TMSF ve BDDK Başkanları yeniden atanabilecek
AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ve arkadaşları tarafından hazırlanan teklif, Bankacılık Kanunu ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmasını içeriyor.
Teklife göre, TMSF ve BDDK Başkanı ve üyelerinin görev süresi, 6 yıldan 5 yıla düşürülecek. Kurul Başkanı ve üyeler bir defalığına yeniden atanabilecek. Teklifle, kanunda yer alan ''Bu şekilde atananlar, bir defalığına tekrar atanabilir'' hükmü yürürlükten kaldırılıyor. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Kurul ile Fon Kurulu başkan ve üyelerinin üyelikleri, görev sürelerinin sonuna kadar devam edecek.
Kurul ile Fon Kurulu üyeliklerinde kalan süreyi tamamlanmak üzere atanmış olanların üyelikte geçirdikleri bu süreler ile mevzuatı uyarınca yapılan kura sonucu üyelikleri sona erenlerin, kura tarihine kadar üyelikte geçirdikleri süreler, görev süresi olarak dikkate alınmayacak.
Teklifle, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de de değişiklik yapılıyor. Buna göre, Kurul başkanı ve kurul üyelerinin 6 yıl olan görev süresi, 5 yıla indiriliyor. Bunlardan 2 yıl veya daha az süreyle görev yapanlar, bir defalığına tekrar atanabileceği hükmü de yürürlükten kaldırılıyor. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Kurul başkan ve üyelerinin üyelikleri, görev sürelerinin sonuna kadar devam edecek.
Kurul üyeliklerinde kalan süreyi tamamlanmak üzere atanacak olanların üyelikte geçirdikleri süreler ile kura sonucu üyelikleri sona erecek olanların kura tarihine kadar üyelikte geçirdikleri süreler, görev süresi olarak dikkate alınmayacak.
"BDDK bağımsız bir kurumdur"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), bağımsız bir kurum olduğunu belirterek, ''Doğrusu neyse gözlerini kırpmadan yapıp geçerler. Hatır gönül işi olmaz'' dedi.
Babacan, Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Dünya Arap Bankacılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen ''Arap-Türk Bankacılık ve Finans Forumu''nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de gerçekleştirilen reformlar ve kaydedilen ekonomik gelişmelere değindi.
Türkiye'de bankacılık kesiminde ''devrim'' niteliğinde adımlar attıklarını ifade eden Babacan, bankacılık sektörünün bu noktaya gelmesi, son krizde Türkiye'deki bankaların sapasağlam ayakta durmasının 2003 yılından bu yana BDDK Başkanı olan Tevfik Bilgin ve ekibinin son derece titiz, dikkatli çalışmaları sonucunda olduğunu kaydetti.
BDDK'nın bağımsız bir kurum olduğunun altını çizen Babacan, şöyle devam etti:
''Doğrusu neyse, gözlerini kırpmadan yapıp geçerler. Hatır gönül işi olmaz. 'Şu arkadaşımdı, dostumdu, bunlara farklı bir şey yapalım. Şu aile çok farklı bir ailedir, onlara farklı kurallar uygulayalım.' Böyle bir şey yok. Kurallar açık bir şekilde ortaya konur ve istisnasız bir şekilde bütün bankalara uygulanır. Biz de BDDK'nın bağımsız ve dik duruşunu hep destekleriz. Bağımsızlık, aynı zamanda bağımsız olarak alınan kararların arkasında siyasi iradenin durmasıyla olur. Yasal çerçeveyi siyaset kurumu çizer. Ama o yasa çerçevesinde ikincil düzenlemeleri yapmak, yasa çerçevesinde kuralları koymak ve kurala bankaların uymalarını sağlamak bağımsız kurumların görevi olması gerek. Türkiye'deki yasal çerçeve ve fiili uygulama, krizde sektörü önemli ölçüde ayrıştırmıştır.''
Siyasi istikrar ve güçlü siyasi iradenin, Türkiye'yi krizden koruyan en önemli faktör olduğunu vurgulayan Babacan, öngörülebilir ve güven ortamıyla elde edilen başarının önemine işaret etti.
Türkiye'nin 2011 yılında yüzde 8,5 civarında büyümesini beklediklerini hatırlatan Babacan, hızlı büyümenin işgücü piyasasındaki yansımasının yüksek istihdam artışı şeklinde gerçekleştiğini, 2009 yılı Nisan ayından bu yana Türkiye'de istihdam edilenlerin sayısının 3 milyon 700 bin kişi arttığını söyledi.
Babacan, Türkiye'de gelir dağılımının 2002 yılından bu yana sürekli düzeldiğine değinerek, şöyle devam etti:
''Fakirlikle mücadele alanında da çok önemli başarılar elde ettik. Şu anda Türkiye'de günlük geliri 1 doların altında olan nüfusumuz kalmadı, sıfırladık. Günlük geliri 2,15 doların altında olan nüfusun toplam nüfusa oranı binde 2'ye düştü. 2002 yılında günlük gelir 4,3 doların altında olan nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 30 iken, bu oran 2009 yılında yüzde 4'e inmiştir. Yoksulluk oranlarındaki düşüş, Türkiye'nin kalkınmasının yoksul kesime olumlu şekilde yansıdığını göstermektedir. Gelir dağılımındaki düzelme, özel uygulama alanlarımızla son derece alakalı. Geniş bir politika çerçevesinin bir sonucu.''
Türkiye'de her alanda rekabetin de çok iyi çalıştığını ifade eden Babacan, hiçbir şirkete, gruba, aileye ayrıcalık tanınmadığını, özel koruma alanları yaratılmadığını, her alanda kıyasıya rekabet bulunduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Kazanan bileğinin gücüyle, alnının teriyle kazanıyor. Bugün bakıyorsunuz Anadolu'nun dört bir köşesinden, Denizli, Kayseri, Gaziantep'ten dünya çapında firmalar söz konusu. Bu firmalar son derece başarılı. Fırsat eşitliğinde daha çok koşturan, çalışan karşılığını alıyor'' şeklinde konuştu.
Şu anda Türkiye vatandaşı olmayanların Türkiye'de gayrimenkul satın almaları konusunun gündemdeki konulardan biri olduğunu hatırlatan Babacan, ayrıca Hazine'nin çıkaracağı kira sertifikasında ilk ihracın, yasal düzenlemenin hemen ardından bu yıl içinde gerçekleşmesini arzu ettiklerini belirtti.
BDDK'nın 2012 tahminleri
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ihtiyatlı bakışlar çerçevesinde, 2012 yılında sektörde aktiflerin yaklaşık yüzde 20, bugünkü verilerle kredilerin yüzde 15 ila 20 arasında büyüyeceğini, karlılığın da 2011 yılındaki karlılığa yakın tutarda olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.
Bilgin, Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Dünya Arap Bankacılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen ''Arap-Türk Bankacılık ve Finans Forumu''nda yaptığı konuşmada, şu anda Türk finans piyasasının ana oyuncusunun, hakim oyuncunun bankacılık sektörü olduğunu belirtti.
Türk bankacılık sektörünün, genç nüfus ve dinamizme paralel olarak gelecek dönemde özellikle KOBi ve konut kredilerinde yüksek performans göstereceğini vurgulayan Bilgin, ayrıca enerji ve altyapı yatırımlarında yüksek karlılık ve potansiyel bulunduğunu söyledi.
Sektörde ''saf, temiz'' bir sermaye bulunduğunun altını çizen Bilgin, ''Sektörde 2011'de karlılık, bir önceki yıla göre yüzde 10 düşerek 11,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun temel sebebi, Merkez Bankası'nın munzam karşılıklarla ilgili aldığı kararlar ve munzam karşılıklara faiz verilmemesidir. Bunları da eklediğiniz zaman aslında sektör, bir önceki yılın karını aşmaktadır'' diye konuştu.
Türk bankacılık sektöründe bilançoların şeffaf olduğunu, hiçbir tehlikeli türev ürün bulunmadığını, sermaye yeterlilik rasyosunun dünyanın ilk ikisine, üçüne girecek durumda olduğunu vurgulayan Bilgin, Türk bankalarının yurt dışında 31 ülkede faaliyet gösterdiğini, son 2-3 yıldır özellikle Batı Avrupa ülkelerinde bazı korumacı, engelleyici tedbirlere rağmen o ülkelerde de başarıyla yola devam edildiğini belirtti.
-''Oran olarak yüzde 13, ama aktifte yüzde 4''-
Arapların Türkiye bankacılığındaki varlığına değinen Bilgin, Türkiye'de 48 banka bulunduğunu, sayı olarak bakıldığında Arap bankalarının yüzde 13'e tekabül ettiğini, ancak aktifteki paylarının sadece yüzde 4 olduğunu, yıllar itibarıyla bu oranının değişmediğini, büyümediğini söyledi.
Türkiye'de ilk 10 banka arasında hiçbir Arap kökenli banka bulunmadığına dikkati çeken Bilgin, şöyle devam etti:
''Katılımcıların (Arap bankaların) cesaret göstermelerini istiyorum. Size potansiyeli yüksek bir pazarı gösteriyoruz. Oyunun kurallarına göre oynandığı, BDDK gibi bir kurumun olduğu, yerli-yabancı, Kuzey-Güney, Doğu-Batı sermayedarı arasında hiçbir fark gözetmeyen bir kurum olduğunu sizlere aktarmak istiyorum. Bu ülkeye yatırım için tekrar cesaret göstermenizi istiyorum.
Sizler profesyonelsiniz. Ben genelde konuşmalarımda banka ismi vermem, ama burada vermek zorundayım. Kuwait Finance House'ın 2011 tüm konsolide karının yüzde 40'ı Türkiye'den gidiyor. Albaraka Grubu'nun Türkiye'deki bankası Albaraka Türk... 2011 karının yüzde 45'ini bu ülke oluşturuyor. Dolayısıyla rakamlar, bu ülkenin bankalarının hem Avrupa'dan gelen yatırımcılar için, hem sizin bölgenizden gelecek bankacılar için Türkiye'deki bankacılık faaliyetinin performansını göstermektedir. Belki de Türk bankacılığı, Türk bankaları, dünyada krizler olduğunda bir anlamda kötü gün dostluğu da göstermektedir.''
-''İhtiyatlı ve temkinli konuşmak''-
Düzenleyici otoritelerin her zaman ihtiyatlı ve temkinli konuşmaları, bu hallerinin muhafaza edilmesinin önemine işaret eden Bilgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bankaların kasalarından paralar fışkırsa, karlılık oranları yüksek olsa, takibe dönüşüm oranı yüzde sıfır olsa dahi biz temkinli olmak durumundayız. Sizin yanınızda, sizleri uyaran ve bazen kısa dönemde kötü adam olmayı peşinen kabul eden kurumlar var. BDDK da bunlardan biri.''
-''Yeni banka lisanslarında çok dikkat ediyoruz''-
Bazı Batılı düşünürlere göre Batının eskisinin Doğunun yenisi olduğunu belirten Bilgin, bunun son yıllarda değiştiğini, özellikle Çin, Hindistan, Endonezya, Malezya, Arap ülkelerinden gelen dinamizm ile Türkiye'de bu mantığı değiştirici hamleler olduğunu söyledi.
Batının eskisi Doğunun yenisi yaklaşımının tersi örnekler veren Bilgin, Türkiye'de 5 yıl önce sermaye yeterlilik rasyosunu yüzde 8'den 12'ye yükselttiklerini, likidite zorunluluğu ve bununla ilgili detay regülasyon getirdiklerini hatırlattı.
4 yıldır kar dağıtımında çok hassas davrandıklarını, paraları bankaların içinde bıraktıklarını ve bankaların değerini yükselttiklerini anımsatan Bilgin, şöyle konuştu.
''Zehirli türev ürünlere izin vermiyoruz. Set çektik. Yeni banka lisanslarında çok dikkat ediyoruz. Bundan sonra da dikkatimiz devam edecek.''