Gündem
  • 7.8.2004 16:17

PİŞKİNLİĞİN BU KADARINA DA PES... AYSEL MALKOÇ, YAŞADIĞINI ORTAYA ÇIKARANLARI KINADI...

HASAN ESEN ANKARA - Terör örgütü PKK'da tanık olduğu antidemokratik yapı ve uygulamaların, örgüte bakış açısında köklü değişiklikler yaptığını belirten Malkoç, intihar etmek istediğini; ancak başarısız olduğunu açıkladı. Malkoç, Rizgari isimli internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, 1971 Tunceli doğumlu olduğunu ve 1992 yılında terör örgütü PKK saflarına katıldığını belirtti. Aynı yıl Bekaa'ya gönderildiği kaydeden Malkoç, ''Kamptaki askeri ve siyasi eğitimden sonra, Abdullah Öcalan'ın da bulunduğu merkezi bir evde parti görevlisi olarak çalıştım. Toplam 8 ay kaldığım bu alanlarda tanık olduğum antidemokratik örgütsel yapı ve uygulamalar örgüte bakış açımda köklü değişiklikler oluşmasına neden olurken, inançlarımda ve kişiliğimde de derin tahribatlar meydana getirdi'' dedi. Örgütle ilgili çelişkiler içindeyken, bir arkadaşıyla beraber, 1992 yılındaki Nevruz kutlamalarında gözaltına alındığı için 'legal' alanda çalışmak üzere Türkiye'ye gönderildiğini ve 1993 Nisan ayından itibaren Özgür Gündem gazetesinde gazeteci kimliğiyle çalışmaya başladığı anlatan Malkoç, ortadan kaybolma sürecini ise şu ifadelerle anlattı: ''7 Ağustos 1993 sabahı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen bir davayı izlemek üzere gazeteden ayrıldığımda aklımda tek bir düşünce vardı: 'Kimseye zarar vermeden intihar etmek' Bu girişimim başarısızlıkla sonuçlandı ve birkaç gün dinlenip, kendimi toparlamak için bir arkadaşımın evine gittim. Ne kimseyi görmek, ne de kimseyle konuşmak istemiyordum. Tek yaptığım düşünmek ve kafamdaki sorulara cevap bulmaktı. Cevabını aradığım en önemli soru ise ne yapacağımla ilgiliydi. Ama bu evdeyken arkadaşımın getirdiği gazetede gördüğüm haber, hayatımın ondan sonraki bölümünü belirlemede önemli bir rol oynadı ve beni zorunlu ve zor bir tercihle bugüne kadar yaşamaya mahkum etti. Gazete çalıştığım gazeteydi ve benim resmim vardı. Gözaltına alındığım ve kaybedilmek istendiğim iddia ediliyordu. Bu haberi okuyunca, cevabını aradığım ''ne yapmalıyım?'' sorusu tüm ağırlığıyla beynime çakılıp kaldı. Ok yaydan fırlamıştı artık. Yaşadığım sorunlardan kurtulmak isterken kendimi daha ağır sorunların merkezine oturtmuştum. Artık istesem de gazeteye dönemezdim. Çünkü dönüp, gerçeği olduğu gibi anlatsam bile hangi seçeneklerle karşılaşacağımı çok iyi biliyordum.'' Gazeteye döndüğünde ajan muamelesi göreceğini söyleyen Malkoç, çareyi 'gerçekten kaybolmak'ta bulduğunu anlattı. Malkoç, yaklaşık 2 yıl Türkiye'de saklanarak yaşadıktan sonra, Rızgari örgütünün yardımı ile 1995 Kasım ayında Yunanistan'a kaçtığını kaydetti. 5 yıl bu ülkede kaçak yaşadıktan sonda Yunanlı birisinin yardımı ile Nisan 2000 yılında oturma izni aldığını ifade eden Malkoç, ''Eğer, sözde Kürt halkını kurtarma mücadelesi verdiklerini iddia eden bazı 'Kürt aydınları' tarafından küçük çıkarlar uğruna bilinçli bir şekilde yapılan ihbar, iftira ve yalan kampanyaları ve bu kampanyaların Türk basınına akseden yansımaları olmasaydı, iç sorunlarımızı demokratik yöntemlerle tartışabileceğimiz bir düzeye kavuşuncaya kadar, susmaya ve bu trajediyi yaşamaya devam edecektim. Ama buna izin vermediler. Bu nedenle, bu konuyu özellikle ''Kayıplar Haftası''na denk getirerek sorumsuzca tartışan, kayıplar için verilen mücadeleye gölge düşüren ve en önemlisi, yüreği kan ağlayan kayıp yakınlarına hakaret edercesine gündemleştirenleri kınıyorum'' dedi. Malkoç, şimdiki yaşamına ilişkin ise hiçbir bilgi vermedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:42

İLGİLİ HABERLER