Gündem
  • 1.9.2004 09:57

PUTİN: TÜRKİYE'Yİ DÜŞMAN OLARAK GÖRÜYORDUK

Vladimir Putin yarınki Türkiye ziyareti öncesi Mehmet Ali Birand'ın CNN Türk'te yayınlanacak Manşet programına verdiği röportajda iki ülke ilişkileri ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi: MEHMET ALİ BİRAND: Soçi'de tatil mi yapıyorsunuz? VLADİMİR PUTİN: Çalışma ortamı değiştiriyorum desem daha iyi olacak. Biliyorum ki çok iyi yüzücüsünüz. Sadece zevk için yüzüyorum. Spor ve yüzme günde bir buçuk saatimi alıyor. Gençken her insanın bir hayali vardır. Siz, günün birinde Kremlin'in en tepesindeki adam olabileceğinizi düşündünüz mü? Hayal etmeyi bir tarafa bırakın, aklıma bile gelmedi. Gençliğimde siyaseti hiçbir zaman çekici bulmadım, çok konuşulan, az iş yapılan bir uğraş olarak gördüm. Tepeye çıkınca durum değişiyor mu? Kişisel özgürlükler bitiyor mu? Elbette, ve tüm davranışlarını sorumluluğun büyüklüğüne göre ölçmek zorunda kalıyorsun. Böylece şahsi özgürlüğünün de bir parçasını kaybetmiş oluyorsun. Etrafınız çok kalabalık olmasına rağmen, hiç yalnızlık çekiyor musunuz? Şahsi ilişkilerimi benim işgal ettiğim makamdan yarar beklemeyen çevrelerle kurmayı tercih ediyorum. Bu ilişkiler de genelde okul yıllarında kurulmuş dostluklardan oluşuyor. KOMÜNİZM GÜZEL ŞARKIYDI Şimdiki rüyanız ne? Rusya'yı eski ihtişamına mı getirmek istiyorsunuz, Rus insanını daha da zenginleştirmek mi istiyorsunuz? Vatandaşlarımızın daha zengin olmalarını sağlayabilirsem, birinci şık kendiliğinden gerçekleşmiş olur. Siz diyorsunuz ki eski ihtişam, güç, füzeler o kadar önemli değil. Yani sokaktaki insanın önemli olduğunu mu söylüyorsunuz? Evet, ben aynen böyle düşünüyorum ve buna canı gönülden inanıyorum. Sizin tüm gençliğiniz komünist ideolojiyle geçti ve her şey aniden değişti. Komünist ideoloji göçtü. Şarkı mı kötüydü, yoksa şarkıcı mı hata yaptı? Benim hayatımın önemli bir bölümü komünizmi savunmakla değil, devleti savunmakla geçti. Sovyetler Birliği'nin son 10 yılında komünizm ideoloji olmaktan çıkmış ve devlet idari yapısına dönüşmüştü. İşin köküne bakacak olursak, komünizm, ideoloji olarak kötü bir fikir değil. Birçok dinde de olduğu gibi kardeşlik, birlik ve beraberlik öneriyordu. Şarkı iyi miydi o zaman? Şarkı iyi değil, güzeldi. Ama kemancı beceremedi. Şarkı ve kemancıyı tartışmak bence yersiz. Mesele başka bir noktada düğümleniyor. Bu fikrin hayata geçirilmesi perspektifi olmayan bir uğraştı. Saint Simon gibi filozofların kitaplarda yarattığı düşünce gibi bir şeydi. SİZİ DÜŞMAN GÖRÜYORDUK Sizden sır vermenizi istemiyorum ama, gençliğinizde hem KGB'de hem çeşitli devlet kuruluşlarında çalıştınız. O dönemlerde Türkiye sizin için neydi? Kaygıyla bakılan, düşman sayılan bir ülke miydi? Size o dönemle ilgili görüşümü açıkça söyleyeyim. Benim için Türkiye güneyimizdeki NATO üyesi ülkeydi. Ve Kuzey Atlantik İttifakı Türkiye'ye konumu itibarıyla yatırım yapıyordu. Yani, bizim düşmanımız olarak görülüyordu. Biz de böyle büyüdük. Stalin boğazları ve Ardahan'ı almak istiyor deniyordu. Peki artık bunlar bitti mi? Rusya ve Türkiye'nin paylaşamayacağı bir şey kalmadı mı? İşbirliği ve refaha doğru gidiyoruz. Çünkü ancak güçlerimizi birleştirdiğimiz takdirde vatandaşlarımızın yararına çalışmış oluruz. Karadeniz ötesi komşu iki ülkeyiz, çok karmaşık olmasına rağmen çok güçlü tarihsel bağlarımız var. Bu uzun dönem içinde savaştığımız da oldu. Ancak genel olarak baktığımızda işbirliği içinde geçen ilişkilerimiz baskındır. 1920-1930 dönemini hatırlayalım. Genç Sovyet devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne maddi ve manevi desteğini hatırlayalım. İşbirliğimiz hakkında ''Mavi Akım''ı örnek gösterebilirim. Birçok çevre bu projeye hayal demişti. 1992 yılında, iki ülke arasındaki ticaret, tahmini rakamlarla 1 milyar dolardı. 2003 yılına gelindiğinde ise bu rakam 6,8 milyar dolara çıktı. Neredeyse 6 misli bir artış var. Bu yılın ilk altı ayında ise ticaret hacmimizin artış miktarı yüzde 60. Bu inanılmaz bir rakam. Türkiye'nin her yerinde Rus var... İnsanımız ülkenizi seviyor. Yalnız tatil için değil, Türk kültürüne de ilgi duyuyor. Rusya'da Türk kültür haftası düzenlendi, gelecek yıl Türkiye'de Rus haftası düzenlenecek. Birbirimize göstereceğimiz çok şey var. Yani Antalya mı görüşünüzü değiştirdi? Bu ziyaretlerim sayesinde ülkeniz hakkındaki düşüncelerimin kökünden değişmesine neden oldu. Yukarıda bahsettiğim 'NATO ülkesi düşman Türkiye' kalıpları bir anda kafamdan silindi gitti. Ziyaretlerim sırasındaki Türk halkının bize gösterdiği ilgi, Türkiye hakkındaki düşüncelerimin temeline yerleşti. GÜCÜMÜZÜ BİRLEŞTİRELİM Türk-Rus tarihinde ilk defa en tepedeki bir insan Türkiye'ye gidiyor. Bu gez haberine siz gazeteci olsanız nasıl bir manşet atarsınız? Yeni bir dönem mi dersiniz? Tarihi bir zirve mi dersiniz? ''İlerleme ve refaha birlikte adım'' derim. Bu daha derine inen bir ilişkiye, çok boyutlu bir ortaklığa mı işaret ediyor? Bu yaklaşım doğru. Tek kutuplu dünyada değiliz. Birbiriyle mücadele eden sistemler yok. Çok kutuplu dünyaya doğru gidiliyor. Komşuyuz ve ortak çıkarlarımız çok. Gücümüzü birleştirirsek kârlı çıkarız. Ticari ilişkilerde 7 milyar dolar gibi bir açık var. Buna baktığımızda yatırım yapmak istediğinizi mi söylemek istiyorsunuz? Bu alanda girişimlerimizi çeşitlendirmek istiyoruz. İşbirliği alanlarımız çok. Türkiye'ye doğalgaz veriyoruz, petrol vermeyi de düşünebiliriz. Hatta, Türkiye'nin petrol ve gaz ihracatımızda transit ülke olmasını bile düşünüyoruz. Şu anda bizim şirketlerimizin Türkiye'de elektrik alanına da el atması araştırılıyor. Birkaç şirketimiz elektrik üretimini görüşüyor. Ayrıca makine bazında da Türkiye'ye girmeyi planlıyoruz. Rusya'dan büyük yatırımlar mı geliyor? Ben biliyorum, hatta eminim ki bizim şirketlerimiz Türkiye'deki özelleştirme sürecine katılmak istiyor. Havacılık sanayii, askeri alanda helikopter ihaleleriyle ilgileniyoruz. SSCB OLSA İŞGAL OLMAZDI Bir soru soracağım cevap vermeyebilirsiniz. Irak eskiden müttefikinizdi. SSCB dağılmasaydı ABD Irak'ı işgal edebilir miydi? SSCB içte siyasi reformdan geçmeseydi, eski varlığını muhafaza etseydi, mümkün olmazdı. Diğer taraftan SSCB eski coğrafyasını korumuş olsaydı ve siyasi değişimi bugünkü gibi yaşasaydı müdahaleye göz yumabilirdi. K. Irak'ta bağımsız Kürt devleti kurulursa Rusya'nın tutumu ne olur? Engellemek için asker gönderir misiniz? Askeri yöntem her zaman son çözümdür ve çoğu zaman doğru çözüm yolu değildir. Durumu askeri boyuta ulaştırmamak daha iyi. Irak'ın parçalanmasına karşıyız. Toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. 'EL KAİDE ÜSTLENDİ' Eskiden Rusya Türkiye'yi Çeçen konusunda suçlardı. ''Onlara yumuşak davranıyorsunuz'' denir, karşılığında PKK kozu kullanılırdı. Sonra bu sesler yok oldu. Karşılıklı mekanizmalar oluşturuldu. Bu mekanizmalar iyi işliyor mu? Türkiye'nin tavrından memnun musunuz? Türkiye birçok ülkeden daha iyi bölücülük ve terörün ne olduğunu biliyor. Çeçen konusuna gelince... Rusya'nın da bazı hataları Çeçenistan'daki bölücü hareketi tırmandırdı. Durum normalleşmeye gidiyor. Seçimler yapıldı ve yeni devlet başkanı da belirlendi. Ancak uluslararası terör emellerinden vazgeçmedi. Birkaç gün önce Rusya'da iki yolcu uçağının teröristlerin hedefi olduğunu biliyoruz. El Kaide ile bağlantılı bir örgütün olayın sorumluluğunu üstlendiği söylendi. Bu gelişmeler uluslararası terörün Çeçen halkının çıkarlarını değil, kendi çıkarlarına hizmet ettiği bir daha kanıtlamıştır. Türkiye'de Çeçen ayrılıkçılar belli bir zaman önce birtakım dernekler sayesinde faaliyette bulunuyorlardı. Ancak Türkiye de terörden çok çekti ve sizin güvenlik güçleriniz bununla hâlâ mücadele veriyor. Türkiye'nin Çeçen konusunda şu anki tutumundan memnunuz ve daha iyi sonuçlara ulaşacağımıza eminim. 'Kıbrıs vetosu haberliydi' Putin, Kıbrıs'la ilgili yaptığı açıklamada da, Ada'daki referandumdan birkaç gün önce, Rumların ''Evet'' diyebilmesini sağlamak için BM Güvenlik Konseyi'nden geçirilmek istenen karar tasarısını Ankara'ya danıştıktan sonra veto ettiklerini söyledi. Putin, şöyle konuştu: ''Bizim vetomuz Türkiye için sürpriz olmadı. Önceden haber verdik ve konuyu Ankara ile görüştükten sonra bu kararı aldık. Bu da birlikte çalışmamızın bir örneği oldu. Bu veto KKTC'ye karşı atılmış bir adım değil.'' Dışişleri Bakanı Gül'ün ''Metinde yeni hiçbir şey yok'' açıklamasına rağmen, Dışişleri bürokratları Türkiye'nin acil bir durumda adaya müdahalesini zorlaştıran ifadeler içerdiği gerekçesiyle kararın çıkmaması için gizli diplomasi yürütmüş ve aralarında Rusya'nın da bulunduğu Güvenlik Konseyi üyeleriyle temasa geçerek veto kulisi yapmıştı. Ancak Rusya'nın vetosu, kamuoyuna ''Rumlar istedi, Rusya veto etti'' biçiminde yansımış ve Rumların planı reddetmesinde etkili olduğu öne sürülmüştü. milliyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:51

İLGİLİ HABERLER