Emin ÇÖLAŞAN
Referandum komedisi
CUMHURİYET'in başkentinde cumartesi günü bir komedi, skandal, hukuksuzluk sergilendi. Yargı kararları ayaklar altında çiğnendi. Bu olaya Adalet Bakanı Cemil Çiçek bile karıştı. Ankara Valisi, Yüksek Seçim Kurulu ve diğer ilgili kuruluşlar bu skandalı seyretmekle yetindi.
Ankara trafiği, Büyükşehir Belediyesi tarafından felç edildi. Vatandaşlar tepki gösterdi. Bunun üzerine İ. Melih ‘‘referandum’’ yapmaya karar verdi. Ankara'nın hilkat garibesi amblemi için geçmişte yine referandum yapmaya kalkışmış, ancak Ankara 10. İdare Mahkemesi bu işlemi hukuka aykırı bulup iptal etmiş, Danıştay 8. Dairesi mahkemenin kararını onayıp kesinleştirmişti.
Ancak İ. Melih ısrarlıydı. İlle de ‘‘referandum’’ yapacaktı. Bu sözcüğü kendisi kullanıyordu. Fakat mahkeme kararları ortaya çıkınca bunun ‘‘anket’’ olduğunu söylemeye başladı! Dünyada ilk kez bir ‘‘anket’’ için sandıklar kuruluyor, sandık oylaması yapılıyordu!
***
Referandum için belediye otobüsleri tahsis edildi. Bindirilmiş kıtalar, on binlerce kişi otobüslere doldurulup çevre il ve ilçelerden, varoşlardan, uzak semtlerden Kızılay'a getirildi. Hayatında Kızılay'ı ilk kez görenler oy verdi!
7 yaşında çocuklar oy kullanıyordu!
Belediye çalışanlarına emir verildi. Aileleriyle birlikte sandık başına getirildiler! Belediye ile işi veya yakınlığı olan müteahhitler, marketler, şirketler, personeli toplayıp Kızılay'a götürdüler.
Oy verenlere gün boyunca otobüslere beleş binme hakkı verildi!
‘‘Sandık görevlileri’’ kimlerdi? Zabıtalar, korumalar, belediye memurları! Tamamı İ. Melih'in adamları. Düzmece oyları onlar saydı!
Hürriyet dahil dünkü gazetelerden bazı manşetler: ‘‘Gökçek'ten referandum oyunu.’’ ‘‘Gökçek 200 otobüs insan getirip oy kullandırdı, halk yine perişan oldu.’’ ‘‘YSK'yı da karıştırdı.’’ ‘‘Gökçek usulü referandum.’’ ‘‘Bebekler oy kullandı.’’ ‘‘Kızılay'da garip referandum.’’
***
Şimdi bunları da bir yana bırakıp ilgili kişi ve devlet kuruluşlarının bu rezalete ilişkin tavrına bakalım.
1- Yüksek Seçim Kurulu bu referandum için İ. Melih'e 300 şişe seçim boyası verdi. Yaptığı işin yanlışlığını anlayınca, cumartesi sabahı boyaları geri almak zorunda kaldı.
2- Ankara'nın Yahya Gür isimli protokol valisi mahkeme kararlarını biliyordu. Buna rağmen referandum komedisine göz yumdu.
3- Yüksek Seçim Kurulu da her şeyi biliyordu. Ancak göz yumdu. Referandumun hangi koşullarda yapılacağı Anayasa ve yasalarla belirlenmişti. (Sadece anayasa ve yasa değişiklikleri ve mülki idare sınırlarının değişmesi için.) Başkan Altan Tufan bana telefonda ‘‘Ama bu bir anket’’ diyordu. Anket (!) için seçim boyası verdiren, sonra pişman olup geri alan kendisiydi. YSK, mahkeme kararlarını hiçe saydı, kendisi çiğnedi.
4- Yasaları uygulamakla yükümlü Adalet Bakanı Cemil Çiçek de bu kanunsuzluğa alet oldu, oraya gidip İ. Melih'le birlikte oy verdi.
***
Bu düzmece referandum olayı bize bir şeyi yeniden öğretti:
Türkiye'de hukuk mukuk yok. Mahkeme kararlarının da hiçbir önemi yok. Cumartesi günü olduğu gibi, işlerine gelmiyorsa hukuk ayaklar altında... Ve Belediye Başkanı'nı falan bırakın bir yana, Adalet Bakanı, Yüksek Seçim Kurulu, Ankara Valisi bu hukuksuzluğun içinde.
Dahası var. Seçim sandıkları Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim sonrasında il ve ilçelerde belediyeler tarafından saklanıyor. Bunların izinsiz kullanımı mümkün değil.
Cumartesi günü bu sandıklar belediye depolarından YSK'nın izni olmadan çıkarılıp kullanıldı.
Bunu YSK Başkanı Tufan Algan'a telefonda söylediğimde ‘‘Vallahi bunu ilk kez sizden duyuyorum’’ dedi. Şimdi olayı biliyor. Bakalım ne yapacak!
Türkiye'de hiç kimse ‘‘hukuk devleti, yasa, yargı kararı’’ nutku atmasın. Ortalıkta yasa yok, hukuk yok. Mahkeme kararları hem de devletin başkentinde, Kızılay'ın göbeğinde paspas gibi çiğnenirken, ilgili kişi ve kurumların tümü duyarsız.
Bindirilmiş kıtalar kanunsuz bir iş için seferber ediliyor, ömründe Kızılay'a adım atmamış tipler, küçük çocuklar ‘‘oy vermeye’’ getiriliyor, bu görüntüleri tespit eden gazeteciler dayak yiyor.
Bu referandum komedisini, rezaletini, skandalını, cumartesi gecesi ekranlardan ayrıntılarıyla ve unutulmaz sahneleriyle izlediniz. Bir ibret belgesiydi.
AKP'nin en büyük destekçisi konumuna gelip halk arasında ‘‘Yüksek Siyaset Kurulu’’ olarak adlandırılan YSK'dan, Adalet Bakanlığı'ndan, başkentin protokol valisinden tık yok! Türkiye adına, hukuk adına, insanlık adına ayıp.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:56