kadar personel alınacakla ilgili. Onun neticesinde belli olur. Şu an bunlarda rakamı söylemek için gerçekten çok erken bir tarih. Henüz bütçe kanunu yeni geçti sayılır. Bununla ilgili süreç her yıl tahmini olarak Şubat, Mart aylarından itibaren bunun çalışmaları olur.
AKADEMİDE KONAKLAMA NASIL OLACAK?
İşte biraz önce aslında söylemeye çalıştığım şey tam buydu. Bizim hizmetçi eğitim merkezlerimizin büyük çoğunluğu konaklama imkanı sunduğumuz mekanlar. Oraları tercih etmemizin sebebi de öğretmen aday arkadaşlarımızın oralarda konaklama imkanlarını, konaklama hizmetlerini sunabilmek. Farklı illerde olacağı için belki öğretmen aday arkadaşlarımızın bir kısmı, kendi imkanları ve kendi evlerinde, illerinde olacağı için, kendilerine bu tercihe yakın vereceğimiz için, bu da olacak ama, bizim şu anda organize ettiğimiz eğitim akademileri, genelde tamamına yakını, önemli oranda aday arkadaşı, öğretmen ve arkadaşlarımızın konaklama ihtiyaçlarını karşılayacak bir şekilde.
Engelli ataması için "Sayı teklifimiz var" diyen Bakan Tekin şu ifadeleri kullandı: Engellilerle ilgili olarak da biz yine onun Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığımızla Cumhurbaşkanlığı Personel Başkanlığıyla görüşüyoruz. Mutlaka bir engelli öğretmen atamasını yapacağız.
Sayı bizim teklifimiz var, onlarla görüşüyoruz. Sayı da yakın bir zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacaktır diye tahmin ediyorum.
Bir diğer merak edilen soru ise velilerden geldi. Biliyorsunuz ki özel okullardaki fahiş fiyatlar velilerin belini bükmüş durumda. Bu konuda soruşturma başlatıldığı açıklanmıştı, denetim mekanizmasında ağır cezalar olduğunu söyleyen Bakan Tekin, "Usulsüzlükler varsa, mevzuata aykırı davranan, fahiş fiyat uygulaması yaparlarsa bizimle paylaşsınlar, biz gereğini yapacağız." dedi.
Tekin şu ifadeleri kullandı: Bu özel okul meselesinde biraz farklı algı oluşturuluyor bunlarla ilgili. Şimdi ben bu konularla ilgili ayrıntılı raporlamalar yapıyorum. Bizim gazetelerde işte belli rakamlar verdi, bir milyon liraya okul var gibi.
12 bin okuldan 22 tanesini sadece şu kadar ücret alıyorlar diye söylemek biraz hani örnekleme açısından baktığımızda da çok doğru değil. Bu bir. İkincisi, şu algı oluşturuluyor. Sanki özel okula giden, özel okulu tercih eden çocuklara biz kamusal sorumluluğumuzun gereği olarak bir okul imkanı sunmamışız gibi bir algı oluşturuluyor. Hayır, biz ilkokula başlayan her çocuk, zorunlu eğitime başlayan her çocuk için adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre çocuklarımızı bir okula kaydettiriyoruz. Ortaokula geldiğinde bir kayıt, yani bir okul imkanı sunuyoruz ve bir ayrımcılık da yapmıyoruz burada. Yani evine en yakın adres bölgesindeki okula kaydını yapıyoruz. Şimdi velilerimiz bunu istemiyorlar. Ben illa özel okula göndereceğim diyorlar. Takdir kendilerinin tabii, yani biz bu imkanı sunuyoruz. Özel okula gönderdiğinde de özel okullar farklı hizmet standartları var doğal olarak. İşte mesela bir özel okul düşünün. Yaz aylarında çocuklara meyve bahçelerinin içerisinde meyve toplatıyor yani uygulamalı böyle. Kocaman bir arazi var veyahut çok farklı sportif imkanların sunulduğu okullar var. Şimdi bu imkanı sunarken doğal olarak bunu eğitim öğretim ücretine de yansıtıyor. Şimdi ben çocuğumu hem böyle bir okula göndereceğim, hem de ortalama bir ücret vereceğim. Bu da çok doğru değil. Şimdi özel okullarda bizim görüşmelerimiz, sürekli birliklerle görüşüyoruz biz.
Onlarla yaptığımız şey şu, çocuklarını okulunuza kaydeden öğrencinin bir sonraki yıl eğitim öğretim ücretinin ne olacağı belli zaten. Enflasyon artı yüzde beş. Bundan fazla para isteyen okullar oluyor. Bizim denetlediğimiz yer burası. Burayı denetliyoruz. Geçen yıl haklı olarak kamuoyunda şöyle bir eleştiri ortaya çıktı.
"BANKACILIK ÜZERİNDEN ÖDEYİN"
Bazı özel okullar bu ücrete ilave olarak ders kitabı ya da benzeri isimler de, fahiş rakamlar da ücret tarafından. Bu yıl oturduk. Onları da konuştuk. Yönetmeliği de koyduk. Böyle bir ücret alamayacaklarını. Orayı da denetliyoruz. Şimdi bir tane konu kaldı geriye. Bu konularda bizim denetleme yapabilmemiz için velinin okula ödediği ücreti resmi hale dönüştürmesi lazım, yani cebinden para ödüyorsa, sisteme girmiyorsa, bizim şimdi yönetmeliğe koyduk aldığımız ücreti bankacılık işlemleri üzerinden. Şimdi veli gidiyor, cebinden nakit, biz onu sistemimizde göremediğimiz için bir önceki yılla karşılaştıramıyoruz. Benim isteğim şu, bu konuda sıkıntı olan, fahiş fiyat uyguladığını düşündükleri okullarla ilgili, bizim İl İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimize, Bakanlığımıza ulaştırırlarsa biz direkt okullarla ilgili soruşturma sürecini yürütüyoruz. Cezai yaptırımlarımız da oldukça ağır. Bakın bunun altını çizerek söylüyorum. İlk iki yaptırımımız asgari ücrete endeksli para cezası. Üçüncü tekrarında ise kapatma cezası veriyoruz. Bu çok büyük bir ceza ve özel okullarımızın büyük çoğunluğu da bizimle bu anlamda uyumlu çalışıyorlar. Şimdi oluşturulan algı bambaşka bir algı. Bu algı hep beraber yenebiliriz. Usulsüzlükler varsa, mevzuata aykırı davranan, fahiş fiyat uygulaması yaparlarsa bizimle paylaşsınlar, biz gereğini yapacağız.
Hatta bu özel hukuk birlikleri kendileri söylüyorlar. Biz de hani haberimiz olursa biz de onunla ilgili, aramızda kendi içimizde, onu dışlayalım, onunla ilgili yaptırımlar, biz de uygulayalım diye. Onlar da çok yakıcı bir tavır içerisindeler. Ben tekrar şunun altını ısrarla çizeyim. Biz bu sene bu konuda çok ciddi tedbirler aldık. Devlet okullarında olduğu gibi özel okullarda da okutulacak ders kitaplarına bakanlık olarak basıp gönderiyoruz. Dolayısıyla herhangi bir özel okulun veliden ders kitabı için para istemesini gerektirecek bir durum yok. Bunu istiyorlarsa direkt bize bildirsinler. Yani böyle bir ders kitabı parası istiyorsa bir okul, bu legal değil, yönetmeliğimize daha yakın zaten bir ders kitabını gönderiyoruz. Başka tür kitaplar ders kitap dışında kitap satıyorlar ise orada da şunu söyleyeyim ben bu tamamen veliyle okul arasındaki ilişki ben velilerimize şunu söylüyorum bakın biz merkez sistem sınavlarını biz yapıyoruz. Yani çocuklarımızın liseye girişi ve üniversiteye girişleriyle ilgili sınavlar. Bizim kitaplarımız ve bizim programlarımızdan çıkacak. Çocuklarımızın başka bir şeye ihtiyaçları yok. O yüzden başka kitaplar almalarına da gerçekten gerek yok. Ders kitabı zaten bizim kitaplarımız. Onun dışında başka kitaplar satmak istiyorlarsa da onları da almamalarını tavsiye ederim.
"ÖĞRETMENLER ODASINDA KONSTEPTİNDE GELEN FİKİRLERİ BAKANLIK OLARAK FAALİYETE GEÇİRİYORUZ"
Öğretmenler Odası konseptinde öğretmenlerin taleplerini ve sıkıntılarını dinlediğini, bazı zamanlarda ise öğretmenlerden gelen fikirleri bakanlık faaliyetlerine koyduğunu anlatan Bakan Tekin, "Bu projelerin içerisinden, Türkiye çapında hayata geçireceğimiz projeler, geçirdiğimiz projeler oldu" dedi.
Tekin'in açıklamaları şu şekilde: Şimdi önce şunu söyleyeyim, yani bu bakanlıkta yeni değilim, yani daha önce beş buçuk yıla yakın bir müsteşarlık geçmişim var. Buraya bakan olarak başladığım gün de, o zaman müsteşar olarak yaptığımız bir şeyi bakan olarak yapmaya başladım. Ne yapıyorum? O zaman müsteşarken tabii çok bu yaptığımız şeyler duyulmuyordu. Çünkü bürokrat olarak çalışıyorsunuz ama şimdi bu yaptığımız anında kamuoyuyla da paylaşmış olduğu herkes de haberdar oluyor. Yaptığımız şey şu, bir, her ay ilk cumartesi günü bakanlığımızın bilgi işlem birimimizden genele açık randevu takvimi oluşturuyoruz. Mesela bu ayın ilk cumartesi neredeyiz?
Ankara'da, İstanbul'da, Balıkesir'de, Bursa'da her neredeysek oradaki İl Müdürlüğümüzle konuşuyoruz, bir salon organize ediyoruz. Sonra buradan randevu takvimini açıyoruz. Türkiye'nin neresinden olursa olsun, sıkıntısı olan, bana söylemek istediğim şeyi olan öğretmen arkadaşımız orada randevu oluşturuyor kendisine ve salona geliyor oturuyoruz. Ucu açık arkadaşlarımız bizimle paylaşıyorlar dertlerini.
Karşı karşıya olduğumuz zaman, bu toplantılarda gördüğümüz bir bireysel sorunlarını aktarım arkadaşlarımız oldu.
İki, Milli Eğitimle ilgili genel anlamda önerileri olanlar oldu. Üçüncüsü de benim en çok zevk aldığım, en çok hoşuma gidenlerden bir tanesi, kendi okulunda, kendi ilçesinde, kendi ilimde bir proje uygulayan ve bu projesini heyecanla anlatan öğretmen arkadaşlarımıza, projelerinin ülke genelinde uygulanabileceği, imkanlar sunabileceğimizi, orada işte kısa, kısa süre içerisinde bize anlatabildikleri oluyor. Anlatamadıkları için randevu veriyoruz, burada geliyorlar, burada konuşuyoruz. Bir heyecanla geliyor arkadaşlarımız, çok mutlu oluyorum.
Bu projelerin içerisinden, Türkiye çapında hayata geçireceğimiz projeler, geçirdiğimiz projeler oldu.
İkincisi, buralarda öğretmen arkadaşlarımızın gerek mevzuatla ilgili, gerekse de uygulamayla ilgili eleştiri ve önerileri oldu. Ben hepsini not alıyorum ve buradan cidden beslendik açıkçası. Mesela bir sürü örnek var ama bir tanesini söyleyeyim.
Bu yaz, 2024-2025 eğitim öğretim başlarken, hayata geçilmiş uygulamalardan bir tanesi buradaki arkadaşlarımızın önerisiyle oldu. Neydi?
Sınıf öğretmenlerimiz ilkokullarda, ortaokullarda da şube tercihlerinde, öğretmen arkadaşlarımız üzerinde çok ciddi bir baskı oluyor.
Değişik sebeplerle bazı öğretmenler bölgedeki veliler ya da öğrendiler tarafından çok fazla isteniyor. Okul müdürlerimiz zan altında kalıyor,
Öğretmenlerimiz zan altında kalıyor. Şöyle düşünün, yani bir ilkokulda birinci sınıf, bu ilk defa okutacak dört tane öğretmen arkadaşımız var. Bir tanesi, herkes diyor ki benim çocuğumu Fatma Öğretmen'e yazdırın. Peki diğer üç öğretmen, yani onların düştüğü ruh hali, onların demoralize durumlarını düşündüğümüzde, bir de baskılar, okunduğunda baskı, öğretmene baskı, benim çocuğumu illa bu öğretmene yazdıracaksın vesaire.
Arkadaşlarımız, öğretmenler odasında dediler ki ya bizi bundan kurtarın. Biz de bu yaz tuttuk. Bunu belli parametreler oluşturduk.
İşte sınıfta hepsi erkek olmasın, hepsi kız olmasın, okula başlangıç yaşları itibariyle bir anomali durumu olmasın ve benzeri gibi parametreler oluşturduk. Bu parametrelere göre sınıfları kurayla belirledik.
Bu mesela orada arkadaşlarımızın söylediği düzeltilmesini istediği şeylerden bir tanesi. Mesela yine bu yıl başlattığımız, öğretmen arkadaşlarımızın çok yakın takip ettikleri il içi ya da iller arası okul tercihlerinde, yer değişikliğinde okul tercihlerinde sıra tayin dediğimiz bir uygulama vardı önceden. Öğretmen arkadaşlarımız, benim eşim de öğretmen, oradan bakardık işte şu okula gitmek istiyor öğretmen olarak tayininin, sırada kaç kişi bekliyor, onların puanları nasıl, kendi puanları nasıl, bunu görebiliyordu. Biz onu bir daha tekrar, yine öğretmenler odasındaki arkadaşlarımızın o sohbetlerdeki talepleri doğrultusunda onu tekrar hayata geçirdik, sıra tayin usulü. Buna benzer bir sürü, yani yaptığımız şeyden, bazen de şunu yaptık, burada hayata geçireceğimiz şeyleri, öğretmenler odasında öğretmen arkadaşlarımla da paylaştım. Şöyle bir şey yapmak istiyoruz.
Şimdi de var şu anda, gündemimizde olan konular var. Onları en son ziyaret ettiğimiz öğretmenler odasında arkadaşlarla paylaştım. Yoğun bir destek oldu.
ÖRNEĞİNİ ALABİLİR MİYİM?
Bunu söylemeyin bunu. Ama bunun gibi örneklerimiz var. Bir şey bu bir, her ay ilk cumartesi yaptığımız kurumsal resmi bir şey. Bir de ben il ziyaretlerimizde, illere gittiğimizde, böyle hani çok resmi, yemekli toplantı vesaire. Bunlara da katılmıyorum. Hatta bazı arkadaşlar da biraz eleştiriyorlar bizim ekipteki arkadaşla, beraber gittiğimiz arkadaşlar. Ya da misafir olduğumuz ildeki valimiz, siyasetçilerimiz, ya bir şey Ben onu yapmıyorum. Ben onun için geçireceğim vaktin tamamını öğretmen odasında geçiyorum. Gittiğimiz her ilde okulda öğretmen arkadaşlarla oturuyoruz. Sohbet ediyoruz. Bu da ayrıca yaptığımız şey. Yani kurumsal herhangi bir ilk cumartesi yaptığımızın dışında il ziyaretlerimizde de her ilde en az iki tane okulda, öğretmenler odasında, öğretmen arkadaşlarımızla, biri en az bir saatlik toplantılar yapıyoruz, sohbetler yapıyoruz.
İşte Bakan Tekin'e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları:
Yani sahada aslında aktifsiniz. Orada sizin gördüğünüz ihtiyaçlar ne? Tamam onlar mutlaka öğretmenler, öğretmen adayları, belki velilerle karşılaşıyorsunuz, onlarla konuşuyorsunuz. İhtiyaç olarak ne görüyorsunuz siz?
Şöyle, mesela bir okula gittik. Bunu ismini söylemeyeyim de şimdi. Erzurum'dan Siirt'e gidecektik karayoluyla. Yol üzerinde Bingöl'de bir taşıma merkezi okulumuza gittik. Bingöl'ün Karlıova ilçesinde. Gördüğüm en önemli şey, öğretmen arkadaşlarımız kendilerinin değer verilmesini, kendilerinin bu anlamdaki yaptıklarının, fedakarlıklarının farkında olmasını arzu ediyorlar. Ve ben de bir insan olarak, gerçekten çok mutluyum öğretmen arkadaşlarımız adına. Onları görünce fedakarlıktan, böyle heyecanlarını görünce ben gerçekten çok mutlu oluyorum.
Bence yapmamız gereken şey, Bakanlık Merkez Teşkilatı yani benden başlayıp, en ücra kişilik öğretmenimize kadar hepimiz aynı amaç uğruna, bu ülkeye, bu ülkenin çocuklarına, bu ülkenin geleceğine hizmet edeceğiz. Bu bilinci beraberce farkında olursak, aynı yolda yürürsek başarılı oluruz. Hepimiz başarılı oluruz. Milli Eğitim Bakanlığı başarılı olur. Öğretmenler başarılı olur Öğrencilerimiz başarılı olur. Nihayetinde toplum daha müreffeh, daha demokratik, daha adil, daha katılımcı bir hale dönüşür diye düşünüyorum.
Veliler de bu eğitim sürecinin en büyük paydaşlarından bir tanesi. Onların daha fazla aktif olması için yani neye yapılabilir çalışmalarımız var mı?
Bu yıl eğitim öğretimi başlarken üç tane konuyu merkezi aldık. Dedi ki bu yıl gündem üç konu olacak. Bunlardan bir tanesi de veliler, tüm sürece biraz daha farklı, katılımların sağlanması, meslek teknik eğitim ve Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitimi. Bu üç konu gündemimizde.
Velilerle ilgili mevzu şu, şöyle bir durum söz konusu biz de böyle yapıyoruz. Çocuklarımızı okula yazdırıyoruz. Çocuk okula başlıyor. İşte Fatma hanım gibi bir öğretmenimiz var diyelim. Fatma hanıma diyoruz ki ya ben işim çok yoğun, eşimin işi de çok yoğun, yani sen benim çocuğa öğretmenlik yap babalık da yap annelik de yap kardeş de yok ya da kardeşi işte abilik ablalık da yap yani aklımıza gelebilecek bütün toplumsal rolleri öğretmene yüklüyoruz sonra da diyoruz ki öğretmen bu rolleri yapamadı. Bu rollerin zaten bir tanesini biz anne baba olarak kendi rolümüzü sağlıklı yapamıyoruz. Niye öğretmenden bu kadar fazla toplumsal rolü yüklenmesini bekliyoruz? Evet. Burada bir sıkıntı var. Biz şimdi şöyle bir süreç başlattık. Buyur dedik ki, velilerimiz eğitim öğretim süreçlerinin bir parçası olsunlar. Öğretmenimiz öğretmenlik yapsın, veliler de velilik yapsınlar.
O yüzden velilik ne demek? İyi veli olmak, öğretmene bu anlamda yardımcı olmak, çocuklarımıza yardımcı olmak için velilerimiz ne yapmalılar, bunun cevabını verdik. Bir örnek olsun diye sürekli söylediğim şey, şimdi Türkiye'deki öğretmenleri yurtdışındaki başka bir ülkedeki öğretmenle kıyaslıyorlar.
Türkiye'deki eğitim sistemini başka bir ülkedeki eğitim sistemiyle kıyaslıyorlar. Aynı değil tabii ki. Çok basit, yani bir sürü araştırma var, öğrenci verilerinin kitap okuma olanları. Diyor ki velimiz, çocuk kitap okumuyor, ben de şu soruyu soruyorum, sen günde kaç tane kitap okuyorsunuz? Bu sorunun cevabını dedim ki karşılaştırmayı böyle yapalım. Madem bütün komponentleri karşılaştırıyoruz, bunu da karşılaştıralım. Burada velilerin sürece müdahil olmak istedikleri, katkı vermek istediklerinde neler yapmaları gerektiğine dair biz bu yıl bir farkındalık oluşturma adına bazı faaliyetler başlattık. Velivizyon adıyla biz bir portal oluşturduk EBA üzerinde. Bunun içerisinde uluslararası alan da bu konuda yapılmış, yani velilerin çocuklarının eğitiminde üstlenecekleri roller ve bu rollerin çocukların başarısına katkılarıyla ilgili uluslararası alanda yapılmış bilimsel araştırmalar, yazılar, bunları paylaşıyoruz Velivizyonda.
Bir mini dizi yaptık, Ailem ismiyle. Yine orada da veli, "ben çocuğumla, çocuğumun eğitim süreciyle ilgileneceğim, üstüne düşeni yapmak istiyorum" diyen bir velinin nasıl davranması gerektiğine dair sağ olsun çok sevdiğimiz tiyatrocu dostlarımız bunu bizim için yaptılar. Yirmi yedi bölüm mini bir dizi. O da Velivizyon portalının içerisinde.
Bunun dışında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızla şöyle bir şeyi başlattık, biz bu yıl. Çocuklarımız okula başladıkları anı bir bayram havasında yaşasınlar diye, okulun ilk günü Türkiye'nin tamamında bu bayram havasını yaşatacakları Biz diye bir etkinlik yaptık. O da ailelerin yine bu anlam sürece katılım olabilir. Üçüncü bir konu da şu, okullarda rutin veri toplantılarımız var bizim.
Bakanlığımızın ilgili birimleri bu veri toplantılarında velilerle paylaş neleri paylaşmaları gerekiyor? Yani iyi örnek bulmak adına eksikliklerinin hatırlatılması adına neler yapılması gerekiyorsa onları bir sunum dosyasına dönüştürdük ve hukuk idarecilerimizde dedik ki veri toplantılarında bunu paylaşın. Yani bir veli ben ne yapayım dediğinde biz ona diyoruz ki çocuğumla nitelikli vakit geçirdik. Peki nasıl nitelikli vakit içilebilir? Bununla ilgili örnekler sunacakları bir alan oluşturduk. Bir de bunu basılı bir matbu bir metne dönüştürdük. Bilgilerimizle bunu paylaştık. Bu da çok önemli. Bir de hayat boyu öğrenme yani yaygın eğitim kapsamında Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüz bünyesindeki veliler için, yani ebeveynler, yetişkinler için, verdiğimiz eğitim paketinin içerisine, modüllerin içerisine bir de ebeveyn okul diye bir program ekledik. İsteyen velilerimiz, bu çocuklarının eğitim öğretim kademesine göre, yirmişer, otuzar saatlik bu eğitimlere de katılıp o yüzden biz bu yılı böyle velilerin sürecin içerisinde biraz daha katılımlarını artıracak tedbirlerle başladık.
Güncellenme Tarihi : 28.1.2025 21:30