Gündem
  • 17.10.2006 12:44

TAHA KIVANÇ'TAN İLGİNÇ AĞAR YORUMU: SAFLIK VE ŞEYTANLIK YARIŞTA!..

Taha Kıvanç

Saf ile şeytan yarışta

Ben “Hoşgeldin” diyecek sandım, dostum ise, “Ağar konusunda yanlış yere bakıyorsun” demek için aradığını söyledi.

Gerçi son zamanlarda ürettikleri teorileri okudukça bazı meslektaşları kıskanmıyor değilim, ama yine de uyarıya ihtiyaç duymayacak kadar kuşkucu bir beynim olduğunu sanıyorum. DYP lideri Mehmet Ağar'ın PKK terörü konulu açıklamasına Türk Silâhlı Kuvvetleri'nden gelen cevaba herkesten farklı yaklaştım. Ancak, Ağar'ın cevap üzerine geri vitese basması beni tereddüte düşürdü.

Türkiye'de etkili bir çevre bir süreden beri mevcut iktidara alternatif arayışında; bunların dünyanın başka yerlerinde, özellikle ABD'de, irtibat noktaları da bulunuyor. Seçime kadar karşılaşacağımız pek çok olayda, biraz derinden bakınca, o çevrelerin parmak izlerini görebileceksiniz.

Başbakan Tayyip Erdoğan yanında Abdullah Gül olduğu halde Washington'a gitti ve George W. Bush ile başarılı olduğu anlaşılan bir görüşme yaptı ya, alternatifçiler olup bitenden hiç hoşlanmadılar. Bush'un Tayyip Bey'le birlikte çıktığı basın buluşmasında PKK'dan söz etmemesini telâfi için konuşturduğu Büyükelçi Ross Wilson'un 'kakofoni' sözcüklü açıklaması ise o tipleri küpe bindirdi.

Milliyet'in Washington temsilcisi Yasemin Çongar, dün, Erdoğan ziyareti sonrası ABD-Türkiye ilişkilerinde var olan pürüz ve zorluklara değindiği yazısının bir yerinde alternatif arayanlardan da söz ediyor: “Bu hesapların ilişkileri zorladığı açık. Zorlanmayı katmerlendiren ise, Washington'da, Bush yönetimi ile dirsek temasındaki bir ekibin AKP'yi 'İslamofaşistler' listesinde sayarak, 28 Şubatvari bir sürecin şakşakçılığına çoktan soyunmuş olmasıdır.”

“Kim bunlar?” diye soracaklara kısmî cevap dünkü Radikal gazetesinde yer alıyordu. Radikal'in “Yeni muhafazakâr eğilimli American Enterprise Institute'da uzman” diye tanımladığı Michael Rubin'in yazısının başlığı bile olana ışık tutucu: “Türkiye'nin içişlerine karışan Wilson istifa etmeli.” Yasemin Çongar'ın sözünü ettiği “AKP'yi 'İslamofaşist listesinde sayan ekip” içinde yer alan bir isim Michael Rubin; bizde kimlerle temas halinde olduğu daha önce birkaç kez Kulis konusu olmuştu. Rubin son yazısında, ABD'yi Ankara'da temsil eden diplomatın ağzının payını veriyor: “Türkiye'deki lâiklik tartışmasında hakemlik yapmak ABD büyükelçilerine göre bir iş değil.”

Alta alta koyduğumuzda bir anlam taşımaya başlayan tabloyu tesadüflere de bağlayabilirsiniz. ABD'de (kısmen AB'de de) varolan bir ekip Ak Parti'den mutlu değilmiş... Olmazsa olmasınlar. Bunların Türkiye içinde de güçlü uzantıları varmış... Varsa ne olacak? Mutsuzluklarını gidermek için çabalarını ilk genel seçim üzerinde yoğunlaştırmışlar... Yoğunlaştırırlarsa ne olur, sandığa nasıl hükmedecekler?

Görüyorsunuz, her cümleme ben bile itiraz karşılığı buluyorum. Dahasını söyleyeyim, Ak Parti çevrelerinden tanıdıklarıma bu konuyu açtığımda, aralarında tek tük de olsa benden ileride kuşkucu tiplerle karşılaşsam bile, tahlillerime sinirlenip “Çok büyütüyorsun” diyenler de az değil. Ortada büyütülecek bir konu yok onlara göre; oyların düşmesi konjonktürel, kaçan oylar başka partilere de gitmiyor zaten, kararsız kalıyor; yapılacak iş kararsızları ikna edip döndürmekten ibaret... Başbakan Erdoğan bu amaçla ilk demecini verdi bile...

Halkın 2002 seçiminde Ak Parti'ye teveccühünün en önemli sebeplerinden biri sivil siyaseti temsil etmesiydi. Tayyip Bey'in siyasî yasaklı oluşu bile önemli bir câzibe noktasıydı oyverenler için. Şimdi hafif bir vücut çalımıyla Mehmet Ağar ve DYP o konuma yerleştirilmek isteniyor. Dostumun, “Yanlış yere bakıyorsun” demesi bunu fark etmediğimi sanmasındandı. Oysa, kendisine dönük itirazdan sonra sergilediği mahçup tavra bakarak DYP liderinin yapılmak istenenle doğrudan ilgisi olmadığını düşünmüştüm; kendisi de uyarılmış olmalı ki, Mehmet Ağar söylemini uyumlu hale getirdi.

Ak Parti, hepsi de çok saf, kötülük düşünmeyen politikacılardan oluşuyor olmalı; her meydana gelen gelişmeyi tesadüf saymaları, her önlerine konulan salatalığa tuz serpmeleri biraz bu yüzden... Washington'u etkilemeye çalışan bir muhalif grubun varlığından ve onların Türkiye'de de uzantıları bulunduğundan haberdarlar elbette; ancak işbirliğinin amacını ve yöntemlerini fark edemiyorlar...

Çok saf insanlar bunlar, çoook...

Politika ise saflığı kaldırmaz. Hep ayakta kalmış, başından kaza geçse bile yeni bir fırsat düşer mi diye bir kenarda alesta bekleyen tiplere bir bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Saflık ile şeytanlık arasındaki politik yarışta kim gâlip çıkar dersiniz?

Benim cevabım belli.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 02:22

İLGİLİ HABERLER