SİZCE HANGİ UYARI DAHA MANTIKLI?
Milleti tahrik edip durmayın
Saygıdeğer okuyucularımız; Birileri hala, ya milletin patlamaya hazır barut fıçısı haline getirildiğinin farkında değil, ya da onu patlamak için elinden geleni ardına koymuyor.
Sözümona "aydın"ların son ortak bildiri eylemleri de bu tür tahriklerin yeni bir örneğinden başka bir şey değil.
Sivil toplum örgütleri ve aralarında akademisyenlerin de bulunduğu bir güruh "aydın" milletin kutsal değerlerinden biri olan bayrağına yönelik hakareti hafife aldıkları yetmezmiş gibi, bu hassasiyeti dolayısıyla milleti suçlama cüretini gösterecek kadar işi ileriye götürüyorlar.
Bayrak konusunda hassasiyet gösterenlere karşı neredeyse, "Ne olmuş yani.." yaklaşımı içindeki bu "aydın"lar Mersin''deki bayrak krizinin ardından Trabzon''da yaşanan olaylara kadar varan toplumsal gerginlik ortamından endişe duyuyormuş... Ey kendini bilmezler güruhu; Yayınladığınız bildiride, bayrağa saldırıya tepkilerin "ırkçı-milliyetçi bir düzleme kaydığı, bayrağa saygı duygusunun istismar edilerek kitlesel histeriye dönüştürüldüğü"nü söylerken haddinizi iyice aştığınızın da farkında değil misiniz? Niçin tahrikçilerin gözaltına alınmasından duyduğunuz rahatsızlığı dile getirdiğiniz kadar, ellerinde eşkıyabaşının posterleri ve bölücü örgütün bayrak diye sallandırdığı paçavralarla meydanları doldurmasını görmezden geliyorsunuz, behey vicdansızlar!..
Bu milletin üstüne fazla gelmeyin, sabırları zorlamayın, aklınızı başınıza alın...
Yoksa bu milletin tükürüğü bile topunuzu boğmaya yeter.
Eğer gerginliğin artmasından samimiyetle endişe ediyorsanız, kışkırtıcılığa son verip lütfen susun...
Yeniçağ / 11.04.2005
Milliyetçilik Tehlikesi?..
Geçen hafta ülkenin çeşitli yerlerinde kendiliğinden gündeme giren kimi eylemlerin patlamaya hazır milliyetçi tepkileri dile getirmesi, medyada kaygılar ve korkular yarattı.
Milliyetçiliğin faşizme dönüşmesi olasılığını vurgulayan çok sayıda yayının basınımızda yer alması her bakımdan ilginçtir; elbette bu yaklaşımın haklı yönleri de vardır.
Ancak ülkemizde ulusçu, ulusalcı ya da milliyetçi tepkilerin gerekçelerini de serinkanlı ve sağduyulu bir tutumla gözden geçirmek gerekmez mi?
**
'Milliyetçilik' için önce ortada bir 'millet' bulunması gerekir.
Ne yazık ki Türkler bu yolda çok geç kaldılar, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan çeşitli halklardan sonra uluslaşma sürecine girebildiler ve Milli Kurtuluş Savaşı ile 'ümmet' likten 'millet' liğe terfi edebildiler; ama, bu gecikmenin nedenleri malumdur.
21'inci yüzyılın başında ülkemizde tek başına iktidara geçebilen siyasal partide, ne yazık ki ''İslamcılık, dincilik, ümmetçilik'' kavramlarının tartışılıp ağır basması ise, içinde yaşadığımız siyasal ortamın anakronik niteliğini vurgulamaktadır.
Üstelik ''Ilımlı İslam Devleti Modeli'' tasarımının yanı sıra yine dış destekli 'etnikçilik' rüzgârlarının ortalığı sarması, halkımızda milliyetçiliği tahrik etmektedir.
Ulusalcılığın yükselmesi, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluşunu savunmak güdüsünün dışavurumu sayılmaktadır.
**
Dinciliği ve etnikçiliği tehlike saymayıp, halkın kendiliğinden eylemlerinde ve bayrak mitinglerinde yükselen yurtseverlik eğilimlerini 'milliyetçilik tehdidi' gibi yorumlamak ne ölçüde doğrudur?
Herkesin dile getirdiği gibi başımızdaki iktidarın 'takıyyeci' olup olmadığı ağır basan bir kuşkudur; buna karşı muhalefet bölük pörçük görüntüsüyle bir denge kuramıyor; ülkede elle tutulur gözle görülür bir güvensizlik ortamının varlığı aşikâr...
AB'nin, ABD'nin ve bunlara ek olarak Yunanlıların, Rumların, Ermeni diasporasının Türkiye'ye dönük siyasetleri ve talepleri çoğu zaman dostluktan, iyi niyetten uzak görünüyor...
Bu kuşatmaya tepki olarak ülkede ulusal duyguların yükselmesini doğal mı sayacağız, yoksa bir 'tehlike' olarak mı yorumlayacağız?
Sorunun yanıtını sağduyulu okurlarımıza ve insaf sahibi yurttaşlarımıza bırakıyoruz.
Cumhuriyet / 11.04.2005
(HABER7)
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:51