Gündem
  • 19.5.2002 11:53

SINIR TANIMAYAN KÜSTAH:"TÜRK BASINI, GERÇEKLERİ GÖRMEYİP BANA HAKARET ETTİ"

KAYNAK : Haber Vitrini TANSU SARITAYLI PARİS - Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun resmini Paris'teki bir tren istasyonunda yerde sergileyerek Türkiye'de büyük tepkiye neden olan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Genel Sekreteri Robert Menard, kendisine gösterilen tepkinin üzüntü verici olduğunu söyledi. Genel Sekreter Robert Menard, Türk toprağına girmesinin yasaklandığının kendisine yeni bildirildiğini ve bu tepkiden esef duyduğunu belirtti. Paris'te görüştüğü İhlas Haber Ajansı muhabirine samimi açıklamalarda bulunan Menard, "Üzüntü verici bir tepki gösterilmiştir. Bir yandan diyalog, tartışma, demokrasi ve basın özgürlüğünden yana bir devlet olduklarını söyleyip bir yandan basın özgürlüğünü savunan bir örgütün genel sekreterine ülkelerine giriş yasağı koyuyorlar. Hafta başında Paris'teki Türkiye Büyükelçiliği ile temasa geçip Türkiye'ye gideceğimden, Türk yetkililerle görüşmek istediğimden haberdar ettim. Vize almaya ihtiyacım yok ama bilgi vermek istedim. Talebimin iletileceği belirtildi. Ama gelen cevap, Türkiye'nin demokratik ulusların arasında yer almadan önce daha kat etmesi gereken uzun bir yol olduğu hususunda ne yazık ki bizim haklı olduğumuzu gösterdi" şeklinde konuştu. TÜRKİYE ZİYARETİNİN AMACI Türkiye'ye yapacağı seyahatin amacının öncelikle kendilerine en sert tepkiyi gösteren, kendilerini suçlayan sivil ve askeri yetkililerle görüşmek ve bu kararın niçin alındığını açıklamak olduğunu söyleyen Menard, "Türk Genelkurmay Başkanı'nın, geçtiğimiz yıldan beri basın ihlalcileri listesinde yer aldığını hatırlatmak isterim. Geçtiğimiz yıl yine uluslararası basın özgürlüğü vesilesiyle yine anılanın da yer aldığı bir listeyi Paris'teki büyük bir mağazanın (Fnac) duvarının üzerine asmıştık. Bu sefer bu kadar sert tepkiyle karşılaşmamızı anlamakta güçlük çekiyorum. Niçin dünya basın özgürlüğü ihlalcileri arasında bu Türk askeri yetkilisine de yer vermeye karar verdiğimizi açıklamak istiyorum. İkincisi de, meslektaşlarımızla görüşmek için Türkiye'ye gitmek istedik. 25 yıldan beri gazeteciyim. Türk basınının bir kısmının tepkisine şaşırıp kaldım. Sanki Türk yetkililere, Türkiye'nin onuruna, Türk gazetecilerin onuruna saldırmışız gibi oldu. Halbuki hiç alakası yok. Tonlarca demokratik ülke var ve oralarda insan haklarını savunan bir örgütün ülkenin yetkililerini eleştirmesini anlayışla karşılıyorlar, yetkilileri savunmaya kendilerini mecbur hissetmiyorlar, hatta gerçekten ne dediğimizi okuma zahmetine bile girmiyorlar. Bazı Türk gazetelerinde, insanlardan Türk Genelkurmay Başkanı'nın, tabi diğerlerinin de fotoğraflarını çiğnemelerini istediğimiz yazıldı. Bunu nereden çıkardılar? Tamamen bir uydurma. Bu meslekte haberin doğrulanması gereğinin asgari ilke olduğuna, özellikle de insanları suçlamaya kalkıştığınızda o insanları da sorgulamak gerektiğine inanıyorum. Bizim bakış açımızı paylaşmalarını istemiyorum ama en azından fikrimiz sorulsun, ne yazdığımız okunsun, ne düşündüğümüz araştırılsın, sonra haber yapılsın. Bunun meslek ahlakının asgari gereği olduğunu düşünüyorum. Amacım, Türk basınına ders vermek değil, bu izni kendime tanıyamam. Çünkü Türk basınında herşeyden var. Fransız basınında olduğu gibi çok farklı insanlar var. Sadece birtakım niyetler bize mal edilmeden önce, adımımızın arkasında şu veya bu düşüncenin yattığı yorumu yapılmadan önce bize sorulmasını isterdim" dedi. GENELKURMAY BAŞKANI TARTIŞILMAZ Fransız Genel Sekreter, "Niçin Türk Genelkurmay Başkanı da hükümet değil?" sorusuna, "Çünkü Türkiye'de ordu, demokratik ülkelerdeki ordulara göre orantısız bir iktidara sahip. Bunu herkes biliyor. Hatta kurumsallaşmıştır. Bugün Türk ordusunu, Genelkurmay Başkanı'nı, askeri kurumunu eleştirmek demek derhal sorunlarla karşı karşıya kalmak demek. Geçtiğimiz yıl 50 kadar gazeteci Türk adaleti tarafından kovuşturulmuştur. Orduyu tartışma konusu yapan herkesin kovuşturmayla karşı karşıya kaldığı bir gerçektir. İşte bu nedenledir ki, ihlalciler arasına Cumhurbaşkanı veya Başbakan'ı değil de Genelkurmay Başkanı'nı koyduk. Başka ülkeler için de aynısının sözkonusu olduğunu eklemek isterim, İsrail ordusu için de aynı şey geçerli. Bugün İsrail'de gazetecilerin üzerine İsrail ordusunca ateş açılmıştır, dolayısıyla bu durumdan İsrail Genelkurmay Başkanı sorumlu tutulmuş ve onun resmi konulmuştur. 38 basın özgürlüğü ihlalcisi arasında ne asker, ne hükümet başkanı olmayıp, İspanya'daki bağımsızlık yanlısı hareket ETA gibi bağımsızlık yanlısı birtakım hareketlerin sorumluları, Burkina Faso Devlet Başkanı'nın bir gazetecinin ölümünden sorumlu olan kardeşi, Kolombiya'daki gerilla hareketinin sorumluları, Çeçenistan'daki Çeçen bağımsızlık yanlıları veya Putin var. Her seferinde de durumu inceliyoruz. STG'nin çalışmalarının bir sonucudur. Yaptığımız tercihe karşı çıkılabilir ama 'Verdiğiniz şu veya bu bilgi doğru değildir, yanılıyorsunuz' diye karşı çıkılır. Türkiye ile ilgili 10 küsur sayfalık bir rapor hazırladık, basın bu raporla ilgilenip dediklerimizden hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu üzerinde tartışsın" diye cevapladı. "TÜRK ORDUSU'NUN DURUMU FARKLI" Menard, Türk ordusunun konumunun diğer ülkelerinkiyle aynı olmadığı, Irak, İran, Suriye gibi ülkelerle çevrili bir ülkede ordunun rolünün, diğer ülkelerden doğal olarak farklı olacağı ve bu sebeple Türkiye'de ordunun rolünün, Fransa, Almanya, İtayla veya başka bir Avrupa ülkesindekinden biraz daha fazla önem arz edeceği şeklindeki iddiaların da doğru olmadığını kaydederek, "Her ülkenin, basın özgürlüğünü sınırlamak için hep birtakım iyi sebepleri oluyor. Siz bana Türkiye'nin gerçekten de kendi güvenliği veya dünya güvenliği için potansiyel tehlike arz eden birtakım ülkelerle çevrili olduğunu söylüyorsunuz. Başka bir ülke bana, 'Ama İslamcı tehdit var' diyecektir, bir başka ülke 'Komünist tehdit var' diyecektir, komünist ülkeler 'Ama kapitalist tehdit var' diyecektir. Ama tüm bu ülkelerin birtakım taahhütlere imza attığını hatırlatmak isterim: Türkiye, basın özgürlüğünü ve insan haklarına saygıyı garantileyen anlaşmalara, konvansiyonlara imzasını attı. Biz Türkiye'den ve diğer ülkelerden taahhütlerine saygı göstermelerini istiyoruz. Ayrıca bugün Türk ordusunun Türkiye'de özel yetkileri varsa, belki de Kürt sorunu diye adlandırılan bir sorun olduğundandır, bu Kürt sorunu halen var. Bu demek değildir ki terör sorunu yok, bir devletin de terör tehditine karşı kendini savunma hakkı var. Elbetteki vatandaşlarının güvenliğini sağlamak bir devletin ilk görevidir. Bir devletin vatandaşlarının güvenliğini sağlamak ve terörizme karşı mücadele etmek görevidir. Bakın sadece hakkıdır demiyorum, vatandaşlarına karşı görevidir diyorum. Bu sadece Türkiye için değil her ülke için geçerlidir. Bunu da gayet iyi anlıyorum. Ama kamu özgürlüklerini hiçe sayarak bunun yapılması kabul edilemez, ki biz de buna karşıyız. Çünkü kamu özgürlüklerinden biri olan basın özgürlüğünü savunuyoruz" dedi. "TÜRKİYE'DE DEĞİŞİKLİKLER OLMASINI ÜMİT EDİYORUM" Menard, "Önümüzdeki yıl, aynı resimleri aynı şekilde sergilemeyi düşünüyor musunuz? Geçtiğimiz yıla göre bu yılki tepkilerin daha yoğun olmasının sebebi çiğnenmesinden kaynaklanıyordu. Siz çiğnensin diye değil görülsün diye koyduğunuzu söylüyorsunuz ancak, yere basmadan geçmek de mümkün değil" şeklindeki soru üzerine, Türk Genelkurmay Başkanı'nın basın özgürlüğü ihlalcileri listesinde gerçekten yer almamasını ümit ettiğini ve Türkiye'de değişiklikler olması ve bu listede yer almaması temennisinde olduğunu ifade etti. Menard, şunları söyledi: "Benim tek temennim, 38 basın özgürlüğü ihlalcisi değil de daha az olması, her yıl bu insanlardan belli sayıdakini listeden çıkarabilmektir. Biz basın özgürlüğü olsun, basın özgürlüğü ihlalcileri olmasın diye mücadele ediyoruz. Türkiye'nin artık basın ihlalcileri listesinde yer almamasını ümit ederim. Önümüzdeki yıl ihlalcileri hangi şekil altında sergileyeceğimize gelince, şimdiden bir şey söyleyemem. Ama her halukarda, belli sayıda Türk medyası, bizim devasa bir haritamızın olmasından hareketle bize sanki haritada yer alan kişileri çiğnetmek istiyormuşuz muamelesi yaptı. Zira Türk Genelkurmay Başkanı'nın eleştirilebileceğini hayal dahi edemiyorlar, bunu kendileri yapamıyorlar, bizim de yapmamızı anlayamıyorlar. Türkiye'de bu normal bir şekilde, gürültüsüz patırtısız bir şekilde yapmaya başlandığı gün, artık Genelkurmay Başkanı'nın listede yer almamasının gerektiği gün gelmiş demektir." Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:54

İLGİLİ HABERLER