SPK'DAN AYDIN DOĞAN KARARINA AĞIR İTİRAZ!..
Aydın Doğan ve kızı Hanzade Vasfiye Doğan Boyner'in de aralarında bulunduğu 4 kişinin Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet suçundan haklarında açılan davada, yargılamanın durmasına karar veren İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Sabri İge'nin çekilmesine neden olan SPK'nin
itirazında ağır gerekçelere yer verildi. Yargılamanın durması kararının hatalı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilen itiraz dilekçesinde, "mahkemenin hukuka aykırı, mesnetsiz, açık hukuk kurallarını ve yargı kararlarını görmezden gelen durma kararının kaldırılması gerekmektedir"
denildi.
"MAHKEME HATALI YORUM YAPTI"
SPK avukatı Alper Onar tarafından İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan itiraz dilekçesinde, daha önce hazırlanan SPK denetleme raporunda Aydın Doğan'ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin karının ve mal varlığının 33 milyon 117 bin 914 lira azaltılmasına neden olduğunun belirtildiği hatırlatıldı. İtirazda Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 8 Haziran 2009 tarihli takipsizlik kararının, CMK anlamında klasik bir takipsizlik kararı olmadığı belirtilerek
mahkemenin bu karara dayanarak yaptığı yorumların hatalı olduğu vurgulandı. Takipsizlik kararında güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının değil, Sermaye Piyasası Kanunu'nda düzenlenen örtülü kazanç aktarımı unsurlarının oluştuğunun açıkça belirtildiği ifade edildi. Buna rağmen İstanbul 15.Asliye Ceza Mahkemesi'nin fiilin, örtülü kazanç aktarımı suçuna vücut verdiğine ilişkin yorumu görmezden gelerek herhangi bir suç oluşturmadığı şeklinde yorumlanmasının kabul edilebilir nitelikte
olmadığının altı çizildi.
"DURMA KARARI HATALI VE HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN"
Yargılamanın durma kararı gerekçesinin 'hatalı ve hukuki dayanaktan yoksun' olduğu belirtilen itiraz dilekçesinde, "Mahkeme kararında belirtildiğinin aksine şüphelilerin fiillerinin bölünerek iki ayrı suç
kapsamında değerlendirilmesi söz konusu değildir. Görevi kötüye kullanma suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'nca verilen ek kovuşturmama kararı ve bu kararla aynı esası taşıyan yetkisizlik kararı birlikte değerlendirilerek ve ek kovuşturmama kararında yer alan 'örtülü işlemlerle halka açık ortaklığın karını/mal varlığını azaltma olarak kabulü ve özel normun somut olayda vuku bulduğu ifadesi gözardı edilmemelidir" denildi.
"YARGITAY KARARININ GEREKÇEDE YER ALMASI YANILTICI VE YÖNLENDİRİCİ NİTELİKTE"
İtirazda ayrıca mahkemenin atıfta bulunduğu ve davayla herhangi bir ilgisi olmayan Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 11 Haziran 2008 tarihli kararının gerekçede yer verilmesinin tamamen yanıltıcı ve yanlış yönlendirici nitelikte olduğu da kaydedildi. Suçun örtülü kazanç aktarımı niteliğinin tartışmasız olup mahkemenin bu bağlamda vardığı sonuçların "mesnetsiz yorumların eseri" olduğu iddia edildi.
"YARGILAMANIN DURMASI KARARI, KANUNA AYKIRI"
Mahkemenin soruşturma şartının gerçekleşmediği yolundaki değerlendirilmesi de eleştirilen itirazda soruşturma şartı olarak nitelenebilecek tek hususun, SPK'nin yazılı başvurusunun gerekliliği olduğu ifade edildi. Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde soruşturma yapılabilmesi için yerine getirilmesi gereken şartın sağlandığı anlatılarak durma kararı verilmesinin yerinde olmadığı belirtildi. İtirazda, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkemenin iddianamenin iadesi kararını kaldırarak suçun oluşmasına etki edecek tüm delillerin toplandığını, dava açılması ve yargılama yapılması için her türlü şartın gerçekleştiğini hüküm altına aldığı belirtilerek yüksek görevli mahkemenin yargılanmanın yapılması yönündeki iradesine rağmen durma kararı verdiği anlatıldı. Şüpheliler hakkında yargılamaya devam etmesi gereken mahkemenin, emniyeti suistimal suçunun unsurlarının oluşmadığı yolundaki Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararını gerekçe göstererek örtülü kazanç aktarımı suçuna ilişkin yargılamanın durmasına karar vermesinin kanuna
aykırı olduğu belirtildi.
"EMSAL KARAR UYGULAMASI KATLEDİLDİ"
İtirazda ayrıca mahkeme kararına gerekçe oluşturan Yargıtay kararlarıyla somut olay arasında herhangi bir ilgi bulunmadığından, söz konusu kararlardan belirli ifadelerin seçilip çıkarılarak hüküm tesis edilmesinin emsal karar uygulamasını katleder nitelikte olduğu belirtildi. İtirazda,
"mahkemenin hukuka aykırı,mesnetsiz, açık hukuk kurallarını ve yargı kararlarını görmezden gelen durma kararının kaldırılması gerekmektedir" denildi.