Tuğgeneral Bahtiyar Aydın davasında YENİ gelişme
DİYARBAKIR'ın Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylara ilişkin açılan dava, güvenlik nedeniyle alındığı İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Duruşmada, sanık avukatlarının dilekçeyle başvurusu üzerine tensip zaptına giren, 'yayın yasağı' ve 'kamu görevlerine yerine getirdikleri gerekçesiyle yargılamayı durdurma' maddeleri mağdur avukatlarıyla, mahkeme başkanını sık sık karşı karşıya getirdi, tartışma yaşanmasına neden oldu.
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 22 Ekim 1993 tarihinde çıkan olaylarda dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişi yaşamını yitirmesiyle ilgili olarak 2013 yılının Ekim ayında zaman aşımına bir gün kala açılan dava, güvenlik gerekçesiyle alındığı İzmir 1'inci Ağır ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşmaya Diyarbakır Baro Başkanı ve davanın müdahil avukatı Tahir Elçi ile birlikte 19 avukat müdahil olarak katıldı. Haklarında 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istenen dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ ise katılmadı. CHP Genel başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı. Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür'ün, duruşmayı başlatmasının ardından sanıkların avukatı, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ile olayda hayatını kaybeden diğer kişiler arsında bir bağ olmadığını gerekçe göstererek dosyasını ayrılmasının talep etti.
ELÇİ: SİZE DE BİR MESAJ GÖNDERİLDİ
Bunun üzerine, müdahil avukatlar, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'a, yönelik suikastın, Lice'de yaşanan olayı örtbas etmek amacıyla yapıldığını, Aydın'ın ölümünün gerek Lice'de hayatını kaybedenler gerekse yaşanan olaylarla ilinti bulunduğunu dile getirdi. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise, “Sanıklar hakkında general Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesine ilişkin suç örgütü ve birden çok adam öldürme suçlarından dava açıldı. Dolayısıyla örgütsel bir davadır. İddianame Lice'ye yönelik bir planlamanın yapıldığı, bu plan cerçevesinde eyleminin icra edildiği yine davanın bir numaralı maktulu Bahtiyar Aydın da aynı zanlılar tarafından öldürülmüştür. Bu bir örgütün eylemi fiili ile hukuki irtibat tamdır. Tensip tutanağı tutulmuştur. Davanın bugün görüleceğinden bizlerin haberi yok. Günlük takibin içerisinde haberdar olduk. Olaylarda zarar görenler diğer mağdurlar, adalet arayanlar duruşmada hazır olacaklardı ama anlaşılmaz bir şekilde Diyarbakır'da sanıkların güvenliğine yönelik hiçbir davranış olmamasına rağmen bu davaya benzer onlarca davanın görülmesine rağmen sanıklarının isteği üzerine savcının aykırı görüşüne rağmen Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi suçun türüne ve nasıl bir mahkemede görülmesi gerektiğine bakmadan dosyayı TMK ile görevli mahkemenin olmadığı Eskişehir'e nakletti. Yargıtay burada suç işlemiştir. Bu maddi bir hata mıdır ? TMK yetkilisi mahkemenin bulunmadığı Eskişehir'e gönderiyor. 20 yıldır adalet arayan Liceliler, 20 yıl sonra açılan davanın önlerine engel çıkıyor. Bin 500 kilometre ileriye dava alınıyor. Bu davaya bu yolla müdahale edildiğini düşünüyoruz. Müdahale söz konusudur. Dolayısıyla size de bir mesaj gönderilmiştir. Tensip kararları bizim görüş ortaya koymamız gereken bir durumdur. Hem Bahtiyar Aydın'ın avukatları, hem ailelerin avukatları hazır bulunmalıydık. Biz tesadüfen geldik. 16 insanın tamamının yakını buraya gelmek istiyorlar. Yasaya usule aykırılık buluyoruz. 20 yıldır adalete bekleyen kişilerinin adaletine engel çıkartılıyor" dedi.
TENSİP ZAPTINDAKİ YAYIN YASAĞI VE DURDURMA MADDELERİ TARTIŞMA ÇIKARDI
Bu arada, sanıklardan Eşref Hatipoğlu'nun avukatının yayın yasağı ve yargılamanın durdurulması yönündeki dilekçeli başvurusu üzerine bunu duruşmada değerlendirmek üzere mahkeme heyetinin tepsip tutanağına almasına (nasıl bir yargılama yapılmak istendiğine yönelik yazı) mağdur avukatları tepki gösterdi. TMK mahkemelerinin kaldırılmasının ardından dosyanın kaybolduğunu uzun araştırmalar sonrasında davanın İzmir'e alındığını öğrendiklerini söyleyen avukatlar, mahkeme heyetinin, tensip zaptına göre, davaya yayın yasağı getirmek istendiğini ve davayı durdurmayı planladıklarını, bu durumunda güvensizlik yarattığını, bu durumu aşmaları gerektiğini söyledi. Avukatların “Siz bu davayı yapmak istemiyorsunuz" şeklindeki eleştirisine ise mahkeme başkanı Nurettin Küdür, “Niye yapmak istemeyeyim ya?" karşılığını verdi.
Hem sanıkların hem de mağdur yakınlarının mahkemeye çağırılmamasına da tepki gösteren müdahil avukatlar ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kayıtlarına göre, adli kayıtlara göre iddianameye göre, devlet yetkilileri eliyle halkı isyana teşvik edildiği olaylarının yargılandığı bir davadır. AİHM kararına göre devlet yetkilileri eliyle Lice halkı katledilmiştir, öldürülmüştür. Evleri yakılıp yıkılmıştır. Halkı isyana teşvik edenler yargılanmaktadır. Lice halkının isyana teşvik edilmesi söz konusudur. Yayın yasağı ancak terörle mücadelede görevlendirilen kişiler için geçerlidir. Ancak 16 kişinin öldürülmesi, 242 işyerinin, 402 evin ve çok sayıda aracın yakılması olayının sanıklarının yargılandığı davada yayın yasağının getirilmesi AİHM kararlarına ihlal edilmesidir ve bu durum savaş suçları mahkemesine kadar gider" dedi. Avukatlar yine, zanlılardan Tünay Yanardağ hakkında kırmızı bültende yakalanması kararının çıkartılmasını ve iki sanığın da tutuklanmalarını talep etti.
Talepleri aldıktan sonra duruşmaya arar veren mahkeme heyeti, değerlendirmede bulunmak üzere duruşmayı saat 14.30'a erteledi.
TANRIKULU AÇIKLAMA YAPTI
Duruşma sonrasında açıklama yapan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, “Lice katliamı davası olarak bilinen Bahtiyar Aydın ile 16 kişinin ölümüne ilişkin davanın yargılaması gerçekleştiriliyor. Aslında bu dava suçun işlendiği yerde görülmesi gerekiyordu. Bu davanın buraya naklini hukuka aykırı buluyoruz. Yargıtay ve Adalet bakanının yargıya müdahalesi olarak görüyoruz. Olaydan sonra objektif soruşturma yapılmadı. Failler korundu kollandı. Bugün bir kez daha usulsüz bir uygulama ile karşılaştık. Taraflar duruşmaya davet edilmedi. Böyle bir yöntemle davanın yapılmasını Türkiye tarihinde görmedik. Mahkemenin niyeti duruşmayı yapmamaktı. Ancak yapıldı. Taleplerimi ortaya koyduk" dedi. Duruşmayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise, “20 yıl önce Lice toptan yakıldı. 20 yıl geçtikten sonra zar zor dava açılabildi. AKP'ye soruyorum bu dava neden İzmir'de ? Kimleri koruyorsunuz? Ortada zar zor açılar bin dava var. Bu davanın görüldüğü yer katliamın yapıldığı Diyarbakır olmalıdır. Adalet o zaman gerçekleşir. Davanın nakli ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye'nin her yeri güvenlidir. Bugünün Licesini doğru okumak istiyorsanız bu davayı takip edin" dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 22 Ekim 1993 tarihinde çıkan olaylarda dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişi yaşamını yitirdi. İlçede çok sayıda ev ve işyeri yakılmıştı. Olayı soruşturan savcı, iddianameyi zaman aşımına bir gün kala tamamlayarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti. Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği iddianamede dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Öte yandan, dava kapsamında 18 yıldır tutuklu bulunan ve müebbet hapse mahkum olan Mehmet Emin Özkan, Avukat Serdar Çelebi'nin yeniden yargılanma talebi üzerine 29 Nisan 2014 tarihinde Diyarbakır'da yeniden yargılanmaya başladı.
Daha önce güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e nakledilen dosya, bu kentte TMK ile görevli mahkeme olmaması nedeniyle Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi'ne gönderilmişti. Yargıtay, yine güvenlik gerekçesiyle davanın İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verdi. 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 2014/211 esas sayılı davanın 13 Haziran günü görülmesine karar verdi.
DOSYA ADALET BAKANLIĞI'NA
Mahkeme iki sanığın üst düzey komutan olması nedeniyle yargılanmaları için izin alınması gerektiğinden dosyayı Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Yayın yasağı talebi ise reddedildi.
YARGILAMA DURDURULDU
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylara ilişkin açılan dava için güvenlik nedeniyle alındığı İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde durdurulma kararı verildi. Öğleden önceki duruşmada talepleri alan mahkeme heyeti, saat 15.45'te başlayan öğleden sonraki duruşmada ise kararını açıkladı. Mahkeme başkanı Nurettin Küdür, sanıklar dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ'ın, üst düzey kamu görevlisi olmasından dolayı, HSYK'dan yargılamanın yapılıp yapılmayacağı yönünde izin alınması gerektiğini bu nedenle de, yargılamanın durdurulmasını ve dosyanın da Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine karar verdi Mahkeme heyeti basın yasağı talebini ise, reddetti.
AVUKATLARDAN TEPKİ GELDİ
Duruşma sonrasında mağdur aileler adına açıklama yapan Avukat Zeynep Saadet Özdoğan, “Mahkeme CMK 161 maddesine göre, yargılanan kişileri üst düzey kamu görevlisi olarak saydı ve HSYK'dan izin alınmasına karar verdi. Ancak burada bir kamu görevinin yapılması söz konusu değil. İddianamede de var. Burada, örgütlü bir suçla Lice halkını devlete karşı isyan ettirmek vardı. Bunları kanun çerçevesinde yapıldığını söylemek mümkün değil. Bu 21 yıldır devam eden zaman aşımına uğraması beklenen bir dava durumunda ve bir yerde de katliamlara göz yummaktır. Lice halkına 21 yıl önce yapılanlar kanun gereği ise, bu iş savaş suçlarına kadar gider. O zaman bu katliamı yapanlar bir gün yargılanacaklarını bilmiyorlardı. Bugün kararı verenler ve o olayları yapanlar bir gün yargılanacaklarını bilmiyorlar. Ama bu iş savaş suçlarına kadar gidecektir. Bu dava zaman aşımına bir gün kala açıldı. Dolayısıyla ikinci bir zaman aşımı için süremiz yarısı kadar yani 10 yıl. Biz şimdi zamanla yarışıyoruz. Çünkü bir yılı gitti. Ve bu kararla bakanlıklar arası, kurumlar arası yazışmalar yıllarca sürebilir. Tekrar söylüyorum. CMK 161 maddesine göre sanıkların yargılaması durdurulmuşsa, o zaman devlet terörü kanundan kaynaklanan yetkiyle yapılmıştır. Bu katliam devlet eliyle yapılmıştır" dedi. Avukat Zeynep Saadet Özdoğan ayrıca, hakimleri de HSYK'ya şikayet edeceklerini dile getirdi.
Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 04:13