Tek bir faili meçhulumuz var o da...
Partisinin Devlet Su İşleri (DSİ) 24. Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Atalay, AK Parti'nin reformist, devrimci hatta sosyolojik deyimiyle Türkiye'yi değiştiren bir parti olduğunu söyledi.
Son 10 yılda Türkiye'nin çok değiştiğine, her şeyden önce devletin çok değiştiğine değinen Atalay, ''Eski devlet değil bu dönem. Eski otoriter, ceberut devlet değil bu dönem. Devlet o yüzüyle çok yorulmuş doğru. Bugün devlet değişti insan yüzlü bir devlet var. Çünkü biz 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' felsefesini partimizi kurarken esas aldık'' dedi.
Atalay, Türkiye'nin dünyanın yıldız ülkelerinden biri haline geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
''27-28 Nisan 2007 tarihleri Türkiye'nin demokrasi tarihinde çok belirleyicidir. Birileri yine müdahale etmeye kalktı. Ama hükümet dedi ki 'oturun orada sizin göreviniz ayrı, benim ayrı'. O günden sonra da Türkiye'de her şey değişti. Yani biz milletimizin verdiği emaneti iyi koruduk. O dönemler tabii sıkıntılar yaşanmış bizden önce. Ret, inkar politikaları var, işkence var, yargısız infazlar var, her kesime baskılar var. O 28 Şubat sürecini düşünün. Ben de o dönem bir üniversitenin rektörüydüm. 'İrticacı' denilerek, görevden alınan tek rektörüm. 10 binlerce kız öğrenci travmalar yaşadı. Üniversite kapılarından geri çevrildi. Üniversiteyi kazanmış ama 'gelemezsiniz' deniliyor. Türkiye böyle günleri yaşadı. Ama hamdolsun bunların hepsi bitti. Devlet o dönemlerde, iç düşman diye bir kavram üretti, milli güvenlik belgelerinde vardı bu. İç düşman kimdi biliyor musunuz- Kimi yerde Kürt kardeşim, kimi yerde başörtülü, kimi yerde dinini yaşamak isteyen ve memlekette vatandaşın yarısı neredeyse iç düşman haline gelmişti. İstihbarat örgütleri onlarla uğraşıyordu. Bugün devletin iç düşmanı yok.''
-''Ülkemizin 3'te 1'inde olağan üstü hal vardı''-
Konuşmasında, olağan üstü halin kaldırılmasına değinen Atalay, şunları kaydetti:
''O dönem ülkemizin 3'te 1'inde olağanüstü hal vardı. Kars'ta yoktu ama Güneydoğu, Doğu Anadolu bölgesinin 3'te 1'inde olağan üstü hal vardı. Yani normal hukukun uygulanmadığı olağan üstü hukukun uygulandığı, pek çok keyfiliğin olduğu, işkencelerin, faili meçhulün olduğu, bir ilden diğerine giderken 7-8 yerde durdurularak vatandaşın kontrolden geçirilerek sorgulandığı günler yaşanıyordu Türkiye'de. Bizim ilk icraatımız onun için ne olmuştur- Olağan üstü halin ülkemizden kaldırılması. Seçim ortamlarında biz söz verdik. Dedik ki, Türkiye normalleşecek. 47 kez uzatılmış. 1987 yılında başlamış 47 kez uzatılmış olağan üstü hal. Özellikle 1990-2000 arasını hatırlayın. Bazı bölgelerimizde, şehirlerimizde o olağan üstü hal şemsiyesinde neler yapıldığını hepimiz az çok hatırlarız.''
Atalay, faili meçhul cinayetlere son dediklerini, 1990'lı yıllarda isimlerini bilmedikleri pek çok kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini ve hiçbirinin failinin bulunamadığını ifade etti.
Faili meçhul cinayetlerin bazılarının Müslümanların üzerine atıldığını belirten Atalay, şöyle konuştu:
''Hepsinin suçu bazen Müslümanların üzerine falan atılmıştır. Dini kesimlerin. Ama hiç bulunamamıştır. Bizim dönemimizde faili meçhul yoktur. Bir tane vardır 2002 yılı aralık ayında Hablemitoğlu cinayetidir. Biz iktidar olduktan yaklaşık bir ay sonradır. Onun dışında dönemimizde faili meçhul cinayet yoktur. Peşinden aynı süreç içinde Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni kaldırdık. Devlet Güvenlik Mahkemeleri diye bir mahkeme vardı. En azından Genel Başkanımız sebebiyle hatırlarsınız. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, bir şiir okudu diye Genel Başkanımızı o zaman belediye başkanıydı, belediye başkanlığı görevinden alındı ve hapis cezası verildi. Bir miktar hapis de yattı. İşte o kararı veren bir Devlet Güvenlik Mahkemesi'ydi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri olağanüstü mahkemelerdi. Normal usul uygulanmıyordu, askeri hakimler orada görev yapıyordu. Dönemden döneme onların politikaları değişebiliyordu. Milli Birlik Kardeşlik projesi bizim yeni değil 10 yıldır uyguladığımız bir projedir. Bunu daha da isimlendirerek, terörü sona erdirmek, toplumsal barışı da güçlendirmek için Milli Birlik Kardeşlik projemizi başlattık. Bölgede özellikle günlük hayatı kolaylaştıracak tedbirler aldık.''
-''Türkiye uluslararası alanlarda işkencelerle anılıyordu''-
Atalay, insan hakları konusunda çok ileri adımlar attıklarını ve hükümet olduklarında Türkiye'nin uluslararası alanlarda işkencelerle anıldığına dikkati çekti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde, Avrupa'da aleyhinde işkence davası en çok açılan ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Atalay, şunları kaydetti
''Kendi vatandaşımız gidip oralarda hak arıyordu. Çünkü işkence vardı ülkemizde. Bizler 12 Eylül dönemi işkencelerinden de nasiplenmiş kişiler olarak biliyoruz. Biz işkenceyi asla onaylamadık ve çok ileri bir değişiklik yaptık. 2003 yılında daha hükümetimizin ilk yılıdır bakın işkence cezalarını mercek altına koyduk. Cezaları kat kat arttırdık. Yani işkence yapan eğer ispatlanıyorsa, cezasını görüyorsa çok ağır bir ceza. Ceza kanununu değiştirdik. Bu cezalar evvelden para cezasına çevrilebiliyordu asla çevrilemez dedik. Tecil edilebiliyordu asla edilemez dedik.''
-''Haftaya 4. yargı paketi geliyor''-
Atalay, haftaya 4. yargı paketinin geleceğini, pakette işkence cezalarının, davaların zaman aşımına uğramasını da kaldıracaklarını dile getirdi.
Ceza kanununda ciddi değişiklikler yaptıklarını ifade eden Atalay, sözlerini şu şekilde tamamladı:
''Böylece ülkemizin tarihinden biz işkenceyi sildik. Gözaltı koşulları iyileştirildi diyoruz. Gözaltı süreleri kaç gündü biliyor musunuz- 28 Şubat sürecinde çok uzundu. 12 Eylül'den sonra bazı zamanlar, 90 günü buluyordu. 90 gün. Hiç sorgu sual yok gözaltı. Biz bunu 4 güne indirdik. 4 günden fazla gözaltında kalamaz. Sorgusu yapılır ya hakim tutuklama kararı verir tutuklu şekilde yargılanır veya serbest bırakılır. Gözaltı şartlarını da çok değiştirdik. İşkenceydi kendisi zaten. Nezarethaneleri düzenlerken, insani her şey olacak. Bir gün bile kalsa duşunu alacak. Bunları getirdik. Bunlar bazen görmezden gelinir. 208 cezaevini kapattık standartlara uymuyor diye. Yenileri yapılıyor. İnsani ortamı sağlıyorsunuz.''
Muhabir: Ercüment Daşdelen / Çağlar Sefertaş / Selami Küçükoğlu
Yayıncı: Erdem Gültekin
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 17:32