Gündem
  • 16.4.2010 17:25

SAVCININ İMZASI 'EYLEM PLANI'NDA!

"Ergenekon" soruşturması kapsamında
Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin 5'i tutuklu 17
kişinin yargılandığı davanın duruşmasında, Levent Bektaş'ın avukatları tarafından
imza taklit makinesiyle Cumhuriyet Savcısı Ercan Şafak'ın imzasının "Kafes Eylem
Planı" başlıklı belgeye atılmasına ilişkin bir video izlettirildi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Vedat
Yılmazabdurrahmanoğlu, savunmasını yapmak üzere tutuklu sanık Ercan Kireçtepe'ye
söz vermek istedi.

Buna karşı çıkan Levent Bektaş'ın avukatı Celal Ülgen, savunmanın tek ve
bütün olduğunu, sanık savunma yaptıktan sonra avukatına söz verilmesi
gerektiğini, bunun kesintiye uğratılamayacağını söyledi.

Üye hakim Mehmet Karababa'nın, Kireçtepe'nin savunmasına geçilmesi
konusunda Yılmazabdurrahmanoğlu'na destek vermesi üzerine Ülgen, "Sayın üye
müdahale ediyor. Mahkemeyi kim yönetiyor?" diye konuştu.

Bunun üzerine Yılmazabdurrahmanoğlu, savunma yapması için Bektaş'ın
avukatlarına söz verdi.

Bektaş'ın avukatlarından Celal Ülgen, "Yargılamada silahların
denkliğinin eşit olmadığını, savcıların hakimlerle aynı seviyede, avukatların ise
daha aşağıda oturduğunu, bunun da adliye binası yapılırken savcıların
marangozlara olan yakınlığından kaynaklandığını" söyledi.

-"MARANGOZLAR VATAN HAİNİ DEĞİL"-

Savcı Nuri Ahmet Saraç ise "Marangozlar vatan haini değil, bu ülkenin
evladı. Biz tüm meslek gruplarına eşit mesafedeyiz" dedi.

Mahkeme heyetinden izin isteyerek savunmasını oturduğu yerden yapan
Ülgen, dün müvekkiline yapılan çapraz sorgu sırasında "Neden siz? Sizi özel
kılan bir husus var mı?" diye soruların yöneltildiğini hatırlattı.

Bunun sadece Bektaş'a yönelik bir tuzak olmadığını söyleyen Ülgen,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu askerler ülkemizin kahraman askerleridir, kahramanlarıdır. Olayın
bütününe baktığımızda görevi sırasında üç altın madalya alan bir subayın,
Suriye'den Apo'yu getiren komutanın Ergenekon'da sanık olduğunu görürüz. Demek ki
burada birçok subay hedef alınıyor. Aslında hedef alınan TSK'dır. Aslında hedef
alınan Türkiye'dir. Aslında hedef alınan çağdaşlıktır. Aslında hedef alınan
Mustafa Kemal'dir. Bunu ne kamuoyu, ne sayın savcılar, ne de biz görmezden
gelebiliriz."
Avukat Ülgen, adil bir yargılama için mahkemeden bazı bilgi ve belgeler
istediklerini, ancak sonuç alamadan savunma yapmak durumunda kaldıklarını
vurguladı.

Müvekkilinden ele geçirilen ve delil olarak iddianamede geçen CD'lerin
gerçek olup olmadığının bilinmediğini ifade eden Ülgen, sanık telefonlarının
dinlenmesine ilişkin mahkeme kararının da dava dosyasında bulunmadığını
belirtti.

Sanık avukatlarından belge ve bilgilerin kaçırıldığını, bu nedenle
karanlık odada savunma yaptıklarını söyleyen Ülgen, bunun Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi hükümlerine aykırı olduğunu söyledi.

"Müvekkilimin yakalanması ve gözaltına alınması sırasında birçok
hukuksuzluk gerçekleşmiştir" diyen Ülgen, arama ve el koyma işlemleri sırasında
da birçok yasa dışılık yapıldığını, arama kararlarında Ceza Muhakemesi Kanunu'nu
117. maddesinin uygulanmasını da anlayamadığını ifade etti.

-"BARKOVİZYONA NEDEN BAKMIYORSUNUZ" TARTIŞMASI

Ülgen, barkovizyonu kullanarak bir şeyler anlattığı sırada hakim ve
savcıların önlerine bakmasına tepki göstererek, "Niçin ekrana bakmıyorsunuz?
Bakmayacaksanız neden görsel savunma yapıyoruz? Anlamıyorum" dedi.

Bunun üzerine Yılmazabdurrahmanoğlu da barkovizyona bakmak zorunda
olmadıklarını söyledi.

Müvekkilinin ev ve iş yerinin aranması kararı ile bu kararı talep eden
yazının aynı bilgisayardan çıktığını öne süren Ülgen, iddia makamı ile kararı
verecek olan hakimin bu yakınlığını anlayamadığını söyledi.

Ülgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Arama kararı varsa önce bu yapılacak. Kararda 'bilgisayarları al gel'
demiyor. Burada hukuksuzluk vardır. Müzekkerede mevcut delillerle birlikte yeni
delillerin bulunması durumunda yakala diyor. Ancak arama kararıyla yeni delil
bulunamıyor, ancak yakalama yapılıyor. Oysa müzekkerede bir suç unsuru
bulabilirsen yakala deniyor. Ayrıca arama sırasında el konulan CD ve DVD'lerin
seri numarası alınmamış ve torbaya konulmamış. Sadece son aramada el konulan
şeyler torbaya konulmuştur. Bunların tamamı yasa dışıdır."
Bektaş'ın ofisinden ele geçirilen CD'lerin birinci incelemesinin 22
Nisan, ikinci incelemesinin ise 9 Mayıs 2009'da yapıldığını hatırlatan Ülgen,
soruşturma savcısı Ercan Şafak'ın 27 Nisan 2009'da ifadesini aldığı davanın
sanıklarından Eren Günay'a, henüz kendisine ulaşmamış ve tespit edilmemiş olan
'Kafes Eylem Planı"nı sorduğunu öne sürdü.

Ülgen, savcının kendisine 11 Mayıs 2009'da ulaşacak planı 27 Nisan'da
Günay'a sormasının bir komplo tezgahının hazırlandığının kanıtı olduğunu
savunurken, duruşmayı izleyenler tarafından alkışlandı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ise alkışlayanları
uyararak, dinleyicilerin sessiz olmasını istedi.

-EK GÖZALTI SÜRESİ-

Müvekkili hakkındaki gözaltı süresinin bitiminden yaklaşık bir saat sonra
ek bir kararla uzatıldığını, gözaltı süresinin bitmesinin hemen ardından
şüphelinin serbest bırakılması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını anlatan
Ülgen, savcıların gözaltı süresi konusunda bir hata yapıldığını anlamaları
üzerine el yazısıyla belgeye "İki saat yol hariç" notunu düştüklerini
kaydetti.

Bektaş'ın diğer avukatı Hüseyin Ersöz ise, bir dijital verinin delil
olarak nitelendirilebilmesi için olayı temsil ediyor, akla, mantığa ve hukuka
uyuyor olması gerektiğini dile getirdi.

Suçlulardan elde edilen dijital verilerin bilirkişilerce incelemesi
gerektiğini anlatan Ersöz, ancak müvekkilinden elde edilen dijitallerin Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polislerce incelendiğini savundu.

Bunun hukuka aykırı olduğunu ifade eden Ersöz, dijital verilerdeki bir
dokümanda yapılacak en ufak değişikliğin, o dosyanın "hash" değerinde
değişikliğe neden olacağını söyledi.

Avukat Ersöz, şöyle konuştu:
"Aramada el konulan dijitallerin delil sayılabilinmesi için kopyalarının
ve dokümanların hash değerinin alınması gerekir. Alınmamışsa bunlar delil
sayılmaz. Müvekkilimin evinde ve iş yerinde yapılan aramada el konulan dokümanlar
için bunlar yapılmamıştır. Eğer kopyalama ve hash değer alınmamışsa dokümanda
sonradan kolaylıkla değişiklik yapılır. Dokümanlarda değişiklik yapılıp
yapılmadığını sadece hash değerle anlarız"


-SAVCININ İMZASI EYLEM PLANINDA-

Hüseyin Ersöz, mahkeme heyeti ve duruşmadakilere barkovizyondan ıslak
imzanın taklit edilmesi ve belgelerde kullanılan imzaların başka belgelere
kopyalanarak kullanılmasıyla ilgili iki video izletti.

Bu videolarda Cumhuriyet Savcısı Ercan Şafak'ın "Kafes Eylem Planı"
iddianamesindeki imzaları, imza makinesi tarafından okunmasının ardından "Kafes
Eylem Planı" olduğu iddia edilen belgeye atıldı.

İmzaların kopya edilmesinin mümkün olduğunu belirterek, bu videolarla
ilgili teknik açıklamalarda bulunan avukat Ersöz, imza taklit makinelerinin 800
dolar ile 4 bin dolar arasında değişen fiyatlarla alınabileceğini de ifade
etti.

Bunun üzerine üye hakim Mehmet Karababa, avukat Celal Ülgen'e,
"Makineyle atılan imzaların, makineyle atıldığını tespit edebilecek bir bilim
kurulu var mı? İmza taklitleri bilimsel kurullar ve adli tıp tarafından tespit
edilebilir mi?" diye sordu.

Avukat Ülgen de "taklit imza" konusundaki başka bir davasından örnek
vererek, sahte imzanın bilimsel kurullar tarafından tespit edilebileceğini, ama
bunu mahkemelere anlatamadıklarını sözlerine ekledi.

Söz alan Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç ise mahkeme salonunun kutsal
olduğunu ve bir arena sayılmaması gerektiğini belirterek, avukat Celal Ülgen'in
"yargılamada savcıların hakimlerle aynı seviyede oturmaması gerektiği ve
savcıların marangozlara yakınlığı" ile ilgili sözleri nedeniyle duruşma adabına
aykırı hareket etmekten ikaz edilmesini istedi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 08:40

İLGİLİ HABERLER