RAHŞAN ECEVİT'İ AĞLATAN MANŞET!..
DSP-MHP ve ANAP’ın ortaklığıyla kurulan 57. Hükümet’in başbakanı Bülent Ecevit, Süleyman Demirel’den boşalan cumhurbaşkanlığı makamı için önce emekli büyükelçi İlter Türkmen’i düşünmüş.
Ancak, Türkmen’in 1991 seçimlerinde MHP’den milletvekili adayı olduğunu öğrenince bu kararından vazgeçmiş. Söz konusu iddia gazeteci Ercan Yavuz’un “Evita’dan Ecevit’e Yumruksuz Sol: DSP” isimli kitabında ortaya atıldı. Kitaptaki bilgiye göre, dönemin Başbakanı Ecevit, önce hükümet ortaklarıyla daha sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile bir araya geldi. Ecevit’in kafasında Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Başkent Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Haberal vardı. Küçük çaplı nabız yoklamalarının ardından Cem ve Haberal için Parlamento’da destek bulamayacağını anladı. Kıvrıkoğlu, cumhurbaşkanının dış politika bilen, hukuka bağlı, şaibesiz ve siyasete bulaşmamış biri olmasını istiyordu. Akıllara ilk olarak Büyükelçi İlter Türkmen geldi. MHP adaylığı sebebiyle Türkmen’den vazgeçilince Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’de karar kılındı.
Kitapta, DSP’de yaşanan deprem ve Ecevit ailesinin içine düştüğü durum da gözler önüne seriliyor. Kitapta anlatıldığına göre, Ecevit ilk olarak Mardin eski milletvekili Mustafa Kemal Tuğmaner’in evinde verilen çiğköfte partisinden sonra Kemal Derviş’ten şüphelenmeye başlamış. Hüsamettin Özkan ile Kemal Derviş bu evde ‘ortak hareket etme’ kararı almış. Derviş’in bir süre sonra erken seçim istemesi, koalisyonda huzursuzluğa neden olmuş. Ecevit bunun üzerine Emrehan Halıcı’yı göndererek Derviş’in ne yapmak istediğini öğrenmek istemiş. Derviş, Halıcı’ya şu cevabı vermiş: “Yüzde 33’ün üzerinde oy alacak iktidarlara ihtiyaç var. DSP bana yetmez. Birbirine yakın partiler bir araya gelmeli.”
Hürriyet gazetesinin 2 Temmuz’daki “Acı gerçek” manşeti de Rahşan Hanım’ı ağlatmış. Emin Çölaşan imzalı haberde, Rahşan Hanım’ın Başbakan’a yeterince bakamadığı iddia ediliyordu. Aynı gün Ecevitler’in evine giden Mecit Şekercioğlu, Rahşan Ecevit’i ağlarken bulmuş. Rahşan Hanım, gözyaşları içinde, “Bizden ne istiyor bunlar? Ben Bülent’ime zarar verecek biri miyim?” diye yakınmış. Yine bu dönemde Rahşan Hanım’ın hastalığı Ecevit’ten saklanmış. Öksürüğü bir türlü kesilmeyen Rahşan Ecevit, yakınlarının baskısıyla Bayındır Hastanesi’ne gitmiş. Yapılan tetkikler sonrasında kanser teşhisi konmuş. Rahşan Hanım, hastalığının eşinden saklanmasını rica etmiş. Bir süre sonra tekrar rahatsızlanınca bu kez GATA’ya kaldırılmış. Tetkiklerin sonucunu açıklayan kurmay albay, “Ne kanseri, siz tüberkülozsunuz. Yanlış teşhis koymuşlar.” demiş. Bunun üzerine yerinden kalkan Ecevit, “Benden bir şey sakladığınızı biliyordum.” diyerek gözyaşlarını tutamamış.
Zaman