
Oktay Vural'dan dikkat çeken sözler: Bunlar gerçek olabilir mi?
Eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Ortadoğu'yu yerle bir eden ABD ile ilgili olarak dikkat çeken bir gerçeği ortaya çıkardı.
Eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, ABD'nin Suriye'nin bazı bölgelerindeki savaş mağduru insanlara bilerek yardım etmediğini belirterek mevcut durumu TSK'nın hayırseverliği ile karşılaştırdı.
Oktay Vural, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bölgeye yönelik bilgiler vererek ABD'nin ve Batı'nın alçaklığını gözler önüne serdi.
İşte dikkat çeken o paylaşımlar:
Rukban; Suriye'nin Güneyinde çölde, Ürdün-Irak Sınırında, El-Tanf ABD üssüne 15 km. bir mülteci kampı. Şubat ayından bu yana yardım yok. Ölüm ve açlık kampı… Suriye'de yaşanan iç karışıklığın doğurduğu insani sorunun sayısal olarak belki çok küçük bir parçası. Suriye ve Rusya'nın ablukasında. Yardım ulaşmasını engelliyor. Eylül ve Şubat'ta BM'nin 2 yardımına izin verilmiş. Ürdün Ocak 2018'den beri yardım geçişine izin vermiyor. ABD kampın içinde bulunduğu 55 km.lik alanı kontrol ediyor, ama onlara yardım etmiyor. Bakınız ABD Suriye özel temsilcisi buraya neden yardım edilmediğinin gerekçesini 19 Temmuz 2019'da Aspen Enstitüsü'ndeki konuşmasında nasıl izah ediyor: “Her şeyden önce, eğer onları beslersek, sonsuza dek orada kalacağız gibi görünecek."
Oktay Vural'dan TBMM'ye çağrı: Hazır mıyız?
"Teslim ol ya da açlıktan öl"
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'da, "Göçmenlerin Rukban kampından çıkarılmasını sağlamanın en basit çözümü ABD'nin Suriye’de Rukban göçmen kampının bulunduğu El Tanf bölgesindeki işgaline son vermesidir." diyor. Aslında sorunun özü zihniyet. Masum,aç ve hasta sivil muhtaç kendi vatandaşları için bir yanda Rusya/Suriye'nin ya teslim ol yada açlıktan öl zihniyeti. Diğer yanda ise yabancı güç olarak kontrolündeki bölgede ABD'nin insanları açlıktan,hastalıktan korumayız zihniyeti. Zalim bir dikta veya emperyalist zihniyet:Ya teslim olursun yada açlıktan ölürsün ile ya işgal ederim beslerim ya da beslemem ölürsün…"Onları beslemek için orayı işgal etmek" denklemi.Beslersek işgal ederiz veya işgal edersek besleriz."Hayırseverlik artı yüzde 5". Suriye'ye gelip orada üs kurarak de-facto bölgede kontrol eden bir yabancı ülkenin "işgalci güç" olmadığını göstermek için sivillere yardım etmemek. Bunlar gerekçe olabilir mi? Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, “ bir işgal rejimi” kurulup kurulmadığına bakılmaksızın, kendisini “Çatışan Tarafın elinde ya da vatandaşı olmayan işgalci bir Gücün elinde” bulan herkes için geçerlidir. Sivilleri korumak ve yardım etmek mükellefiyeti var. İşte Rukban özelinde bir zihniyeti sorgulamak istedim. Emperyalizmin veya diktatörlüğün tipik bakış açısını. İnsanı kendi doğasına, tercihine bırakmak, ona hizmet etmek yerine her türlü araçla kontrol etmek düşüncesi.
"TSK, terörden kurtardığı bölgelerde siviller için şefkat ve merhamet eli oluyor"
Türk milleti olarak tarihi yolculuğunda geniş coğrafyalarda bulunduk. "Feth" düşüncesinin, yani öncü olmanın özü, adaleti, insanı kendi doğasına yönelebileceği ortamı sağlamak. Kadim medeniyetimizin düşünce köklerinde yer alan yönetim zihniyeti. Tarihte nerede olduysak hep öyle olduk. Onun içinde işgalci olmadık. Ne diline, ne de dinine müdahale ettik. Ahiler, erenler, dedeler, fütüvvet ehli gönül dağıttı… Gönülleri fethetmeye, adaletle, hizmetle, himmetle imar ve ihyaya çalıştık. Evet, bugün TSK sınır ötesinde kendine yönelik tehditleri ortadan kaldırmak için mücadele ediyor. Ama bulunduğu yerlerde sivil vatandaşlara yaptığı yardımlarla gönüllerde kalıyor.TSK, terörden kurtardığı bölgelerde siviller için şefkat ve merhamet eli oluyor. Kendi çıkarın için değil, sömüreceğin için değil, evrensel nefesi iletme niyetidir önemli olan gittiğin yerlere. Toprakta değil belki ama gönüllerde kalmak… Kuvvet değil değer…Güce değil hakka dayanmak…
Güncellenme Tarihi : 23.8.2019 20:38