Gündem
  • 21.3.2025 11:03

Suriye'de Şara'ya darbeyi Türkiye engelledi.. İşte rejim kalıntılarını durduran 6 etken

Suriye'deki darbeyi engelleyen 6 etken

8 Mart 2025'te Suriye'de ne olduğuna dair ayrıntılı resmi bir açıklama ortaya çıkmadı. Ancak Suriye kıyısındaki olaylar esasen bir "darbe girişimi"ydi.

Eski Esed ordusu mensuplarının Lazkiye, Tartus ve Hama bölgelerinde başlattığı terör operasyonlarının kısa sürede birçok noktada çatışmalara dönüştüğünü hatırlatalım.

Binlerce kişinin ölümüne yol açan bu çatışmalar, özellikle Türkiye, Avrupa ve ABD'de olmak üzere küresel kamuoyunda sert tepkilere yol açtı. "Aleviler katliam yapıyor" sloganıyla bir kampanya başlatıldı ve ABD ile Rusya, BM Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı.

Ancak olaylar bununla sınırlı kalmadı. Halep'in kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri (YPG) ve Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) bağlı militanlar, kontrolleri altındaki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerindeki mevzilerinden çıkarak, Suriye'deki yeni hükümete bağlı güvenlik güçlerine saldırdı. Bu bölgelerde şiddetli çatışmalar yaşandı ve şehir içinde büyük huzursuzluklar yaşandı.

Bu arada Irak içindeki Şii milisler, PKK'ya yakın Kürt paramiliter gruplarla birlikte harekete geçmeye başladı, ancak Irak hükümeti ve Türkiye, bu grupların Suriye'ye girmesini engelledi.

Planın hedeflenen sonucu Suriye'de iki yeni devletin kurulmasıydı: Kıyıda bir Alevi devleti, kuzeyde ise YPG önderliğinde bir Kürt devleti. Bu plan, İsrail'in Suriye'yi bölmeye yönelik açık projesinin bir parçasıydı ve aynı zamanda İran'ın çıkarlarıyla da uyumluydu.


Ancak bu plan birkaç nedenden dolayı başarıya ulaşamadı:

1- Türk-Suudi ittifakı planı bozdu.

Suriye'deki yeni hükümet, bölgenin en güçlü iki ülkesinden güçlü destek görüyor. Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Ahmed eş-Şara hükümetine güçlü destek vermesi üzerine diğer ülkeler de aynı koalisyon içerisinde onlara katıldı.

Olaylar yaşanırken Türk savaş uçakları Irak-Suriye sınırında uçarak Kürt grupların ve Şii paramiliter milislerin Suriye'ye geçme girişimlerini engelledi.
Çatışmaların başlamasından sadece iki gün sonra, Türkiye Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı Şam'ı ziyaret ederek, Suriye hükümetine açık desteklerini yinelediler.

Suudi Arabistan ise Suriye hükümetine desteğini açıklayarak, Şam adına Arap kabileleri ve Ürdün destekli grupların desteğini garantiledi. Darbe girişiminin engellenmesinde Türk ve Suudi Arabistan'ın bu desteği büyük rol oynadı.

2- Suriye hükümetinin krizi yönetmedeki başarısı.

Lazkiye ve Tartus'ta olayların patlak vermesinin ardından Ahmed eş-Şara'nın sivillerin zarar gördüğüne dair iddiaları aktif bir şekilde takip etmesi ve bu iddiaları reddetmek yerine derhal bir komisyon kurarak resmi bir soruşturma başlatması önemli bir dönüm noktası oldu.
Hükümet ayrıca yoldan çıkan ve sivillere zarar veren bazı grupları kontrol altına almayı başardı ve üyelerini tutukladı. Bu, Alevi azınlığa güvenlikleri konusunda güvence verdi ve krizi bir iç savaşa dönüştürme girişimini engelledi. Bu önlemler aynı zamanda dünya kamuoyunun sakinleşmesine de katkı sağladı.

3- Amman Anlaşması'nın etkisi

Şiddet olaylarının patlak vermesinden bir gün önce Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan ve Ürdün, Amman'da bir araya gelerek ilk kez IŞİD'le mücadele için ortak bir yapı kurulacağını duyurdu.
Suriye'ye komşu dört ülkenin, Suriye hükümetine destek amacıyla ülke içinde bir harekât merkezi kuracağı açıklaması bölgede geniş yankı buldu.

Ayrıca bu ülkeler, sınır güvenliği, uyuşturucu kontrolü ve terörle mücadele konularında da iş birliği yaptıklarını açıklayarak Suriye'ye önemli destek sağladılar.
Hem İran hem de İsrail bu mesajı anlamış, Suriye içindeki vekil güçler de dışarıdan destek kanallarının kısa sürede kesileceğinin farkına varmışlardı; bu da darbe girişiminin engellenmesinde psikolojik bir etki yaratmıştı.

4- İsrail ile ABD arasındaki gerginlik

ABD yönetiminin Gazze'de ateşkes konusunda Hamas'la doğrudan müzakerelere başlaması, İsrail ile ABD arasındaki gerginliğin tırmanmasına yol açtı.

Trump'ın Gazze'deki tutuklularla ilgili özel temsilcisi Adam Boehler, İsrail'in eleştirilerine kamuoyunda verdiği bir yanıtta ve daha sonra görevden alınmadan önce CNN'e şunları söylemişti: "Biz İsrail'in ajanları değiliz; belirli çıkarlarımız var ve Hamas'la bu çıkarlar temelinde ilişki kurduk."

ABD'li bir yetkili, Wall Street Journal gazetesine verdiği röportajda, "Kürtleri ve Suriye hükümetini bir araya getirmek için çalışıyoruz" ifadesini kullanarak, ABD'nin, İsrail'in Suriye'yi istikrarsızlaştırma politikasına karşı hareket ettiğini ileri sürdü. Bu göstergeler İsrail ile ABD arasında belirgin farklılıkların varlığına işaret ediyordu.

Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Michael Erik Kurilla, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi ile görüştü, ardından onu bir ABD helikopteriyle Şam'a uçurdu ve burada iki taraf arasındaki meşhur anlaşmaya varmak üzere Ahmed eş-Şara ile görüşmesi ayarlandı.

Aslında bu durum İsrail'in hoşuna gitmedi, çünkü söz konusu anlaşma Suriye'nin istikrarına katkı sağlıyordu ve bu durum İsrail'in çıkarlarına hizmet etmiyordu.

5- Jeopolitik gerçeklik

İsrail ve ABD destekli grupların kavrayamadığı şey, Suriye'deki gerçekliğin, yeni jeopolitik değişimlerle birleşince, artık planladıkları operasyonları kolayca yürütmelerine izin vermediğiydi.
Suriye topraklarında önemli bir askeri güce sahip olan ve PKK'nın silah bırakma çağrısını yapmasına neden olan Türkiye, İran'ın Suriye sahasındaki rolünün azalmasıyla birlikte nüfuz kazanmaya başladı. Türkiye ve Suudi Arabistan'ın yanı sıra Katar ve çok sayıda bölge ülkesi Suriye hükümetini destekliyor ve onu istikrarsızlaştırmaya yönelik her türlü askeri operasyona karşı çıkıyor. Suriye'ye komşu beş ülke de koalisyon kurarak Suriye hükümetine desteklerini açıkladı.
Bütün bu unsurlar, jeopolitik realitenin kökten değiştiğini, dolayısıyla Suriye içinde darbe yapmanın artık sanıldığı kadar kolay olmadığını gösteriyor.



 

Güncellenme Tarihi : 21.3.2025 11:07

İLGİLİ HABERLER

Onceki Sayfa
Sonraki Sayfa