Tarihin ayak izleri baraja feda
Urartu yerleşim birimleri arasında yer aldığı tahmin edilen yola ait izlerin net şekilde görüldüğü havzada; değirmen, köprü, kervansaray, han kalıntılarının yanı sıra işlevi anlaşılamamış yapı kalıntıları da bulunuyor.
ÇED’E GÖRE 3 KÜLTÜR VARLIĞI VAR
Kemah Baraj inşaatı başlamadan önce hazırlanan ÇED (Çevre Etkileme Ve Değerlendirme) raporunda, bölgede bulunan çok sayıda kültür varlığı listelenmiş durumda. Ancak arkeologlara göre, bu liste içerisinde baraj yapımı sırasında su altında kalacak ya da zarar görecek kültür varlıkları sadece Alp Tren İstasyonu, Acemoğlu Köprüsü ve Ardos (Beşikli) Köyü yakınlarındaki mezarlık alanı olarak tespit edilmiş durumda. ÇED raporunda ‘’Bahsi geçen yapılardan Alp Köy İstasyon Binası için “Projeden doğrudan etkilenerek baraj gölü altında kalmaktadır” ibaresi yer alıyor. Ayrıca, herhangi bir arkeolojik bulgu ile karşılaşılması durumunda o alandaki tüm çalışmaların durdurularak en yakın müze müdürlüğüne haber verileceği de ifade ediliyor.
HEYET 20’DEN FAZLA KALINTI TESPİT ETTİ
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyelerinden oluşan 4 kişilik ekip, köylülerle yaptıkları görüşmeler sonucunda yaptıkları gezide, baraj havzasında 20’den fazla arkeolojik ve kültürel kalıntıyı fotoğraflayarak belgeledi. Saha gezisinde Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait olabilecek birçok mimari kalıntı, çanak çömlek parçaları, su değirmenleri, tarihi yol kalıntısı bulundu. Arkeologların gözlemlerine göre baraj inşaatı ile cumhuriyetin erken dönemlerinin endüstriyel mirası sayılan Tren yolu işletmesinin köprü, istasyon binaları ve tünelleri de yok olacak. Öte yandan suları altında kalmasa da, baraj etki alanında kalan Doğanköy kilisesi de çalışmalardan zarar görecek.
ANADOLU’NUN BİLMEDİĞİMİZ GEÇMİŞİNİ AYDINLATABİLİR
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi’ne gelen bir ihbar üzerine yola çıktıklarını anlatan Arkeolog Hasan Binay, bölgedeki kalıntıların sadece yüzeysel bir gözlemle dahi fark edilebileceğini söyledi. Bölgeyle ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmadığını ifade eden Binay şöyle konuştu:
“Burası Urartu, Asur, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanılan bir bölge. Dolayısıyla daha önce hiç bilmediğimiz yeni verilere ulaşabiliriz. Zeugma gibi de olabilir, Marmaray gibi tarihi de değiştirebilir. Bu bölgenin kültürel geçmişinin ortaya çıkması için bilimsel bir çalışma yapılması gerekiyor. Bölgeye gitmeden masa başında hazırlanan ÇED raporları bölgenin kültürünü yok etmek anlamına geliyor.”
MARMARAY KAZISIYLA İSTANBUL’UN BİLİNEN TARİHİ DEĞİŞMİŞTİ
İstanbul’da yaklaşık 4 yıl gecikmeyle başlayan ve projeyi aksattığı yönünde eleştirilere neden olan Marmaray projesinin yanı sıra Yenikapı Metro hattında yapılan arkeolojik kurtarma kazıları sırasında çıkan kalıntılar İstanbul’un tarihini 8500 yıl önceye taşımıştı. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Başkanı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necmi Karul, Urartular’ın Anadolu coğrafyasında demir çağında dünyanın başka yerinde olmadığı kadar görkemli kalıntılar bıraktıklarını belirterek “Bu alanın Anadolu’da bilinmesi, öncelikli bir koruma politikasının olması Türkiye’de olması beklenen bir şeydir” diye konuştu.
Ezgi ÇAPA/İSTANBUL,(DHA)