PROF. DR. AYDIN EREL: ''İSTANBUL-ANKARA ARASINDAKİ EN YÜKSEK HIZIN 60 KİLOMETRE OLMASI GEREKİR''
FUNDA KESKİN
İSTANBUL- TMMOB Makine Mühendisleri Odası'nın Beyoğlu'ndaki İstanbul Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenleyen Prof. Dr. Aydın Erel, 33 yıldır Yıldız Teknik Üniversitesi'nde görevli olduğunu belirterek, ''Benim uzmanlık konum demiryolu üst ve alt yapısıdır. Demiryollarının nasıl olması gerekir? konusunda tezim var. Ben 1980 yılında Devlet Demir Yolları'na başvurdum ve 'beraber çalışalım' dedim. O günden bu yana Devlet Demiryolları Genel Müdürlükleri ile yakın ilişkiler içindeyim. Uzun yıllar seminerler verdim. Seminerler yaklaşık 3-4 yıldır yapılmıyordu. 2 yıl önce seminer vermeyi önerdim, kendileri gerekli görmedi. Sorunları olan birinci bölge İstanbul'dur. Burada yetkililerin bilmediği bazı sorunları ben biliyordum. Alt kademede çalışanlar, bu sorunları her zaman daha iyi bilirler fakat üst kademeler yetiştiremezler'' dedi.
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ı yıllardan beri tanıdığını belirten Aydın Erel, ''Kendisine ve yaptığı çalışmalara son derece saygım var. Genel Müdürümüz Karaman Aralık ayında yurt dışında bir seyahat yapıp, hızlı trene binmişler. 'Onlar hız yapabilirse, biz neden yapmayalım' diye düşünerek, 'trenleri hızlandıralım' şeklinde emir vermişler. TCDD'de çalışan öğrencilerim, 'hocam genel müdürümüz böyle bir emir verdi ne yapabiliriz' şeklinde sorularla bana geldi. Ben de Süleyman Bey'e Aralık ayında telefon açtım. Bu işlerin bilgi, teknik ve ilim dahilinde yapılması gerektiğini söyledim. Kendisi memnuniyetle karşıladı. Daha sonra birlikte çalışmayı önermek için bir telefon daha açtım. Konuşmalarımız gerçekleşme aşamasına kadar geldi. Fakat artık genel müdürlükten bir ses çıkmadı ve hızlı tren sefere başladı. Ben Karaman'ı tekrar arayarak, kaygılarımı dile getirdim. Oluşabilecek kaza risklerini ve yolun işletme maliyetinin en az iki katına çıkabileceğini kendilerine aktardım. En sonunda 'ben vicdanen bunu açıklamak zorundayım, bunu bir basın bildirisiyle açıklayacağım' dedim'' diye konuştu.
Hızlı tren konusunda hiç bir çalışma yapılmadan sefere konulduğunu aktaran Prof. Dr. Aydın Erel, ''5 Temmuz tarihinde bakanımıza 'istirham ediyorum bu trenleri seferden kaldırın' dedim. Ayın 14'ünde TCDD Genel Müdürlüğü beni ve 14 profesör arkadaşımı Ankara'da toplantıya çağırdılar. Gelen öğretim görevlisi sayısı 7 idi. O toplantıda önce bize bir brifing sunuldu. Yapılan ön çalışmalar açıklandı. Daha sonra öğretim üyeleri söz alıp beni desteklediklerini söylediler. Ben etüt yapılmadan hızlandırılmış trenin sefere konulmasın sakıncalı olduğunu bir kere daha söyledim. Bırakın hızlandırılmış treni, zaten bizim demiryollarımız eski trenler için de sorunludur. Daha öncede kaza riski vardı ama hızlandırılmış trenden sonra bu oran yüzde yüz arttı. Daha sonra yetkililer, 'Aydın Hoca'nın dediği çıkacak, basının karşısına çıkıp 'ben demiştim' diyecek' dediler. Ben de, 'size söz veriyorum demeyeceğim' dedim. Şu anda da böyle bir şey söylemiyorum. Toplantının bitiminde bizi trene bindirmek istediler. 'Ben o trene binmem' demiştim ve binmedim. Trene binen diğer 2 arkadaşlar trenin iyi olduğunu söylemişler. Hatta makinist kabininde binip gelerek yolu uygun bulmuşlar'' ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, kazanın sebebine de değinen Erel, ''Bu kaza treni raydan çıkarak devrilmesi sonucu oluşan bir kazadır. Yalnızca taşıtın yetersiz olması, taşıt ve yolun yetersiz olması, yalnızca yol kusurları, işletmesel nedenler ve hız yüzünden tren raydan çıkabilir. Yüksek hız, bazı durumlarda treni raydan çıkarır, bazı durumlarda ise hiç çıkarmaz. O taşıtı kullanan makinistlerin hızlanma ve yavaşlama biçimlerinden de olabilir. Bu kazada lokomotif geçmiş ardından vagon devrilmiş. Amerika'da 10 yıldır meydana gelen raydan çıkma olaylarında, yüksek hız oranı azdır. Yol, taşıt ve işletme koşullarından ötürü kazalar olabilir. Benim amacım, dün akşam olay yerine gitmekti. TCDD'nin beni oraya götürmesini istedim ama şu ana kadar da arayan olmadı. Taşıtla yol evli bir çift gibidir. Genellikle yol iyi olsun taşıt önemli değil, ya da taşıt iyi olsun yol önemli değil düşüncesi vardır. Oysa ikisi de çok önemlidir'' dedi.
Erel, ''Rayın ömrü 50 yıldır, biz de bazı raylar 3 yılda bir değişir. Tekerleğin ömrü de uzundur, ama biz de tekerlekler de sık sık değişir. Hatta tekerleğe dolgu kaynağını yaparlar ama taşlamazlar. 'O yolda kendi kendine taşlanır' derler. İşte böyle bir zihniyet söz konusu. Böyle bir yolda bırakın hızlandırılmış treni, hızlandırılmamış tren bile gitmez'' diye konuştu.
Basın mensuplarının, ''Bu trenin seferlerine başlamasını kim istedi, olayın sorumlusu kim?'' sorusuna Prof. Dr. Aydın Erel, ''Bu olaya ben hiç bir şekilde onay vermedim. Bu konu kimseye sorulmadı. Daha önce de söylediğim gibi, 14 Temmuz'da Ankara'da yapılan toplantıda, hızlandırılmış trenin hayata geçirilmemesini istedim. Herkes de bana hak verdi. Bu konuyla ilgili kimse rapor sunmadı. Toplantıdan sonra ismini söylemek istemediğim iki tane öğretim görevlisi arkadaşım trene binerek, yolun durumunun iyi olduğunu söyleyerek onay vermiş. İstanbul-Ankara demiryollarındaki virajlar en az 300 metre civarındadır. Burada en yüksek hızın 60 kilometre olması gerekiyor'' açıklamalarında bulundu.
Toplantıdan sonra, İstanbul Barosu Başkanlığı'na bağlı Avukat Filiz Saraç, Muammer Aydın, Okan Bengisu suç duyurusunda bulunmak üzere Pamukova'ya doğru yola çıktı. Avukatlar, Pamukova Cumhuriyet Savcısı'na ve Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'na soruşturmanın hızlandırılması için ve bir an önce sorumluların bulunması için suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:37