Şentop: Bütün dost ve kardeş ülkeleri FETÖ sebebiyle uyarıyoruz
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, FETÖ'nün faaliyet gösterdiği her ülke için güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirterek "Biz bütün dost ve kardeş ülkeleri bu konuda uyarıyoruz" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Arnavutluk temaslarının ikinci gününde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Arnavutluk'ta bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Şentop, dünkü temasları kapsamında Cumhurbaşkanı İlir Meta, Meclis Başkanı Gramoz Ruçi ve Başbakan Edi Rama ile çok verimli görüşmeler yaptıklarını kaydetti.
Şentop, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) faaliyet gösterdiği her ülke için güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirterek, "Biz bütün dost ve kardeş ülkeleri bu konuda uyarıyoruz" dedi.
Şentop Arnavutluk kamuoyuna FETÖ uyarısında bulundu
FETÖ konusunda da Arnavutluk kamuoyuna uyarılarda bulunan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye 15 Temmuz 2016'da bir askeri kalkışma, bir darbe teşebbüsüne maruz kaldı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin sokaklara dökülerek, tankların ve uçakların karşısında durarak bu darbe teşebbüsünü bastırdığını bütün dünya biliyor. Darbe teşebbüsünün arkasında FETÖ'nün olduğu savcılıkların yaptığı soruşturmalar ve kesinleşen mahkeme kararlarıyla ortaya çıktı. Her gün buna dair yeni deliller bulunuyor. Bu darbe teşebbüsünde rol alan, buna öncülük eden askerlerin, subayların FETÖ'ye bağlı olduğu, bu örgütün içerisinde yer aldığı, örgüt üyesi olduğu bütün mahkeme kararlarıyla ortaya çıktı. Tabii bu örgüt Türkiye'de faaliyet gösteren, darbe teşebbüsünden önce eğitim kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, sağlık kuruluşlarıyla faaliyet gösteren bir örgüttü. Eğer çok dikkatli, detaylı bir inceleme, çalışma yapılmadığı takdirde sıradan bir sivil toplum kuruluşu ve eğitim şirketleri gibi faaliyet gösteren örgüt zannedilebilir. Ama darbe gecesi TBMM binasına üç bomba atıldı o hain terör örgütü mensubu pilotların kullandığı uçaklar tarafından. Ankara'da FETÖ'ye mensup bir okulda öğretmenlik yapanların meclisi bombalayan pilotlara bomba atmaları konusunda talimat verdiği telsiz görüşmelerinde ortaya çıktı."
"Türkiye’de kimse öğretmenleri Meclis’in bombalanması için pilotlara talimat vereceğini öngöremezdi ama bu yaşandı"
Şentop, "Kimse okullarda o küçük çocukları emanet ettiğiniz öğretmenlerin Meclis'in bombalanması, milletvekillerin üzerine bomba atılması için pilotlara talimat vereceğini herhalde öngöremezdi, ama bu yaşandı Türkiye'de. Mahkeme kayıtlarında da görüşmelerin dökümleri yer alıyor. Dolayısıyla bu örgüt Türkiye açısından bir tehdit, bir riskti. Türkiye mücadelesini başarılı bir şekilde tamamladı bu konuda" dedi.
"FETÖ sadece Türkiye’de faaliyet göstermiyor"
Şentop, FETÖ'nün sadece Türkiye'de faaliyet göstermediğine dikkat çekerek "Türkiye dışında bazı ülkelerde de varlığını bu şekilde koruyan bir örgüt. Bunların bir kısmı Türkiye'den kaçıp başka ülkelere gidenler, bir kısmı ise daha önce o ülkelerde faaliyet gösteren kişilerden oluşuyor. FETÖ mensubu dediğimiz kişiler Türkiye'den gelmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak faaliyet gösteren kişilerden de ibaret değil. Bunlar uzun yıllardır bulundukları ülkelerde faaliyet gösterdiği için o ülke vatandaşlarını, onların çocuklarını kendi örgütlerine kazanarak, onları da bir örgüt elemanı haline getirerek faaliyet gösteriyor. Yani Türkiye'den gelen 10 kişi, 20 kişi, 100 kişi diyerek bakmamak lazım. Onların yetiştirdiği o ülke vatandaşlarından oluşan bazı örgüt mensuplarının bulunduğunu, faal olduğunu düşünmek lazım.
"FETÖ faaliyet gösterdiği her ülkede güvenlik riski oluşturuyor"
Dolayısıyla bu örgüt Türkiye için bir tehdit, bir güvenlik riskiydi. Türkiye bunu bertaraf etti. Ama faaliyet gösterdikleri her ülkede bunların bir güvenlik riski oluşturduğunu, bu örgütün o ülke açısından bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu ifade etmek isterim. Biz bütün dost ve kardeş ülkeleri bu konuda uyarıyoruz. Sinsi bazı medya kuruluşu, eğitim kuruluşu, sivil toplum kuruluşu gibi maskelerle faaliyet gösteren bu örgüte karşı müteyakkız olmak, bu örgütü tasfiye etmek gerekiyor. Tabii ayrıca Türkiye'de darbe kalkışması gibi 250 vatandaşımızın şehit edilmesi gibi bir faaliyet, bir eylem içerisinde bulunan, yani suç işlemiş bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kişilerin de Türkiye'ye iade edilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
"Arnavutluk’ta FETÖ’ye mensup bazı kişilerin varlığını biliyoruz"
Balkan ülkelerinde de FETÖ'nün varlığından haberdar olduklarını dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
"Arnavutluk'ta da bu örgüte mensup bazı kişilerin varlığını biliyoruz. Bazı kurumların, şirketlerin, eğitim kurumlarının, yani maskelerinin arkasından faaliyet gösterdiklerini biliyoruz. Bu konuda her zaman başta istihbarat kuruluşlarımız olmak üzere, güvenlik kuruluşlarımız, ilgili bakanlıklarımız, yargı kuruluşlarımız temas halindeler. Bu örgüt mensuplarının Türkiye'ye iadesi, yargılananların, arananların, talep edilenlerin iadesi gerekir. Bu örgütün faaliyetlerine hiçbir ülke müsaade etmemelidir. 'Türkiye'de bir tecrübe yaşandı, dur bakalım burada ne olacak' diye beklersek, benzer acı tecrübeleri her ülke yaşayabilir."
Tüm görüşmelerinde FETÖ'nün yeni nesil uluslararası bir terör örgütü olduğunu ifade ettiğini aktaran Şentop, "Bunlar aramızda dolaşan, bizlerle konuşurken bizim fikirlerimizi benimsemiş insanlar gibi hareket eden, fakat arkamıza döndüğümüz anda bizi hançerleyen sinsi terörist tipleri" dedi.
Türkiye'nin tecrübesinin bu bakımdan önemli olduğunu kaydeden Şentop, "Türkiye'de böyle bir şey gerçekleşti demekle kalmayıp neler yaşandığını ve Türkiye'de yaşananların ilk aşamalarının başka ülkelerde de nasıl cereyan ettiğini anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye'de yaşadık, başka ülkelerin bu tecrübeyi yaşamasını arzu etmiyoruz. Bunu anlatıyoruz" diye konuştu.
"Türkiye’de yeni anayasa konusu uzun süredir tartışılıyor"
Yeni anayasa konusunun Türkiye'de 1982'den beri tartışıldığını, zira 1982'de yürürlüğe giren anayasanın yapılış şekliyle ilgili ciddi problem olduğunu kaydeden Şentop, bu anlamda bir meşruiyet tartışması bulunduğunu vurguladı.
Şentop, bunun 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, darbeyi yapan generallerin belirlemiş olduğu bir danışma meclisi tarafından yapılmış anayasa olduğunu anımsatarak, "Şüphesiz referanduma sunuldu, ama bu anayasanın gerek içeriği ile gerek hükümleri ile gerek yapılış şekli ile ilgili tartışmalar sona ermedi" dedi.
"Anayasa ile ilgili pek çok değişiklik yapıldı fakat tamamlanması mümkün olmadı"
Anayasa ile ilgili zaman içinde birçok değişiklik de yapıldığını aktaran Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son biliyorsunuz hükümet sistemiyle ilgili 16 Nisan 2017'de referandumla gerçekleşen bir değişiklik yapıldı, fakat tam anlamıyla anayasa tartışmaları sona ermedi Türkiye'de. Bu tartışmaların sona ermesi kanaatimce milletin oylarıyla seçilmiş, yani olağan seçimle seçilmiş, sandıktan çıkmış bir meclisin yeni bir anayasa yapmasıdır. Değişiklikler yapılmış olmakla beraber dediğim gibi yeni bir paradigmayla bir anayasa yapılmasıdır. Bu çok zaman dile getirildi. Bununla ilgili bir teşebbüs 2011 yılında yapılan 24 Haziran seçimlerinden sonra da olmuştu. 12 Haziran seçimlerinden sonra da olmuştu. Bir uzlaşma komisyonu oluşturulmuştu. Ben de o zamanlar AK Parti'yi temsil eden üç kişiden birisiydim. İki yıldan fazla bir zaman yeni anayasa ile ilgili çalışmalar yapıldı. 60 civarında madde üzerinde tam mutabakat sağlandı. Fakat bunun tamamlanması mümkün olmadı. Dolayısıyla yeni anayasa konusundaki beklentiler, heyecanlar orada kaldı."
"Yapıcı bir yaklaşım olursa yeni anayasa konusunda adım atılabilir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden bu perdenin açılmasını ve Türkiye'yi uzun yıllardır meşgul eden bir meselenin bir şekilde nihayete erdirilmesini arzu eden bir adım attığını kaydeden Şentop, şunları kaydetti:
"Ben daha önce de bu çalışmaların içerisinde bulunmuş birisi olarak, bundan büyük bir heyecan duyduğumu ifade etmek isterim. Bunu yapabilir mi Türkiye? Yapabilir. Samimiyetle yaklaşmak lazım. Dayatmacı yaklaşımlar doğru değil. Daha önce de bunlar oldu. Yani 60 maddede anlaşmışız, fakat işte bir parti '5 tane madde var, 10 tane madde var, onlar da benim önerdiğim maddeler, bunlar olmazsa diğer 60'ı da reddediyorum' derse, bu şekilde anlaşma mümkün olmaz. Anlaşmayı esas alan, ayrışma noktalarını değil de anlaşılan noktaları öne alan, onlar üzerinde yoğunlaşan bir yaklaşımla farklı formüllerle Türkiye yeni bir anayasa yapabilir. Ben bu konuda ümitli olduğumu söylemek isterim. Ama daha baştan samimiyet sorgulayan, niyet okumaya kalkışan, ‘gündem geldiydi, gündem gittiydi’ gibi bazı çok kenar tartışmalarla bu yeni anayasa fikrine karşı çıkan yaklaşım yapıcı bir yaklaşım değil. Yapıcı bir yaklaşım olursa yeni anayasa konusunda adım atılabilir, mesafe alınabilir."
Güncellenme Tarihi : 5.2.2021 19:52