Yaşam
  • 1.11.2004 06:54

"SEMRA HANIM'A AZINLIK RAPORU!.."

İşte Ece Temelkuran'ın Milliyet'teki yazısı:   Semra Hanım'a Azınlık Raporu   Susması gerektiği söylenen, sonra zorla susturulan, susmak zorunda kaldığı için giderek susmanın iyi bir şey olduğuna da inanmak zorunda kalan, sonra hakikaten inanan kadınlar... Sonra bir adamla, öyle olması gerektiği için evlenen, sonra öyle olması gerektiği için yatan, bütün bunlar olurken defaten tecavüze uğradığını bilmeyen, böyle bir şey aklına gelirse kendini yanlış / eksik / suçlu hisseden, giderek eksik / suçlu / pis olduğuna inanan kadınlar... Sonra bu kadınlar bir erkek çocuk doğururlar... Bir erkek... Bir penis... Benim çocuğum, benim penisim. Benim... Benim!
Nihayet bütün döngünün geri yürütülmesinin, intikamın, gücün zamanı gelmiştir. Artık ezilen kadının ezecek bir 'aleti' vardır. Mazlum, zalim olabilecektir. Mazlumun zalimliği kendine zulmeden de kötüdür. Şimdi döngü, bu yeni yolu izleyecektir.

İmkânsız âşığın zulmü
Bu küçük bebek, bu küçük penis şimdi kadının hayalleri olarak da büyüyecektir. Hayal edilen olarak. Bu bebek şimdi OYUNCAK - ERKEK olarak biçim alacaktır ne yaptığını bilmeyen, ama yaptığı her şeyi yaptığı annelik fedakârlığı hikâyeleriyle süsleyip püsleyen kadın tarafından.
Her annenin kendi anneliğiyle ilgili, kimsenin kıymetini ve acısını bilemeyeceğine emin olduğu bir destanı vardır! Bu destan altında çocuklar, ama her seferinde, can verir.
Oyuncak - erkek daha baştan annesine verdiği acı sebebiyle çok suçludur. Bu yüzden zaten annesine kendini affettirmelidir. Kendini affettirmek için anne ne derse o yapılmalıdır. Bu acı çeken kadın hep yeniden pansuman edilmeli, hep pansuman edilmelidir.
Erkek anneleri her zaman daha fedakârdır. Kızları doğuranların vajinaları sanki ve nedense o kadar acımamıştır. Niye?
Sonra erkek büyür. Artık evlenmek zorundadır. "Bu zamanda evlenmek zor" denir zira evlenmek hep zordur. Çünkü, çeyiz düzmekten, ev almaktan, kız bulmaktan, her şeyden daha zor olanı anneyi yatak odasının kapısında bırakmaktır. Anneler, erkeklerin yatağından çıkmamaktadır. Bu, kulağa geldiği kadar pis bir oyundur. Çünkü anne (en borçlu olunan, hep borçlu olunan kadın) âşık olacağı erkeği büyütürken hakikaten de ona âşık olmuştur. Anlattığı "Herkes kötü bir tek ben iyiyim. Seni bir tek ben severim" hikâyeleriyle kendi kör - aşkına mahkûm etmiştir üstelik oyuncak - adamını. Şimdi yeni gelen cılız kadın, eski kadından iktidarını talep etmektedir. Bu iktidarın anneye geri verilmesi için oyuncak - erkekten bir şey talep edilemeyeceği için cılız kadının etleri lime lime edilecektir. Anne, oğlun imkânsız âşığıdır. Eski kadının yeni olana ettiği, oyuncak - erkeğin de çektiği zulüm, bu imkânsız âşığın zulmüdür.

Kötü kızlar yetiştiriniz!
Tam o oğlan çocuklar doğarken kız çocuklar doğurmakta olan anneler... Onlar kötü kızlar büyütmeliler. Dişli kızlar. Dişli olmaktan korkmayan kızlar. Çünkü aslında kadınlar en çok kendi güçlerinden, bu güçleriyle yalnız kalmaktan korkarlar. Kendi gücünden korkmayan kadınlar, ancak onlar âşık olabilirler. Bu hastalandırılmış, oyuncak - erkekleri insanlara dönüştürebilecek kadınlar o kızlardan çıkarlar. Onlarla alay edebilecek kızlar olmalılar. "Kötü gelinler" lâzım bu memlekete! "Ya ben ya annen!" diyebilecek şirret kızlar. Lâzım. El öpüp, eski kadınların iktidarı karşısında kırıtarak "durumu idare eden" genç kadınlar değil, idare etmeyenler gerek. Annesinin pek kıymetlisi erkekleri annesinin kucağında bırakıp gülüp geçecek kadınlar.
Eğer bu kızlar doğmaz ve büyümezse hem yeni kızlar olmayacak tecavüzü hak etmediğini bilen. Hem de oyuncak - erkekler, hiç erkek olmayacaklar. Her erkeğin böyle bir erkeklik sınavı vermesi gerek. Annesinin memesinden kopması için erkeklerin kötü "gelinleri" sevmeleri gerek.
Bu da bir başka türlü "azınlık raporudur" işte. Semra Hanım'a ve ona bakıp tiksinmesine rağmen benzer hastalıkları göğsünü gere gere yaşamakta olan pek kıymetli oğlan annelerime sevgilerimle...

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:11

İLGİLİ HABERLER