ÖĞRETMENLER SÖZLEŞMELİ OLACAK MI?.. İŞTE BAKANIN CEVABI
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenler arasında ''sözleşmeli olacakları'' yönünde bir korkunun bulunduğunu ifade ederek, ''Kesinlikle öğretmenlerimizi tedirginliğe sevkedecek, onları özlük haklarını zedeleyecek herhangi bir uygulama yok. Bizim hükümetimiz döneminde öğretmenlerimizin özlük haklarında ancak iyileştirme olur, kötüleştirme olmaz'' dedi.
Çelik, Eğitim Bir-Sen'i ziyaretinde yaptığı konuşmada, sivil toplum örgütlerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın kapılarının her zaman açık olduğunu, bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğini söyledi.
Eğitim sendikalarına büyük önem verdiklerini vurgulayan Çelik, eğitimin altyapısına destek veren her kuruluşu Milli Eğitim Bakanlığı'nın paydaşları olarak gördüklerini kaydetti.
Bugün Eğitim-Sen'i de ziyaret ettiğini, bu ziyaretlerde başta yeni ilköğretim müfredatının ele alındığını dile getiren Çelik, dünya görüşü ne olursa olsun tüm kuruluşlarla ortak paydada biraraya gelebileceklerini ifade etti.
''AZ ÖNCE MALİYE BAKANI'NI ARADIM''
Milli Eğitim Bakanı Çelik, bu sene 15 bine yakın öğretmenin emekli olduğunu kaydederek, ''Sendikacı arkadaşlarımın bana ifade ettiğine göre güya 2005 yılının sonunda özellikle emeklilik ikramiyeleri takside bağlanarak ödenecekmiş şeklinde bir şayia, söylenti çıkmış. Bundan dolayı bazı insanlar da paniğe kapılmışlar, hemen emekli olmak için işlemde bulunmuşlar diye bana bir ihbarda bulundular'' dedi.
Bunun çok etkili olduğu görüşünü taşımadığını anlatan Çelik, ''Eğer böyle bir tereddüt varsa bunun kesinlikle yersiz bir düşünce olduğunu ifade etmek isterim. Biraz önce Sayın Maliye Bakanımızı aradım böyle bir şey söz konusu mudur diye sordum. O da kesin bir dille bunu yalanladı ve asla doğru olmadığını söyledi. Dolayısıyla, emeklilik ikramiyeleri taksitlendirilecek, dolayısıyla ben bir an önce emekli olayım paniğine kapılan birileri varsa buna asla gerek olmadığını düşünüyorum'' diye konuştu.
''Ama normalde bir insan da emekli olmak istiyorsa, süresini doldurmuşsa, yasal şartları yerine getirmişse ona da emekli olma demiyoruz'' diyen Çelik, moral ve motivasyonu devam ettiği sürece herkesin yasal süresi dolana kadar mesleğini sürdürebileceğini kaydetti.
SÖZLEŞME KORKUSU
Öğretmenler arasında sözleşmeli olacakları yönünde bir korkunun da yaşandığını belirten Çelik, şöyle konuştu:
''Bu korkuların da ben yersiz olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de personel rejimi son derece bozuk bir rejimdir. Yıllardan beri iktidara gelen bütün siyasi kadrolar eşit işe eşit ücret sloganıyla yola çıkmışlardır. Ama bugüne kadar bu hep söylemde kalmış, eyleme dönüşmemiştir. Hükümetimizin bu yönde çalışmaları vardır. Haksızlıkları gidermeye, nimet ve külfet bölüşümünde adaletli bir sistem getirmeye yönelik çabaları, çalışmaları vardır.
Başbakanlığımız konunun düzeltilmesi yönünde bir çalışma yapıyor. Ama kesinlikle öğretmenlerimizi tedirginliğe sevkedecek, onların özlük haklarını zedeleyecek herhangi bir uygulama yok. Türkiye'de olsa olsa bizim hükümetimiz döneminde öğretmenlerimizin özlük haklarında iyileştirme olur. Asla kötüleştirme olmaz. Çünkü, biz eğitime son derece önem veren bir hükümetiz. Bunun bilinmesini istiyorum.'' Yeni ilköğretim müfredatının Bakanlığın internet sitesine konulduğunu ve ilk 3 saatte 6 bin küsur giriş yapıldığını anlatan Çelik, ''Bu da meseleye çok büyük önem verildiğini gösteriyor. Ben kamuoyuna ve basınımıza çok teşekkür diyorum. Gerçekten basınımız meseleyi önemsedi ve olması gerektiği şekilde yansıttı. Biz zaman zaman basından şikayet ederiz ama bu sefer etmiyoruz'' dedi.
''YÖK YASASI'NA BENZEMESİN''
Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da yeni ilköğretim müfredatı sayesinde ''eriten ve öğüten'' bir sistemden ''öğreten'' bir sisteme geçileceğini, bundan heyecan duyduklarını söyledi.
Bu çalışmasından dolayı Bakanlığı tebrik ettiklerini dile getiren Gündoğdu, ''Ancak aynı sevinci mesleki eğitim ve YÖK yasa taslağı konusunda yaşayamadık. Kaygımız, endişemiz bu da YÖK yasa taslağına benzemesin. Hükümet acaba bunun arkasında durabilecek mi? Çünkü, sayısal çoğunluk olarak durmasını beklediğimiz mesleki eğitim ve YÖK Yasası konusunda halkın çocuklarıyla birlikte Eğitim Bir-Sen üyeleri de üzüntü duymuştur'' diye konuştu.
Çelik, ''eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin geçen yıllara göre çok daha iyi bir rakam olması için elinden gelen gayreti göstereceğini'' ifade ederek, bu rakam belirlenirken ülkenin içinde bulunduğu ekonomik dengelerin de çok önemli olduğunu söyledi.
Bakan Çelik, Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer'i sendika genel merkezinde ziyaretinde yaptığı konuşmada, eğitim sendikalarının milli eğitimin paydaşları konumunda olduğunu belirtti.
Çelik, dün açıkladıkları yeni ilköğretim müfredatı ve eğitimin diğer sorunlarını ele almak üzere eğitim kolundaki sendikaları ziyaret ettiklerini ifade ederek, ''Sendikalarımız defalarca bize geldi. Bu sefer biz iade-i ziyarete geldik'' dedi.
Alaaddin Dinçer de, Bakan Çelik'in ziyaretiyle eğitim emekçilerinin örgütlü yaşamında tarihi bir gün yaşandığını dile getirerek, böylelikle eğitimin ve çalışanlarının sorunlarını anlatma imkanı bulacaklarını söyledi.
Eğitimin sorunlarıyla ilgili 1-5 Aralık tarihleri arasında ''Demokratik Eğitim Kurultayı'' düzenlemeyi planladıklarını belirten Dinçer, ''İlköğretim müfredatında yapılmak istenen değişikliklerle ilgili bir yıllık süre zarfında sendikamızdan görüş istenmişti. Karar alma sürecinde ise yer almadık. Bundan sonra ise bu süreçlerde yer almayı umuyoruz'' diye konuştu.
''EĞİTİM-ÖĞRETİME HAZIRLIK ÖDENEĞİ''
Bütün eğitim çalışanlarının gözünün kulağının her eğitim yılı başında verilen ''eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinde'' olduğunu kaydeden Dinçer, Bakan Çelik'ten bunun bir maaş tutarında olmasını talep ettiklerini söyledi.
Bakan Çelik de, sendikaların geçen yıl 250 milyon lira olarak öğretmenlere verilen eğitim-öğretime hazırlık ödeneği konusundaki taleplerini kendisinin de haklı bulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Bana kalırsa ben de 3 maaş karşılığı olmasını isterim. Ancak herkesin farkında olması gereken bir şey var. Türk ekonomisi komadaydı, komadan yoğun bakıma girdi. Şimdi hasta odasında nekahet döneminde. Ekonomik dengeler son derece önemli. Öğretmen camiası 600 bin kişiyle en büyük devlet memuru kitlesini oluşturuyor. Çok küçük artırmalar bile toplamda çok büyük rakamlar oluşturuyor.
Bu talebi Maliye Bakanımız ve Başbakanımıza ilettim. Bu rakamın geçen yıllara göre çok daha iyi bir rakam olması için elimden gelen gayreti göstereceğimi ifade ettim. Ben öğretmenlerimizden yanayım, ama bunun bir maaş tutarında olmasıyla ilgili taahhüdüm olamaz, çünkü bunu Bakanlar Kurulu belirliyor.''
ÖĞRETMEN MAAŞLARI
Öğretmenleri beklenti içine sokup daha sonra hayal kırıklığına uğratmanın doğru olmayacağını ifade eden Çelik, ''Öğretmenlerin maaşlarının iyileştirilmesiyle ilgili olarak son Bitlis gezisi sırasında Sayın Başbakanımız ve Sayın Maliye Bakanımız ile görüşme imkanım oldu. Başbakanımız, devlet memurları arasında maddi durumu iyi olmayanların özlük haklarının düzeltilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bununla ilgili Maliye Bakanına hazırlık yapılması yönünde talimat vermiştir. Ama bunun zamanı ve mekanı ekonomik dengelere bağlıdır'' diye konuştu.
Çelik, Dinçer'in, ''Biz bu eğitime hazırlık ödeneğini eğitimin köleleri olan hizmetli arkadaşlarımız için de talep ettik'' sözleri üzerine, ''Kamu çalışanları nerede çalışırsa çalışsın, ne kadar ücret alırsa alsın onlara köle benzetmesi yapmayalım. Toplumda biri profesör, biri hizmetli, biri madende çalışacaktır. Herkesin yapması gereken iş var. Hizmetlileri böyle bir benzetmeyle anmanız doğru değil'' dedi.
Bakan Çelik, bir gazetecinin, Eğitim-Sen hakkında açılan kapatma davasını hatırlatması üzerine, yargıya intikal etmiş bir süreçle ilgili detaylı yorumlarda bulunmasının doğru olmayacağını söyledi.
Çelik, şunları kaydetti:
''Demokratik bir tavır olarak, Türkiye artık siyasi partilerin, sendikaların, derneklerin, sivil toplum örgütlerinin böyle pat diye kapatıldığı bir ülke olmamalıdır. Ancak, sivil toplum örgütleri, hukuk içinde kalmak zorundadır. Anayasa ve yasalara saygılı olmak, ilgili hükümlere bağlı olmak zorundadır. Bir yanlış varsa hukuk düzeni içinde müdahale edilir. Ben genel tavır olarak kolay kapatmaların olmaması gerektiğini düşünüyorum.''
İLKÖĞRETİMDEKİ KULLANILMIŞ DERS KİTAPLARI
Bir başka gazetecinin, ilköğretimde geçen yıl okutulan kitapların bu yıl da kullanılıp kullanılmayacağını sorması üzerine Çelik, bu ders kitaplarının müfredattaki değişiklikler göz önüne alınarak, Batı ülkelerinde öğrencilere ödünç verilen kitapların kalitesinde basılmadığını anlattı. Eğitim-öğretim yılı içinde bu kitaplarda ilköğretim öğrencilerinin elinde ciddi yıpranmalar meydana geldiğini ifade eden Çelik, şunları söyledi:
''Bunları tekrar toplayıp dağıttığınızı düşünün. Eskisini kime, yenisini kime vereceksiniz. Eskisini verdiğiniz insanlar isyan ederler.
Öğrenci psikolojisi de şunu gerektirir: İlk defa öğrenci tarafından kapağı açılacak pırıl pırıl bir kitap eğitim-öğretime motiveli başlamanın bir parçasıdır. Bu kitapları toplasanız kağıt fabrikasına gönderseniz, onun taşıma maliyeti kağıt maliyetinden fazla.'' Bakan Çelik, Türkiye'nin bir geçiş süreci yaşadığını ve müfredatın değiştiğini belirterek, bu nedenle kalıcı kitap basmadıklarını, kalıcı kitapların maliyetinin uygulamadaki kitaplara göre 2.4 kat daha fazla olduğunu anlattı.
Çelik, bir başka soru üzerine, yeni ilköğretim müfredatının uygulanacağı pilot bölgelerdeki öğretmenlere kılavuz kitap gönderileceğini söyledi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:44