TALAT: ''TÜRKİYE'NİN ARALIK'A KADAR ASKER ÇEKMESİ SÖZKONUSU DEĞİL, PAPADOPULOS HAYAL GÖRÜYOR''
LEFKOŞA - Bu konuda ciddi gelişmeler olacağından kuşkusu olmadığını söyleyen Talat, Türkiye'nin aralık ayına kadar asker çekmesinin veya Maraş'ın açılmasının sözkonusu olmadığını da kaydetti.
2004 Mali Yılı Bütçesi'nin yarın Bakanlar Kurulu'na, tatilin ardından da Meclis'e sunulacağını da açıklayan Talat, ''Hükümetin düşmesini göze alarak sunuyoruz, bu şekilde gidemez'' dedi.
Bütçenin Meclis'te onaylanmasının yeni hükümet oluşumuna ''katalizör'' rolü oynayabileceğini kaydeden Talat, bu konuda gelişme olması halinde erken seçimin gündemden kalkabileceğini de vurguladı.
Açıklamalarda bulunan Başbakan Mehmet Ali Talat, ''ağustos tatili'' nedeniyle dünya genelinde siyasette sessizliğin hakim olduğunu, ancak eylül ayından itibaren hızlı gelişmeler beklendiğini kaydetti.
İç politik gelişmelere ilişkin soruları yanıtlarken, Meclis tatilde olmasına karşın hükümetin yoğun bir gündemle çalıştığını anlatan Başbakan, hükümetin azınlık sorunuyla ilgili olarak, ''Somut birşey yok, partiler arası temaslar sürüyor'' dedi.
Aylardan beri azınlık sorunu nedeniyle bekletilen 2004 mali yılı bütçesinin yarın Bakanlar Kurulu'nun, tatilin ardından da Meclis'in onayına sunulacağını bildiren Talat, ''sayısal olarak hükümetin çoğunluğu yok, bütçe onay almazsa hükümet düşmez mi'' şeklindeki soruya, ''Arkadaşlar seçim istemiyor. CTP haricinde tüm arkadaşlar kimi seçime, kimi tarihe karşı ve sonuçta uzlaşma noktasına varamadık. Bütçesiz de gidemeyeceğimize göre bütçeyi Meclis'e götürüyoruz. Ne çıkacağını Meclis'te göreceğiz. Bütçe onaylanmazsa hükümetin düşeceğini biliyorum ama düşerse düşer. Bunu göze alarak yapacağız. Bütçeyi geçiremeyeceğiz, güvensizlik önergesi için çoğunluk sağlanamayacak, seçim için çoğunluk sağlanamayacak ve Meclis'ten de başka hükümet çıkamaycak. Bu böyle gitmez. Bütçeyi sunuyoruz, bakalım partilerin sağduyusu ne getirecek'' şeklinde cevap verdi.
''Bütçenin onayı konusunda bazı gruplar veya milletvekillerinden sinyal mi var'' sorusuna ise Talat, ''Temaslarımız oldu, bundan sonra da olacak. Güçlü sinyal var ama esas hedef 26'ya ulaşma. 26'ya ulaşacak durumu belki bütçenin de katalizör rolü oynamasıyla sağlayabiliriz. Belki bu hükümet oluşumuna, yeni bir çoğunluğa da yol açabilir'' karşılığını verdi.
Bu süreçte ayrım yapmadan tüm partilerle temasta olacaklarını da kaydeden Talat, ''Bütçenin geçmeyeceği anlaşılırsa ve çoğunluk sağlanamazsa erken seçim seçeneği ortada. 26'ya ulaşılırsa hükümet partilerinin bu konudaki tutumu yeniden değerlendirilebilir. Seçim daha ileriye alınabilir veya tamamen gündem dışına çıkabilir. Bu tamamen gelişmelere bağlı. Ciddi bir Meclis desteği olursa erken seçime gerek kalmayabilir'' diye de ekledi.
Bütçeye Meclis desteği konusunda somut bir gelişme olmadığını da belirten Talat, bütçeyle ilgili olarak Meclis'in erken toplantıya çağrılmasının düşünülmediğini kaydetti.
Başbakan Mehmet Ali Talat, Kıbrıs konusundaki gelişmelerle Rum Yönetimi'yle ilişkilere ilişkin soruları yanıtlarken de, yeni bir sürecin başlamasında topun Rum tarafında olduğunu söyledi.
Talat, ''Papadopulos yanlış bir hesap yapıyor. Bu süreci bu şekilde aralık ayına kadar tutacağına ve aralığa yakın bir dönemde Kıbrıs konusundaki bazı isteklerini Türkiye'nin tarih almasının önkoşulu yapacağını, bu şekilde Kıbrıs'ta adım atılmasını sağlayacağını sanıyor. Bu yanlış bir hesap, hayal görüyor. Böyle birşey sözkonusu değil. Çünkü Türkiye beklenenin ötesinde adımlar attı. Sorunun çözümü yönünde çok güçlü adım attı, Türkiye'ye tarih verilirken daha da birşeyler istenmesi sözkonusu değil'' dedi.
''ASKER ÇEKİLMESİ, MARAŞ'IN AÇILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL''
Türkiye'ye tarih verilirken Kıbrıs'tan asker çekme, Maraş'ın açılması gibi talepler olacağına inanmadığını söyleyen Talat, ''Askerin çekilmesi, Maraş'ın açılması Annan Planı'nın bir parçasıydı. Papadopulos, planı reddedecek ve bunları da isteyecek. Bu nasıl olacak ve bu konuda dünya Türkiye'ye nasıl baskı uygulayacak. Bu aşırı isteğin Türkiye'ye karşı öne sürülmesi mümkün değil. Türkiye'nin de jest olarak böyle birşey yapacağını sanmıyorum'' diye konuştu.
Papadopulos'u, ''Kıbrıs'ın bölünmüş kalmasındaki baskıcı, antidemokratik kampanyasını mazur göstermek için'' gündem saptırmakla suçlayan Talat, hiç gündemde olmadığı halde asker çekmenin gündeme getirilmesini taktik olarak niteledi.
Talat, ''Türkiye buradan asker çekerse hemen arkasından 'çok sayıda asker geri geldi' diye tantana koparacaklar. Asker çekildi mi, çekilmedi mi konusu gündeme gelecek. Çok işe yaramayacak yani, hatta Rumlar'ın propagandaları yüzünden çözümsüzlüğü pekiştirecek ve tehlike yaratacak. Gönyeli'de nükleer tesis olduğunu iddia eden bir basın bunu da yapar'' dedi.
''Kıbrıs konusunda herhangi bir gelişme olmadan Türkiye aralıkta tarih alırsa Kıbrıs Türkü'nü ne bekliyor'' şeklindeki soruya karşılık ise Talat, ''Türkiye'ye tarih verilecek, aksi çok zayıf ihtimal. Türkiye tarih aldığında Kıbrıs sorunu çözümlenmiş olmayacak ve ondan sonra yeni bir safhaya girilecek. Ve bu yeni safhada ne yazık ki Türkiye'nin eli çok güçlü olmayacak. Çünkü artık Türkiye AB yolunda ilerleyecek. Ve eğer bu süreçte Rum tarafı tolere edilmişse, günahları sineye çekilirse, bu durum Türkiye'nin AB sürecinde ilerlemesi için daha da Türk tarafı aleyhine kullanılabilecek'' şeklinde cevap verdi.
Bu nedenle Kıbrıs Türkleri için Kıbrıs sorununun çözümünün acil olduğunu vurgulayan Talat, ''Aralık'tan sonra Türkiye'nin eli zayıf olacağına göre aynı şey bizim için de olacak. Bu nedenle direkt uçuşların başlaması, serbest ticaret tüzüğünün uygulamaya girmesi çok önemli. Bunlar Kıbrıs sorununa yepyeni unsurlar taşıyacak. Tecridin sona ermesi şart ve bu konuda çok umutluyum. Bu konuda birçok veri var ama gerçekleşmeden gerçekleşti diyemem'' diye konuştu.
Eylül ayından sonra tecridin kalkması yönünde ciddi hareketlenme olacağını, serbest ticaret tüzüğünün onaylanmasıyla ekonominin önünün açılacağını söyleyen Talat, serbest ticaret tüzüğünün onaylanmaması halinde Yeşil Hat Tüzüğü'nün tek başına sakıncalar yaratacağına da vurgu yaptı. Talat, ''Bütün ekonomi güneye kaydırılacak. Rum tarafının yaptığı öneriler de bunu gösteriyor. Biz zaten Yeşil Hat Tüzüğü'nden çok fazla şey beklemiyoruz, o nedenle bizi fazla heyecanlandırmıyor. Bu tüzük çözümsüzlük durumunda ülke içi ticaret için hazırlandı ve bununla sınırlı kalmalı, bizim için de anlamı odur '' dedi.
''Rumlar şimdi mi böyle oldu, yoksa biz şimdi mi farkettik?'' sorusuna da Talat, ''Şimdiye kadar Türk tarafının çözüm konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle Rumlar demokrasideki zaafiyetlerini gizleyebildiler. Ama Türk tarafının olumlu bir tutum içine girmesi sonunda o gizli demokrasi dışılık canlandı ve toplumu girdabına sürükledi'' karşılığını verdi.
Rum tarafına sert eleştirilerinin tepki gördüğünün anımsatılması üzerine de Başbakan Talat, ''Ben hiçbir zaman biz mükemmeliz, Rumlar kötü demedim. Bizdeki sorunlar tecrit edilmişliğimizle bağlantılıdır. Dünyadan tecrit edilmiş bir toplum özgürlüğü en sonuna kadar kullanamaz, mümkün değil. Biz her anlamda demokratik ve her anlamda özgürlükleri, demokrasiyi sınırsız kullanıyoruz iddiasında değilim. Ama anti demokratik anlayışı içselleştirme bakımından ne yazık ki Rum tarafı bizi fersah fersah aştı'' dedi.
Türk tarafında kitlesel eylemlerle halkın demokrasiyi sahiplendiğini belirten Talat, ''Yer yer 'lekeler' hala var ama artık demokrasi halka maloldu. Hele bir tecrit ortadan kalksın, o zaman görelim bakalım kuzeyde demokrasiye tehdit kalır mı?'' diye konuştu.
Rum tarafıyla resmi temas yapılamamasının nedeninin Rum Yönetimi olduğunu belirterek, Papadopulos'un kendisiyle görüşmeyi reddettiğine ilişkin basın haberlerine atıf yapan Başbakan, ''Ben görüşmeden kaçmam, tabi ki görüşürüm'' dedi.
Talat, ''Bazı aracılar oldu, ben derhal kabul ettim ama basından öğrendim ki Sayın Papadopulos kabul etmedi. Bizden kaçan Papadopulos yönetimidir'' diye konuştu.
DİSİ Başkanı Nikos Anastasiades'in KKTC'deki temaslarına ilişkin soruları yanıtlarken de Başbakan Talat, ''Anastasiades yeni durumda bir rol üstlenmeye çalıştı. Bunun sonuç verip vermeyeceği bize değil, Rum tarafına bağlıdır. Bu yeni bir safha mı, belki, bilemiyorum'' dedi.
DİSİ'nin KKTC'deki temaslarının Annan Planı'yla ilgili süreçte dönemin muhalefet partisi CTP'nin temaslarıyla benzeştiğine ilişkin yorumları da, ''İyi bir benzetme'' olarak niteleyen Talat, ''O zamanın uzlaşmazı Denktaş, şimdinin uzlaşmazı Papadopulos. O bakımdan benzerlik var. Ama son sözü söyleyecek taraf Rum halkıdır'' diye de ekledi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:43