
PKK'DAN KAÇAN GENCİN ŞOKE EDEN İTİRAFLARI!..
VAN'da PKK terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan 16 yaşındaki 'Serhat' kod adlı Mecit Adıyaman, örgütten kaçmak için yüzlerce kişinin fırsat kolladığını söyledi. Kamplara 12- 15 yaşında kaçırılıp getirilen kızların çok zor şartlar altında bulunduğunu belirten Adıyaman, "Bu kızlara zorla eğitim yaptırıyorlar. Kızlar, ağır eğitime dayanamayıp ağlayınca ceza veriliyor. Kör bir kuyunun içine atılıp 3- 4 gün aç ve susuz bırakılıyorlar" dedi. PKK'nın İran'daki kampına sık sık yabancıların geldiğini ve üst düzey yöneticilerle İngilizce görüşmeler yaptığını anlatan Adıyaman, "Sadece iki öğün yemek yiyebiliyorduk. Çoğu günler aç kalıyorduk" diye konuştu.Van'ın Başkale İlçesi'nin Bilgeç Köyü'nde iki ay önce hayvan otlatırken, çoban Ramazan Kızıltaş'la birlikte bir grup silahlı PKK'lı terörist tarafından gözleri bağlandıktan sonra İran'daki örgüt kampına kaçırılan 16 yaşındaki 'Serhat' kod adlı Mecit Adıyaman, teröristlerin elinden kaçarak Başkale'de güvenlik güçlerine teslim oldu. Mahkeme tarafından tutuklanıp cezaevine konulan Adıyaman, itiraflarında kampta yaşadıklarını anlattı. Götürüldüğü kampta 25'e yakın 12- 15 yaşında kız bulunduğunu söyleyen Adıyaman, bu kızlara erkeklerle birlikte eğitim yaptırıldığını, kızların, zor geldiği için bu eğitimleri yapamayarak ağladıklarını belirtti. Adıyaman, bazı zamanlar bu eğitimleri yapamayanları cezalandırmak için, 'nezaret' diye adlandırılan kör bir kuyuya atıp 3- 4 gün aç ve susuz bıraktıklarını anlattı.
"BİR ÇOCUK DELİRDİ"
Kampta derede yıkandıklarını, günde 2 öğün yemek yiyebildiğini ve çoğu günler aç kaldığını kaydeden Mecit Adıyaman şunları söyledi:
"Yediğimiz yemekler bulgur pilavı ve kuru fasulyeydi. Bunlarla karnımız doymuyordu. Ben 2 ay içinde sadece bir kez et yiyebildim, o da pilavın üzerinde bırakılmıştı. 4- 5 kişi aynı tabakta yiyorduk. Sabahları reçel, peynir ve çay veriyorlardı. Kişi başına bir battaniye veriyorlardı ve geceleri toprağın üzerinde bu battaniyelere sarılarak yatıyorduk. Yanımızdaki 12 yaşındaki bir çocuk bunlara dayanamadı. Kandırılarak kampa getirilen çocuğun psikolojisi bozuldu. Akli dengesini kaybetmeye başladı onu görünce çok üzülüyordum."
"KAÇMAK İSTEYEN ÇOK"
Terör örgütünün kampında kaldığı süre içinde sürekli kaçmayı düşündüğünü belirten Mecit Adıyaman, kendisi gibi yüzlerce kişinin de kaçmak için fırsat kolladığını söyledi. Kamp yöneticilerinin zaman zaman siyasi eğitim verdiğini, Kürdistan kurulduktan sonra Kürt halkının rahat edeceğini söylediklerini dile getiren Adıyaman şöyle devam etti:
"Onlar bunu söylerken benim aklıma hep bizim köy geliyordu. Köyde askerlerin bu yaşıma kadar kimseye kötü davrandığını görmedim. Askerler bizim köyümüz ve komşu köyde okulları tamir edip, kışın kardan kapanan yollarda hastalarımızı hastaneye götürüyorlardı. Devlet bizim köyde bütün fakirlere yeşil kart verdi. Okuyan her kız öğrenci için para veriyor, okuyalım diye okul kitaplarını da ücretsiz dağıtıyordu. Devlet Kürtlerin hakkını gasp etse bunları yapar mı? Ayrıca kaldığımız kampta İngilizce konuşan yabancılar ile Araplar da vardı. İngilizce konuşan ve kampa zaman zaman misafir olarak gelen bu şahıslar, bizim giydiğimiz örgütün kıyafetlerinden giyiyorlardı. Benim anlamadığım, Kürt devletinin bu İngilizce konuşanlar mı kuracak. Benim inandığım Türkiye'de yaşayan insanlarla birlikte dedelerimiz, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Bizim devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'dir."
"ELEBAŞILAR LÜKS HAYAT YAŞIYOR"
Terör örgütü PKK'nın kamplardaki yöneticilerinin son derece güzel bir hayat sürdüklerini de anlatan Mecit Adıyaman, ifadesini şöyle tamamladı:
"Onların yediğini biz yiyemiyorduk. Hergün saat 21.00'de yatıyor, 04.30'da kalkıyorduk. Saat 06.00'ya kadar da bize kışlık odun toplatıyorlardı. Bu kampa gelenlerin bir çoğu kısa sürede örgütün ne olduğunu anlayıp, geri kaçmak istiyor ama fırsat bulamıyorlar. En küçük bir hataya inanılmaz cezalar veriliyordu. PKK'nın kamp yöneticileri, anlaşmazlık çıkarana, bayanlara ve kendi aralarında birbirlerine laf atanlara da, kız çocuklarında olduğu gibi yine ağır cezalar veriyorlardı. Ceza olarak 'nezaret' adını verdikleri kazılmış karanlık bir çukurun içine atıyorlardı. İnanılmaz cezalar uygulandığı kampta kimsenin kaçmaması için sıkı güvenlik önlemleri alınıyor."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 02:21